hesabın var mı? giriş yap

  • 1962 yılında ingiliz faşistler birliği kurucusu oswald mosley, bertrand russell'a bir dizi mektup gönderir. onu karşılıklı yapacakları bir tartışmaya davet eder, bunu yaparken onu sözleriyle provoke etmeye çalışır.

    fikirlerin, hem net hem de nezaketle ifade edilebileceğinin bir vesikası olması nedeniyle, russell'ın yanıtını bu başlık altında paylaşmayı uygun buldum.

    "dear sir oswald,

    thank you for your letter and for your enclosures. i have given some thought to our recent correspondence. it is always difficult to decide on how to respond to people whose ethos is so alien and, in fact, repellent to one’s own. it is not that i take exception to the general points made by you but that every ounce of my energy has been devoted to an active opposition to cruel bigotry, compulsive violence, and the sadistic persecution which has characterised the philosophy and practice of fascism.

    i feel obliged to say that the emotional universes we inhabit are so distinct, and in deepest ways opposed, that nothing fruitful or sincere could ever emerge from association between us.

    i should like you to understand the intensity of this conviction on my part. it is not out of any attempt to be rude that i say this but because of all that i value in human experience and human achievement.

    yours sincerely,
    bertrand russell

    /

    sevgili sir oswald,

    gönderdiğiniz mektuplar ve yaptığınız açıklamalar için teşekkür ederim. son yazışmamız üzerine epey düşündüm. insanın, kendi değer yargılarına son derece yabancı ve hatta itici bulduğu değer yargılarına sahip birine nasıl yanıt vereceğine karar vermesi her zaman zor olmuştur. sadece belirttiğiniz fikirlere karşı olmamdan değil, ben enerjimin her damlasını, faşizmin felsefesi ve pratiğinde görülen acımasız yobazlık, takıntılı şiddet ve sadistik kötücüllük ile mücadeleye adadım.

    şunu belirtmek zorundayım, sizin ve benim duygusal evrenlerimiz birbirine öyle uzak ve öyle derin bir zıtlık içinde ki aramızdaki olası bir işbirliğinden verimli ya da samimi bir şey ortaya çıkamaz.

    sizden bu konudaki kanaatimin kesinliğini anlamanızı rica ediyorum. bunu ifade etmemin nedeni, size kabalık etmek niyetinde olmaktan değil, insanlık deneyimine ve insanlığın başarılarına verdiğim değerden kaynaklanıyor.

    saygılarımla
    bertrand russell"

    kaynak: https://www.brainpickings.org/…ssell-oswald-mosley/

  • gerçek hayatta da etkisinden çıkılmıyor. geçen gün boş çekici gördüm şehir içinde. bi mutlu oldum anlatamam. kocaman böyle heybetli. man. dorse alcak muhtemelen birazdan. korna çalıp selam verecektim de kim lan bu düdük demesin diye çekindim :(

  • olsun aq biktik bu adamlardan bok var aq kendi devletin olunca zenginleseceksin iyi hayat sureceksin. siz de ıstanbul dan izmirden gidiceksiniz ama tamam mi?

  • muhakkak ki başka denize kıyısı illerde de benzer problemler vardır ama istanbul'da artık iyice limitlerinden çıkmış, diğer insanların hafta sonu gezintilerini sabote etmeye başlamış olay. balıkçılığı ya da olta balıkçılığını yasaklayacak değiliz ama bu işin yapılacağı yerlerin artık belirlenmesi şehir için elzem hale gelmiş görünüyor. zira bu hobiye/işe gönül vermiş insanların belli ki şehirde yaşayan diğer insanları önemsediği ve umursadığı yok.

    sahil şeridi olduğu gibi bu arkadaşların işgali altında. yürüyüşe çıksanız ya kafanızın üstünde misina gezecek ya oltanın denize sallanmasını bekleyeceksiniz. banklar ise tamamen bu insanlara ait. olta takımları, kovalar, balıklar için rezerve. olmasa bile balık artıkları ve kokudan zaten kullanmak mümkün değil.

    hani deseniz ki sadece belli yerlerde böyle, oraya değil de başka yere gidelim. ama değil boğaz sahili boydan boya işgal altında. tek bir yürüyüş yolu yok ki balıkçıların istilası altında olmasın da rahat rahat hava alınıp, kafa dinlenilsin. bir de belediyenin çevreciliğe büyük katkısı olan yeni dolgu alanları filan tamamen bu işe bırakılmış gibi.

    bu işin bir şekilde önüne geçilmeli ve avlanma için belli alanlar insanlara gösterilerek yürüyüş yollarının ve boğaz kıyısının herkesin kullanabileceği hale getirilmeli. ha olacak değil ya işte yazıp ümit etmiş olalım.

  • vodafone arena nın ilk kırmızı kartını kimseye yedirmemiş ve tarihe geçmiştir.