hesabın var mı? giriş yap

  • bir allah'ın kulu da zeytinyağlı fasülye dememiş. demek ki ekmek arası zeytinyağlı fasülye yememiş , yeseydi duramazdı gelir buraya yazardı o bakımdan.

  • "yaşlandık vallahi, eskiden bir ileti yazardık 10 kişi beğenirdi.. şimdi bir tek necati beğeniyor.. necati sen de her iletimi niye beğeniyon .mına koyyim, ipne misin nesin :p"

  • ingiltere'de kraliçe victorianın (1837 - 1901) hüküm sürdüğü döneme verilen ad. bu döneme, katı bir ahlakçılık, tutuculuk, doğa üstü olaylara ilgi, dargörüşlülük, kibar görünüp her şeyde kusur bulma, maddiyatçılık gibi özellikler damgasını vurmuştur. bu dönemim yüzeysel görüntüsünün altında yatan çelişki ve tutarsızlıklar ise ingiliz edebiyatına epey bir malzeme sağlamıştır.

  • 1680 yılında etiler yoktu, diyerek başlanması gereken soru. etiler, adını etibank'ın yaptırdığı konut kooperatifinden alır. etibank da cumhuriyet sonrası açılan ve selçuklu öncesi anadolu medeniyetlerini (sümer, hitit*, akad*) isim olarak benimseyen bir bankadır. etiler'in olduğu bölge 18. yüzyıla kadar ormanlık araziydi. kışın kurt inerdi. bölgeden bir arazi 18 yüzyıl sonlarında kaptanı deryaya tahsis edilince levend* adını aldı. bugünkü levent mahallesinin kurulması ise 1950lere kadar bekleyecekti*.

    eyüp ise bizans döneminden beri bir yerleşmeydi, sahabelerden eyüp el ensari ve ordusunun 7. yüzyıl sonunda kapılarına dayanıp bozguna uğradığı konstantiniyye surlarında yer alan bir bizans toprağıydı. 15. yüzyılda konstantiniyye osmanlılar tarafından alındıktan sonra fatih sultan mehmed, ilk kuşatmayı yapan eyüp el ensari'nin mezarını aratmaya başladı. kuşatmayı yapan müslümanlar, surların dışındaki bir manastır mezarlığının dışına gömülmüşlerdi. akşemseddin rüyaya yatıp mezarın yerini tesbit edince burası türbe yapıldı, ve üzerine görkemli bir cami yaptırıldı. cami son haline gelene kadar epey elden geçmiştir. eyüp uzunca bir süre şehir dışında bir köy, mezarlık ve ruhani mekan olarak kaldı.(tarîh-i sultan süleyman, nakkaş osman, 1580*)

    1680 yılında muhtemelen eyüp'ten, konstantiniyye'den gelirken bindiğiniz atla haliç kıyısına kadar gidip, kayıkla karşıya geçip, galata'dan yukarı ormanın içine doğru da eşrafın "delü mü sikdü acep?" bakışları arasında at üstünde gidebilirdiniz.

  • sorun, zavalli gencecik kizin alkol almis olmasi degil, tecavuzcunun, tecavuz edecek kapasiteye gelmis olmasi. yani turkiye'deki gelismis tecavuz kulturudur.

    tecavuz etmeyi elestirmesi, bunu kinamasi gerekenler de gelip kizin alkollu olmasina dikkat cekiyor. bu, "alkol alip sarhos olursan, tecavuz de ederler" demektir. yani tecavuzu belli kosullar altinda mesru gormektir ki asil yok edilmesi gereken bu zihniyettir, alkol degil.

    avrupa'da da sokak ortasinda zil zurna sarhos kadinlar oluyor. kimse tecavuz etmiyor. demek ki sorun alkolde degil. gencecik bir kizin magduriyetini gormeyip, sucu yine kizin yaptiklarina baglayanlar insanliktan nasip almis olamazlar. suc, sucu isleyenindir, kurbanin degil.

    edit: basligin ilk entry'sini giren ve daha sonra silen zat, o entry'de tecavuze ugrayan genc sarhos bir kizin alkol almasaydi tecavuze ugramayacagini soyleyerek sirf alkol almanin kotülügünü ispatlama derdinde oldugu icin yazilmistir bu entry. bu, yazdiklarimdan anlasiliyor olsa da baslik basa kalinca bu notu dusme ihtiyaci hissettim.