ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yeşilçam'ın en güzel kadını
-
(bkz: belgin doruk)
posta gazetesi yazarının alıntıladığı ekşici
-
üzülerek söylüyorum ki benim.
yapansa 07.12.2013 tarihinde şu entry'imde yazdığım bilgiyi bire bir 11.12.2013 tarihinde mandela’nın mirasını açıklıyorum! başlığı ile kendi köşe yazısında kullanan candaş tolga ışık'dır.
şimdi sözü alıp kendi köşesine taşımasında bir sorun yok. *
heyhat * sözü söyleyen kişiyi zerre araştırmadan türkiye çapında bir gazetede ve onlarca haber sitesinde yayımlanması akıl alır gibi değil.
hem entryimde hem de köşe yazısında da yazıldığı gibi sözün sahibi detlef schrempfmiş gibi lanse edilmiş.
inanılır gibi değil lan.
peki kim bu detlef schrempf ?!!?
üşenenler için belirtiyim. * detlef özellikle jordan'ın ligi domine ettiği yıllarda bulls'a kafa tutan ama şampiyonluğa ulaşamayan seattle supersonics'in almanya doğumlu kısa forveti.
bırakın mandela'yı, adam siyahi oyuncuların büyük çoğunluğunu oluşturduğu nba'in 90'lı yıllarda dikkat çeken 3-4 beyaz oyuncudan biri. şaka gibi lan.
emeklilik günlerinde de pek mandela ile ilgileniyor gibi görünmüyor.
hadi benim uydurduğum bir söz - kişi ilişkisi ekşiden okunup köşeye konuyor, bu sözü söyleyen adam kimdir, nedir 10 saniye ayrılıp bakılmaz mı ? bakılmıyor.
siyasetçisi ayrı gazetecisi ayrı çılgın bu ülkenin.
her olayda mizahını da gösteren halk
-
"başbakan %50 jokerini kullanacağına, keşke seyirciye sorma hakkını kullansaydı.."
9 temmuz 2014 hollanda arjantin maçı
-
brezilya'nın alamanya karşısıdaki tarihi çaresizliğini gördükten sonra, sanıyorum iki takım da sahaya mutlak mağlubiyet için çıkacaktır.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: geçen gün bi cafeye gittim
1. ve bir bitki çayı istedim, garson kızın "melisa mı olsun yoksa yasemin mi" sorusuna "farketmez nefes alsın yeter" diyerek tüm yalnızlığımı ve abazanlığımı açığa vurdum...
bu da öyle ilginç bir anımdır.
her ailede mutlaka bir yiyicinin olması
g.saray barça'dır fener ancak r.madrid olabilir
-
büyük olduğunu ispatlamak için kendini birine benzetme ihtiyacı duyan adamın beyanı...
bizim ne real ne barça olma iddiamız var, fenerbahçe olmaktan mutluyuz...
hatunların efendi adam yerine piç tercihi
-
bildiğiniz her şeyi sıfırlayın. meseleyi işin üstadı bendenizden dinleyin bir kez de. yılların tecrübesi konuşuyor lan burada; başçavuşun beygiri anırmıyor aloo!
ciddiyete dönelim. insanlar karşılarındaki kişiler hakkında karar vermek için en fazla 30 saniye düşünürler. içgüdüsel bir olaydır aslında bu. 30 saniye içerisinde bir x cinsi y cinsi için beynine "olur" sinyalleri yolladı yolladı; yollamadıysa don juanlık filan hikaye. afedersin bir yerini yırtsan da o saatten sonra boş.
şimdi konuyu gerçek hayattan vereceğimiz örnekle açıklamaya çalışalım. y bıcır bıcır şirin bir kızdır. x1 ise efendi adam. x2 ise x1 in fiziksel olarak tıpatıp aynısı piç erkektir.
y, x1 ve x2 ortak bir ortamda bulunurlar. y hanımkızımız 30 saniye içerisinde beynine iki genç için de olur sinyalleri yollar. ortamdan ayrılınır ve insan davranışları incelenir.
y --> evine gitmiş ve iki erkekten de eşit derecede hoşlanmıştır
x1 ve x2 --> evlerine gitmişlerdir ve y cinsinden eşit derecede hoşlanmışlardır.
olayın özü burada başlıyor işte (üçlünün pazartesi buluştuğunu hesap edersek)
x1 davranışları:
pazartesi gecesi: acaba sevgilisi var mı? yok canım sevgilisi olsa neden bizimle buluşsun ki? ama böyle güzel kız da boş kalmaz yani...
salı gecesi: arasam mı acaba? yok yahu ararsam şimdi bulaşık bir tip olduğumu düşünür. en iyisi biraz zaman geçsin.
çarşamba gecesi: saat geç mi oldu yahu? arasam mı? yok aramayayım en iyisi. yarın arar haftasonuna bir yerlere davet ederim
perşembe gecesi: geç mi oldu? arasam mı? mesaj çekeyim en iyisi, müsait olduğunda cevaplasın.
cuma gecesi: neden cevaplamadı ki? ben biliyordum abi kesin sevgilisi vardı o kızın bıdıbıdı...
halbuki aynı anda x2 nin davranışları şu şekildedir:
pazartesi gecesi: - aloo y naber? iyi ya n'olsun işte takılıyoruz. yarın işin yoksa gelsene yine takılırız beraber? ok kaçta alayım seni...
salı gecesi: - yarın gel yine bıdıbıdı yaparız
çarşamba gecesi: - bana gidelim mi?
perşembe gecesi: finish her!
yani anlayacağınız üzere olay tamamen erken müdahale hayat kurtarır mantığı. atalarımız buna akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir demişler. ne güzel bir söz öyle...
ataturkiye, xyz haber, atina.
sanmak fiilini geniş zamanda yanlış çeken insan
-
yazar olarak hayal kırıklığı yaratabilir.
bakıyorum iyi yazarlar bile yanlış çekiyor.
yazdıklarından belli, kim bilir kaç kitap okumuş insan, yeri geliyor "sanarlar" diyor.
sözlü olarak o şekilde kullanılmasının sakıncası yok. ama yazı dilinde doğrusunun kullanılması önemli.
çünkü ben bile artık şaşırmaya başladım.
bakın şimdi topu topu altı adet sözcüğü ezberleyeceksiniz:
sanırım, sanırsın, sanır, sanırız, sanırsınız, sanırlar
kaynak: bir yazım kılavuzu alıp bakın derim. yoksa
buyrun: https://en.wiktionary.org/wiki/sanmak
ünlü türk edebiyatçılarından da örneklerle kanıtlayalım.
örnek 1: sanırsın
terkîb-i bend - ziya paşa
---
çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın
bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
her merhemi her yareye merhem mi sanırsın
---
örnek 2: sanır
ağlama - ahmet hamdi tanpınar
-----
eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
seni garip sanır her gören.
ağlama sakın çocuk, ağlama!
korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
sevgini hep söyle, sakın saklama.
aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.
örnek 3: sanırız
özdemir asaf
biz değişiriz aşk değişti sanırız.
yiterken de böyleyizdir,
yitince de..
örnek 4: sanırsınız
her sabah, yanılmak ! - attila ilhan
sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
----
örnek 5: sanırlar
dönmeyenler - can yücel
----
bu murat belgeli murat
çok ingilizce bilir
ama hel'sinkiyle güvey girer
bu özel üniversite randevucuları
aydın doğan solcuları
dünyaya birşey öğreteceklerini
sanırlar
ekonomi ekonomi diye
kendilerini unuttukları gibi
bizleri de unuturlar
*sanırım, "sanırım"ı herkes doğru kullanıyor. o yüzden örnek vermeye gerek duymadım.
edit: bir işi yarım bırakırsan böyle olur işte. her yanda sanarımcılar türer.
örnek 8: sanırım örneği de orhan veli'den olsun
baharın ilk sabahları
----
sanırım ki günler hep güzel gidecek;
her sabah böyle bahar;
ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
derim ki: "sıkıntılar duradursun!"
şairliğimle yetinir,
avunurum.