hesabın var mı? giriş yap

  • aziz yıldırım ve rasim ozan kütahyalı'nın birbirleri hakkında söylediği her şey doğru, kendileri hakkında söylediği her şey yalandır.

  • asil adi charles-edouard jeanneret olan 1887-1965 yılları arasında yaşamış isviçreli mimar ve kent tasarımcısı
    frank lloyd wright ile birlikte ülkem insanının en çok bildiği ve diline doladığı kişiliktir*.
    başlıca yapıtları:
    sainte-marie-de-la-tourette manastırı; chandigarh'ın kent planlaması sırasında yaptığı yapılar (meclis, mahkeme vs.);
    ronchamp $apeli; marsilya, berlin ve nantes da yaptığı konutlardır.

  • yazar kasa atan adam değil, yazar kasa atması için meclise gönderilen adam.

    aynı hafta içinde yazar kasa atma, hastane raporları, rahmetli ecevit'in ayakta duramadığı, meclis basamaklarının ecevit çıkabilsin diye kısaltılacağı haberleri medya tarafından pompalanmıştı. bunu organize edenler; rte liderliğinde siyasal islamcıları iktidara hazırlayan abd (büyükelçi yrd. temsilciliğinde) ve o zamanlar -maalesef- hükümet ortağı olan mhp (tuğrul türkeş temsilciliğinde) idi. haberleri köpürten de doğan medya grubuydu (aydın doğan temsilciliğinde).

    sonra da abd ile iş tutan mhp her nasılsa başka mecraları abd'ci olmakla suçladı. rte'yi iktidara taşıyan aydın doğan da rte tarafından çöpe çıkarıldı.

  • sanırım yaklaşık dört yaşlarında, bir gün kiliseye gider. çok güzel bir ilahi çalmaktadır.* mozart kilisedeki din görevlisine bu ilahinin notalarını istediğini söyler. kilise görevlisi veremeyeceğini, böyle bir şey yapamayacağını söyleyerek mozart'ı tersler. bunun üzerine mozart, ''peki aynı eseri bir daha ne zamn dinleyebilirim,'' diye sorar. papaz, ekşi bir yüz ifadesiyle ''önümüzdeki sene, bu gün...'' der. seneye aynı gün mozart elinde kağıt kalmle ilahiyi dinlemek için gelir... * * ilahi nihayet çalmaktadır... bittikten sonra din görevlisinin yanına gelir ve ''alın size ilahinin notaları'' der. çalan ilahinin notalarını gören din görevlisi şaşkınlık içinde bakakalır.

  • müthiş nesil en sevdiğim nesil.. kapladiktan sonra kapanmayan defter kitap kapaklarına aşırı maruz kalmistir.. şimdiki bebeler gibi belese kitap gelmiyordu tabi o zamanlar parasini verip aliyordu bu nesil kiymetini bilirdi o yüzden esyasinin

  • eylemci gençlerden biri ntv mikrofonlarına "biz tatmin olmadık, onlar kendilerini nasıl tatmin ediyorlar?" diyerek, çok haklı ve manidar bir soru sormuştur.

  • ve yine aynı sene süper kupayı şampiyonlar ligini şampiyonu dandik takım real madridi yenerek almıştır. bunlar hep şans arkadaşlar ya karşısına gerçek takımlar çıksaydı...

  • şu zamanlardaki hislerime tercüman olan durum. arkadaşlarımın bir kısmı evlenip çocuk sahibi olurken, diğer kısmı pokemon yakalamakla meşgul.

  • jacobs monarch'ın üzerindeki demleme tarifi şöyle (daha evvel bu tarifi görmemiştim, ondan yazıyorum):

    evvela bir tatlı kaşığı (dolu dolu) kahveyi french press'e koyuyoruz. akabinde kahvenin üzerini örtecek kadar sıcak su koyup metal olmayan bir kaşık ile karıştırıyoruz, iki-üç dakka bekletip kalan suyu koyuyor ve beş dakka daha bekletiyoruz. ilk okuduğumda anlam verememiş, niye suyu toptan boca ettirmiyorsunuz da bize iş çıkarıyorsunuz ey yakuplar demiş idim ama sonra kahvenin demlenme sürecini izlerken şunu farkettim:

    filtre kahve suyun içinde yavaşça dibe çöküyor, dibe çökünce de üzerinde kalan suya pek etkisi olmuyor, üzeri afedersiniz abdest suyu gibi oluyor. ama evvela az bir su koyup biraz bekletince ve üzerine tekrardan su koyunca su ile kahve iki kere karışıyor. biraz dibine çökmüş kahve yeniden su ile karışıyor ve özünü biraz daha salıyor, daha geç dibe çöküyor.

    bugün bu şekilde yaptığım kahvenin tadının daha iyi olduğunu farkettim misal.