hesabın var mı? giriş yap

  • 2013'te erasmus yaptığım ispanya'da ev arkadaşım polonyalı bir hatundu. avrupa'nın pahalılığından şikayet ederdi, 1€ 4-4,5 zloty civarındaydı ve kız için üzüldüğümü hatırlıyorum.

    benim içinse iyiydi, hatta ucuzdu lan. 1€ 2,5 lira civarındaydı, lan bu pringles'lar ne ucuz diyip 3'er 5'er alıyordum, ev arkadaşlarım uzaylı gibi bakıyordu bana.

    şimdi, geçen 7 yıl sonrasında, zloty hala 4,5-5 seviyelerinde. arkadaşım için belki hala pahalı avrupa, bilemiyorum.

    ancak benim için avrupa diye bi yer yok, komple kıta iptal.

    herkes kendince geçen yılları özetliyor, bu da benim özetim.

  • kökeni 15.yy'da güney amerikayı soyan ispanyollara kadar gider. onları da gemilerinin yolunu kesen ingilizler soymaktadırlar. ve böylece ülkesine en fazla ganimetle dönüp değerli maden yığanın en güçlü olduğu inancı yerleşir. oysa asıl zenginlik hala doğunun besin ve tekstil kaynaklarındadır. ve altın üzerinde oturanlar dokunduğunu altın yapan kral midas'ın yazgısına uğrayacaklardır.

  • bir de türkçe altyazılısı çıksa da bunun biz de anlasak dedirten bebektir.

  • 1979'da ilk star wars filminin gösterime girmesini beklerken ne kadar heyecanlı idiysem şimdi de o kadar heyecanlıyım. film nasıl çıkarsa çıksın şu heyecanı yaşamaya değecek.

    edit: arkadaşlar, mesajlardan anladığım kadarıyla bir kısmınız 70'leri taş devri filan sanıyor. tabii ki böyle önemli filmlerin haberi çok önceden yayılıyordu. hele o zamanlar filmlerin türkiye'de genellikle 2 sene gecikmeyle gösterime girdiği düşünülürse önceden bilmemiz kadar normal bir şey yok. ayrıca amca babanızdır.

  • bana göre erdem falan değildir, lütuf da değildir. birçok farklı sebebi olabilir, parayı, zekayı, herhangi x bir şeyi güzelliğe tercih eden birinin tercihi olabilir, toplumun güzellik normları dışında da olsa sevdiği kişiyi gerçekten çok güzel bulan birisinin kararı olabilir, şartlar öyle gerektirdiği için mecburiyet olabilir. ama erdem? sanmıyorum.

    birilerini önce itip sonra da onlara merhamet bağışladığınızda daha iyi insanlar olmuyorsunuz. bu biraz, "gözlerin görmüyor ama sana iş vermişiz" demek gibi oluyor, bence.

  • uzun uğraşlar sonucu sözlerdeki 3 öğeyi birleştirebildik.yazar ''aşk'' a bir mücevher gözüyle bakmış.ve onu bir ''müze''den çalmak istemiş.tabi yazar çok fazla aşk acısı çektiği için '' yaralı müzesi'' olmuş.yanlız bu girişiminde müzedeki kızılötesi güvenlik sistemine takılmış.e dolayısıyla hareket ederse güvenlik sistemini harekete geçireceği için '' hareket edemem '' demiş yazarımız.ve birleştiriyoruz :

    '' aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem ''
    serdar ortaç