ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
emlak balonu
-
bir ülke düşün; koca bir ülke. inşaat sektöründen ekmek yiyor. ülkenin hemen hemen tüm zenginleri müteahhit. yolda 19 yaşında hayvani jipe binen bir kız görüyorsun, babasının müteahhit olduğunu tahmin etmek seni ayrıcalıklı yapmıyor. koca koca sanayiciler sektörlerindeki mücadeleleri bırakıp inşaat işine giriyorlar. neden? kolay para. sonuç? az istihdam, çok ithalat, az ihracat. bankadan ev kredisi çeken insanlarla dolu her yer. bir de "bir sürü evim olsun, kiraya verir gül gibi yaşarım" demeye mahkum edilmiş bir ekonomi. kimse ev dışında yatırım yapmaya cesaret edemiyor. küçük esnafın rekabet gücünü bitiren avmler, zincir marketler bla bla. koca bir ülke banka patronlarına, müteahhitlere ve birkaç kodamana çalışıyor. diğerlerinin tek derdi ayın sonunu getirebilmek.
işte size "dönya devi" bir ülkenin hikayesi.
erkek yazarların saç tıraşı için ödediği ücret
mülakatlarda işe alınmama sebepleri
-
dallama patronun maas sorunca rakam vermenin de elenme sebebi oldugunu gorduk. ulan dingil sen maas veriyorsan ben de saatlerimi emegimi veriyorum sana. sanki bana hayrina para veriyor da istedigim rakami soylemek hata. ben istedigim rakami soylerim, sen kendi butcene gore degerlendirirsin bu adam bu parayi hak eder dersin verirsin ya da vermezsin. 10 koyun gudemeyecek adamlar boyle patron olup emekciyi ezmeye calisiyor ya en cok bunlari islak odunla doveceksin.
not: isverenim
vergi kaçırmak başkadır vergiden kaçınmak başkadır
-
demiş ki, normalde bu parayı ensar'a vermek istiyoruz. ama öyle yaparsak direkt cebimizden çıkıyor.
"halihazırda harcamış olduğumuz parayı vermiş olsak, devletin kasasına gireceğine, ensara gitsin. o zaman kızılay'a yollayayım, oradan ensar'a yollarım. "
sonuç: devlet ensar'ı 7-8 milyon fonlamış oldu. normalde vergi denetçileri bu adamları asmalı.
konuşan kızın göğüslerine bakmak
-
hem konum hem de içerik olarak aslında ingilizce bilip gene de altyazıları okumaya benzer..
bilirsin aşağıda farklı bir şey yok, ama gene de gözlerini alamazsın.
bağlaç olan de'yi ayrı yazamayanlara tavsiyeler
-
hâl eki olan -de'yi çıkardığınızda cümle, yapısal olarak bozulur:
iş yerinde geç saatlere kadar çalıştık.
izmir'e ağustosta gideceğiz.
kimliğinizi yanınızda bulundurunuz.
bağlaç olan "de"yi çıkardığınızda anlam daralır ama cümleniz hâlâ sağlamdır:
ben de sizinle geliyorum.
bekledim de gelmedin.
ona bugün de ulaşamadık.
akılda tutun, %99,9 çalışır.
35 fransızın thy marsilya uçağından indirilmesi
-
sonuna kadar okudum fakat fransızlara mi gömdün bize mi gömdün hiçbir şey anlamadım.
tanım: vandal fransızların hak ettiğini bulması.
lavaboya kusmak
-
eşimin yaptığı eylemdi. kızımıza hamileydi. allaam o ne kusmalar. arabayı filan yolda durdurup kaldırıma yapacak kadar. o kadar ani olurdu ki bu his, kusulacak yerin müsaitliği vs. hiç önemli olmazdı. banyoya koştuğunda da klozete yetişemezdi mecburen lavaboya.....
bir gün, yine o klozeti temizlerken farkettim, hiç rahatsız olmadığımı. sonra bu kusmalara sebep olan o küçük kız yüzüme kustu başka bir gün, kustu dediğim içtiği tüm sütü çıkardı şerefsiz. o zaman da hiç rahatsız olmadım. hatta gülmekten sütün bir kısmını çocuğa geri püskürttüydüm.
velhasıl hep öyle içilen, sıçılan, iğrenilen ortamlarda olmuyor bu iş diyip, aile bakanlığı kamu spotuna çeviririm mevzuyu.
galatasaray
-
takımım.
sene 1996-1997, yer: kireçburnu-evde babannem, amcamlar ve halam var.
babamlar 4 kardeş,
babam ve halam: beşiktaş'ı
büyük amcam: fenerbahçe'yi
küçük amcam:galatasaray'ı
tutuyorlar.
büyük amcam soruyor "hangi takımlısın?" diye, "en büyük fener" diyorum, para veriyor.
halam soruyor, "hangi takımlısın?" diyor, "en büyük amokaçi" diyorum, aferim diyor. amokaçi o zamanlarda benim için her şey, beşiktaş'ta bir tek amokaçi var sanıyorum, diğer 21 topçu diğer takımda. beşiktaş yenince adam tek başına kazandı diye düşünüyorum...
küçük amcam en sevdiğim amcamdı, o soruyor "hangi takımlısın lan eşek sıpası?" diyor, "rerere rarara gassay gassay cimbombom" diyorum. sanırım soru sorarkenki samimiyetinden olsa gerek galatasaraylı kalıyorum...
o yüzden belki de, fenerbahçe parayı, beşiktaş özveriyi, galatasaray ise samimiyeti temsil ediyor aklımda.
o gün bugündür galatasaraylıyım, küçük amcam şu anda şizofren, herkesin ona komplo kurduğunu sanıyor, farkında olmadan gerçekte olmayan kişilerle konuşuyor. üç yıl boyunca kayıptı geçen gün babanneme gitmiş bir hafta sonra yine yok olmuş... üç yıl önce kaybolmadan önce beni görmüştü, maça gidiyordum galatasaray formam vardı, sarıldı, "sen birtanesin" dedi. iyi ki galatasaraylıyım dedim, iyi ki.
bu tarz benim'in tv8'den kaldırılması
-
(bkz: kan benim damar benim)
debe edit: daha mantıklı bir entryle bu listeye girmeyi ben de isterdim tabii. siz yine de kadın bedenini kullanıp çağdaşlaşmayı yalnızca maddi boyut üzerinde gelir elde etmek olarak algılayan bir zihniyetin ürünü olan bu programları izlemeyin, izlettirmeyin efendim.
yurtiçi kargo çalışanının katliam çağrısı
-
yurtiçi kargonun adres ve kimlik bilgilerini kaydettiği yetmiyor, bütün çalışanları kafasına göre canı isteyince o bilgilere ulaşabiliyor ama kimse bunun üzerinde durmuyor mu? bu nasıl iş lan?
siz nasıl bu kadar rahatsınız?
sezen aksu şarkılarında geçen acımasız sözler
-
yürüyorum hasretin acının üstüne
sığmıyorum dünyaya dar geliyor
geceler mi uzadı bu karanlık ne
gönlümün bayramları, şenliği söndü
seni kimler aldı kimler öpüyor seni
dudağında dilinde
ellerin izi var
deli gözlerin gelir aklıma
gülüşün, öpüşün, iç çekişin gelir
seni kimler aldı kimler öpüyor seni
dudağında dilinde
ellerin izi var
batı avrupalıların kıvrak zeka eksikliği
-
yurttaki mutfak zamazingosunun acma kapama mandalinin arkasindaki yay kırılmıstır. alet mandalin kendi agirligindan dolayi zirt pirt kapanmaktadir`. danimarkali, malin iade tarihinin gecip gecmedigine bakmak icin aletin garantisini, satin alma belgesini vs. arastirmaya baslamistir. (tahminen) irlandali olan ise telefon rehberi ariyordur ki, sari sayfalardan tamirci bulsundur, isleri yoluna koydursundur. turk gelir, gazeteden kopardigi kagidi kivirip mandalin kenarina sıkıstırır. (avrupanin dort bir yanindan tebrik telefonlari yagar)
o gazete parcasi uzun sureler boyunca sanki aletin orijinal parcasiymis gibi diger milletlerin ogrencileri tarafindan ozenle korunur, alet kullanildiktan sonra yine ayni sekilde ayni yere takilir. baska bir gun, olaydan habersiz baska bir turk mutfak robotunu kullanmak uzere gelir, gazete parcasini cikarip yere atar. aletin kendi kendine kapandigini fark ettiginde mutfaktaki diger ogrenciler onu uyarmak ve "bak kardesim, iste o parcayi yere atmayacaktin, git bir gazete bul kivir vs." demek uzere harekete gecmislerdir. daha agizlarini acamadan eleman mandalin kenarina kibrit copunu sıkıstırmıstır bile.