hesabın var mı? giriş yap

  • efendim, robert augustus chasebrough karosen ticaretiyle ugrasan ve de iflasin esiginde brooklynli bir kimyagerdir. böyle bir haldeyken 1859 yilinda yeni umutlarla, beklentilerle petrol bulunmus pennsylvania'ya gider. nitekim orda petrol kuyusu açmis isçilerden ayaklarina yapisan ve kesiklerin, yaniklarin tedavisini de hizlandirdigi söylenen parafin benzeri bir maddenin varligini ögrenir. kavanozlar içinde bu maddeden brooklyn'e tasir, aylarca üzerinde çalisir, kendi bedeni üzerinde de deneyler yapar, ve nihayetinde "vazelin petrol jeli" adiyla 1870'te piyasaya verir ve çok kısa süre içinde büyük başarıya ulasir.
    vaseline adinin labaratuvarinda kullandigi karisinin vazolarindan (vase) ve o zaman ilaçlarin sonuna konmasi moda olan "line" ekinden olustugu varsayilir.
    ahsap mobilyalari korumaktan açik havada birakilan makinelerin, araba akülerinin paslanmasini önlemeye, dösemeye siçrayan boyalari çözmekten, deriyi parlatmaya, kayganlastirmaya kadar bir dizi fonksiyonu vardir vazelinin. tüm bunlarin disinda amazon yerlileri vazelini mutfak yagi olarak kullanip ekmeklerine sürerler, chasebrough da günde bir kasik vazelin yiyip uzun yasamasini ona borçlu oldugunu söylermis (1933'te 96 yasinda ölmüs). isteyen deneyebilir, vazelin yiyebilir, ekmegine katik yapabilir, ben sahsen yapmam.

  • erdoğan'ın siyaset hayatının kalanında başarılı olmak için eko başkan'a güvendiğini gösteren karardır.

    1) ekrem imamoğlu'nun projesini bekle
    2) ekrem imamoğlu'nun projesini durdur, kötüle
    3) ekrem imamoğlu'nun projesini kendi projen gibi sun

  • deprem anında çekilen iç ve dış mekan görüntülerini izledim az önce ve tek diyeceğim beklenen büyük istanbul depreminden sağ kalan çok az olur. neden mi?

    sehir planlaması belki şahane değildir ama ülkemize göre öyle düzgün ki sokağa çıkan insanlar emniyetli boş alanlarda duruyordu görüntülerde, olası bir bina yıkımı gerçekleşirse insanların kaçabileceği kadar boş alan gördüm yani geniş caddeler ve bistroların, restoranların bulunduğu nispeten geniş ara sokaklar, bitişik nizam olmayan binalar, yeşil alanlar ve geniş kavşak noktaları deprem anında dışarı çıkan pek çok insanın şansı olmuş. istanbul'da böyle bir şey var mı? yok.

    devamında aynı ölçekte depremlerin beklendiği de söyleniyor. allah yardımcıları olsun.

  • rusyada kaldığım evde piyano vardı. sanki çalıyormuş gibi yapar mal mal oynardım. bi gün apartman sakinlerinden bi rus, sanırım üst kat olması lazım, "uygun fiyatlı kurslar var istersen git"demişti. bi daha çalmadım :-/

  • bize müstehak olan durumdur. isterse akp gitsin, chp gelsin. chp gitsin, abc gelsin.

    vergisinin nereye gittiğini sorgulamayan, devleti bir kamu organizasyonu değil başka bir şey olarak gören toplum asla ilerleyemez.

    bizi kıskanıyorlar dedikleriniz bu dediğime taaa magna carta'da (m.s. 1215) başladılar.

  • suphesiz ki dogrunun "artizlik, entellik" kabul edildigi cennet vatanimizda agzina sicilacaktir.

    hayvan herif

  • kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren tek kişi, tek hasta. hastanede yatan geri kalan herkes oraya tatile gelmiş belliki.

    okuduklarımdan anladığım kadarıyla aynı katta bulunan hastaların refakatçileri dışarı çıkartılıyor (tehlike arzettikleri için), hastaların cep telefonlarına el koyuluyor, hatta ve hatta -abartılmamışsa şayet- hastaların kapıları dışardan kitleniyor. çok normal, çünkü o insanlar oraya tedavi olmak için değil hastanenin otel hizmetinden faydalanmaya gelmişler. hastalar ibrahim tatlıses için bu kadar tehlikeli bulunurken, hastanenin içi ana baba günü gibi. bütün ünlüler bir koridora toplanmışlar sanki, durumu iyiymiş çığlığı, aman durumu kötüye gidiyormuş çığlığı.. onlar, hasta ibrahim tatlıses için duydukları endişeden ne yaptıklarını bilmiyorlar, diğerlerine saygı göstermeyi düşünecek kadar kafaları yerinde değil. zaten onlar ünlü. kimse hesap soramaz, kimse onlara lütfen burada beklemeyin, şurada bekleyin diyemez. onların telefonlarından dışarıya bilgi sızamaz, onlar tehlike arzedemez.

    aynı katta odasına kapatılmış refakatçisiz hastayla o kalabalıkta kim ilgilenebilmiş, "bu ne gürültü uyuyamıyorum" dediğinde hangi şık cevap verilmiş çok merak ediyorum.

  • $u ana kadar ya$amak istedigi hicbir guzelligi ya$ayamami$ ama ya$amayi cok fazla isteyen insanlardir.

    ilk el tutu$malar, ilk opucuk, ilk heyecan gibi $eylerin hicbirini yapamami$ olup ve her girdigi ortamda bunlari saklama cabasi icinde olurlar.

    ili$kiler hakkinda bir konu acildiginda, hayattan soguyan, hicbir soruya cevap vermeyen veya hemen konuyu degistiren insanlardir.

    ya$in gitgide ilerlediginin farkinda olup, 'acaba' sorusu kafalarindan hic silinmeyen insanlardir.
    "acaba benim hic sevgilim olmayacak mı?"
    sonra kendi kendilerine kızar bu tipler, sen caba gostermiyorsun ki, nasıl sevgilin olsun diye kendi kendilerini yiyip bitirirler. yine kısır dongu ba$lar.

    her$eyden cekinen, haftasonlari ben neden di$ari cikmiyom, neden benimde gezecek bir arkada$im yok, sevgilim yok diye kendine i$kence ederler.

    birde di$arda gordukleri sevgilileri ozenirler, niye beni bu kadar cok seven bir insan olmadi diye, ama yine bilgisayari ile tek ba$ina kalir, yalnizligi dinler ve depresif haller ba$lar.

  • nilayeren; cinsiyet: kadın; yaş: 24; il: ankara
    sevgilimin her öpüşmemizden sonra terlemesi, gözlüklerini çıkarıp dakikalarca onları silmesi, evdeysek üstüne iki bardak su içmesi normal midir?

    meali: sevgilim daha öpünce hararet yapıyo, vercem patlayacak ondan korkuyorum.