hesabın var mı? giriş yap

  • demiş ki, normalde bu parayı ensar'a vermek istiyoruz. ama öyle yaparsak direkt cebimizden çıkıyor.

    "halihazırda harcamış olduğumuz parayı vermiş olsak, devletin kasasına gireceğine, ensara gitsin. o zaman kızılay'a yollayayım, oradan ensar'a yollarım. "

    sonuç: devlet ensar'ı 7-8 milyon fonlamış oldu. normalde vergi denetçileri bu adamları asmalı.

  • yardim almaya giderken ko$mayin. mumkun mertebe de panik yapmayin. kalp ati$ini ve kan dola$imini minimal duzeyde tutmak icin gerekenleri yapmaya cali$in. sukunet bunun icin ba$ta gelen $arttir. yilanlar ana olarak iki tur zehire sahiptir, norotoksinler (sinir sistemine saldiranlar) ve ozellikle isirik cevresindeki dokulari etkileyen hemotoksinler.
    norotoksin yedi iseniz uzunca bir sure pek bir $ey hissetmezsiniz, bazi yerlerde ka$inma ve uyu$malar ile ba$lar, yikim bir sure sonra hizlica gelecek ve solunumun/kalp durmasi ile her $ey bitecektir. o yikima yakla$madan yardim bulmaniz gerek. bu zehir turu kas hucreleri ile onlari kasilmak icin uyarak sinir hucrelerinin baglanti noktasina saldirip kasi uyarisiz birakir.
    hemotoksik zehirdeyse durum kisa zamanda lineer olarak kotule$meye ba$lar. sokuldugunuz uzvunuzda inanilmaz agrilar olur ve $i$meye ba$lar. $i$lik bordo, kirmizi renkli bir kan ve doku torbasi gibi gorunecek. oyle cok $i$er ki deri patlayacaktir. bu $i$kinlige gelince deriyi yirtilmadan siz kesin. bu zehir turu yara cevresindeki her turlu hucreyi sindirmeye ba$layan bir zehirdir. mide sivilarinin vucudunuza sizmasi gibidir. vucudun o bolumu kendi kendini sindirmeye ba$lar. bu deformasyon hicbir zaman geri donmeyecektir.
    sizi sokan yilani dikkatlice inceleyin. yardim aldiginizda yilani olabildigince iyi anlatabilecek durumda olmaya, belirleyici bir kac ozellik anlamaya cali$in. hatta ozellikle norotoksin yediniz ise (bunu $i$me olup olmamasindan 15-20 dakika icinde anlarsiniz) onceden bir kagida yazip gorunen bir yerinize asin. yilanin ozelliklerini doktor bilsin. solunum durup olmeden bir sure once konu$amamaya da ba$layacaksiniz.

    genel olarak $oyle bitirelim. her iki tur zehirlenme de yikicidir. ama norotoksik zehirlenmeden medikal mudahale ile yirtarsaniz hayatiniza eskiden oldugu gibi devam edersiniz. ama hemotoksik zehirlenmede, isiriginin oldugu uzvunuzu hayatta kalsaniz da unutun. cok buyuk ihtimalle kesilecektir. kesilme ihtiyaci olmasa da oyle kotu, cirkin, taninmaz bir hal alacaktir ki, kesilmesini siz isteyebilirsiniz.

    emmeye cali$mak degil ama isirigin kalbe yakin bir yerinde, isirik deliklerinin olu$turdugu dogruya paralel buyukce ve derince bir kesik acmak ve eger isirik kol veya bacaktaysa bu kesigin 20-30 santim uzerinden sikica baglamak her zaman iyi bir fikirdir. genel cabanin tamami zehrin yava$ ve olabildigince az kisminin yayilmasi uzerinedir.

  • benim de başıma geldi, sonrasında tüm vücudum bir hafta boyunca ağrıdı çünkü acımasızca ev taşıttılar.

    3 kız okulun ilk günü 3 farklı öğrenci yurdundan 3 gerizekalı toplamış, birbirini tanımayan 3 gerizekalı bir kamyon eşyayı eve yerleştirdi ve yurtlarına dağıldı.

    sonraki günlerde bu 3 kız bu 3 gerizekalı ile muhatap bile olmadı. 3 gerizekalı ise arkadaş olup aynı eve çıktı.

  • hayatında mermer tozu görmemiş bir gerizekalı 6 bin liraya o işin yapılacağını sanıyor.

  • bir ilhan berk şiiridir, aşk:

    "sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
    mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu
    sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
    sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
    nicedir bir pencereden deniz güzel değil
    nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.

    sen gel bizi yeni vakitlere çıkar."

  • adı uğur olan arkadaşımın arkadaşı biriyle tanıştık. uğur eski kuyumcu ve müteahhit ama alkolden pavyondan 2 apartman ve kuyumcu dükkanını yemiş. şimdi sürünüyor. kafa adamdı allah var.
    birgün uğur beni aradı. ala kafam bozuk geleyim mi sende kalsam olur mu dedi. olur gel abi dedim.
    elinde 2 tane battal boy pazar torbasıyla geldi. yemek falan getirdi zannettim sevindim. meğer içeriz diye 10ar tane bira getirmiş. ben zaten bira sevmem. neyse 1 saat falan oturduk ben 1 tane içtim. o 4 tane devirdi. telefon geldi. 1 saate gelirim dedi gitti.
    1 saat sonra yine battal boy bi torbayla geldi. bu sefer de 10 tane bira almış. dolabı açtı. "e amk sen ne içtin duruyor malzeme ben bitirdin zannettim de aldım!" dedi. dolapta 25 tane bira var. o ara dershaneden arkadaşlar aradı. biz geliyoruz diye. uğur dershaneden arkadaşın arkadaşı. gelin dedim uğur da var.
    meğer uğur o bir saatte bunların yanına gitmiş. gelin alanın keyfi yok adam bi bira içemedi demiş.
    neyse bizim ekip geldi.2 tane 100lük rakı, 20 tane bira. 5 6 çeşit meze de yanlarında.
    caner dedi gurban olduğum tadın yokmuş ondan geldik. (caner neşet ertaş hastası. aynı memleketten olduğu için konuşmasını taklit ederdi)
    sonra derdimin olmadığını anlatmaya çalıştım. ama yok adamlar anlamıyor.
    1 saat oturduk öyle. neyse kapı çaldı. caner açtı kapıyı.
    saz ekibi getirmiş. bir de çiğ köfteci.
    biri çiğ köfte yapar. 2 kişi aşık atışması yapıyor. ben dumur haldeyim. kafam da gitti biraz. sonra bana sen de söyle hadi dedi. adam gitti bilmediğim bir türküye girdi sazla. baktım baktım. izmir'in kavaklarını söylemeye başladım. nedense söylerken efkar sardı beni. 5 aydır eve gitmiyordum. bitirdim ben. sazcı birisi dedi. hoca memleletini özlediysen biz gönderelim seni. öğrencisin sonuçta. sbi yok falan diyorum ama sallayan yok. bizim caner, muhasebeci abi ve adını unuttuğum sazcı kayboldu bi ara ortadan. bu arada ertesi gün dersane tatil, okulda da dersim yok.
    geri geldi canerler. hadi kalkın gidiyoruz. dediler. ben noldu demeye kalmadan bindik arabaya 4 kişi. (totalde 9 kişiydik 5 kişi gelmedi)
    dedim nereye gidiyoruz. ses yok. en son polatlıya geldik. caner dedi. gardaşım izmir'e gidiyoruz. anayla babanın elini öpüp geri gelcez" abi şaka mı yapıyorsunuz diyorum. yok adamlar ciddi. bu arada saat gece 3 falan. abi ne gerek var deli misiniz diyorum. sallayan yok.
    neyse yolda arabayı dönüşümlü kullandılar.saat 9 gibi izmir'e geldik. eve çıktık. caner, x abi ve kantinci. (isim spesifik olay isim vermeyeyim) kapıyı çaldık babam açtı. adam salak oldu. tansiyon hastası zaten. annemi çağırdı. çığlıklar kıyamet gibi. annem hemen kahvaltı hazırlamaya başladı. hepsini çok severdi annemler. caner "gurban olduğum anam yorma kendini. ala sizi özlemiş ondan geldik. zaten yol uzun. bir iki saat oturup gideriz." dedi.
    neyse oturduk kahvaltı yaptık. annem babam ağlıyor. caner de hisli adam onun da gözleri doldu. ben de ağlamaklıyım. hala rüyada mıyım diyorum.
    neyse öğlen 1 gibi çıktık yola. evden 2 koli erzak koydular. gidiyoruz.
    muhasebeci dedi ki. ya hazır buraya kadar geldik bi de istanbul'a mı gitsek? ben yok artık dedim istanbul ne alaka? ama tek anormal benmişim ortamda.
    gittik amk. ordan istanbul'a gittik. çiğ köfte alıp ankaraya döndük. sabah saat 7de vardık. 8de derse gireceğiz. patronu aradı muhasebeci. beyler üçümüz de izinliyiz. dedi. kantinci boynu bükük halde dersaneye gitti.
    meğer olayı caner, muhasebeci ve patron organize etmiş. beni mutlu etmek istemişler.