hesabın var mı? giriş yap

  • uzaktan eğitim okuyup diplomada örgün yazıyorsa saçma olan durum budur. biz acı çeke çeke okuduk. gerektiğinde derslerimiz uzadı, geceleri gündüzlere katıp çalıştık. bunun uzaktan eğitimle bir tutulacağını beklemek cidden örgünler açısından da can sıkan bi durum olurdu.

    doğru bir karar.

    edit : bana abuk subuk kuru bahanelerden mesajlar atmayın. bu kazanılmış hak felan da değil. sen buna başvururken zaten bir haksızlığa başvurmuşsun. göz göre göre devlet eliyle bütün o okuyanların hakkına girmişsin. burda hak felan yok. şimdi kalkar da bu konuda geriye dönük dava açılırsa ben kalkar örgünlerin mağduriyeti adına dava açsam ne olcak o zaman. biri yazmış 2-3 üniversite dışında örgün öğretim dezaten bi bok yok. ulan tırrık o kadar kolaysa git örgün oku o zaman. bende istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde okudum. hocalar dahil kimse sevmezdi uzaktan öğretimi kimi kandırıyorsunuz.

  • cok gelismis bir ulkenin, bir basbakaninin, bir konusmasinda gecen, magduriyet iceren bir soz.

    -boyle bir sey olabilir mi? soruyorum size olabilir mi? benim bakanimin cani cay cekmis ve icmek istemis ama yok demisler. ulan hepiniz o evdeydiniz. biz bu cay vermeyenlerle sandikta gorusuruz. varsa bir derdin sandiga gelirsin. oyle balkondan cay yok demekle olmaz. ben buradan edirne savcilarini da goreve cagiriyorum. o evde cay olup olmadigini kontrol etsinler.

  • yuva kurmayı başarmak ne yahu? bir başarı mi evlenmek sizin için? aksine ben bekar ve yalnız yaşayan insanların hayatla başa çıkmak açısından daha başarılı olduklarını düşünüyorum.

    edit: oha. daha önce hiç 176 kişi beğenmemişti yazdıklarımı. vay anasını be.

    edit 2: günaydın. arkadaşlar napiyosunuz? 473 kişi olmuş. neyse hastaydım. birazcık sevindim. hehehe. artık nasıl garibansam; beğeni sayısına seviniyorum.

  • sanırsın en-cinnu diyarından gelen kötü bir ruhu hapsediyor; kem alametlere nişan olmuş ruhani varlıklara pıranga vuruyor ki bir daha dünyaya hiç çıkmasınlar...

    ...kavanoz kapağı kapatıyor yaa! içinde salça, hadi bilemedin turşu olan cam bir kavanozun kapağını.

    bu ne hırstır, ne gözü dönmüşlüktür anlamıyorum. bir kavanoz kapağını kendine namus meselesi yapmayı ise hiç kavrayamıyorum; sanki acı çekmeden açılan kavanoz kapakları törelerimize ters, kan davasına gebe objeler.

    hayır bir de daha sıkı kapatınca değişen bir şey yok ki? alırsın kavanozu, sonuna dek çevirirsin... en sonunda da şöyle yarım saniye sıkarsın içine hava almasın diye.

    bunun için kafadaki kılcak damarları çatlatmanın, spartalılar gibi manyaklaşmanın anlamı nedir allahasen...

  • sabahları güneş doğmadan kalkıp, doğrusal bi hatta lastik tekerler üzerinde ilerleyen dev konservelere istifleniyoruz. büyük plastik kutuların başında 9 saat geçireceğimiz binaya gidene kadar kafamızı elimizdeki küçük plastik kutulara gömüyoruz. 9 saat sonra aynı konservelere tekrar yüklenip barınaklarımıza gönderiliyoruz. barınaklara döndüğümüzde bi süre daha plastik kutulara boş boş baktıktan sonra yatıp diğer bir güne uyanıyoruz. hiçbir hayvan görmeden, hiçbir ağaca dokunmadan, toprağa basmadan, kafamızı kaldırıp gökyüzüne bakmadan...

    birkaç yüzyıl önce yaşamış sağlıklı ve huzurlu bir çiftçinin distopyasında yaşıyoruz. bu distopyadan kurtulma fikrinin kendisi başlı başına bir ütopya.

  • tabii ki tatsız bir durum, özellikle her maça kollarda respect yazısı ile çıkılan bir uefa organizasyonunda.

    durum bence şuursuzluk ve fazla hassasiyetten ibaret, ortada bir ırkçılık olduğunu düşünmüyorum. öncelikle şu görsel fotoğrafı bir bırakalım. üstü mor olanlar futbolcu, yeşil ve altın rengi olanlar ise teknik ekip ya da çalışan. en sağda ise pierre webo var.

    1. hakem ve 4. hakem rumen. kendi aralarına rumence konuşmaları kadar normal bir durum yok. cüneyt çakır da avrupa maçlarında kurmayları ile telsizden türkçe konuşuyordur herhalde.

    bir pozisyon sonrasında kenardan yükselen sesler duyuluyor, seyirci olmadığı için daha net dinleyebiliyorsunuz. sonra muhtemelen 4. hakem telsizden 1. hakeme olağandışı bir durum olduğunu belirtiyor ve teknik ekipten birini bildiriyor. bildirirken de "negro" dediği duyuluyor. hakem de gelip webo'ya kırmızı kart gösteriyor. ancak neden webo kırmızı kart görüyor onu bilmiyoruz. hakem daha kırmızı kartı göstermeden webo zaten sinirlenmiş durumda ve hakeme "bana neden negro dedin" diye sinirleniyor.

    öncelikle, yukarıdaki fotoğrafa baktığımızda teknik ekipteki tek siyahi ismin webo olduğunu görüyoruz. 4. hakemin başakşehir teknik ekibindeki herkesi bildiğini, webo'yu tanıdığını düşünmüyorum. bu yüzden ayırt edici olduğu için kendi dilinde "siyah olan" demiş, yani webo'ya ırkçı bir söylem olarak "negro" kelimesini kullanmamış.

    bir de şu açıdan düşünelim; yedek kulübesinde herkes 170 olsa ve kart gösterilecek adam 195 boyunda olsa, "uzun olan" dendiği zaman problem olmayacaktı. çünkü bu hakaret etmek için söylenmiyor, 4. hakem orada ayırt edici bir özellik olarak hakeme kolaylık olsun diye söylüyor. (parmağı ile gösterse o kadar kalabalık içinde hakemin seçebilmesi mümkün değil) buradaki nokta, rumence siyah kelimesinin "negru" olması ve ırkçılık için söylenen "n word"e çok benzemesi, hatta muhtemelen aynı kökenden gelmesi. yani türkçe olarak "siyah" ya da almanca olarak "schwarz" deseydi hakem (aynı dili konuştuklarını göz önünde bulundurmak lazım) bu sorunların hiçbiri olmayacaktı.

    ama uefa bu kadar yoğun bir ırkçılık karşıtı kampanya yürüttüğü için çalışanlarını, elbette bunun içinde hakemler de var, bu konuda bilinçlendiriyor ve dikkat etmeleri gereken durumları tembihliyordur. eğer uefa gerçekten bu konuda sıkı bir tutum izliyorsa, hakemin de o kelimeyi kullanmaması gerekir elbette. burada ben hakemin boşluğuna geldiğini düşünüyorum, dediğim gibi ağır bir şuursuzluk var. maçların seyircisiz oynanması ve stadyumun çok sessiz olması da denk gelmiş. normal bir maçta hakemlerin konuşmalarını bu kadar çok duymuyoruz, yani her maçta olabilecek bir durum bu, oluyordur da olmuştur da.

    peşin edit: hakemi savunmuyorum, ancak yargısız infaz yapılmasından da yana değilim. sadece kendi görüşümü belirttim. hakemi tanımıyorum belki gerçekten ırkçıdır, bunu bilemeyiz ancak bu maçtaki eylemin bir ırkçılık eylemi ya da dışavurumu olduğunu zannetmiyorum.

  • stadyumu olmadığı ve maçlarını zannedersem 6 ayrı stadyumda göçebe şeklinde yaptığı bir sezonda, ekonomik olarak pek de iyi gitmezken ve hakemler tarafından 10 tane kırmızı kartla cezalandırılacak kadar örselendiği bir ligte,

    55-65bin kişilik mükemmel stadyumlarında oynayan, biri 10 penaltı almış biri sıfır kırmızı kart görmüş yani kısaca önü pek fazla tıkanmayan, kurulu düzen tarafından sürekli el üstünde tutulan 2 büyük rakibinin önünde 29 uncu haftayı lider bitirmiştir.

    daha da bir şey demiyroum. şampiyon olamasa da bu sene benim için çok büyük işler yaptı bu takım. feyenoord, tottenham, liverpool zaferlerini de ekliyorum bunlara.