hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul havalimanı, 3. köprü, osmangazi, çanakkale, şehir hastaneleri ve bir çok atıl havalimanı ihalesini euro ile yapıp halkın mevduatlarını tl’de tutmasını istemek nedir yahu? aptallara dolar yaktırtmak en sevdiğim akvitiviteleri; kendi yandaşına bir yandan euro ile ödeme yaparken oy veren kitlene elindeki euro’yu bozdur baskısı yapmaları tam anlamıyla komedi. aptal turnusolü gibi bir olay. sen tl kullan çomarım, euro bana ve yandaşıma lazım.

  • saçmalamayın lütfen. imfden borç felan istediğimiz yok, sadece al yanında bulunsun lazım olursa kullanırsın diye bize para vermeye çalışıyorlar. siz hiç gurbete giden birinin cebine para sıkıştırmadınız mı lazım olur diye? yaa al all, lazım olur diye. eyyy imf, sen kimsin yaaa?

  • uzun zamandır kültürden mayalayarak bolca tükettiğim içecektir kendisi. haftada 2 litre kadar içiyorum. bazen soranlar oluyor, mayaladıktan sonra kaç saat beklemesi lazım hangi sütten olur vs. vs.
    mayalama hakkında genel bilgiler zaten hem bu başlık altında hem de internette bolca var. bir kaç kıyı köşe bilgi de benden olsun diye paylaşayım.

    --sayfiyedeysem, köyden aldığım sütten, istanbul'daysam sek ya da sütaşın günlük cam şişelerinden mayalıyorum.

    --ne kadar yoğun ya da ne kadar ekşi sevdiğinize göre değişir mayalanma süresi. hatta havanın ısısı bile etkiler mayalanmayı. ben biraz ekşi ve yoğun sevdiğim için, 26 saat kadar oda sıcaklığında bekletiyorum. daha tatlı sevenler için 18 ile 20 saat yeter ama dediğim gibi oda ısısı bile etkiler mayalanma süresini. bunlar kati kurallara bağlı süreler değildir. işi öğrenip artık usta olduktan sonra zaten anlıyorsunuz kendinize en uygun mayalanma süresini.

    --kültürleri kefirin içinden çıkardıktan sonra bile mayalanma bir süre daha devam eder. bu sebeple, kefiri çok kısa sürede buzdolabına koymanız lazım.

    --mayalanma esnasında, sütün kesildiğine ve bozulduğuna benzer görüntülerle karşılaşabilirsiniz. mesela süt kesilip, tortusu aşağıda beyaz suyu yukarıda kalabilir. süt bozuldu diyerek bunu çöpe dökmeye kalkmayın çünkü zaten kefir yapmak sütü bozmaktır yani sütü mayalamak sütün bozularak kefir olmasını sağlamaktır zaten. tıpkı sütü uyutup peynir yapmak gibi. böyle bir durumla karşılaşırsanız, şişeyi iyice çalkalayın ve mayalamaya devam edin.

    --evde yoğurt yaparken de yoğurt mayasının içine biraz kefir eklerim, kefir mayası değil ama yanlış anlaşılma olmasın, kefir ekliyorum yani içtiğimiz kefirden. böylece yoğurt bana göre çok daha lezzetli oluyor.

    kefir kültürü için uzunca bir bekleme sırası var, çoğalttıkça sırada bekleyenlere tek tek dağıtıyorum. yurt dışına bile gitti bir kaç yıl önce.

  • bu yıl 1,317 milyon yolcunun garanti edildiği zafer havalimanı’na dört ayda 61 yolcu uğradı. yıl sonunda uçmayan yolcular için ödenecek garantiler ile şirketin 50 milyon avro'luk yatırımının tamamı ödenecek.

    zaytung haberi gibi değil mi? ama değil. dün birileri helallik istemişti. haram olsun!

    kaynak

    ek kaynak editi: t24

  • trabzonlu ali sait yılmaz, yaklaşık 20 yıldır yenimahalle incirlik camii yaşatma derneği başkanlığı yapıyor.

    her milli bayramda camiye türk bayrağı astıklarını söyleyen yılmaz, 29 ağustos akşamı zafer bayramı için cami duvarına atatürk posteri de astı. ama 30 ağustos sabahı yılmaz'a müftülükten “o resmi kaldırın” telefonu geldi.

    iki kez arandığını anlatan yılmaz, “indirmiyorum” dedi, 30 ağustos boyunca bayrak ve atatürk posteri cami duvarında asılı kaldı. yılmaz, olayı şöyle aktardı:

    “atatürk bayrağımız bugüne kadar yoktu. bir arkadaşımdan 30 ağustos için ödünç aldım. 30 ağustos'ta önce cami imamını aramışlar. sonra ben il müftülüğü'nün telefonundan arandım. müdür olduğunu söyleyen kişi ‘o resmi kaldır' dedi. ‘hangi resmi?' diye sordum. atatürk denilmedi, ismini dahi söylemediler. ben de ‘kaldırmam' dedim. saat 19.00 gibi trabzon müftü yardımcısı olduğunu söyleyen bir kişi, özel cep telefonundan aradı. ‘o resmi kaldırın. bayrak dursun orada. yola asın o resmi de' dedi. ‘neden?' diye sordum. ‘bayrak bizim simgemiz' dedi. ‘atatürk bizim kurtarıcımız, cumhuriyet'in kurtarıcısı' dedim. bana ‘terbiyesizlik yapma' dedi.”

    kaynak~

  • yağ hücrelerinin fazla yağı depolaması ve östrojen hormonunun da etkisiyle bu hücreler genişler. kan dolaşımı giderek yetersizleşmeye başlar. yağ hücrelerinin genişlemesi ise yağ dokusunun aşırı yayılması demektir. bu yayılma deri altı bağ dokusunu da etkileyerek vücudun normalden daha fazla su tutmasına ve dolayısıyla da kan dolaşımının zayıflamasına neden olur. vücut kan dolaşımındaki zayıflamayla birlikte, dokulara eskisinden daha az oksijen ulaşmayla başlar. bunun sonucu dokular elastikiyetini kaybeder ve cilt yüzeyi pürüzlü bir görünüm almaya başlar. ve bu lanet olası görünüm de "selülit " adını alır.

    ne yazık ki östrojenden dolayı kadınların en büyük belası olmuştur. ayrıca kilodan bağımsız olmakla birlikte selülitin oluşmaması için tek yol vücutta yağ oranının düşük olmasıdır.

    şimdi gerçek hayattan örneklersem; kilom genelde normalden 5-6 kilo fazla olmasına rağmen hayatım boyunca düzenli spor yaptığımdan hiçbir zaman bu problemle karşılaşmamıştım ta ki geçen sene sakatlanıp sporu tamamen bırakana kadar. dolayısıyla 1 yıl içinde ciddi şekilde selülit oluştu.

    2 aydır düzenli olarak cardio yapmaya çalışıyorum. ve yanında yaptıklarım ile doktorun dediğine göre ciddi şekilde iyileşme var. peki neler mi yapıyoruz bu süreçte;

    - mümkünse her gün, yoksa haftada 3-4 gün spor ,
    - spor sonrasında yapılan banyoda, sorunlu bölgeye aşağıdan yukarıya doğru yapılan kese ,
    - gün içerisinde bolca sıvı tüketmek özellikle bitki çayları yağ takımı ve toksin atımı için de çok faydalı,
    - yağlı yiyecekler, özellikle fast food tüketmemek,

    ve sonuç olarak günden güne pürüzsüz, sağlıklı bir vücut. sadece biraz sabır ve azim ile yapamayacak şey yok, selülit halt etmiş.

  • hiç de öyle dert edilecek, kuruntu yapılacak şey değil. her şeye rağmen hayata umutla bakabilmek, asla karamsar olmamak, pozitif enerji şeyedebilmek lazım*.

    eğer "ben asla aşık olunası bir insan olamayacağım, anladım artık bunu." diyorsan hiç üzülme, bardağa bir de dolu tarafından bak.

    mesela sen;

    * işi düşeceği zaman aramak isteyenler için çok iyi bir insan,
    * dert anlatmak isteyenler için hoşsohbet bir dost,
    * canı istemiyorsa telefona yanıt vermeyen insanlar için çok anlayışlı bir arkadaş,
    * fikbidi olmak isteyenler için arkadaşlığın bir üstü sevgililiğin bir altı konumunda bir hiç
    olarak,
    çok önemlisin, çok değerlisin, iyi ki varsın, hep olmalısın, falansın felansın.

    bütün bunlardan uzak durup yalnızlığı tercih etmemelisin, bu tip ilişkilerden mahrum kalmamalısın, daha sosyal olmalısın, sokaklara çıkmalısın, koşup çoşmalısın... hadi göreyim seni...

    (bkz: hayat ne güzel çiçekler falan)

  • bundan tam 9 ay evvel, benim de başıma kadıköy evlendirme dairesi'nde gelen şey..

    hem de nasıl biliyor musunuz?
    nikah başlayacak, salon tıklım tıklım, abim elinde kamerayla içeri girip beni çekecek.. ağzı 5 karış mutluluktan, kardeşinin nikahını izleyip kaydedecek diye..
    haber geliyor bana, "içerde biri var kameralı sokmayız" diyorlar..
    "nasıl sokmazsınız abimi" diyorum, "kamerayla giremez" diyorlar..

    bakın bu muhabbet, ben evet demeden 5 dakika önce arka odada nikah memuru önünde gerçekleşiyor.

    adamlar "sokamazsın kardeşim! ya parasını verirsin ya da çektirmeyiz" diye üstüme yürüyor.
    "ulan ben sizden böyle bir bilgi aldım mı sokamayız diye? para vermek zorundamıyım şu halimde size" diye diretiyorum..

    adamlar bağırarak "çektirmeyiz" diyerek merdivenlerden yukarı çıkıyor ve ben bu esnada arkalarından laf atıyorum.. durduğum yer, nikah masasının arkasındaki kapı.. yani kapı açıldığı anda tüm davetlilerin karşısına çıkacağım.

    sinirden yüzüm kıpkırmızı, elim ayağım titreyerek kapıdan çıkıyorum.
    masaya oturuyorum.
    "evet" derken yüzüm o kadar eblekleşmiş ki, eşim bile "neden bu kadar üzgün evet" dedin diye üzülüyor..

    bağırış çağırış en mutlu anlarımdan birini sktiler.
    sizin rantınıza da paranıza da yazıklar olsun.

    yıllar sonra ekleme: nikahımıza dair düzgün video kaydımız yok.

  • türk futbol tarihinin en fantastik maçlarından birisi.

    o yaz sezon öncesi kampını avusturya'da yapan iki ekip bu hazırlık maçında karşı karşıya gelmiş ve o sıralarda kocaelispor'un başında olan türk futbolunun duayen hocalarından hikmet karaman, mahalle futbolumuzun yıllardır yıkılamayan mantığıyla "sizi eleyip, uefa kupası'nı alan galatasaray'ı, biz istanbul'da yendik. ona göre kadro çıkar, hafife alma" diyerek arsene wenger'i baştan uyarmış, gözü korkan wenger de bütün aslarını sahaya sürmüştü.

    ama yine de david seaman, lee dixon, martin keown, patrick vieira, robert pires, dennis bergkamp, tony adams, ray parlour, ashley cole ve junichi inamoto'lu arsenal kadrosu, ahmet şahin, timko, aleksandrov, cem sinan, lazarov ve abdelaziz ayman'lı kocaelispor karşısında fazlasıyla zayıf kalmıştı

    dakika 4'te lazarov'la öne geçen kocaelispor'a arsenal dk.16'da ray parlour'la cevap vermiş ancak daha sonra yine lazarov'un golüyle devreyi 2-1 geride kapatmıştı. ikinci yarı daha da coşan körfez ekibi nuri çolak ve serdar topraktepe'nin golleriyle maçı 4-1'lik galibiyetle bitirmiş ve arsene wenger'e sanırım hayatının utancını yaşatmıştı.

    maçı canlı takip eden ingiltere milli takımı teknik direktörü sven goran eriksson sahaya inip hikmet hocanın elini öpmüş, arsene wenger de bu kurt hocayla hatıra resmi çektirmiş gaza gelen hikmet hoca rotamız şampiyonlar ligi demiş ancak kocaelispor sezonu küme düşen rize'nin 6 puan üstünde bitirebilmişti.

    arsenal ise bu yenilgiden büyük dersler çıkararak premier lig'de o sezon bütün maçlarında gol atmayı başarmış, old trafford'da manchester'ı devirerek şampiyonluğunu ilan etmiş, fa cup finalinde de chelsea'yi sürklase ederek kupaya uzanmıştı.

    yıllar sonra gelen edit:
    hikmet hocamın ağzından dinleyelim bir de mevzuyu. beckenbauer'i kocaelispor'a getirmeyi nasıl kılpayı kaçırdığını :) ve sonrasında onun yerine reinhard saftig'i getirdiklerini anlattığından hemen sonra mevzuya giriyor. sanki kendi anısını anlatmamış da benim entry'i okumuş :)

    https://youtu.be/xi9vuhulimc?t=548

    yıllar sonra gelen 2. edit:
    sözlük yazarı takmabanaad sağolsun gollerin video kaydının linkini iletti. serhan çeviktürk arşivi olarak görünüyor video.
    20 yıl sonra sonunda görebildim golleri. buyrun efendim

    https://www.youtube.com/watch?v=qbid8je5xl0