hesabın var mı? giriş yap

  • altı yaşında şımarık bir velet... muayenesini yaptım. ilaçlarını yazarken bi türlü durmuyor. türlü şımarıklıklar yapıyor.

    ben: hişş, uslu dur.
    anne: doktor amca iğne yazar bak, uslu dur oğlum.

    azıcık durur gibi oldu, yine bozdu.

    ben: iğne yazıcam haa...
    velet: şaka yaptığını biliyom ki...
    ben: afferim bee... yemedin haa... süpersin...
    velet: yemem ki...

    ilaçları yazdım. annesine nasıl kullanılacağını anlattım ve ifadesiz bir suratla:

    ben: iğneyi de karşı odaya geçiyosunuz, hemşire hanıma yaptırıyosunuz.
    anne: (şaşkınlıkla) iğne mi yazdınız doktor bey???
    ben: evet, iki saattir ne diyorum?
    velet: (dolu gözlerle) neee??? iğne miii???
    ben: (elimi velede doğru yumruk yaparak) yaaa, nası yediiiiin!!!
    anne: ben bile yedim doktor bey!
    ben: nihohahhaaa...

  • dünya edebiyatının en iyi on romanını seçmek çok zordur. birçok eleştirmenin ve okurun listesi farklıdır doğal olarak. ancak hemen şunu da belirteyim: en iyi on romanı seçmek aslında dünyadaki tüm romanları okumadan karara bağlanabilecek bir şey değildir. ama tüm romanları okumanın imkansız olduğu düşünülmeli ve eleştirirken bunun göz önünde bulundurulması naçizane tavsiyemdir. ayrıca begeni meselesinin göreceliliğine de deginmeme gerek oldugunu düşünmüyorum bile..

    1- don kişot : cervantes
    klasik bir seçimle başladım ama gerçekten de don kişot, dünyanın en iyi romanı bence de. hem karakterlerinin ölümsüzlüğü, tekniğinin mükemmelliği, döneminin edebiyatını ve durumunu hicvedişi ve hem de roman türünün yolunu açması bakımından birinciliği fazlasıyla hak ediyor.

    2- anna karenina : tolstoy
    tolstoy'un bu romanı birçok eleştirmen ve yazara göre en iyi romandır. gerçekten de en iyisi olabilirdi ama don kişot olmasaydı. anna karenina da tekniğinin mükemmeliği ile dikkat çekiyor. roman türünün o döneme kadarki en iyi yapıtıydı teknik açıdan. iç monolog tekniği ilk kez bu romanda kullanılmıştı. anna karakteri ise madame bowary ile birlikte en iyi kadın karakter olarak bilinir.

    3- suç ve ceza : dostoyevski
    bilindiği gibi ortak kanı, bu romanın dünyadaki en güzel roman olduğudur. yazılmış en iyi psikolojik betimlemeler de bu romandadır. teknik açıdan kusurları olması, onu üçüncü sıraya düşürür.

    4-karamazof kardeşler : dostoyevski
    teknik açıdan suç ve ceza'dan daha iyi olmasına rağmen, onun kadar sürükleyici değildir. bu nedenle onun gerisindedir bence. üstelik karakterleri de raskolnikov kadar başarılı da değildir. herkes raskolnikov'u bilir, ama ivan karamazof'u kaç kişi hatırlar?

    5-ulysses : james joyce
    don kişot'tan sonraki en devrimci yapıttır ulsses. roman türünün gidişatını değiştirmiştir. modernizmin tam anlamıyla başlatıcısı olmuştur. sayısız farklı üslüp, teknik, biçim , tür denenmiştir romanda. ama zor okunurluğu onu sırada gerilere düşürmüştür benim gözümde.

    6- yüzyıllık yalnızlık : gabriel garcia marquez
    çağımızın ustası marquez'in bu romanı da don kişot ve ulysses gibi adeta manifesto niteliğindedir. yepyeni bir akımın yerleşmesine en büyük etkiyi yapmıştır. latin amerika edebiyatının dünyaca tanınmasını sağlamıştır. ayrıca yeni romancıların savının geçersiz olduğu ortaya konmuştur. yeni romancılara göre roman türünün sonu gelmişti. oysa marquez öyle bir roman yayınladı ki, dünya edebiyatı bir anda sarsıldı. büyülü gerçekçilik akımının en iyi örneğidir.

    7-kayıp zamanın izinde : marcel proust
    proust'un bu yapıtı ulysses ile mücadele edebilecek iki yapıttan biridir modern romanda diğeri (niteliksiz adam). zaman kavramını altüst eden roman, sadece edebiyatı değil, diğer sanat dallarına da bu açıdan etki etmiştir.

    8-niteliksiz adam : robert musil
    üslubun güzelliği açısından bence hiçbir roman niteliksiz adam ile baş edemez. o kadar pürüzsüz, akıcıdır ki, okur kendini bir anda romanın içinde olaylar arasında bulur. ama konusunun karmaşıklığı okuru zorlar biraz. ayrıca yazar her ne kadar evrensel bir tema belirlemişse de sanırım bunu yeterince romana sindirememiştir.

    9-savaş ve barış : tolstoy
    tolstoy'un bu destansı romanı, roman türünün en devasa yapıtıdır. hiçbir uzun soluklu yapıt, savaş ve barış'ın bütünlüğünü ve edebiliğini aşamaz. yaklaşık 500 karakter yer alır romanda. okur bunların çoğunu az çok gözünde canlandırabilir. tekniği sağlam olay akışı kusursuzdur.

    10-madame bovary : gustave flaubert
    flaubert'in bu basyapiti kendi donemine kadar don kisot disinda en cok sansasyon yaratan, en cok tartisilan kitabiydi. mahkemelere dahi dusmustu. ancak aklanan bu roman hic kuskusuz tum zamanlarin en iyi romanlarindan biri olarak karsilandi. romantizm akimini bitirdi, realizm akimini baslatti.

  • oynarken seymen fm dinliyordum, yayına biri bağlandı, konya izmir arası mal çekiyormuş, tırcı. sıradaki şarkıyı tüm tırcılara istedi. nasıl üstüme alındıysam bir sigara yaktım, camdan dışarı çıkardım elimi, öyle sürdüm.

    bir de adam sol şeritte sıkıştıran otobüsçülerden dert yandı, ellerini öpesim geldi.

    öyle bir oyun. yemek yiyeyim de bi..

  • zamanında televole döneminde aysel gürel le roportaj yapılmaktaydı.

    televole muhabiri sordu
    - aysel hanım siz hangi takımı tutuyorsunuz?
    - valla ben kocamın takımlarını tutuyorum ahıahı
    - ...

  • tek doz aşı olanlar aşı olmamış gibi dikkat etsin demenin neresi felaket tellallığı akılsızlar.

    çok doğru hatta salgın esnasında insanlar iki doz aşı olsa da toplumun kalanı aşılanana kadar dikkat etmeli zira siz aşılıyken asemptomatik geçirebilir ama bir aşısıza bulaştırabilirsiniz ayrıca da salgın üst noktadayken aşı uygulaması virus varyantlarında bir seçilim baskısı yaratarak mutasyona sebep oluyor.

    bilmediğiniz konularda ahkam kesmeye ne kadar da meraklısınız.

    %100 doğru açıklama.

    sizin bu saçma tavırlarınız ve konuyu ısrarla anlamamaya çalışmanızdan bu hale geldi.

    edit: basligi alevlendiren dangalak hangi aşıdan bahsedildigini bile bilmiyor ama hocaya akil veriyor bir de link paylasmis. ulan cehalet sana lanet olsun ya. turkiye'de %95 oraninda su ana kadar sinovac asisi kullanildi onun da ilk dozunun yeterince etkin olmadigi soyleniyora adam amerikanin sesi linki vermiş.

  • ığdır havaalanı ve thy'nin ülkenin her yere uçmasıyla alakalı bir reklam olmasına rağmen çekimleri antalya korkuteli ilçesi'nin imecik köyü'nde ve antalya havaalanı'nda yapılan reklamdır. reklamda süper oynayan çocuklarla yapılan bir söyleşi de şöyledir.

    söyleşinin sonunda çocuklardan nihat'ın babası olan ali büyüksolak ise bir sürü probleme de uyarlanabilecek bir sorunu dile getiriyor:

    "köyümüz, reklam filmi sayesinde daha çok ilgi çekti. bu film köy için çok güzel oldu. en büyük sorunumuz su. içme suyumuz 18 kilometre ileriden geliyor, sağlığa da uygun olmadığını söylediler. biz burada havaalanı istemiyoruz, su olmadığı zaman hayat bitmiş demektir, su istiyoruz."

    al bu son cümleyi her yere koy:

    "biz istanbul'da mega proje istemiyoruz, insanca seyahat edebileceğimiz toplu taşıma sistemi istiyoruz, park istiyoruz yeşil alan istiyoruz."
    "biz hasankeyf'te hes istemiyoruz, tarihin şimdiye kadar olduğu gibi yaşamasını istiyoruz."
    "biz sinop'ta nükleer santral istemiyoruz, tabiatın korunmasını istiyoruz."
    "biz uludağ'a yapılacak teleferiğin milli parktaki asırlık ormanları tahrip etmesini istemiyoruz."
    "biz istanbul'a daha fazla yatırım istemiyoruz, ülkenin her yerinin asgari düzeyde eşitleneceği kadar kalkındırılmasını istiyoruz."

  • oldukça beğendiğim, netflix yapımı polisiye mini dizi. mindhunter'dan beri böyle üzerine düşündüğüm, dikkatim dağılmadan izlediğim iş olmamıştı. benim gibi, bir film ya da diziye başlamadan uzun uzadıya eleştirilere bakan, bu sebeple sayfada olan arkadaşlara sesleniyorum: daha çok kurcalamadan başlayın, pişman olmazsınız.