hesabın var mı? giriş yap

  • zamanında yılmaz güney abimizle feyecanlı bir aşk yaşamış oyuncu. yani bir nevi çirkin kral'ın güzel sevgilisi olmuştur. özellikle bu aşk, yılmaz güney'in yazıp yönettiği altın portakal film festivalinde en iyi film ödülü alan bir çirkin adam filmiyle başladı. ( 1969 ) feri cansel bir yandan şöhret kapısını aralarken, diğer yandan yılmaz güney'e vurulmuştu. gerçi gerek yılmaz güney'de gerekte diğer ilişkilerinde şansının yaver gitmediğini söylemek lazım. yani özel yaşantısındaki şanssızlık, yaşamına da mal olmuştur cansel'in.

  • çoğu zaman bana nasıl bu kadar sabırlı, sakin, tahammüllü olduğum soruluyor. sanıyorum bunun sebeplerinden biri üniversite okumamış olmam. türkiye'de sarsılmaz ast üst ilişkisiyle, statükocu yapısıyla, kraldan çok kralcılığı ile, kayırmalarıyla, kaydırmalarıyla, entrikalarıyla tam bir ortaçağ derebeyliği zihniyetiyle yönetilen bu kurumlarda örselenmediğimden cebimde bolca tahammül kaldı diye tahmin ediyorum.

    savcılığa verdiğim her 10 ifadeden 7'si öğretim üyelerinin şikayetleri üzerine oluyor. asker değil, adnan hoca değil, milletvekili değil. bu öğretim görevlileri "eleştirel düşünce", "fikir ifade özgürlüğü", "mantıksal çözümleme" öğretecekler.

    siz kimsiniz yahu? kendinizi ne zannediyorsunuz? kim sizi bu kadar havalara çıkardı? paper'larınızı alsam, önce intihalleri ayıklasam, sonra da yerel, ucuz, parayla makale yayınlayan mecralardaki yayınlarınızı elesem, h-index'inizi hesaplasam bir avuç düzgün insan kalırsınız. onlar da zaten öğrenciyi düşmanıymış zannetmeyenler çıkar. geri kalanınız hayata daha iyi bir akademisyen, daha iyi bir eğitim adamı, daha iyi bir insan olarak tutunmak yerine zamanında bedelini biat ederek ödediğinizi düşündüğünüzden aynı bedeli ödetmeyi hak gördüğünüz o çürük sistemin boktan çarklarını yağlamaktan başka bir iş yapmıyorsunuz.

    o çarkın içinde onunla beraber kül olup gideceksiniz. yerinize yepyeni aklı beyni açık bir nesil gelecek. sizi ne kimse hatırlayacak ne de kimse size minnet duyacak. tarih sizi ufak puntoyla ufak utanç dolu bir paragrafa sıkıştırdığıyla kalacak.

    sizin vereceğiniz eğitimin bende eksik olmasından dolayı da son derece memnunum. gelecekteki tercihlerimi de sizin gibilerin olmadığı bir dünyadan yana yapmaya devam edeceğim.

  • "adam pide kuyruğunda -abi ben alıp çıkayım, iftara yetişeceğim! diyor. biz hobi amaçlı mı bekliyoruz lan. yatıya mı kalacağız fırında. "

  • neredeyse tüm batı avrupa'nın çalışma şartlarında, hatta daha fazla, çalışıp 2500 lira para kazanmaktır. bir de buna asalaklık, rahatlık, tembellik, ücretli işsizlik diyen çıkabilir bu memlekette. çünkü bizim ülkemizde patron arkadaşlar bir insana üç kuruş maaş veriyorsa gece gündüz, haftasonu çalıştırmalı, asgariden sigorta yapmalı - ya da hiç yapmasa daha iyi, 2500 lira verdiği için ruhunu bile satın alabilmeli. yoksa ne olur? hop başka ülkeye taşınır, sizi işsiz bırakır, ekmek vermez. ekmek parası kazanacaksanız evinize makul saatte dönmeyi, ailenizle de vakit geçirmeyi düşünmeniz asalaklıktır, tembelliktir, işe yaramazlıktır.

  • bu parodi haber falan mi? ciddi ciddi pandemi yilinda kar edene ekstra vergi mi getirecekler? ulkeler vergi erteleme, daha fazla geri vergi odemesi, kira artis durdurumu, maas yardimi gibi ekonomiyi destekleyen politikalar izlerken hukumet ciddi ciddi ekstra vergi mi getiriyor?

    "hazine ve maliye bakanlığı, covıd-19 pandemisiyle yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı hazine’ye gelir getirici yeni bir düzenleme için hazırlık yapıyor. "

    ekonomik sikintilara karsi "hazine'ye gelir getirici" duzenleme. komedi sovu mu bu abicim napiyorsunuz siz?

    bir de tabi "geçici madde", ne kadar gecici oldugu da artik sana kalmis.*