hesabın var mı? giriş yap

  • petrol denediyse o zaman "nasıl"ını da açıklayalım.

    efendim şimdi stavanger açıklarında ilk petrol fışkırdığında amerikalılar başta olmak üzere herkes salça olur. tabi bu "siz şimdi balıkçı iskandinav köylüleri olarak bilmezsiniz, biz size amerikan know-how'ını verelim gelirlerinize de ortak olalım" gibisinden yapıldı.

    ancak norveç bu tekliflere karşı geldi ve şaşırtıcı bir kararla devlet olarak petrolü çıkaracağını açıkladı. ve bunun için de statoil / devlet petrolü şirketini kurarak kuzey denizindeki petrol sahalarına yalnızca bu şirket üzerinden lisans dağıtmaya başladı.

    gel zaman git zaman statoil yeniden yapılandırmaya gitti, hem norveç'te hem abd'de borsaya açıldı ve yeni isim olarak kendisine equinor ismini seçti.

    bugün de hala her iki borsada eqnr ticker'ı ile işlem görmektedir.

    norveç devleti de petrol ve doğalgazdan elde ettiği geliri norveç varlık fonu aracılığıyla bütün dünyadaki önde gelen şirketlere yatırım yaparak değerlendirdi. halen daha norveç'te hükümetlerin, söz konusu gelirlerin yıllık olarak sadece çok küçük bir yüzdesini harcama yetkisi vardır.

  • başar'le pelin'in düğünü için davetli listesinde yorgo 'nun tanıdıkları vardır:

    -(ihsan) ver bakiyim şu listeyi bana. bu ne be, neyin listesi bu! yunan ikinci piyade alayının mı! daha birinci sayfada 10 tane alex, yirmi tane nikos var
    +(feraye) onların çoğu yorgo'nun akrabaları, ihsan.
    -nerde bizim akraba listesi?
    +(sevinç) ne yapacaksın bu saatten sonra listeyi?
    -ekleme yapacagım. askerlik çağına gelmiş, eli silah tutan tüm tanıdıklarımızı.

    bonus:

    -senin için bir türk atasözü var. yorgo gitti kavga bitti.

  • 3 dakika 25 saniyelik video ile baştan sona türkiye'nin özeti olan videodur.

    neyi savunduğunu bilmeyen muhalefet, gidişattan şikayetçi olup iki gram yardım alıyor diye akp'yi savunan yandaş, alakalı alakasız yerlerden çıkıp hiçbir şeye yararı olmayan aşırı solcu genç.

  • “sen hiç monako prensesi fantazisi olan erkek gördün mü? göremezsin. hepsi hizmetçi, sekreter, konsomatris vs. ister.”

    zerrin iffet (yalan dünya)

    jhshsjahaha

    konsedit: akademide olsam makale niteliği taşıyacak onca yazım var fakat içinde kons geçen girimle debedeyim* teşekkürler arkadaşlar, zerrin’in iddiası bir kere daha ispatlandı.

  • butun sinifin babasinin terzi oldugu almancadir.

    - was ist dein vater von beruf? (baban ne is yapiyor)
    - mein vater ist ein schneider. (babam terzi)

    butun sinifin fix cevabi buydu bizim anadolu lisesinde. *

    ayrica yine herkes yillar sonra bile sorulsa, bu dili ilk ogrenmeye basladigi yastadir.

    - wie alt bist du? (yasin kac?)
    - ich bin dreizehn jahre alt. (13 yasindayim.)

    ayrica bu almanca'da kahvaltida yenen seyleri yillar boyu hic ogretmezler ama;

    - um wie viel uhr fruhstuckst du? (saat kacta kahvalti yapiyosun?)
    - ich fruhstucke um sieben uhr. (saat 7de kahvalti yapiyorum.)

    kahvalti saatini sormayi sular seller gibi ogrenirsin.
    ve yine butun sinif ayni saatte yapar kahvaltisini. *

  • bir çarşamba günü kursumdan çıkmış eve gidiyordum. akşam 11 civarıydı. eski evim ara sokaklardan birindeydi, ki oturduğum semt öğrenciler çoğunlukta olduğu için şehrin diğer semtlerine göre nispeten daha güvenli, düşünün.
    2 tane o. çocuğu peşime takıldı, arkadan güya kendi aralarında konuşuyorlar bana laf atarak. hızlı adımlarla yürümeye başladım, biri "oo hızlandı ha, hadi oğlum!" dedi. etrafıma bakıyorum açık dükkan yok. bizim evin orada bir bakkal vardı her zaman gece 1'e kadar açık olurdu, ona güvendim, daha da hızlandım. yemin ederim hayatımda en çok korktuğum anlardan biridir o. takip edilmek ve özellikle laf yiyerek takip edilmek, sokakta hiç insan yokken eve ulaşmaya çalışmak ve arkaya bile bakamamak, bunu ancak yaşayan bilebilir. tek suçum da eve gidiyor olmaktı!
    bizim sitenin önüne geldim, bakkala baktım açıktı. sitenin orada hep beslediğimiz simsiyah ve devasa bir köpek vardı, adı da osman'dı, bu arada kim koydu bu ismi hiç bilemiyorum. görünüşü çok ürkütücüdür ama çocuklar bile maskara etmişti köpeği, o kadar sakin bir köpekti. siteye girdim, o geldi yanıma, ayaklarıma falan dolandı sevmem için. bir iki kafasını sevdim, derdim eve girmek tabii gözüm görmüyor. o sırada arkadan "hişşt bayan!" diye seslendi adamlardan biri. bakmadım, bir daha seslendi. kafayı istemsiz olarak bir çevirdim ki, adam "sana dedik kızım" diye üstüme yürüyor. dönüp apartman kapısına koştum, o sırada osman manyak gibi havlamaya başladı. baktım site kapısının orada durmuş havlıyor, adam da ona hoşt falan diyordu. ben bu arada korkudan apartmanın içine çoktan girmiştim tabii. bir tane daha köpek geldi o sırada, köşede durdu. osman hırlaya hırlaya o site kapısının oraya kadar gelen adamın üstüne yürümeye başladı, adam arkadaşının yanına koştu ve sopa bul lan sopa diye bağırdı, sonrasında ben ne olduğunu anlamadım resmen, osman üstlerine koşmaya başlayınca adamlar kaçtı ve onlar gözden kaybolunca osman geri gelip site kapısının önüne yattı. diğer köpek de onun yanına.

    yemin ederim ki şu anlattıklarımın her kelimesi doğru. ve ben şimdi gece bir sokaktan geçerken, eğer o sokakta köpekler varsa daha güvende hissederek yürüyorum.

    ben sokaktaki o. çocuklarının toplanması önerisini sunuyorum dolayısıyla. çünkü beni ölesiye korkutan ve sokakta yürürken huzursuz olmama sebep olan onlar.

  • dayının tekstil sektöründe olması ve alüminyum folyodan takım elbise giymesi tekstil ürünlerinin durumunun ne kadar vahim olduğunun göstergesi aq.