hesabın var mı? giriş yap

  • 50 metreye pas atamıyormuş kendisi. adam kaleye 30-35 metre mesafede topla oynuyor. topla orta sahada buluşsa en uzak adam kendisinden 20 metre uzakta oluyor. ne yapsın topu stadın dışına mı göndersin? tabi türkiyede sabri reyizin ortalarını, defanstan forvete şişirme topları izleyen adamlar herkesten aynısını bekliyor.

  • şirince köyünün muhtarı ben olsam yarın köyün elektirik şalterlerini ipneliğine kapatırım. ardından da vericen ses efektini ortama gel ondan sonra.

  • insan zaman zaman varoluşsal bunaltılar yaşayabilen bi' varlık. varoluşsal bunaltılar yaşıyor, o hâlde var.

    entelektüel insan darlandığı zaman kaygısal devinimlerin izdüşümsel yansıması başlığına 85 paragraf entry girer, "rastlantısal varoluşu bilincim kabul etmiyor" deyip konu üzerine makale falan okur, gider kendine yeni fularlar alır. peki ben ne yaparım? buzdolabını açıp aval aval bakarım, yarım limona üzülürüm, böyle varoluşsal bunaltılar yaşamama şaşırır, nihilisttim* lan ben niye varolmanın bunalımını yaşıyorum ki, yoksa kendimi tanımıyor muyum diye daha da bunalıma girerim, halıda yatarım, tavanı izlerim. izlerdim daha doğrusu.

    bekârlık sultanlıktır, yalnız yaşamak imparatorluktur temalı yaşamıma annem bayram ziyaretine geldi. içim daraldıkça evin içinde dolaşıyorum. "evin içinde niye manyak gibi dolaşıyorsun?" diyor. halıda falan oturuyorum, "yavrum mis gibi koltuk var kalksana yerden." diyor. en sonunda dışarı çıkıp hava almaya karar verdim. hava dışarıdan bedavaya alınabilen katma değerli bi'şey. ezkaza dışarıdan bi'şey lazım mı diyecek oldum ve evden elime tutuşturulan ince bi' dostoyevski romanı uzunluğundaki alışveriş listesiyle çıktım. yazarı annem. yakında tüm kitapçılarda rafları süsleyecek. neyse. benim varoluşsal bunaltılarım sonucu eve yeşil sebze girdi yıllar sonra. benim varoluşsal bunaltım en azından bi' işe yarıyor.

    şu sahte paraları anlamak için kullanılan mor ışığı üzerime tutsalar üzerimde 55 puntoyla "benim ne işim var bu hayatta" yazar vaziyette sokaklarda boş boş dolaşmak istiyordum. evin bayram kalabalığından uzaklaşır biraz da sokakların kalabalığına üzülürüm diye umuyordum. sonra da kendimi "aman en azından sokaktaki insanlar çevirip kaç para kazanıyorsun, ne zaman evleneceksin, ev almıyor musun ev al kendine bi' tane" diye insanı darlamıyorlar diye avutmayı düşünüyordum. ama cebimde sokaktaki varlığımın izin kâğıdı olan alışveriş listesi vardı, direkt markete gittim.

    markette ürünü tüketip ambalajı kasadan geçirmek isteyen bi' adamın sebep olduğu ufak çaplı krizin ortasına düştüm. adam hansel ve gretel'deki gibi yürüdüğü yollara kırıntılar bıraka bıraka gezmiş tüm marketi. yolunu kaybetmekten korktuysa demek. bi' de alamancı bi' aile vardı. türkçe bildiği hâlde konuşmayan bi' kadın yüzünden kasada sıra oldu. kasiyerin gözlerinde magmayı gördüm. bayram günü bu beyinsizlerle uğraşan market personeline bakınca hayattaki varlığımı sorgulayışım biraz olsun azaldı. sonrasında kasiyerin 25,90 lütfen lafına kafasını gömdüğü telefondan kaldırıp cevap vermesi 15 dakika süren bi' ergen yüzünden insanlığa olan inancım tazelendi. gelecek kuşaklar da en az bizim kadar mal oluyor, çok fazla kuşak çatışması yaşamayacağız diye sevindim.

    eve dönerken aldığım orduluk erzaklarla dolu poşetler parmaklarımdaki kan dolaşımını kesti, kangren olma tehlikesiyle hızlı hızlı yürürken varoluşumun sancısı tamamen geçti. teşekkürler anne. iyi ki varsın.

  • (bkz: paraya sadık kal)

    kaynak

    --- spoiler ---

    sinan oğan’ın ankara’nın gölbaşı ilçesindeki ballıkpınar mahallesinde seçimden sonra yaklaşık 30 milyon değerinde 6 dönüm arazi daha aldığı, bulunduğu bölgedeki arsaların planlarını hukuksuz bir şekilde değiştirdiği, karayollarına ait yolu da yaptırdığı kapıyla kapatıp zimmetine geçirdiği ortaya çıktı. oğan’ın kapattığı yolun bitişiğindeki arsanın ise yakın arkadaşı akp milletvekili cantürk alagöz’e ait olduğu öğrenildi. oğan böylece seçim sonrası toplamda 120 milyonluk yeni mülk edinmiş oldu.

    --- spoiler ---

    haberde şurası önemli:

    seçim çalışmalarında emekli maaşıyla geçindiğini söyleyen sinan oğan’ın seçim sonrası 90 milyonluk mülk alımını veryansın tv ortaya çıkarmıştı. oğan yine gölbaşı’ndan 30 milyonluk malikane, aynı ilçeden tarla vasfında henüz imara girmemiş 30 milyonluk arazi ve çankaya beysu konakları’ndan 1 milyon dolar değerinde ev satın almıştı.

  • baba gibi babadır. kızına sahip çıkmıştır. serefsizin eline bırakmamıştır evladını. ölen genç kendi kendini öldürmüştür. adam ilgili mercilere şikayette bulunmuş. kolluk kuvvetine savcılığa başvurmuş. daha 18 yaşında 78 suç kaydı olan suç makinesini ıslah altına alamayan devletin adaletini beklese evladını kaybedecekti. belki de başka evlatlarını da.

  • nükleer füzyon, güneş de dahil olmak üzere tüm yıldızların enerjilerini üretme sürecidir. bir füzyon reaksiyonunda, atom çekirdekleri daha ağır çekirdekler oluşturmak için birleşir. çekirdeklerin her ikisi de pozitif yüklü olduğundan yaşadıkları itme kuvvetinin üstesinden gelmeye yetecek enerjiye sahip olmaları gerekir. ayrıca bu çekirdeklerin birbirleriyle çarpışmak için yüksek bir şansa ihtiyaçları vardır.

    gereken aşırı yüksek basınç ve sıcaklık koşulları yıldızların çekirdeklerinde bulunur. örneğin, güneş'in merkezindeki basınç, atmosferik basıncın 100 milyar katı kadar şaşırtıcı, sıcaklık ise 15.000.000°c gibi muazzam bir değerdedir.

    (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler/#139529982)

    bu koşullarda, hidrojenin helyuma füzyonu kolaylıkla sürdürülebilir. füzyon reaksiyonunda ortaya çıkan çekirdek (demirden daha hafifse), onu oluşturmak için bir araya gelen çekirdeklerden biraz daha küçük bir kütleye sahip olur. bu fazla kütle enerji olarak salınır ve yıldızlara güç veren de açığa çıkan bu enerjidir.

    füzyon reaksiyonları, nükleer santrallere güç veren "fisyon" reaksiyonlarından farklıdır. fisyon'da, ağır ve kararsız atomlar, enerji (ve radyoaktif yan ürünler) üretmek için ayrılır.

    (bkz: fisyon/#139535995)

    buna karşılık, füzyon gücü temiz, verimli ve sınırsız bir enerji kaynağı sağlayabilir. füzyon, yakıt olarak yalnızca su ya da lityuma ihtiyaç duyar ve yan ürün olarak yalnızca toksik olmayan helyum gazı üretir.

    nükleer füzyon sağlamak için bir diğer yol, her ikisi de hidrojen izotopu olan döteryum ve trityum atomlarını kullanmaktır. bu atomlar, çok yüksek ısı ve basınç altında birleşirler ve ortaya çıkan ürünler ısı olarak enerjiyi serbest bırakır.

    nükleer füzyon reaksiyonlarını başlatmak ve sürdürmek önemli mühendislik zorlukları içermektedir. dünya çapında bu sorunlar üzerinde çalışan birçok araştırma kurumu bulunmaktadır.

    yakın zamanda, çin'deki bir laboratuvar 17 dakikadan fazla bir süren, 70.000.000°c'lik bir füzyon sıcaklığına ulaşmıştı. bu harika bir başarı olsa da füzyon enerjisi ticari bir enerji kaynağı olmaktan halen çok uzaktadır. bilim insanları füzyon enerjisinin bu yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşacak hale geleceğini düşünmektedir.

    science focus

  • oglum bir kahveden de insan tespiti yapmayin artik. nedir ya, 4 liralik 300ml sividan bahsediyoruz. milletin isi gucu yok sabahtan aksama kadar milletin yedigine ictigine, giyinimine bakip "haci bu soyle bir kiz, su boyle bir erkek" hayat bu mu simdi? birak starbucks icen tikky, kahve dunyasi icen kezban.

    ne rahatsiz milletiz ya biz.

  • babam başka bir kadın uğruna annem ve biz çocuklarını evden kovduğunda onbir yaşındaydım. bildiğin sadece üstümüzdeki kıyafetlerle sokakta kaldık. senelerce süren sefaletten sonra kendimizi toparladık şöyle böyle. okudum iş sahibi oldum babamla barıştım ama erkeklerle hiçbir zaman sağlıklı ilişkiler kuramadım. ne zaman ki biriyle birlikte olsam kafamda aynı düşünce dönüp durdu ;
    "seni çok sevmesi gereken baban bile seni dışarı atmış, bu adam kimbilir neler yapar sana".
    yani bu his durduk yere oluşmuyor işte. herkesin bir kırılma noktası var aşk meşk konularında yaralı kuşlar gibi savruluyoruz ordan oraya.