hesabın var mı? giriş yap

  • devletin yanında olan biziz. siz hükümetin yanındasınız. şu farkı öğrenemediniz bir türlü. cahil deyince de ağlayıp şikayet ediyorsunuz.

  • sabah sabah, yeni bir haftaya başlamak için en üzücü haberlerden birine vesile olmuş, asla unutulmayacak efsanevi sanatçı, efsanevi besteci. çok üzüldüm gerçekten.

    geyik muhabbeti gibi olacak ama daha geçen hafta the very best of ennio morricone albümünü bilmem kaçıncı defa hayranlık içinde dinlerken 'allah uzun ömür versin' diye içimden geçirmiştim. hala yaşadığına şükretmiştim. kötü haberi almam ancak bir hafta sürdü. aslında yaşı itibarıyla her an bekleyebileceğimiz ama ne olursa olsun ölümü yakıştıramayacağımız da bir insandı.

    john williams, hans zimmer, james newton howard, thomas newman, ramin djawadi falan hepsi harika besteciler ama ennio morricone tam anlamıyla çağımızın mozart'ı, beethoven' ı, bach'ı, brahms' ı, hangisini isterseniz o'suydu. ardında bıraktığı unutulmayacak güzellikteki eserler günü gelecek, alt tarafı birer film müziği olarak kalmayacak, 20. ve 21. yüzyılın klasik müzik eserleri olarak anılacaktır. mekanı cennet olsun, güzellikler içinde uyusun.

  • 370 olmadı da diyelim ki ebesininki oldu, o da olumlu.

    edit: bu sefer 370 alır diyen arkadaşlar için tarihi bir hatırlatma yapayım. aşağıda a.k. partisi'nin girdiği seçimlerde çıkarmış olduğu milletvekili sayıları mevcut, bir göz atın, üstüne bir şey söylemeye gerek yok.

    2002 - 363 milletvekili
    2007 - 341 milletvekili
    2011 - 327 milletvekili
    2015 - 317 milletvekili

    aradaki haziran seçimini ve 258'i araya eklemeye gerek bile duymuyorum. *

  • bu millete bayılıyorum ya.

    abi siz kendinizi tam olarak ne sanıyorsunuz millet olarak? hani akp'liler diyor ki "almanya bizi kıskanıyor" da siz de bu kafaya girerseniz o latteye yakın zamanda 640 tl de verirsiniz. hatta o latteler bu ülke topraklarından da uzaklaşır yakında...

    işin gerçeği şu. biz millet olarak akp gibi bir partiye, tayyip gibi bir elemana 20 senelik yetki verdik. tek gerçek budur abi. benim yorumum, senin yorumun değil. 20 sene bunlar var başımızda. gerçekler bunlar.

    siz elin cunta rejimiyle yönetilen afrikalı vatandaşına, o vatandaş "ya şöyle güzel son çıkan telefonları, bilgisayarları alayım, avrupa'ya tatile gidelim" dediğinde gerizekalı gözüyle bakmaz mısınız? demez misiniz "lan elinde keleş, boynunda altından zincir, ot içip cümle kuramayacak tipler tarafından yönetiliyorsun istediğin şeylere bak" demez misin?

    o yüzden başa dönüyorum: sen 20 senedir akp rejimi ile yönetilmeyi kabul edip bir de yukardaki afrikalı gibi refah içinde yaşamak düşüncesini mi geçiriyorsun içinden? kimsin abi sen?

  • en basit şekilde ifade etmek gerekirse tolkienin orta dünyasında ancak bir cümle olur game of thrones.

    debe editi: ortalama iki yılda bir okuduğum yüzüklerin efendisi serisinin, hobbitin ve silmarillion'un yazarı tolkien'e bunaldığım zamanlarda kitaplarıyla yanımda bulunduğu ve bugün beni debe'ye sokarak onurlandırdığı için teşekkür ederim, bu debe'yi tolkien'in ruhuna bağışlıyorum.

  • 1990 yılında japonya’da saptanan kırık kalp sendromunun bir diğer adı da takotsubo sendromudur. ayrıca 1846'da george man burrows da, british foreign and medical review'de yayınlanan makalesinde nörokardiyak bağlantıya dikkat çekmiştir. kırık kalp sendromu beyin ve kalp ekseninde gerçekleştiğine dair güçlü kanıtlar olsa da hala tam olarak anlaşılabilmiş değildir. genellikle duygusal travma sonucunda görülen bu sendromda kalp kasının pompalama işlevi geçici olarak etkileniyor ve kalp kası zayıflıyor. böyle bir durumda kişide kalp krizine benzer, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkıyor. başka bir araştırmaya göre ise mutluluk da bu sendroma neden oluyor. araştırmaya katılanların %96’sında sendrom üzüntü ve stresle, %4’ünde ise olumlu bir olayla tetiklenmiş. mutlu veya üzücü bir olayın neden olduğu bu sendromun her iki şekli de kadınlar ve yaşlılarda daha yaygın görülüyor.

    "duygular beyinde işlemden geçiriliyor, dolayısıyla hastalığın beyinde başlayıp kalbi etkilediği fikri akla yakın."

    kırık kalp sendromu hastalarının belirtiler başlamadan önce beyin taramaları olmadığı için hastalığın tam olarak nasıl gelişim gösterdiği halen çözülebilmiş olmamakla birlikte tts'nin birçok nedeni olması muhtemel olsa da, bu bulgular merkezi sinir sisteminin belirli bölümlerinin işlevindeki değişikliklerin, stresli bir tetikleyiciye yanıt olarak bir tts olayının başlamasına neden olabileceğini göstermektedir.

    kısaca beyin ve kalp etkileşiminin bir sonucu olarak görülmektedir.

    sadece bilgisi bile imgeleri tekrar tekrar sorgulamaya ; gamı, kederi, hüznü ve yeisi kavramsal olarak yeniden değerlendirmeye; werther'ı akla getirip hülyalara dalmaya davet eder. böyle ruhsal buhranlar sırasında bir an durup bobby mcferrin'in acapella şarkısına yoğunlaşmak kalbe iyi gelir. :)

    in every life we have some trouble
    but when you worry you make it double
    don't worry, be happy

    https://www.youtube.com/watch?v=d-dib65scqu

  • aldous huxley'in peyotenin etkin maddesi olan meskalin adlı uyuşturucuyu kullanarak yaşadığı algısal değişimi bizimle paylaştığı eser.

    öncelikle belirtmekte yarar var; huxley'nin söylediğine göre meskalinin diğer uyuşturucuların aksine vücuda zarar verici ya da bağımlılık yapıcı etkisi yokmuş, sağlıklı bir insanda uyuşturunun etkisi 9-10 saat sonra geçiyormuş. (eğer kişinin sağlık problemleri varsa, -örneğin karaciğer, meskalin karaciğerde biriktiği için- meskalinin etkisi negatif olabiliyormuş.) (meskalin şizofrenin iki evresi olan cennet evresini yaşatıyormuş insana, eğer karaciğerde bir problem varsa cehennem evresini yaşamak da muhtemelmiş)*

    meskalini kullandıktan sonra aldoux huxley kendinde meydana gelen değişiklikler hakkında şunları söylemiştir:

    " 1) anımsama ve "mantıklı düşünme yeteneğinde herhangi bir azalma olmuşsa bile bu çok azdır. (uyuşturucunun etkisi altındaki konuşmalarımın kayıtlarını dinlediğimde, her zamankinden daha aptal olduğuma dair en ufak bir belirti göremiyorum.)

    2) görsel izlenimler önemli ölçüde güçlenmiş ve göz, çocukluğun önyargısız algısının birazını yeniden kazanmıştır; ancak duyularla algılananlar derhal ve otomatik olarak kavrama dönüştürülememektedir. uzama olan ilgi ortadan kalkmıştır ve zamana olan ilgi neredeyse sıfıra düşmüştür.

    3) gerçi zihin hiçbir şekilde zarar görmemiş, algılama olağanüstü güçlenmiştir, ancak irade daha kötüye doğru derin bir değişim geçirmiştir. meskalin kullanan kişi herhangi bir şey yapmak için hiçbir bir neden göremez ve normal zamanlarda onun harekete geçmesini sağlayacak nedenlerden çoğuna karşı derin bir ilgisizlik duyar. onun bu tür şeylerle canı sıkılmaz, zira bunun içi iyi bir nedeni vardır, çünkü düşüneceği başka şeyler ardır."

    4) bu iyi şeyler(benim durumumda olduğu gibi) "dışarıda" ve "içeride" veya iç ve dış her iki dünyada, aynı zamanda veya arka arkaya yaşanabilir. bunların daha iyi şeyler oldukları, bu uyuşturucuya sağlam bir karaciğerle ve sakin bir kafa ile alan herkes tarafından kendinden menkül görünüyor."

    "bilinçli egonun bütün yapabileceği istekleri ifade etmekten öteye geçmez, sonra bunlar, egonun çok az denetleyebildiği ve hiç anlayaadığı güçler tarafından yerine getirilir. eğer ego daha fazlasını, yaparsa çok fazla kaygılanırsa, gelecek için fazla kaygılandığında -o güçlerin etkinliğini azaltır ve hatta güçleri zayıflamış gövdenin hastalanmasına bile neden olabilir. benim şimdiki durumumda bilincim bir egoya bağlı değildi; başına buyruktu. bu, gövdeyi denetleyen fizyolojik zekanın kendi aşına buyruk olması demekti. uyanık olduğu zamanlarda kendi numaalarını sergileyen ve her şeye burnunu sokan o nevrotik, neyse ki şu an için devre dışıydı."

    beyne yeterli miktarda glikozun gitmemesiyle birlikte egonun beslenememesi, kişinin kendi dışına çıkması; çıkarlardan, tabulardan, benliklerden ve gereksiz şeylerden arınma; yararlı olan şeylere karşı tam bir dikkat yetisi, algıda berraklık, kısacası dolu dolu yaşam.

    insan algısının mükemmelliyeti konusunda meskalin kesinlikle çözüm değildir, yazarın da belirttiği gibi bu sadece bir deneydir. çözüm insan algısının gelişimi üzerine çözüm üretmek ve bunu uygulamaya geçirmektir.

    huxley bu konuda şunları söylemiştir:

    " samuel renshaw gibi gestalt psikologları**, insan algılarının keskinliğini artıran ve alanını genişleten yöntemler geliştirmişlerdir. ama eğitimcilerimiz bunları uyguluyorlar mı? yanıt:hayır!"

    bu yöntemler kullanılsa eminim ki savaşlar son bulur ve yaşadığımız dünya -düzen içerisinde- barış ve huzur ile dolu olurdu.

    william blake'in de dediği gibi:

    "eğer algı kapıları temizlenseydi herşey insana, olduğu gibi görünürdü:sonsuz"