hesabın var mı? giriş yap

  • salak salak milliyetçilik kasan iki ülke vatandaşlarının ve siyasetçilerin dışında iki ülke halkının da birbiriyle derdi yok ki. zorla düşmanlık çıkartıyorlar.

    tanım: katıldığım önermedir.

  • böyle geri zekalı insanların yaptığı yorum neden bana kadar ulaşabiliyor. ben de bunu anlamıyorum.

  • bu ne lan kabilede mi büyüdünüz aq tokatlanmak falan.

    tanım: regl olan kızın tokatlanması olayı.

    edit: şimdi aklıma geldi. beni de dedem sünnet olurken ağladığımda dövmüştü. sonra dövdü diye ağlamaya başlamıştım.

  • mehmet, topal mopal ama sağlam geçiriyor. hatta geçirmeden önce bir hemoroid kontrolü yapıyor. temiz olduğunu görünce dayanıyor. aga her zaman demişimdir, bu devirde bir körden korkacaksın bir de topaldan.

  • her erkeğin hayatı boyunca en az bir kere denemesi gereken eylem.
    bir kere ütüledim daha doğrusu ütülemeye çalıştım, şerrefsizim o deneme benim ufkumu açtı, ne kadar beceriksiz, dallama, biri olduğumu anladım. işte o zaman, o ütü ve ütü masası ansızın dönüp bana baktı, "anladın mı?" dedi, "anladım" dedim ve o günden sonra hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiç ağlamadım.

  • öncelikle bölüm 1: #47446983

    yukarıdaki entryde de anlattığım gibi başka bir diyar daha var. sanki ben bulmuşum da üstüne yatıyormuşum gibi anlaşılmasını istemediğimden bir açıklama yapmam gerekiyor. geçtiğimiz aylarda bir video da tane tane anlatılmıştı. lakin daha sonra o video kaynağını kaybettim. bulamadım ve halen bir benzerini de bulamıyorum. o yüzden elimden geldiğince 2. bölümü anlatmaya çalışacağım.

    1- öncelikle siminizin handiness yani tamircilik yeteneğinin "10" olması gerekmektedir. eğer yeteneği 10 değilse ve de yükseltmenin zaman alacağını düşünürseniz onun da çaresi var. hile.

    hileyi ise şu şekilde giriyorsunuz: chat konsolonu ctrl+shift+c tuşlarına basararak açıyoruz. açılan pencereye ilk önce testingcheats true yazıp cheats koşullarını sağlıyoruz. bundan sonra stats.set_skill_level major_handiness 10 yazıyoruz. m ve h harfleri büyük yazılmalıdır. ve tamircilik özelliğiniz en yüksek seviyeye ulaşıyor.

    2- şimdi siminize "travel" komutunu vererek "oasis springs" e giderek "desert bloom" adlı parka giriyoruz.

    3- buraya girdiğinizde de testingcheats true komutunu yazmanız gerekiyor.

    4- parkın arka taraflarında bir mağara var. bu mağaranın girişine tahtalar çakılmış. siminize komut vererek bu tahta parçalarını kırıyorsunuz.

    5- ve mağaranız açılıyor. çıkan sekmelerden "take wide path" i seçiyoruz. açılan diğer sekmeden "climb ladder" i seçiyoruz. sonraki sekmeden "step onto the ledge" yi seçiyoruz. ve son olarak "travel to grotto" sekmesini seçerek mağaraya giriyoruz.

    6- burada bizi, patates, mantar gibi sebzeler bekliyor. ve tabi ki ileride bir ölü simi canlandırmaya yarayacak balığı da burada tutabiliyorsunuz. kristaller de çok işinize yarayacak demedi demeyin.

    ee artık gerisi size kalmış.

    edit: yüzlerce mesaj geldi. evet daha bildiğim bir çok şey var bu oyunla ilgili. fırsat buldukça yazacam hepsini.
    şaka lan şaka ne mesajı. önce ki entryimde de aklınıza takılan bir şey olursa yeşillendirin demiştim. demek ki bilal"e anlatır gibi anlattığım için kimsenin aklına bir şey takılmamış. azcık sosyalleşseydik ne var ki canım.

  • asıl adı bu olmalıymış hani şarkının, zerdaliler yerine.
    ne çok dinlerdik seninle bu canım şarkıyı. sen orda ben burda.
    bundan sonra ilk kim diyecek "gel" diye bilemiyorum. belki de olmayacak artık bu şarkı. kimse çağırmayacak birbirini.
    çünkü ben seni üzdüm, çok yordum. en kötüsü de bu, asıl üzüldüğüm bu. sende ben kendimi vurdum.

    "anlardım aklından geçenleri
    sustukça konuştuk sanki
    sevdaymış meğer o içimizde
    yıllardır uyuyan deli
    sessizlik sensin geceleri"

    aramızda ince bir iplik vardı sanki. önce beni sana bağladı. öyle ki kalbine, düşüncene giden yolu bilirdim. sen söylemeden bilirdim bir sürü şeyi, hissederdim. zamanla o ince iplik senin de kalbine dolandı, bana doğru yol oldu. bir zaman geldi ki sen de hissetmeye başladın benim aklımdan geçenleri. susarken üstelik, bir kelime bile etmemişken, o susuş sonlarını "öyle işte" diye bitirdiğimizde, anlardık aklımızdan geçenleri.

    arada uzaklıklar varken ve elimizde sadece kelimelerle birbirimize ulaşmak varken o susuşlar kıymetliydi. hele bir mektuba şöyle başlamıştın ya sen, benim içim erimişti okurken; "ne yazacağımı bilmiyorum, yanında susmaya geldim. öyle." sen burada olsaydın, ya da ben orada, velhasıl karşı be karşı olsaydık konuşmaya hacet yoktu zaten. öyle bakardım sana uzun uzun. arada ellerimle yüzümü kapatırdım belki, utanırdım biraz işte, ne var. hem güneşe o kadar uzun süre bakılmaz...konuştuğumda da çok konuşurdum bak, konuşmam gereken, söylemem gerekenin dışında ne varsa onu konuşurdum; heyecandan, korkudan, sevgiden...

    seninle aynı şehirde yaşamadım, sana bir caddede rastlamadım mesela, eğer rastlasaydım mutlaka tanırdım seni. belki bu yüzdendir insanların yanımdan, içimden geçip gitmesi, benim onları bile görmeden yürümeye devam etmem. ne zormuş şu uzaklıklar, ah ne zormuş başka başka şehirlerde emanet gibi yaşamak. şarkılara, kelimelere, mektuplara tutunarak bir sevgiyi yudumlamaya çalışmak ne zormuş.

    konuşurken ellerin, kolların nasıl hareket eder, kızınca nasıl çatılır kaşların, gülünce nice haller alır güzel yüzünün coğrafyası? daha ben bunları bilmez görmezken nasıl da bu kadar yandım ahh... o kırmızı iplik var ya hani, beni ruhuna ulaştıran, seni bana getiren o bağ; ruhunu sevmişim demek ki, ruhunla ışımış üstüm başım.

    sen kiminle istersen yürü yaşadığın şehirde. görebildiğini, dokunabildiğini, yanında olabileni sev istersen.
    ama bak bu kadar kahve içmişiz. hiç mi hatırı yok?
    ben ipin öbür ucundayım. birazcık çeksen anlarım orda olduğunu, coşar, taşar, ışırım yine.
    içimdeki mavi kuş yine şarkılar söylemeye başlar, büzüşüp bir kenarında oturmaz kalbimin kafesinde.

    dedim ya, ben ipin öbür ucundayım.
    fincana kahve koydum gel de bana lütfen.
    sadece bu. sonra git istediğin yere.

    bilsen ne çok şey aslında bu.

  • - keloğlan' ın kimi kimsesi yokmuş
    + annesi nerdeymiş?
    - annesi yokmuş, ölmüş
    + babası nerdeymiş?
    - babası da yokmuş, ölmüş
    + (ağlamaklı ) birsen teyzesi de mi ölmüş??

  • o dönemde türkiye'nin kafkas ülkelerine yönelik olarak yürüttüğü pantürkizm siyasetine karşı hamle olarak ortaya atılmış bir öneridir. sscb gerçekten isteseydi kars ve ardahan'ı alırdı. sscb'nin meselesi, türkiye'nin kafkaslarda yürüttüğü politikadan vazgeçmesi için gözdağı vermek istemesi ile ilgiliydi.

    öte yandan bunun ermenistan milliyetçilerinin emelleriyle de ilgisi yoktur. zira, taşnak partisi'nin büyük ermenistan hayalleri, ermenistan ssc'nin kurulması ve türkiye ile sovyet rusya arasında yapılan anlaşmalar çerçevesinde olanak dışı hale gelmiştir. eğer bolşeviklerin, gerçekten böyle bir amaçları olsaydı, ekim sosyalist devrimi'ni takip eden süreçte, söz konusu olan topraklardan çekilirken buraları ermenilere bırakırlardı ve gümrü anlaşması ile sonuçlanan görüşmelerde türkiye'den yana tavır almazlardı.