hesabın var mı? giriş yap

  • kayseri'li gelir cumhurbaşkanı olur ülkeye hoop kayserinin iki takımı da ligde.aynı kayseri'li ile ters düşülür kayseri takımları birden dibe vurur.melih gökçek'in elinin en güçlü olduğu zamanda osmanlı spor avrupa kupalarına dahi katılabilecek bir başarı gösterir.dinozor binicisiyle yollar ayrılır osmanlı spor dibe vurur.konyalı başbakan gelir konya ligde tarihinin en iyi dönemini geçirir bu zaat görevi bırakır konya spor sert bir düşüş yaşar.şimdi ki cumhurbaşkanından da başakşehir tribünlerinin doldurulması talimatı geliyor.varın gerisini siz düşünün.futbol yalnızca futbol değildir.

    düzeltme: nabercanki hatırlattı bu furyanın ilk halkası da kasımpaşa.(malum şahıs)

  • olayın kahramanları:
    * barbra streisand: abd'li şarkıcı, oyuncu, yönetmen, prodüktör ve yapımcı.
    * kenneth adelman: abd'li fotoğrafçı.
    * mike masnick: abd'li editör ve techdirt blog'unun kurucularından.

    2003 senesinde kenneth adelman, california - malibu kıyısındaki yalı erozyonuna dikkat çekmek ister ve havadan çektiği 12.000 fotoğrafı pictopia.com isimli sitede yayınlamaya başlar.

    çekilen fotoğraflar arasında barbra streisand'ın malikanesinin de fotoğrafı vardır. barbra streisand malikanesinin yer aldığı fotoğrafların siteden kaldırılması için 50 milyon dolarlık dava açar. gerekçe olarak da "mahremiyetinin ihlal edildiğini" öne sürer.

    olayın dikkat çekici yanı; barbra streisand davayı açana kadar fotoğraflar siteden yalnızca 6 kez indirilmiştir. bu 6 indirmelerden 2'si de streisand'ın avukatı tarafından gerçekleştirilmiştir. dava kamuoyunda duyulmaya başlayınca, fotoğraflar 420.000'in üzerinde görüntülenme alır ve sansürleme çabasının tam tersi bir etki yarattığı görülür.

    2005 senesinde techdirt blog'unda bu durumu dile getiren mike masnick, internet sansür olaylarında sansürlemenin yarattığı ters etkiyi, barbra streisand'dan esinlenerek streisand etkisi olarak adlandırır.

  • cast away'de tom reyis ile wilsın reyis tipidir benim için. öyle bağlanmak istiyorum işte.

    edit:
    bilmeyenler için söyleyelim yanlış anlaşılmasın. tom reyis erkek wilsın reyiz toptur.

    edit2: tekrar düzeltelim. wilson reyiz gerçekten toptur. voleybol topu.

  • yıl 1976...
    traş bıçağı firmasının (gilette) tüm dünyada yayınlanacak reklam teklifini reddeden tarık akan'ın kapısı bu kez otomobil reklamında oynaması için çalındı.
    yanıtı yine "hayır" oldu.
    daha sonra şampuan, diş macunu, banka ve bir çok önemli firmanın reklam tekliflerine de yanıtı her zamanki gibi "hayır" oldu.
    bu astronomik reklam tekliflerini hiç düşünmeden reddeden tarık akan, bunun sebebini o dönem şöyle açıklamıştı.
    "bu teklifler tarık akan olduğum için yapılıyor. bu adı ben kimden aldım? sinema seyircisinden aldım. onlar beni tarık akan yaptılar. şimdi bu tekliflere "evet" dersem onlardan aldığım bu adı onlara tekrar satmış olurum. dünyada her şey para değildir."
    tarık akan, zirvede olduğu 45 yıl boyunca, kendisine gelen reklam filmi tekliflerini geri çevirdi. hiçbir reklam filminde oynamadı. duruşundan ve çizgisinden asla taviz vermedi.
    senin gibi onurlu birisi bir daha gelmedi........

  • bir bankacı olarak hergün enerjimin yarısını sadece karşımdaki müşterinin ne istediğini öğrenebilmek ve iletişim kurabilmek için harcıyorum. bu insanların nasıl hayatlarını idame ettirdiklerini nasıl yaşamaya devam ettikleri maalesef bazen anlayamıyorum. derdini anlatan, bir kerede seni anlayan karşılıklı konuşabileceğin birisi gelince insan mutlu oluyor.

    siz diyorsunuz ki insanlar mobil bankacılık kulllansın, bilmem internetten işlemlerini yapsın.

    ya hala elinde hesap cüzdanı işletmek için bekleyen, işletmekle kalmayan hesap vadeliyse bide vade tarihini kalemle yazmamızı isteyen insanlar var. gişeden para çekip, sayıp tekrar aldığı paradan kredi kartı nı yatıran, kredi ödeyen canlılar var. mesai yapar gibi hergün ota boka şubeye gelen teyzeler amcalar var.

    bu arada yeni nesil teknolojik falan demeyin. çoğu facebook instagram falan dışında birşey bilmiyor, bi gram kendileri geliştirmiyorlar.

    kısaca bizim millet maalesef mal. mal olduğu içinde hala deliler gibi bankalara akın etmeye devam ediyorlar. bir umut müşteri sayısı azalır diye bekliyoruz ama hala aynı yoğunluk devam. olan da onlara kapıda laf anlatmaya çalışan güvenlik görevlisine oluyor.

    yakında bu illet gişede çalışan arkadaşlarımıza da bulaşmadan, kesinlikle çok katı tedbirler alınması gerekiyor.

  • ailesinde "dindar", "sofu", "hacı"; annanneleri, babanneleri olanlar bilirler. bu güzel ninelerimiz yılın üçte ikisini oruçlu geçirirler. haberimiz bile olmaz oruçlu olduklarından. o gün öğle çayı için muhteşem şeyler hazırlamışızdır.

    "nene gel hadi, zeytinyağlı kuru patlıcan dolması yaptık", deriz.

    "oruçluyum ben evladım, siz yiyin. kalırsa akşama yerim ben" der.

    "valla kalmaz akşama" deriz. nafile oruç sonuçta. bozsa yerine 1 oruç tutacak sonraki gün. yine de kıyamaz orucuna. "olsun evladım, sonra yine yaparsınız" der.

    o tespihini çeker biz de zıkkımlanırız bi güzel. ne gizli saklı yeriz, ne de o başka bir yere gider.

    "akşama kalmaz" dendiğine de bakmayın, illa ki ayrılır ona bir tabak, akşam iftar ettiğinde yesin diye.

    anlayan anladı. anlamayana da... babannemin bi lafı var da... kalsın.

  • elinde bıçakla kalabalığa doğru yardıran genç içeren görüntüler.

    mermiden hızlı koşamamış ve muhtemelen demirden zannettiği, etten kemikten bedeni delinmiş.

    demek ki neymiş; karşında devlet ve görevlileri varsa, çakallığın alemi yokmuş. artizlik mermiden korumazmış. "nasılsa silah kullanamaz" diye, molotof atıp yaktığınız, bıçakla satırla kestiğiniz kolluk güçleri artık silah kullanıyormuş.

  • bir araç sürücüsü sağ şeritte iken sağını kontrol etmek zorunda değildir. bu nedenle nere boşsa oradan gitmeye çalışan motorcu bariz suçludur. taksici müşterisini sol şeritte mi indirsin kask kafalı?

  • hastalıktan ziyade boş boş dikilmeyi sevmeyen adamın durumudur. onun yerine açar kitabımı okurum en azından o metrodaki 65 yıldır duş almayan insanlardan bir nebze olsa uzaklaşırım diye düşünmektedir. daha müsait zamanı yoktur büyük ihtimalle. işten gelir 7-8 gibi ve dinlen, yemek ye, işinle ilgili bakman gereken şeyleri kontrol et derken zaten saat akşam 11 falan olur. o saatten sonra anca 1 saat yatağına uzanıp kitap okur ama yetmez. akşam yatarken yarım bıraktığı dünyaya o boktan metroda devam eder

    bence kitap okuyan yerine okumayıp ağzındaki soğanla kavrulmuş kıyma ve koltuk altından leş gibi ter kokan ayıyı tartışmalıyız.