ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çocuk viyaklaması terörü
-
her ne kadar başlık sahibi linç edilmeye çalışılsa da katıldığım önermedir.
anlatayım: öncelikle çocuk bu ağlar, zırlar genellemesine katılmıyorum. uzun yıllar amerika’da yaşadığım için buranın çocuklarını referans gösterebilirim. geçen markette 5 yaşındaki bir çocuk babasıyla sakince kendisinin istediği şekerlemeyi neden almadığı konusunda 10 dakika tartıştı. haksız olduğunu anlayınca da sustu. buradaki birçok çocuk böyle. yani bir çocuğun ailesinin yanında derdini anlatmak icin seçtiği zırlama yöntemi tamamen anne ve babasının yanlış iletişiminden kaynaklanmaktadır. lütfen şu çocukları düzgün yetiştirin.
bretagne
-
kendilerine ait bir bayrakları bile var; http://flags-and-anthems.com/…te/flag-bretagne.html
ve bu bayrağı çok seviyorlar. facebook'ta bayraklarını profil fotoğrafı yapanlar azınlıkta değil. ha, bir de türkiye'de çoğu kişinin bilmediği bir bilgiyi paylaşayım. genellikle isimlerinin sonu çift n ile biter. mesela servann, erwann gibi. kendilerine ait dilin etkisi; (bkz: brötonca)
(bkz: yann tiersen)
sizin kadar güzel olmak hemen yasaklanmalı
-
of. su cumleyi ben kullansam "kamil" derler. "komodo ejderi" derler. ama teoman deyince "oo super". kirildim lan.
8 ocak 2002 istiklal caddesi fotoğrafı
29 mart 2022 will smith'in özür dilemesi
-
eşinin finosu haline gelmiş bir amerikan çomarının "lütfen ödülümü geri almayın" özrüdür.
eşini gi jane'e benzetmiş lan adam, hastalığıyla küstahça dalga geçse tamam diyeceğim. başta sen de güldün ve relaks oturuyordun, sonra eşinin 5 karış suratını görünce düğmene bastı ve tokatladın chris'i.
işte kadınlar adamı rezil de eder vezir de eder. tarihtede koca koca hanedanlıklar, krallıklar çökmüş, will smith'in kariyeri bi kadın yüzünden 5 paralık olmuş çok mu.
debe edit: debe için teşekkürler. (bkz: sureyya arlican cicek cinayeti)
f/p oranı en yüksek erkek parfümü
-
yves rocher - ambre noir
daha önce kız arkadaşıma yves rocher'den parfüm almıştım çok memnun kalmıştı ancak erkek parfümleri olduğundan bile haberim yoktu. geçenlerde şans eseri gördüm. 100ml etiket fiyati 170 lira, kart çıkartırsanız 125 liraya geliyo, doğum gününüzde 1 alana 1 bedava. ayrıca kartı çıkartırken doğum gününüzü iki ay sonraya yazdırıyosunuz iki ay sonra gidip alıyosunuz bişey demiyolar. kalıcılığı da iyi bakmanızı öneririm
kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek
-
bir aydınlanma halidir ve bu hal başta kısa süreli bir yıkım getirse de sonradan yerini ‘’olsun lan, ben böyle iyiyim’’ demeye bırakıyor. en azından benim hayatımda böyle tezahür etti.
bir arkadaşımla konuşuyoruz, diyor ki ‘’hatırlıyor musun hani erdal vardı, o da seninle aynı dönem mezun oldu. işte o sonra mimarlığın üstüne antropoloji okudu şu anda meksikada’da zapatistalarla ilgili araştırma yapıyor’’ mideme bir yumruk iniyor ama hala nefes alıyorum.
başka gün okuldan birine rastlıyorum, ne var ne yok rutininden sonra, nerde çalışıyorsun soruları başlıyor. ben nihayet mesai saatleri insani, maaşı iyi bir işe girmişim, yıllarımı nasıl beş paraya ziyan ettiğimi anlatıyorum, o ‘’evet haklısın, ben de sonunda kendime geldim ve gelecek ay kanada’da sinema okumak için yola çıkıyorum’’diyor. ben buldumcuk olmuşken o bıkmış bile. yolunu çizmiş, hedefe nişan almış. ben hala aybaşına kaç gün kaldığını hesaplıyorum. o an sırtıma bir bıçak saplandı. zar zor çektim, yaşamaya devam ettim.
en son da bir arkadaşın amerika’da bir üniversitede ders vermeye başladığını öğrendim. benden iki yaş küçük bu adam şu an orda ben de burada onun yazdığı makaleyi okuyorum. bir an kendimden geçmişim.
ilk şoku atlattıktan sonra, durdum düşündüm. ne ki bu şimdi? tamam, onlar özel ama ben de harika punch yaparım mesela. içen cennete gider gelir. birkaç kişiyi gülmekten işetmişliğim vardır, hep anlatırlar. ne işe elimi atsam öyle veya böyle tamamlamışımdır. belki çok sıradan şeyler bunlar, belki benim gibi milyonlar var ama huzurluyum olduğum yerde.(sanırım hala prozacların etkisindeyim) canım istese ben de giderim*ama ben burada olmayı seçtim. sıradan insanlar ordusunun yıkılmaz bir neferiyim artık. mutfakta punch yapıyorum.
yaran fıkralar
-
adamın birisi bir gün, trabzon'a gitmiş, bir meyhanede oranın yerlisi bir adamla kafa demlemeye başlamışlar.
bir ara, karadenizli'nin belinde, kabzası havalı, elde oyulmuş bıçağını görmesin mi???
-bıçağına bayıldım, demiş adama, masaya bir 50 lik banknot basarak, aldım gitti!
-pen piçaumi vermem!!! demiş karadenizli....
-al, sana 100 o zaman!! diye vurmuş 100 lük banknotu masaya!!
-vermem! demiş kararlı bir şekilde karadenizli!
-oooo amma uzattın ha, demiş bizimki. bak bu son teklifim! al sana 300 tl. daha da param kalmadı!!!
-haçan sen anlamiymisun, vermeyeceğum dedum piçağumi!!!
adam takmış bi kere bıçağa!! çıkarmış bileğindeki rolex saati...
-bak arkadaş, bu var ya bu, hayatında göremeyeceğin kadar para eder. bak son teklifim, veriyon mu bıçağı?
-haçan arkadaşum, ne istersen iste, piçagumi isteme penden!!!
-sen ne kaçırdığının farkında değilsin galiba!! bak, bu saat var ya, som altındır, kadranı sedef, düğmesi de yakut.
-haydaa, sen penu anlamaysun kaliba!!! vermeyceum daaaa!!! .. hele bak....diyelum ki aldum saatinu, verdum piçagimuuu ... yarin celdum kahveye, ha burda bir kahve içeceum...kalkti pirisu dedu baa "-ananu s..eyum.!!ha pen ne diyeceum ona, "altiyi çeyrek geçiii ???"
melis ayça değirmencioğlu'nun loris karius ifşası
-
(bkz: melis ayça değirmencioğlu kim amk)
edit: başlık başa kalmış.
tanım: loris karius adlı kişinin melis ayça değirmencioğlu (hala kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok) adlı kişiye twitter hesabı üzerinden yazdığı özel mesajı ifşa etmesi üzerine açılmış başlık.
getir ofisinde çalışan beyaz yakalı kızın videosu
-
bunun bir benzeri de tiwiterda çalışan bir kız yapmıştı.
elon şirketi alınca kızı bulup işine son vermiş.
aklıma o geldi
edit: twitterda ki işini anlatan kızın videosu
kitap olarak okumak isteyenlere bullshit job
ben kitabı okuyamam videosu var mı diye soranlara video
maalasef bu gibi uydurma işler günümüzde çok karşılaşılıyor ama kitabı okuduktan sonra linkedin de titleda yazanları görünce ağzınızı doldurarak hasssisktir lan diyebiliyorsunuz.
rüzgar erkoçlar
-
"10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. dünyalar benim oldu! içinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. saçlarımı, amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. o halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “oraya giremezsin! erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum..." demiş oyuncu. hele o son cümleyi okuyunca içim cız etti. 10 yaşında dahi o çocuk kalbi bundan dolayı pır pır ediyorsa, kararına kulp takanlara bok yemek düşer.