ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
11 ağustos 1999 güneş tutulmasını görmüş nesil
-
1.44 mb'lık kapasitesi olan ve 3.5" boyutundaki disket ile güneş tutulmasını izlemiş nesildir.
contact filmindeki ayna sahnesi
-
yeşil ekranlı, efektli bir şeyler anlatmışlar, tam da anlamadım ama hiç bir efekte gerek kalmadan kolayca çekilebilecek bir sahnedir.
kamera ile ilgili aynalı dolabın birbirine bağlı olduğu basit bir mekanizma yeterlidir. yani sahne baştan sona ilgili aynadaki yansımadan çekilmektedir kamera ile birlikte hareket ederken. en sonda dolap, olması gereken yere yani duvarın bulunduğu yere gelince ilk ve son defa kamera hafif bir zoom out yaparak dolaptan uzaklaşır ve vurucu detayların görünmesi sağlanır.
ha bu şekilde yapmayıp efekt işlerine girmişlerse de boşa para harcamışlar.
edit: ha kolay çekilebilir olması, etkileyici ve iyi düşünülmüş bir sahne olduğu gerçeğini değiştirmez elbette.
oberyn martell
-
mızrak dile geldi, çığırdı babam diye,
koca dağı devirdin, boşa tepinmen niye,
tyrion'a da edemedin, özgürlüğü hediye,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
bilmez misin hiç clegane dedikleri belayı,
tazı olacak yarmayı, dağ dedikleri danayı,
o bu değil de, yalan oldu yengeyle sizin balayı,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
anladık tamam, delikanlı adamsın,
döğüşte bir harika, intikamda yamansın,
şarabın iyisinden anlayan elemansın,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
bacının başına gelen, korkunç bir tufan,
sen de aldın payını bak, yarıldı gitti kafan,
hasmın can vermeden, korkunç bitti cafan,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
yedi rab'den dileğim, alınır topunuzun öcü,
gün gelir düşmana, yetmez lannister'ın gücü,
elinde sonunda tüm diyarda, adalet borusu ötücü,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
nice yiğitleri yedi, kral'ın şehri denen batak,
ne kahramanlar yitti, kimisi senden de atak,
bunların hepsi de, gülsün diye bir kaltak,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler,
mızrağına, gülüşüne, çalımına doyamadık desinler.
4 nisan 2020 kocaeli-ankara otobanı
-
iyi de bunlar ankara'ya gece 12'den önce varamaz ki. dolayısıyla ankara'ya da alınmamaları lazım.
ömürlerinin geri kalanını otobanda geçirirler artık.*
23 aralık 2012 chelsea aston villa maçı
-
"7 golün olduğu maçta kg-var'dan yatıyoruz beyler. burda bir insanlık dramı yaşanıyor"
(bkz: maçkolik'in yaran üye yorumları)
sırf zayıf olduğu için kendini güzel sanan kız
-
diyet yapmak, estetizm ve magazin kulturun yukseli$i, kar$i taraftan obezitenin kitlesel bir problem olmasi ve yayginla$masi ile yeni turemeye ba$ladigini gordugum hatun tur ki$iler.
bu hakki onlara $i$manlar, aslinda sadece $i$manlar da degil, zayif boyle ip gibi olmayanlar, herkes verdi. gotleri kakti bu tip hatunlarin...
dikkat ediniz.
etrafta her tarafi dokulen, bariz cirkin, son derece tahta hatunlarda bir afra tafra var dostlarim. ulan bakiyorum boyle bir katrin zeta cons havalari, liv teylirmi$casina bir salinmalar, bir haller. benim aklimdan kolundan tutup (kirmadan) bir kebapciya goturerek 2 lokma bir et yediresim geliyor bakarken... bunlar kaf daginin prensesleri.
nedenk?
zayif ya hanfendi ondan.
giyiyorlar kolsuz badileri vesaire, zayifliklarini gosterecek $eyler, kemikleri sayiliyor, cildindeki bozukluklar bu yuzden vurgulanmi$, ustune kemikli bir burun, ama 45 kilo ya, cok guzel canim.
hele hele toplu kadinlarin yaninda temelli bir halleri degişi$iyor. gune$ etrafinda donen gezegenin gune$e artistik yapmasi gibi... diyet muhabbeti duyulan her muhabbete atlama veya kacma, (ortasi yok) kendilerine "- kac kilosun?..." diye sorulmasini bekleme halleri... hissediyorum, eskiden guzel kiz guzel kizdi, kilo dedigin ayrica bir argumandi, bagimsizdi, $imdilerde sadece zayifligini guzellik sananlar turedi.
ulan ufleyince kenara cekiliyorsun, asansorde yanimda, odundan siyrilmi$ kiymik gibi kaliyorsun... diyelim ki cok guzel olmu$un, istedigin oldu, sevgili buldun sevi$tin, nasil dol tutacan de cocugu nerenden cikaracan?
zayifligin da bokunu cikardi kari milleti.
bunu soylerim kisaca.
kutle olarak degil, onun degi$tirdigi kultur olarak.
hayata dair gülümseten detaylar
-
üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.
evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.
oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.
iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.
fisyon
-
odun gibi kimyasal enerji kaynaklarının binlerce yıl boyunca sömürülmesinden sonra, 1930'larda nükleer fisyonun keşfi, insanlığa çok daha güçlü bir enerji kaynağına erişim sağladı: atom çekirdeğinin bölünmesi (fisyon) ile salınan enerji.
adı anıldığında, kitle imha silahlarının temeli olarak zihinde canlanan fisyon, dünya elektriğinin yaklaşık %10'unu üretmek için kullanılmaktadır. nükleer fisyonun kendisi ve kullanımı gibi keşfi de tartışmalara neden olmaktadır.
nükleer fisyon ilk olarak 1938'de alman kimyager otto hahn liderliğindeki bir ekip tarafından gerçekleştirildi. hahn, meslektaşı fritz strassmann ile birlikte, uranyum atomlarının nötron bombardımanı ile parçalanabileceğini keşfetti. ancak sadece atom altı parçacıkların bunu başarabilmesine şaşıran hahn, isveç'te yaşayan eski bir meslektaşı ve fizikçi olan lise meitner ile temasa geçti. lisa meitner, otto frisch ile birlikte çalışarak, fisyonun teorik yorumunu yaptı ve gerçekte nasıl oluştuğunu gösterdi. hatta sürece nükleer fisyon adını verdi.
ancak 1944'te nobel komitesi, meitner ve frisch'in önemli katkılarını göz ardı ederek nobel kimya ödülünü yalnızca otto hahn'a verdi. tarihçiler bugün, en azından meitner'in nükleer fisyonun ortak kaşifi olarak görülmesi gerektiğine inanıyor ve katkısının kısmen cinsiyeti nedeniyle göz ardı edildiğini iddia ediyorlar.
science focus
24 bin lira aylıkla ülkene geri dön programı
-
100 bin de verseniz gene dönmez bu adamlar.
hukuk yok.
güven yok.
can güvenliğin yok.
eğitim yok.
sevgi yok.
saygı yok.
yoklar ülkesiyiz amk resmen neden gelsin adam.
koğuş lütfen kalkınız
hamza yerlikaya'nın orjinal diploma tweet'i
-
iyi de kimse "yok" demedi ki "sahte" dedi. ulan arkadaş bu nasıl bir geri zekalılık ya bir de "muhalefete girsin" demiş.
edit: sahte diyen de muhalefet değil, mahkeme kararı
al bu da kaynak, istersen sana girebilir. görsel
görsel
eğer mümkünse bu da link bu da girsin