ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ido tatlıses
kocanız evde yoksa girmeyeyim diyen erkek komşu
40 yaş üstü sözlük yazarları
-
+1'mle dahil oldugum topluluk. yakin gozlugu takmiyorum, menapoza hazirlanmiyorum, herseyi daha iyi gorup, anlayip, tahlil edebiliyorum. bir 40 sene daha yasamak arzusunda ve enerjisindeyim. hala aska inaniyorum.
yikilmadim, ayaktayim.
konya'da akıllara zarar olaylar silsilesi
-
suçluyu adalete teslim ederek 4 yıl yediğin ülke. merak ediyorum, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmadan kolluk kuvvetlerine nasıl teslim edebilirsin?
chernobyl (dizi)
-
hakkında tek bir tespit yapabileceğim harika dizi:
sscb'yi gorbaçov yerine rte yönetiyor olsaydı ukrayna ve belarus haritadan silinmişti.
bu kadar net söylüyorum. düşünün dizideki yöneticilerin cehaleti muazzam ama adamlarda ona rağmen liyakat sahibi insan ortama girince susup saygı gösterme davranışı mevcut. ya bizde?
yazlığa gelen almancı aile
-
umumiyetle gürültü konusunda ihtisas yapmıştır. diyalogların anlaşılmazlığı bu gürültüye ayrı bir boyut, ayrı bir dehşet katar. işte diyelim uyuyorsunuz böyle bir beybi gibi. aniden bir ses...
alamancı çocuk: "anniiiiiiiiiiiii, annniiiiiiiiiii............. das izt manşıtın du zayniyn.... anniiii...... annnii diyom ya...annniiii..."
alamancı anne: "ne diyon?"
alamancı çocuk: "münşenden aldığım beyaz reyboklarımla havluyu at..."
allah allah... kardeşim bana ne, neyi nereden aldın, kaça aldın... zaten konuşmadan anladığım tek şey "anniii", "reybok", "münşen" (anne, reebok, münih).
bir de bu ailenin çocukları genelde kuzenleriyle falan geldikleri için grup halinde gezerler. havuzda türlü atraksiyonlar yaparlar. türk bayrağı kolyeli dev bir oğlan kuzeni olan kızı boğmaya çalışır, kendinden küçükleri kolundan tutup havuza atar, çivileme dalar vs vs. bu arada diyalog da "ya serkan... bak yapma diyom ha... şundiwın zu bi..." bilmem ne şeklindedir. su sıçratırlar hep.
hepsi böyle değildir mutlaka ama ne bileyim bana denk gelen hep böylesi olmuştur. sırf böyle insanlar yüzünden ismail yk gibi bir dünya starına karşı bile mesafeliyim bugün.
(bkz: yoksa ben zurna mıyım he)
yaran olaylar
-
2000'lerin başında kaldığımız köyde imamın kuran kursundaki tecrübeli çocuklara ezan okutması, çocuklardan birinin akşam ezanını okuduktan sonra bitirirken ''seni seviyorum gamze'' diyerek bütün köye aşkını ilan etmesi.
2 milyar dolarlık pistlerin üstüne hastane yapmak
-
düşman işgalinde bile herifler o hastaneyi 300 metre sağ tarafa yapar pistlere dokunmazdı. hem havaalanımız hem de hastanemiz olurdu.
gümüşhane'de 550 basamaklı merdiveni olan yurt
-
3 matematik 2 fen netine bu var kardeşim kusura bakmayın.
yusuf yerkel'in oğlunun yoğun bakımda olması
-
üzülmedim. üzülmediğim için de üzgün değilim.
edit: çocuk ölmüş, binlercesi gibi ve artık acı çekmiyor. ama onun tekmelediği babanın çocukları acı çekiyor. o yüzden babasına üzülmem için bir neden göremiyorum.
saldırılardan sonra +18 fotoğraf paylaşan insanlar
-
milletin kolu bacağı koparken bazılarının buna tanıklık etmeyi rahatsızlık olarak görenleri göstermiştir.
millet ölüyor sayın gerizekalı. sen de fotosunu görmekten mi rahatsızlık duyuyorsun?
ilgili sayfalara girme ve o yalan hayatına devam et madem.
burada gelip baktığın şeyler hakkında ne ağlıyorsun?
persepolis
-
iran ile ailevi bagları olan biri olarak şah zamanı iranı annem ve dedemden dinleyerek büyüdüm. devrim olduktan sonra ise iranı oradan gelebilen yakınlarımızdan dinlemiştim. film marjane satrapi'nin gözünden anlatılıyor ki kendisi iran azerisidir ve şahlık pehlevilerden önce azerilerin elindeydi. tum anlatılanlar o zamanlarda orada bulunan dedem ve annemin dedikleriyle o kadar çok örtüşüyor ki ben bizim ailenin hikayesi anlatılıyor sandım... gözlerimi buğulandıran bir film...
güldür güldür'ün gazilerle dalga geçmesi
-
ben dalga geçilenin gaziler değil karşı taraftaki geçmişle bağı olmayan genç figürü olarak algıladım.