ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
üç arkadaş yan masada oturmakta. ikisi entel bir muabbete girişmişler, 3. gencimiz telefona gömülmüştür.
1. genç: ergenliğimdeki metal tutkum yavaş yavaş enstrümantel müziğe kayıyor. sabahtan akşama kadar guns n roses dinlediğim olurdu.
2. genç: evet, ben de artık bir moonlight sonata'ı estranged'a tercih ederim.
şarkı değişir;
2. genç: iyi insan lafın üstüne gelirmiş.
1. genç: kimin bu hatırlayamadım.
2. genç: goran bregoviç
3. genç telefondan kafayı kaldırır: o kim lan, bulgar forvet mi?
ikisi birden: s.ktir git hilmi, s.ktir git ya.
hilmi: noldu lan yavşaklar iki dakkada öldü entelliğiniz.
hangisini taktir etceğimi şaşırdım.
mahir ünal'ın sucuk yiyen öğrenci görüp şaşırması
-
şu seçimler bi olsun birileri sucuğa doyacak!
21 ocak 2024 trabzonspor galatasaray maçı
-
gerçek gs gurmeleri bilir ki, rakibi uça kaça gidiyorum havasında iken kendi rolantide giden gs rakibi tökezleyince yılın topunu oynar ve rakiplere ızdırap olur öyle bi akşam bekliyorum.
bhopal felaketi
-
1984 yılında amerikalı union carbide şirketinin hindistan, bhopal'de kurulu fabrikasından salınan metil isosiyanat gazı nedeniyle oluşmuş çok büyük bir felakettir. felaketin ilk haftasında 8000 olmak üzere toplam 20.000 kişinin ölümüne, 150.000 kişininse sakatlanmasına neden olmuştur.
union carbide, olayın bir sabotaj olduğunu savunmuşsa da, hindistan hükümeti felaketin şirketin faaliyetteki teknik başarısızlığı ve hatasından kaynaklandığını söylemiştir. şirket maliyet azaltmak için çalışanlarına yeterli eğitim vermemiş, işletmedeki güvenlik sistemlerini umursamamıştır. borular temizlenirken, metil isosiyanat dolu tanka su sızmış; gaz sızıntılarını önlemek için var olması gereken altı güvenlik mekanizması düzgün çalışmadığından felaket meydana gelmiştir. fabrikanın çevreye verdiği zararın bu felaketten ibaret olmadığı da daha sonra anlaşılmıştır. ayrıca fabrika kapatılmasına rağmen fabrikanın bulunduğu çevrede doğru düzgün bir temizlik politikası uygulanmadığından, günümüzde fabrikanın zehirli atıkları halen toprakta ve suda bulunmaktadır.
işin insani boyutu bir yana hukuki boyutu da ayrı garabettir. 1985 yılında, abd'de union carbide şirketine karşı 5 milyar dolardan 50 milyar dolara kadar tazminat davası açılmıştır. union carbide, amerika'da bulunan şirketin hukuki olarak hindistan'daki şirketten farklı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, hindistan'daki şirketin faaliyetlerinden amerika'daki şirketin sorumlu olmadığını iddia ederek yetki itirazında bulunmuştur. dava sonunda bu itiraz kabul edilmiş ve abd mahkemeleri davayı reddetmiştir. sonrasında 1986 yılında bhopal yerel mahkemesinde dava açılmış, yerel mahkeme 270 milyon dolar ihtiyati tedbir kararı vermişse de, bir üst mahkeme bu miktarı 195 milyon dolara düşürmüştür. dava temyiz aşamasındayken union carbide ile hindistan hükümeti 470 milyon dolar üzerinde uzlaşma sağlamıştır. ama bu miktar bahsedilen felaket için komik bir rakam olduğundan, mağdur başına 2.200 dolar gibi komik bir tazminat düşmüş, mağdurlar tıbbi giderlerini dahi karşılayamamıştır. peki hindistan hükümeti niye bu anlaşmayı yapmış? ülkeye yabancı yatırımcı çekebilmek için milletin gözünü korkutmak istememiş.
sonuç olarak şirketin sermaye hırsının sebebiyet verdiği felaket, ülkenin sermaye hırsıyla birleşmiş; ölen öldüğüyle kalmıştır. roller değişse; hindistanlı bir şirket abd'de böyle bir felakete yol açsa neler olabileceğini ise hepimiz tahmin ediyoruzdur herhalde.
felakete dair bazı fotoğraflar şuradan görülebilir. gazdan etkilenmiş bölge halkının çocukları halen engelli olarak doğmakta.
arda turan
-
biraz önce tekel büfesini kapatıp oyuna girdi.
dedesi yaşındaki adamı döverek öldüren genç
-
insanlık dramıdır.
daha 16 yaşında bir insan silahla geziyor ve bunu yapabilecek kadar vahşileşebiliyorsa, bunun değil ailesinin suçudur. ailesine de potansiyel katiller gözüyle bakılarak incelenmesi gerekir. bu insan müsveddesinin ise herhangi bir zamanda herhangi bir koşulda sokağa salınmaması gerekir.
hayat kadını olmanın çok mantıklı olması
-
ulan adam o kadar guzel yazmis ki ben ikna oldum. tek sorun erkek olmam.
ayni sartlar altinda hayat erkegi olamiyor muyuz hocam?
kılıçdaroğlu'nun hakkari'ye özerklik vaadi
-
“hakkari’ye özerklik getireceğim.” dememiş.
“hakkari’de, “(avrupa) yerel yönetim(ler) özerklik şartını getireceğiz” dedim” demiş.
avrupa yerel yönetimler özerklik şartı, sanıldığı gibi federatif bir yapı önermiyor.
ülkenin anayasasında yerel yönetimlerin özerkliği adına ne varsa onu garanti altına alıyor. keyfi davranışları kısıtlıyor. (örneğin türkiye’de belediye başkanlarının seçimle gelmesi, belediye meclisleri, belediyelerin topladıkları ayrı vergiler gibi özerklik öğeleri var)
türkiye’de yerel yönetimler zaten özerktir ve türkiye bu anlaşmayı bazı maddeleri tercih ederek daha 1989 yılında zaten onaylamıştır.
ancak anlaşmanın tümünü bile tercih etseniz yerel yönetimlere daha fazla özerklik vermeniz gerekmez. sadece belediye seçimlerini, meclisini ve bütçesini daha güçlü güvence altına almış olursunuz. (ki kılıçdaroğlu sanırım bunu vaat ediyor.)
norveç sermayesinin türkiye'den çekilmesi
nur yerlitaş'ın nothing else matters klibi
-
avuçlarından tuz mu yalıyor nedir çözemediğim.
paket kıllıyken eve erkek atmak
-
(bkz: kıllı paket ney lan?)
ohooo benim "ancuk jargonu" versiyon 3.2'de kalmış. 5.0'ı çıkmış bunun güncelliyim bari.