hesabın var mı? giriş yap

  • antalya'daki kuaförleri denetleyen müyap, telif ödemeden radyo ve tv’den müzik dinlettikleri gerekçesiyle kuaför ve çeşitli esnaflara 3500tl ceza kesmiş. müyap ve müyorbir avukatı ile polisten oluşan 7 kişilik ekip, lisans ücreti ödemeden müzik yayını yapan işyerlerine yönelik denetim gerçekleştirmiş. 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanunu kapsamında lisans ücreti ödemeden müzik yayını yaptığı tespit edilen işyeri sahiplerine para cezası kesilmiş.

    bu adamlar kafayı yemiş olmalı. bu durumda eve gelen misafire tv izletmek için lisans mı alacağız? ülkede her şey fıkra gibi. bu lisans çılgınlığı nereye gider belirsiz.

  • zaman'ın ali ismail korkmaz'ın katil zanlılarının tutuklanmasına ilişkin haberi şuradan görülebilir: http://zaman.com.tr/…4-kisi-tutuklandi_2117878.html

    haber başlığı: "ali ismail korkmaz'ı döven 4 kişi tutuklandı" (ali ölmemiş, sadece dövmüşler)

    haber metni ayrı abuk:

    "eskişehir'de gezi parkı eylemleri sırasında 5-6 kişinin sopalı saldırısı sonucu öldüğü iddia edilen üniversiteli ali ismail korkmaz'ın hayatını kaybettiği olayla ilgili başlatılan soruşturmada yeni bir gelişme yaşandı." (öldüğü iddia ediliyor, ölmemiş de olabilir, sonuçta sadece dövmüşler, halen yaşıyor olabilir)

    "korkmaz olayıyla ilgili silindiği ileri sürülen olay bölgesindeki bir fırına ait güvenlik kamerası görüntüleri jandarma kriminalde geri getirilerek okundu." (bu sefer "ileri sürülen" olay, kamera kayıtlarının silinmesi olmuş. hep iddia edilen, ileri sürülen işler bunlar)

    "savcılık açılamayan ve görüntüleri silindiği ileri sürülen 2 kamera görüntüsünün açılması ve görüntülerin geri getirilmesi için adli tıp kurumu ile jandarma kriminale gönderdi." (yine ileri sürülen kalıbı)

    "jandarma kriminal olay günü bölgedeki bir fırına ait olan ve silindiği ileri sürülen güvenlik kamerası görüntüleriyle ilgili çalışmasını tamamladı." (yine aynı)

    "kriminal ekipleri, uzun süren teknik çalışmanın akabinde söz konusu fırına ait silindiği ileri sürülen güvenlik kamerası görüntülerini geri getirdi." (silinmediyse, nasıl geri getirildi, geri getirilebilmesi için önce silinmiş olması gerekmez mi?)

    "gezi parkı olayları sırasında eskişehir'de dövülerek öldürülen ali ismail korkmaz'ın katil zanlısı olduğu iddiasıyla gözaltına alınan biri kamu görevlisi 4 şüpheli çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı." (polis demeyelim, onun yerine kamu görevlisi diyelim)

    "eskişehir cumhuriyet başsavcılığı'nın talimatıyla ali ismail korkmaz olayıyla ilgili dün gece 8 kişi gözaltına alınmış, 4 kişi ifade verdikten sonra serbest bırakılmıştı. biri kamu görevlisi olmak üzere 4 kişi tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmişti." (polis kelimesi yasaklanmış gazetede)

    "geri getirilen görüntülerde yapılan incelemede, korkmaz'ı dövdüğü belirlenen 8 kişi gözaltına alındı. bu kişilerden bir kamu görevlisi toplam 4 kişi, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi." (destan yazan polisimiz yapmamıştır öyle şey, kesin başka bir kamu görevlisidir o)

    "geri getirilen görüntülerde yapılan incelemede, korkmaz'ı dövenlerin arasında vatandaşlar ile sivil giyimli kamu görevlisinin olduğu tespit edildi." (sivil polisin yeni adı sivil giyimli kamu görevlisi olmuş)

    "kimlik belirleme çalışmalarının akabinde ise 4'ü kamu görevlisi 8 kişi gözaltına alındı. şüphelilerden, 3'ü kamu görevlisi 4 kişi jandarmadaki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. biri kamu görevlisi 4 kişi ise ifadelerinin ardından adliye ye sevk edildi." (burada da kamu görevlisi kombosu var adeta)

    ---

    zaman gazetesi'nin kuruluş ilkelerinin başında gelen "doğru ve objektif yayıncılık" böyle oluyor işte. zaman'a göre gazetecilik, ali ismail korkmaz'ın katil zanlılarından birinin polis olduğu gerçeğini halktan saklamak oluyor. destan yazan polisimize zarar gelmesin de, ne olursa olsun ilkesi diyoruz biz buna. yatacak yeriniz yok sizin.

  • tarihte kaydına ulaşılabilen (şimdilik) en eski meteor kaynaklı ölüm osmanlı imparatorluğu sınırları içerisinde gerçekleşmiştir.

    22 ağustos 1888'de ırak'ın süleymaniye kentinde gerçekleşen ve bir göktaşının bir insanı öldürüp diğerini felç bıraktığı olayın ilk kanıtı, cumhurbaşkanlığı devlet arşivleri genel müdürlüğü'nde bulunan ve osmanlı türkçesi ile yazılmış üç el yazmasında bulunmuştur.

    meteorun düştüğü yeri gösteren harita: görsel

    olay süleymaniye valisi tarafından ikinci abdülhamit'e (osmanlı imparatorluğu'nun 34. padişahı) da bildirilmiştir. araştırmacılar, meteoritics & planetary science dergisinde yayınlanan çalışmada, meteorların neden olduğu başka ölüm ve yaralanma olaylarının tarihsel kayıtlarının da mevcut olabileceğini düşündüklerini belirtmektedir. şimdilik bilinen en eski olay 1888 tarihli bu olaydır.

    çalışmanın sonuçları, yerel makamlar tarafından yazılmış üç belgeye* dayanmaktadır. osmanlı türkçesi ile yazılmış bu eski belgelerin her biri aynı olayı anlatmaktadır. osmanlı türkçesini çevirmenin oldukça zor olması bu tarihi kayıtların bu kadar uzun süredir fark edilmemesinin sebebidir.

    *(ahmet münir paşa ile mustafa faik paşa'nın mektupları makale içerisinde mevcuttur.)

    yazışmalar, meteorun süleymaniye'de (modern ırak) piramit şeklindeki bir tepeye çarptığın ve patlama yarattığını, meteor parçalarının ekinleri tahrip edip, yüzlerce kilometrekarelik ormanı yok ettiğini ve iki kişiyi öldürdüğünü anlatıyor.

    1900'lerin başında süleymaniye'deki piramit şekilli tepeleri gösteren resim: görsel

    meteora dair fiziksel kanıt bulunamasa da araştırmacılar bölgeden bazı göktaşı örneklerinin osmanlı makamlarına gönderildiğini ve olayı araştırırken bu örneklerden bazılarının istanbul arkeoloji müzesi'ne teslim edildiğini belirten belgelerle karşılaştıklarını belirtmişlerdir.

    kaynak: ancientpages - 10.1111/maps.13469

  • genelde tasavvuf, özelde ise onun artık bir nevi aforoz edilmiş bir kolu olan hurufilik ile postmodern edebiyat anlatısını harmanlamak gibi dahiyane bir fikirle yola çıkan roman. kitabın karakterlerinden celal salik'in köşe yazıları eserin belkemiği konumunda.

    kitabın ilk bölümden önce esrar ile alakalı iki epigraf karşılıyor bizi. romanın gideceği yön hakkında bize ipucu veriyor yazar. zira sır kavramı tasavvufta önemli bir kavram. aynı zamanda romanın son kısmında bürüneceği polisiye ruh hali de esrar kavramı ile yakından ilişkili.

    romanla alakalı detaylı konuşmak için önce hurufilik neymiş ona bakalım. türk dil kurumu'na göre tanımı: "kur'an'ın harflerinden birtakım anlam ve yargılar çıkaran bir mezhep." fazlulluah esterabadi tarafından kurulduğu söyleniyor ki zaten kitapta da bu gizemli adamın bahsi geçiyor. kendisi idam edildiği için daha sonraları ünü giderek yayılıyor. orhan pamuk, bu adamın kurduğu esrarlı mezhebi her şeyin görünen anlamının arkasındaki ikinci anlam ile ya da başka bir deyişle batınî mana ile ilişkisi bağlamında mevzu bahis ediyor.

    hurufilik denilen akımın köklerinin çok eskilerde yattığını da eklemek lazım bu arada. harfler ve sayıların kutsal anlamlar ihtiva ettiği inancı eski çağlardan bu yana mevcut imiş. mesela hepimizce bilinen ünlü pisagor bu minvalde bir tarikat dahi kurmuş. aslında popüler birçok gizemli, dini yahut seküler topluluğun temelinde bu tür harf, sayı mistisizmi var diyebiliriz. geometri kavramının da bu noktada önemini unutmadan vurgulayalım.

    orhan pamuk, gnostik tandanslı tüm bu gizemciliği kullanarak memleketimizin belki iki yüz yıldır tartışageldiği taklit ve asıl kavramlarını ele alıyor. şizofrenik ruh halinin toplumsallaşmasını büyük bir ustalıkla ortaya koyuyor. yüzlerdeki gizli manalardan asırlık yaralarımızı teşhise çabalıyor. nihayetinde ortaya destansı bir postmodern başyapıt çıkıyor.

    kitapta orhan pamuk'un ısrarla üzerinde durduğu başka bir tasavvufî karakter daha var: mevlana celaleddin-i rumi. yazar onun hayatı üzerinden bazı çıkarsamalar yapıyor. rumi'nin en bilindik eseri mesnevi bağlamında hikayeyi gerçekle karşılaştırıyor. metinlerarasılık üzerine orhan pamuk'un görüşlerini öğreniyoruz. bu noktada kâh hayy bin yakzan'ın kâh robinson crusoe'nun bahsi geçiyor.

    aslında kara kitap içerik bakımından romanda söz edilen alaaddin'in dükkanını andırıyoruz diyebiliriz. dünya kadar karmaşık, anlam yüklü ve bir o kadar anlamsız.

    tüm bu bahsettiklerimiz haricinde kitabın esas hatlarını belirleyen şeyh galip'in hüsn ü aşk adlı eseri tabii ki. bunun dışında kitapta bahsi geçen meselelere dair şu başlıklar incelenebilir.

    (bkz: hikaye anlatmak)
    (bkz: tebdil-i kıyafet)
    (bkz: gerçek)
    (bkz: rüya)
    (bkz: 1001 gece masalları)
    (bkz: bektaşilik)
    (bkz: istanbul)
    (bkz: mevlevilik)
    (bkz: modernleşme)
    (bkz: batılılaşma)
    (bkz: edgar allen poe)
    (bkz: nostalji)
    (bkz: bundan evvelki tramvaylar ne kadar iyiydi)
    (bkz: ahmet rasim)
    (bkz: muhyiddin ibn arabi)

  • o sümüklüyle boy boy fotoğrafları olan adamlar da akşam televizyonlarda bu çocuğu konuşurlar.

  • konvansiyonel ve dijital medyada alkollü içeceklere reklam yasağı uygulanmakta olan 2020’li yıllar türkiye’sinden bakınca insanı derin düşüncelere sevk eden efemera.

    inhisarlar idaresi* tarafından ağustos 1941’de basılan, hedef kitlesini kadınların oluşturduğu ve içerisinde yer alan yazılar ve çizimlerle biranın faydalarını ve besleyiciliğini vurgulayan broşür, her iki yüzü üzerinde inhisarlar idaresi logosu bulunan dolu bira bardağı formundaki bir kabın içinde yer alıyor: 1

    kabının iç kapaklarında da yazılar ve görseller bulunan broşürün ön iç kapağına, dönemin cinsiyetçi diliyle kadınlar için “kocanızı memnun etmek istediğiniz takdirde” başlığıyla birtakım tavsiyeler sıralanmış:

    •seyrettiği bir filmin nasıl olduğu veya yaz tatilinin nasıl geçtiği kendisine sorulduğu zaman hemen atılıp onun hesabına cevap vermeyiniz.
    •ufak tefek kusurlarını misafirlerinizin önünde yüzüne vurmayın.
    •ona kendinizden evvel kendisinden bahsediniz. işleri hakkında sizinle konuşurken daima onu takviye ediniz ve kat’iyen “senin yerinde olsaydım ben” diye konuşmayınız.
    •arkadaşınızın kocasının yaptıklarını mütemadiyen kendisine anlatmayınız.
    •bilhassa hava çok sıcaksa, ona bir bardak soğuk bira ikram ediniz.* 2

    kabın arka iç kapağında ise, “yorulduktan sonra bira serinletir” ibaresiyle at sırtında bir kadın illüstrasyonu mevcut. çizimin altına malt hülâsasının sağlık için yararları not düşülmüş:

    “malt hülâsası

    iştiha açar. daha fazla yemek yedirir. sıhhatin idamesine, vücudün neşvünemasına yardım eder.

    hastalıklardan sonra, nekahat devresinde bütün zayıflara, kuvvetsizlere şayanı tavsiyedir.

    lokantalarda açık bira isteyiniz” 3

    18 sayfadan mürekkep broşürün içindekiler ise kapağına sıralanmış: 4

    yemekler
    11 yemek
    23 çerez
    10 sos
    işlerinizi kolaylaştıracak 13 formül 5
    her bayana yarayacak faideli bilgiler 6
    vitaminler hakkında malûmat bkz. 6 numaralı görsel
    güzellik reçeteleri 7
    inhisar mamulâtı fiat listesi 8
    baharatın ve otların yemeklerde rolü 9
    mutfakta bilinmesi lâzım olan faideli bilgiler 10

    broşürün ilk sayfasını çevirdiğimizde karşımıza çizimlerle desteklenmiş “toplantıda/lokantada/evde bira içiniz - bira besler/serinletir/neşe verir” sloganı çıkıyor. bir sonraki sayfadan itibaren “40 çeşit yemek - iyi bir yemekle bira içmek bir zevktir” başlığıyla, broşür içeriğinin hatırı sayılır bir kısmını oluşturan yemek, çerez ve sos tarifleri yer alıyor. 11 12 13141516

    yeni ismiyle tekel idaresi, temmuz 1951’de bu broşürü inhisar logosunu tekel logosu ile değiştirerek, içeriğini yenilemeksizin tekrar basmış. o tarihten sonra da bu formatta bir broşür karşımıza çıkmıyor.