hesabın var mı? giriş yap

  • kodumunun oyununda nasıl yürünür çözemedim bir türlü. yollara tıklıyom tıklıyom daire çıkıyor ama yürüyemiyorum. bir el atın lütfen.

    edit: gerçekten yürümek gerekiyormuş sağolun.

  • şu okulu caltech'le princeton'la falan karşılaştıran kişi tamamen kötü niyetlidir. princeton'ın 2012 itibariyle gelirleri yaklaşık 17 milyar dolar, caltech'in ise 1.75 milyar dolardır. princeton 1746'da, caltech 1891'de kurulmuştur. fakir bir ülkede devlet eliyle 1956 yılında kurulup bu noktaya gelebilen, dünya çapındaki çeşitli listelerde sürekli yükselmekte olan bir üniversiteyi aşağılamaya kalkışmak ise kötü kalplilikten başka bir şey değildir.

    kendisiyle benzer geçmişe sahip ve fakir bir ülkeden bu noktaya gelebilmiş okulları karşılaştırın lütfen, ki doğrudüzgün bulamayacaksınız. rica ediyorum şuradaki times higher education'ın "reputation" bakımından ilk 100 sıralaması sizin için dünya üniversitesi olmak için ne kadar geçerlidir bilmiyorum, zira anladığım kadarıyla 17 milyar geliri olan okullarla bir tutulması gerekiyor bu okulun. ama bir bakın bulunduğu listedeki diğer ülkelere ve okullara ve bu okulların tarihlerine. ama işte kötü niyetlisiniz, ne desek, ne açıklasak boş.

    http://www.timeshighereducation.co.uk/…/range/51-60

  • gümbür gümbür çalan savaş tamtamlarına rağmen ukrayna'dan çıkarmayı akıl edemeyen antonov airlines yetkilileri ve rusya sayesinde ziyan olmuş tombul kuştur. halen ne kadar hasar aldığı, tamir edilip edilemeyeceği hakkında net bilgi yoktur.

    1980'lerin başında sovyetler birliği, amerika uzay programına karşılık vermek için buran uzay programını başlattı. yeni buran uzay mekiği ve onu taşıyacak olan energia süper roketinin günümüz kazakistan'ında bulunan ve en yakın limandan binlerce kilometre uzaklıktaki baykonur uzay üssü'ne taşınması gerekiyordu ve mevcut altyapı ile bu devasa boyutlu uzay araçlarını taşımak mümkün değildi.

    sovyetler birliği yetkilileri, devasa karayolları hatta büyütülmüş demir yolu ağı da dahil her türlü ulaşım modelini düşündüler ancak bu seçenekler gerçekçi görülmediği için tek yolun hava yolu ile taşımak olduğu anlaşıldı. mevcut hiçbir sovyetler uçağının bu kargoyu taşıyacak kapasitesi ise bulunmuyordu.

    o dönem yeni üretilen mi-26 helikopterleri 26 tona kadar ağırlıkları taşıyabiliyordu ancak demo ağırlık ile yapılan deneme uçuşu sırasında yükün sarkaç gibi sallandığı ve uçuş güvenliğini tehlikeye soktuğu görüldü.

    sovyet mühendisleri bu değerli ve devasa kargoyu, ilk kez 1982 yılında uçan antonov an-124 ile taşımayı düşündüler. ancak kiev'deki antonov tasarım bürosunda yapılan çalışmalar, buran mekiğinin yarı monte edilmiş halinin bile, uçuş için hayati önemi olan dikey dengeleyiciler etrafındaki hava akışını olumsuz etkileyeceğini gösterdi. bunu önlemek için ruslan mekiğinin zaten devasa olan gövdesine yedi metrelik bir ek yapılması önerildi ancak bunun da yeterli olmayacağı görüldü. antonov an-124

    an-124'ü güçlenme planları çıkmaza girerken, moskova, daha büyük bir uçak konusunu düşünmeye başladı. bu devasa uçak an-124'ün steroid kullanmış bir benzeri olacaktı.

    an-225, adından da anlaşılacağı gibi 225 tona kadar iç kargo taşıyabilecekti. tam yüklü buran uzay aracı ise 100 tondan biraz daha ağırdı ve an-225'in sırtında yolculuk edecekti.

    antonov tasarım bürosundaki mühendisler, uzay araçları için havadan fırlatma rampası görevi görecek gerakl (herakles) adlı bir uçağın tasarımı üzerinde de çalıştılar ancak bu çalışmalar asla tasarım aşamasına geçirilmedi.

    an-225 sovyetlerin bulduğu en iyi çözümdü ancak gelişimi buran ve energia'nın gelişiminden yavaş ilerledi. bu nedenle mühendisler, geçici bir çözüm aramaya koyuldular ve eski bir myasishchev vm-t atlant bombardıman uçağını görevi gerçekleştirecek bir kargo uçağı olarak revize ettiler. vm-t atlant ve ruslan uzay mekiği

    antonov firması, 1985 yılında an-225'i geliştirmeleri için sovyet savunma bakanlığı'ndan resmi bir emir aldı. projeden petr balabuev, uçağın geliştirilmesinden ise anatoly vovnyanko sorumluydu.

    uçağın üretimi sırasında radikal değişiklikler yapılması gerekti. uçağın kanatları, iki yerine üç motor barındıracak şekilde geliştirildi, uçağa daha fazla yapısal güç sağlamak için aft kargo kapısı kaldırıldı, iniş takımı 10 adetten 14 adete çıkarıldı. üç sıra tekerleğin dönebileceği şekilde yeniden tasarlanarak, uçağın pist üzerinde manevra yapabilmesine olanak sağlandı. (airbus a380 aft kargo kapısı: görsel)

    uçağın üretim aşamasından video

    uçuş sırasında dengenin sağlanması için ruslan'ın orijinal gövdesinin ön kısmı uzatıldı. ancak an-225'in devasa çift dengeleyicisinin ağırlığını telafi etmek için arka kısmı 1 metre kısaltıldı.

    vovnyanko, an-225'in kargo taşırken daha iyi denge sağlamak ve daha sonra maks olarak anılan 9a-10485 mini mekiğin fırlatılmasını mümkün kılacak boşluğu sağlamak için çift kuyruğa ihtiyacı olduğuna inanıyordu. an-225'in, projenin ilk aşamalarından itibaren gelecekte uzay araçları için uçan bir fırlatma rampası olacağı hayal ediliyordu ancak bu gerçekleşmedi.

    an-225 programının tamamlanması için sadece iki yıl süre tanındı ancak proje bu sürenin iki katından daha uzun sürede tamamlandı. tam yük ile 640 tona ulaşan uçak için uygun bir hangar bulunmuyordu. uçağın son montajı için montaj hangarına çapraz olarak yerleştirilmesi gerekiyordu. ana bileşenlerin saklanabileceği bir depo alanı bulunmadığı için tüm bileşenlerin doğru zamanda, doğru montaj sahasına teslimi gerekiyordu.

    30 kasım 1988'de yapılan resmi tanıtımında hangardan çıkarılması için, hangara çapraz olarak yerleştirilen uçağın döndürülmesi gerekiyordu, bunu sağlamak için zemini yağlamak zorunda kaldılar.

    tanıtımı sırasında an-225, ukraynaca'da "rüya" anlamına gelen "mriya" olarak vaftiz eildi. ilk kez bir sovyet uçağı, sovyet toplumunun mihail gorbaçov önderliğinde liberalleşmesini yansıtan, ukraynaca bir isim almış oldu. gorbaçov ve eşi raisa bizzat uçağı görmeye geldiler.

    21 aralık 1988 antonov an-225 mriya'nın ilk uçuşu: görsel

    21 aralık 1988'de test pilotu aleksandr galunenko, mriya'yı ilk kez kiev yakınlarındaki hostomel havaalanı'ndan (antonov uluslararası havalimanı) kaldırdı. galunenko'ya göre, an-225, erken test uçuşları sırasında 110 kadar dünya rekoru kırdı.

    tüm bu çabaya rağmen an-225 görevi için çok geç kaldı. buran uzay mekiği son uçuşunu mriya'nın gökyüzüne kavuşmasından bir ay kadar önce yaptı. giderek nakit sıkıntısı çeken sovyet ordusu oldukça pahalı olan energia-buran projesine olan ilgisini kaybetti.

    ancak an-225, tasarlanma amacını 13 mayıs 1989'da gerçekleştirmeyi başardı. baykonur uzay üssü'ne geldi ve sırtında buran ile test sürüşünü tamamladı. daha sonra sovyet uzay mekiğini paris air show'a taşıdı. bu ihtişamlı görüntüye tanık olan fuar katılımcıları bunun buran uzay programının sonu ve an-225'in uzun sürecek emekliliğinin başlangıcı olduğunu bilmiyorlardı.

    görsel - görsel - görsel

    1991'de sscb dağılıp, sovyet sonrası havacılık endüstrisi hayatta kalmak için mücadele ederken, an-225 için çeşitli egzotik ve tuhaf kullanım önerileri yapıldı.

    mriya'nın özel yatak odaları, alışveriş merkezi ve bir kumarhane içeren üç katlı bir yolcu uçağına dönüştürme fikri ortaya atıldı.

    bir diğer fikir ise mriya ve peşinden üretilmesi planlanan an-325'in yeni nesil uzay araçları için uçan bir fırlatma rampası olarak kullanılması yönündeydi.

    en fantastik fikir ise, an-225'in çift gövdeli, 18 motorlu bir varyanta dönüştürülmesiydi ancak bu fikirler çizim tahtasından ötesini göremedi. görsel

    ilk uçuşundan üç yıl sonra an-225, çernobil faciası kurbanlarına insani yardım toplamak için abd'ye ilk ziyaretini yaptı. uçuş, potansiyel olarak ölümcül teknik problemlerle karşılaştı ve hızla yere indirildi. sonrasında ise parçaları için adeta yağmalandı.

    ancak bu, sovyet "rüya"sının sonu değildi. antonov tasarım bürosu yüzyılın başında an-225'i tekrar toparladı ve dünyanın en büyük kargolarını taşıyan kargo uçağı olarak faaliyete başladı. tasarımından 31 yıl sonra bile havacılık rekoru kırmaya devam etti. şirket ayrıca, iskeleti toz tutmakta olan ikinci an-225'in üretiminin tamamlanacağını duyursa da bu konuda henüz bir adım atılmadı.

    belki sürmekte olan savaşın sonucunda bombalanan ilk an-225 tamir edilir, hangarda bekleyen ikincisi de tamamlanır ve savaşın ardından bir sembol olarak gökyüzünde uçmaya devam eder... görsel

    kaynak: popularmechanics

    edit: maalesef kurtarılamayacak şekilde hasar almış gibi gözüküyor. video

  • zamanında yılmaz güney abimizle feyecanlı bir aşk yaşamış oyuncu. yani bir nevi çirkin kral'ın güzel sevgilisi olmuştur. özellikle bu aşk, yılmaz güney'in yazıp yönettiği altın portakal film festivalinde en iyi film ödülü alan bir çirkin adam filmiyle başladı. ( 1969 ) feri cansel bir yandan şöhret kapısını aralarken, diğer yandan yılmaz güney'e vurulmuştu. gerçi gerek yılmaz güney'de gerekte diğer ilişkilerinde şansının yaver gitmediğini söylemek lazım. yani özel yaşantısındaki şanssızlık, yaşamına da mal olmuştur cansel'in.

  • haluk bilginer'in başrolde oynadığı, toplumsal ve siyasi pek çok olaya göndermeler yapan harika bir yerli dizi. kısa, öz ve oldukça manidar olmuş.

    beğendiğim bir replik:

    ‘’bu burçlar falan var ya astroloji yani, prensip olarak çok saçma bir defa. insanın kişiliğini doğum tarihinden anlayamazsın. hele geleceğini tahmin etmek, doğum tarihiyle olacak şey değil o. o nasıl olur ancak biliyor musun? doğum yeriyle. insanın geleceğini de kişiliğini de doğum yeri belirler. esasında bu burçları doğum yerine göre ayarlamaları lazım.

    bak, insanın doğum yerine göre kehanette bulunsalar mesela onu anlarım. sonuçta trablus'ta, peşaver'de ya da angola'nın herhangi bir köyünde doğmuş bir çocuğun hayatının neye benzeyeceğini tahmin etmek zor değil. eh… toronto'da, oslo'da, tokyo'da doğmuş da az buçuk ne olacağı belli. bizim anadolu insanı bunu bilir mesela. onun için de yeni tanıştığı bir kişiye “burcun ne?” diye sormaz. “memleket nere?” diye sorar.

    bir de yükselen burç meselesi var. o da vatandaşlık oluyor, yani hangi ülkenin vatandaşı olduğu. o da önemli. suriye'de doğmuş bir suriyeliyle suriye'de doğmuş bir fransızın kaderi aynı olmuyor tabi. burcum halep ama yükselenim fransız. o zaman iş değişiyor tabi. ya da burcum kongo yükselenim belçika. durum farklı. işte benim burcum da kambura. benim kaderim de kambura. ben eğer bugün buralara geldiysem, sırf kambura'da doğduğum içindir.’’

    cemil, şahsiyet, 6.bölüm

  • manyak mısınız olm siz?
    hasta mısınız?
    takacak şey bulamadınız, buna mı taktınız?

    meclis başkanınız 5 tane koruma aracına 2.5 milyon veriyor, onu da senin ve benim cebimden çıkan paradan veriyor, buna laf edeceğinize, anasının ak sütü gibi helal kazancından 17bin liralık bebek arabası alan adama mı çatıyorsunuz?
    ruh hastası mısınız lan siz?

    cebinizdeki parayı lüpletene ses çıkarmayı öğrenip siz de o 17bin liralık bebek arabasından alabilecek hale gelseniz daha iyi olmaz mı? illa başkasının ayağından çekip çukura batırmak zorunda mısınız?

    herhangi bir bebek ürünü mağazasına gidip, bebek arabası nedir, kaç paradan başlar onu bile kontrol etmemişsiniz. bir akşam herhangi bir avm'ye gidip insanlar bebekleri için ne kullanıyor bakmamışsınız.

    evet, 199 liraya da bebek arabası var, ama sen tırnaklarını yeme diye 199 liralık arabadan almak zorunda mı tarkan? sana ne ulan? sa-na-ne?

    eğer ki tarkan'ın 17bin liraya bebek arabası ile derdin var ise; erik kafası yazmışsın ama oraya başka bir şeyin kafasını yazman lazım.

    edit: beşik ile bebek arabasının farkını da bilmiyor eşek herif.

  • yazarların gözlemlerini ortaya dökecek başlık.

    kendimden başlayayım;
    düşünce olarak dünyayı ele geçireceğimi sansam da, en fazla; bir karış etek giyip bütün şehri peşimde gezdirirdim. kimseye de vermezdim.

  • ayar değildir. bir doktora yakışmayan cevaptır. doktorluk bu riske rağmen seçilmiş bir meslektir. aids'li hastadan aids kapma, hepatitli hastadan hepatit kapma gibi ağır riskleri de vardır.

    burada arkalarından atıp tutan ergenleri saymazsak bir çoğumuz için tam da bu yüzden kutsaldır.

    bu cevap ise tıp 1. sınıf öğrencisi cevabıdır.

    çin'de, italya'da maske takmaktan yüzleri mosmor olan, ailelerini göremeyen hemşireler dahi böyle saçma bir cevap vermez canından endişe eden bir insana.

  • kadın 4 çocuğunu bırakıp başka adama kaçıyor, ondan da hamile kalıp karnında bebesiyle üçüncüye koşuyor. bütün bunları öpüşmeden yapıyorsa vay babasının kemiğine.

  • pipisi düşer.

    mesela spor hayatımın son 2 senesinde ben de kullanmaya başladım arada bir düşüyo neyseki yerine takabiliyosun.

    geçen gün bi arkadaşım peşimden koşarak geldi kanka bu seninki dimi yerde buldum diye neyseki hala iyi insanlar var etrafta