hesabın var mı? giriş yap

  • sanirim bazi otobüslerde hangi düğmeden basıldıysa, sadece ona en yakın iniş kapısı açılıyor. böyle bir durumda bana yakın iniş kapısı açılsın diye, duracak ışığı yandığı halde dügmeye basıyorum.

  • benim tavuğum evcildir diyen anadolu insanımıza kolaylık, kalan yolculara sakatlık çıkaracak karardır.

  • şu ülkede yaşanan her pisliğe tek tek tepki vermeye kalkmak için baya mesai harcamak lazım.

    bu ney laaan.

    insanda biraz vicdan olur, empati olur, adalet duygusu olur.

    bu söylediğimden daha önemsiz olmakla beraber,

    ben zenginlik düşmanıyım arkadaş açıkça söylüyorum.

    hiç bana gelip sermaye karşıtı pis fakirler geyiği yapmayın.

    bu düzende zenginlik dolaylı hırsızlıktır.

    hele ki böylesi vicdansız, izan yoksunu insanların planlı yahut plansız dangalaklığı tartışma konusu bile edilemez.

    genç bir kızın vahşice canını al, sonra aynı tarihte nişan töreni yap.

    utanır lan biraz insan.

    ben sizin yerinizde olsam yaşanan vahşetin yıldönümünde utancımdan sokağa çıkamam.

    siz unutmuş olabilirsiniz

    umursamıyor da olabilirsiniz

    ancak cem garipoğlunun yaptıkları sizin umursamazlığınızla birleşince garipoğlu soyadının her bir harfine zift gibi yapışmıştır.

    allah bin türlü belanızı versin.

    münevverin hayatından çalınan her gün iki cihanda size azap olsun.

  • şaka maka gözlerimin dolmasına sebep olan açıklama. 25 sene önce okumaya başladım. disiplinli bir okuldu. hayata karışamadım. sokakta fazla vakit geçirebilen bir çocuk değildim. bana kalırsa pek de çocukluğumu yaşayamadım. burjuva tipi sosyal aktivitelerle geçti ömrüm. okula gittim. kursa gittim. yabancı dil öğrendim. sınavlara girdim. iyi derecede ofis programlarına hakimim. presentabl denen bir sıfat var ya hani, onun kelime karşılığı olacak şekilde yetiştirildim. sebebi iyi bir işe girmekti, iyi para kazanmaktı, hayatım, ailemden gördüğüm gibi devam etsin diyeydi hepsi. artık ne için uğraştığımı, neden bir çocukluğum olmadığını, neden hayatımın hiçbir noktasının tadını tasasız biçimde geçiremediğimi bilmiyorum. bana harcanan para bankaya koyulmuş olsaydı, şu anki gelirimin onlarca katını alıyor olurduk. milyarlar... hepsi çöp. bu ülkede bi boka yaramıyor eğitimli ve kültürlü bir insan olmak. kimse, aa maaşallah yavrumuz da ne kadar insaflı ve merhametli demiyor. herkes paranın ve gücün önünde ceket ilikliyor.

    niye okuduk, niye senelerimi çaldınız el birliğiyle? sağıma bakıyorum cahil, soluma bakıyorum cahil. kimse de aa ne cahil adam demiyor.

    deliler, cahiller ve ölüler... öylesine mutlular ki! yalnızca çevrelerindekiler acı çekiyor.

  • yukarıda parça parça yazılmış. ben birleştireyim.

    soğuk sıkım tanım olarak tek bahçeden, erken hasat zeytinin yere düşmeden, beklemeden toplanarak taş değirmende çekirdekleri ile birlikte öğütülerek daha sonra hasır çuvallarda ezildiği bir yöntemdir. bu yöntem kullanılırken verilen su 27 dereceyi geçmez. geçerse soğuk sıkım olmaz. bu yöntemle üretilen yağ hasırların arasından sızdığı içi sızma zeytin yağı olarak da adlandırılır.

    bu yöntem fabrika üretimine uygun değildir. zira soğuk sıkım ilk mahsüldür ve bu kadar mahsülü toplayıp bundan endüstriyel olarak yağ üretecek bir yöntem yoktur. soğuk sıkım ancak geleneksel ve küçük çaplı üreticilerin gerçekleştirebileceği bir yöntemdir. şöyle ki: soğuk sıkım bir mahsülün başka mahsül ile karışmadan üretildiği, hemen sıkıldığı bir yöntemdir. dolayısıyla birçok mahsülün karıştığı, bekletildiği ve seri olarak üretildiği bir sistem soğuk sıkım değildir. ürünün nefaseti değişmektedir.

    bir diğer unsur ise ısıdır. 27 derece üstü ısıtılarak üretimi yapılan zeytin yağları antioksidan özelliğini yitirir ve aslında zeytinyağı olmaktan çıkar. soğuk sıkım zeytinden daha az yağ almak anlamına gelmektedir. ısı yükseldikçe mahsülden alınan yağın oranı artar. kalitesi düşer. soğuk sıkım ilk mahsülden sıkma ile yağ çıkarmak olduğu için, bir fabrikanın soğuk sıkım yapabilmesi için binlerce bölgeden tek tek ilk mahsülü alması, bunu da geleneksel yöntemlerle soğuk olarak sıkması gerekmektedir. bu maliyet açısından mümkün değildir. dolayısıyla sızma zeytinyağı endüstriyel bir ürün değildir. üretimi buna müsade etmez.

    zeytinyağı aslında bir meyve suyudur. taze sıkılmış portakal suyunu market raflarında görebilir misiniz? göremezsiniz! işte market raflarında gördüğünüz sızma natürel 0.5 asitli zeytinyağları da aslen soğuk sıkım natürel sızma zeytinyağı değildir. karışık mahsülden elde edilen, fabrikada 200+ derecelerde ısıtılarak hacmi arttırılmış ve asidi düşürülmüş yağlardır. zeytinyağının faydalı özelliklerini taşımazlar.

    ne yapmalı?

    küçük, yerel, bildik ve geleneksel yöntemler kullanarak üretim yapan üreticiden almalı. bunu yaparken de hijyen koşulları iyi araştırılmalı. plastik, açık bidonlardan uzak durulmalı, yol kenarı, güneş altı satıcılarından uzak durulmalı. mümkünse kapalı tenekelenmiş temiz ürünler tercih edilmeli.

    ayrıca (bkz: #71440011)

    not: ayvalık. hamdibey - çınarlıcami - yenihamamyanıspor.

  • bir tek bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama parayı aldığınız bölme öyle ilginç bir tasarımda ki sanki bir korku filminde sahne gibi hissediyorsunuz. parayı alırken her seferinde korkuyorum "acaba bu kez elimi makine kapıp koparacak mı" diye