hesabın var mı? giriş yap

  • mültecilerin sınırdışı edilmediği taktirde yakında ölümüzü dirimizi her gün birimizi silkeceğini gösteren olay.

  • acilin isvicreli bilim adami geldi. sana laflar hazirladim oytun.

    gece gece tuz ayran videosuna denk geldim, tasak mi gerçek mi diye anlamaya çalışırken gerçekten makalesinin basıldığını gordum. peer reviewed bir dergi mi emin değilim, öyle çok ikna edici bulgular yok. hadi ikna edici olsa bile yogurt ve tuzun sinerjik etkisi ile bir şey yok. yoğurt niye eklenmis belli değil. madem ekledin, tuzsuz ayran ve yogurtsuz tuzlu su grupları nerede. zaten sonucta da buna değinilmemis. makalede son isim olan oytun kardeşimizin makalenin iceriginden haberi yok mu?
    zaten kurduğu cümle ayri bir sikinti. "otizmde böyle bir sikinti var. ayran ya da tuz tek basina bir sey yapmiyor ama ikisi birlikte zehir oluyor". afedersiniz ama bu nasil embesilce bir yorumdur? sözde kendi cikardigi makaleye göre sadece tuz da otizme sebep oluyor. ee bu adam kendi makalesinden habersiz mi?
    bence habersiz. researchgate'de oytun'un adina tikliyoruz ve görüyoruz ki kendisi her hafta bir makale yayinlamis. agustos ayinda 4 makale var sanirim, resmen cilginlik. kanserden, otizme kadar cok farkli konularda makaleler. bu arkadasin bu calismalarin hepsinde yer alma ihtimali var mi? yok. zaten kendi makalesinin sonucundan bile bihaber.

    sonra dananin kuyrugunun koptugu noktaya geliyoruz. researchgate'de kendi kurdugu "erbas institute of experimental medicine" diye bir arastirma merkezinde calismalarini yaptigini görüyoruz. google'de arayinca böyle bir enstitü ile ilgili bilgi bulamiyoruz. onun yerine söyle bir dergi sitesi cikiyor ilk sayfada.
    https://jebms.org/ journal of experimental and basic medical sciences
    editor-in-chief: oytun erbas

    yayinlanan makalelere bakiyoruz, oytun beyin makaleleri full. adam kendi kurdugu kendi chief editörü oldugu dergiye makale pompaliyor. özetle cok kirli isler dönüyor. benim anlamadigim, doktor olabilecek kadar okumus bir insan nasil böyle islerin pesine düser. bence kafayi yemis olabilir. kim bilir belki de kendi uydurdugu seylere kendi de inaniyor. yakinda kokusu cikar ve bir yerlerinde patlar. insan icine cikamaz diyecegim de adam yüzsüz. yazik.

    edit: bir arkadaş olayı onceden özetlemiş zaten.(bkz: #125364279)

  • aynı görüntü 2 saat önce"filistinlilerin arabalarını yakıyorlar" diye servis edildi şimdi filistinliler israillilerin arabasını yakıyor deniliyor.

    bir karar vermeniz lazım ama kim kimi koparıyor.

    ayrıca bu gülerek haber yapılacak bir şey değil, ortada mucize yok, o gençleri öyle gaza getirerek yarin israilin tankına, silahına kurban etmeyin.

  • tüm mükemmel özelliklerinin yanında bencil olmamasıyla da gönlümde apayrı bir yeri olan grup.

    bugün efsane diye andığımız the beatles, pink floyd vs. gibi pek çok grup kendi aralarındaki tartışmalar yüzünden birer efsane olan gruplarını dagıtarak dinleyicilerini bu bütünlükten mahrum etmişlerdir.

    peki queen'in arasında hiç mi anlaşmazlık yoktu? hem de nasıl. o sessiz sedasız john deacon bile bazen birbirlerine kesinlikle tahammül edemediklerini, birbirlerinin sinirini bozduklarını söylüyor. hepsi de defalarca stüdyoyu terk edip sakinleşince yeniden bir araya geliyorlar.

    bir keresinde roger taylor, brian may'in gözüne saç spreyi sıkıyor ve brain may çok sinirleniyor. ikili tam birbirine girmek üzereyken freddie mercury en sinirli halinin palyaçovari bir taklidiyle aralarına atlıyor ve onları sakinleştirene kadar şaklabanlık yapıyor.

    yine başka bir gün roger taylor, freddie'ye öyle sinirleniyor ki davul setini toptan sahneye doğru fırlatıyor ve freddie'yi kılpayı ıskalıyor.

    brian may'in freddie'ye sinirlendiği ve stüdyoyu terk ettiği bir olaydan sonra freddie ertesi gün elinde bir hediye ile brian'a geliyor. sabaha kadar uğraşıp brian'ın sololarından bir mix yapıyor ve onu brian may'e verirken " o mükemmel şeyleri bir de benim duyduğum gibi duymanı istedim " diyor.

    bunların yanında şarkı seçimleri ve telif gibi konularda da anlaşmazlıklar yaşanıyor. mesela bohemian rhapsody single'ı milyonlarca kopya satıyor ve single'ın b yüzündeki i'm in love with my car'ı yazan roger taylor, freddie ile aynı telifi alıyor. bunun kavgası da uzun süre yaşanmasına rağmen sonunda bir uzlaşmaya varılıyor.

    şarkı seçimleri konusunda çoğunlukla farklı fikirlere sahip olsalar da herkes birbirine saygı duyuyor. roger taylor hepsinin tarzının aslında farklı olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: " ben progressive seviyorum, brian heavy metal, john punk, freddie ise tüm tuhaf şeyleri. "

    john deacon, another one bites the dust ile çıkıp geldiğinde brian may elektro gitarın yan enstrüman olarak kullanılması fikrine alışamadığını söylüyor. ama sonuçta bu onun olduğu kadar john'un da grubu ve arkadaşı sert bas saundunu koruyarak bir şey yapmak istiyor ve buna saygı duyuyor.

    freddie mercury gruptaki iki kişinin bile birbirine benzemediğini, konserlerden sonra kapıda ayrı yönlere gidecek olan 4 limuzin beklediğini, müziği paylaşmak dışında herkesin kendi hayatını yaşadığını söylüyor.

    her ne kadar uyuşamasalar da egolarına yenilmediler ve hep bir arada kaldılar. beatles ve pink floyd gibi kariyerlerinin zirvesinde dağılmadılar. mesela roger waters'ın devasa egosu yıllarca fanları hepsini bir arada dinlemekten mahrum bıraktı.

    queen iç çatışmalar yüzünden 1 yıl bir araya gelmedi ama grubu dağıtmadı da. ancak live aid konserinde yeniden bir araya geldiler ve ordan aldıkları müthiş enerji ve gazla yeniden stüdyoya girdiler. freddie mercury hastalık onu tüketene kadar şarkı söylemeye devam etti.

    işte queen her şeyin yanında böyle mükemmel bir gruptur. müziğe olan tutkuları, farklı kişi ve düşüncelere saygıları ile benim için her daim 1 numara olacaktır.

  • yıllar sonra siyaset okullarında görevi kötüye kullanım dersi olarak okutulması ve gösterilmesi gereken konuşma.

    cumhurbaşkanı çıkmış "koalisyon olmasın haaa", "sakın haaa koalisyon kaos demek", "400 milletvekili istiyorum", "muhalefetin bir çakılı çivisi yok", "ssk'yı batıran adam biliyorsunuz" falan diyor.

    yazık bu yüce makama kimler layık görülüyor.

  • chp bursa milletvekili orhan sarıbal'ın haraç olarak tanımladığı gss borçlarının kaldırılması için yazılı olarak dile getirdiği çağrı. mhp yine akp'nin peşine takılıp mızıkçılık yapmazsa muhalefet böyle bir rezalete son verecek çoğunluğa sahip. tüm muhalefet partilerinin hepsinin bir araya gelip milyonlarca işsizin sırtında kambur olan bu utanca artık bir son verilmelidir. aksi takdirde bu ülkenin vatandaşlarının böyle bir haraçtan kurtulmaları için bu gidişle tek yapabilecekleri başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmek: (bkz: gss mağdurları suriye vatandaşı olsun)

    işte orhan sarıbal'ın gerçekleşmesi durumunda milyonlarca mağduru büyük bir beladan kurtarabilecek çağrısının tam metni şuradan okunabilir:

    “sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor”

    sgk’nın devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırıldığını söyleyen bursa milletvekili orhan sarıbal, “gss nedeniyle başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmeli” dedi.

    bursa milletvekili orhan sarıbal, genel sağlık sigortası (gss) sorununu gündemine aldı. yazılı bir açıklamayla 1 ocak 2012’de yürürlüğe giren gss’ye itiraz eden sarıbal, türkiye’de şu anda 3 milyon yurttaşın milyarlarca tl borcu olduğuna dikkat çekti. sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası yasası’nın türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığını ifade eden sarıbal, “herhangi bir geliri olmayan milyonlarca yurttaşımız bir gecede kendi devletine karşı borçlandırıldı. çalışma ve sosyal güvenlik bakanı faruk çelik, dalga geçer gibi bu insanlara ‘gelir testi yaptırın’ diyerek tehdit gibi bir çağrıda bulunuyor. işsizlikle boğuşan, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmayan yurttaşlarımız bir de borçlandırılarak bunalıma itiliyor” dedi.

    -sağlık, en temel insan haklarından-

    gss’nin bir an önce iptal edilmesi gerektiğini söyleyen sarıbal, sağlık hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu belirerek, şunları söyledi: “yurttaşlarımızın en temel haklarına ulaşması engelleniyor. gss pirim borcu olan birçok hastanın hastane kapılarından geri döndüğünü görüyoruz. 18 yaşın üzerindeki çocuklarımız lisede öğrenim görüyorsa 20, üniversite öğrencisiyse ise 25 yaşına kadar primleri devlet tarafından karşılanıyor ancak bu çocuk öğrenim görmüyorsa otomatikman borçlandırılıyor. işsiz gençlerimizin prim tutarları, birlikte yaşadığı ailenin aylık toplan gelirine bakılarak hesaplanıyor. primler, neredeyse 300 liraya kadar yükseliyor. gelir testinden geçilmemsi durumunda da primler asgari ücretin 2 katı üzerinden hesaplandığı için aylık 250 tl borç çıkartılıyor. henüz iş bulamamış ya da asgari ücretle hayatını sürdüren gençlerimizden adeta haraç alınıyor. sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor.”

    -sosyal devlet çağrısı-

    başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerektiğini belirten sarıbal, “sosyal politikaların en başında gelen konu sağlıktır. bu yanlıştan vazgeçilmesi için elimizden geleni yapacağız. buradan bir kez daha gss’nin iptal edilmesi yönünde çağrıda bulunuyorum” dedi.

  • genetik,psikolojik ve sosyal faktörlerin biraraya gelmesiyle ortaya çıkan yeme düzenindeki anormallikler olarak tanımlanabilir.kişi kendini aç bırakarak minimum düzeyde besin alabilir(bkz: anorexia nervoza),yeme atakları sonrası bunu dengelemek için çeşitli yollarla yediklerini çıkarmaya çalışabilir(bkz: blumia nervoza),tıkınırcasına yeme düzenine sahip olabilir(bkz: obezite).tüm yeme bozuklukları kişinin metabolik faaliyetlerine ciddi zararlar verir.özellikle durum anorexia'da ölümle sonuçlanabilir.anorexic kişilerde beden algısında ciddi bozulmalar görülür.kişi yeme davranışındaki anormalliğin farkında değildir.bu yüzden tedavisi zorlu bir süreç gerektirir.yemek yerken bunu bir ritüelmiş gibi görerek obsesiflik derecesinde belirli kurallarla yemek yerler.bu kişiler genelde hayatlarının kontrolünü tam olarak ellerinde tutamayan kimselerdir ve yeme davranışlarını aşırı biçimde kontrolde tutmaya çalışırlar. blumia'da ise kişi bir problemi olduğunun genellikle farkındadır ve tedavi süreci anorexia'ya oranla bu açıdan daha kolaydır.nedenleri çok çeşitli sebeplere dayanabilir.genetik faktörler burada önemli rol oynar.bunun yanısıra günümüzde sürekli empoze edilen 'zayıf kadın,güzel kadın'anlayışı bu hastalıkların tetiklenmesinde etkilidir.psikolojik faktörlere gelecek olursak,mutluluk eşittir yemek yemek gibi bir şemayı zihnine yerleştiren kişi hayatının mutsuz anlarında bu formülü kullanarak kendini sürekli yeme davranışına sürükler.kişilerde depresyon,kaygı bozukluğu,asosyal davranışlar görülebilir.

  • gençlik ve spor bakanlığı cümlesi. feyk hesaptan vatandaş taklidi yaparak kendi kendilerini aklamaya çalışırken tiviti yanlışlıkla resmi hesaptan atıp yine rezil rüsva olmuşlar. koskoca ülkenin bakanlıklarının uğraştığı şu işlere, düştüğü şu kepaze duruma bakın. neyse en azından yeni bir bkz. doğmuş oldu.

    bari bu vesileyle 19 mayıs'ı da doğru düzgün kutlamış olalım. pek kıymetsiz ve saygıya değmeyen devlet yetkilileri: atatürk'ü anmak için profilinizi "epey atatürk"le donatıp sahte rollere girmeniz değil, onun ilkeleri ve vizyonunu yaşatmanız gerekliydi ama yapmadınız. zaten bu yüzden bugün bu kadar acınacak haldesiniz ve gömülmeniz çok yakın. arkanızdan coşkuyla kutlayacağımız nice 19 mayıs'lara...