hesabın var mı? giriş yap

  • sinirden ellerimi ayaklarımı titretmiş rezalet.

    kayseri'den okuması için istanbul'a gönderdiğim, selvi boylu biricik oğlumun başına gelen rezalet.
    her ay binlerce lira taksidini ödediğim okulun böyle bir rezalete imza atması beni çok üzdü.

    yaşanan rezaletin baş aktörü mahmut alnıgeniş adlı bir tarih öğretmeni.
    öğretmen demeye bin şahit ister. keşke kpss'de barajı geçemeseymiş. (duyduğuma göre konya lisesi'nden gelmiş çamlıca'ya, şu anda bakan ve işadamı olan öğrencileri varmış. arkası sağlam belli ki)

    gencecik çocukları yağmur altında tek ayak üstünde bekleten bu vicdansız psikopat hocanın gereken cezayı alması için tüm yetkili mercilere başvuracağım.
    apar topar kayseri'den geldim ve oğlumun fanilası hala ıslaktı, çocukcağız zaten çelimsiz. umarım zatürre olmaz.

    bu nasıl bir eğitim nasıl bir disiplin anlayışıdır. sen kimsin mahmut alnıgeniş?
    umarım daha kötü uygulamaları olmamıştır bu mahmut adlı kişinin.

    edit: sağolsun özel çamlıca lisesi'nin müdürü ve sahibi muharrem gür bana ulaştı. bu mahmut isimli hocadan kendisinin de haz etmediğini söyledi. bu yaşanan olay sebebiyle gelecek ay taksidi bizden dedi.

    ama mahmut denilen öğretmenin kötü uygulamalarının peşini bırakmayacağım.

  • tam 87 yıl öncesinden gelmiş, tokat gibi bir cevaptır.

    ''bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştemal veya buna benzer birşeyler asarak yüzünü, gözünü gizler ve yanında geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. bu tavrın manası neye delalet eder? medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır.'' 1925 inebolu

  • benim.
    kızmadan önce bir sorun niye diye.

    dün gece 2 buçuk yaşındaki kızımla yatarken "biliyo musun sen çok güzelsin" dedi bana. bir de yanağımdan öptü. bırak en güzel türk kızı olmayı, kainat güzeli gibi hissettim kendimi. o yüzden en güzel türk kızı benim gün itibariyle. kafamda tacımla dolaşırım artık.

  • demokrasi
    aristokrasi
    otokrasi
    teokrasi
    meritokrasi
    plütokrasi
    teknokrasi
    etokrasi
    bürokrasi

    yukarıdaki kelimelerin hepsi iki kelimenin birleşimi ile oluşmuş kelimelerdir.

    kratos yunan mitolojisinde gücü temsil eden tanrıdır. yunancaya güç anlamında kullanılan -kratia eki olarak geçmiştir. bu ek fransızcaya -cratie, ingilizceye -cracy olarak yerleşmiş; türkçeye de -krasi olarak çevrilmiştir.

    önüne gelen kelime ile birlikte gücün kim tarafından yönetildiği yani iktidarın kimde olduğu anlamı taşıyor.

    demos: insan, halk - demokrasi: halk gücü, halk iktidarı.
    aristo: en iyi, seçkin, soylu - aristokrasi: soyluların gücü, soylular iktidarı.
    oto: kendi, tek - otokrasi: tek bir bireyin iktidarı.
    theos: tanrı - teokrasi: tanrıdan güç alan, dinsel yönetime dayalı iktidar.
    meritum: yeterli, yetenek - meritokrasi: nitelikli kişilerin iktidarı, liyakata dayalı iktidar.
    pluto: zenginlik - plütokrasi: varlıklıların, zenginlerin iktidarı.
    tekno: teknik - teknokrasi: bilim adamı, mühendis, teknolojist iktidarı.
    eto, etik: ahlak - etokrasi: ahlak kurallarına dayalı iktidar.
    büro: devlet dairesi - bürokrasi: devlet kademelerinin, devlet memurlarının gücü.

    ekleme: cokuzaktangecenbirgemi bilgilendirdi.

    kakistos: en kötü, yetersiz - kakistokrasi: en niteliksiz, en yetersiz kişilerin iktidarı.

  • öyle bir açıklama ki aşağıdaki gibi bir diyalog geçti sanıyorsun:

    -gizem selam :) esrar?
    +yok canım almiyim. aa nerde ezicen onu?
    -senin sarmısak öğütücü vardı ya geçen geldiğimde göstermiştin. onda öğütürüz :)
    +aa sahiden. hiç aklıma gelmemişti.

  • herhangi bir düşüncenin bir zihinden diğerine bilinen 5 duyuyu kullanmadan aktarımı olarak nitelendirilen olay. hücreler arası iletişimde bilinen 2 tür olan kimyasal ve elektriksel iletişimin bir sonucudur da denebilir. bir yere dokunduğumuzda dokunduğumuz yerle ilk teması kuran hücrelerimiz hemen arkalarındaki sinir hücrelerine kimyasal bir karışım ile durumu aktarırlar. arkadaki sinir hücreleri ise headquarterlarına (takma adı "beyin") saniyenin 20de 1i kadar bir sürede (ben hiç ölçmedim) gerekli mesajı aktarır. beyinde de gelen bilgiler işlenerek düşüncelerimiz oluşur.

    işte bu noktada dikkatinizi elektrikli aletlere çekmek isterim. bilinen her elektronik veya genel olarak elektrikli alet elektrik vasıtası ile bişeyler yapmaya çalışırken bu bişeylerin yanında ayrıca bazı radyofrekansları, radyasyon ve benzeri şeyleri üretir. bu nedendendir ki uçaklarda (sanırım yavaş yavaş bunun da önüne geçecek teknoloji geliyor) kalkış ve uçuş esnasında uçağın elektronik donanımı etkilenmesin diye yolcuların bütün zavazingolarını kapatmaları istenir.

    temel olarak insan vücudu elektrikle çalışan organik bir makinaya benzetilebilir (çok matrix oldu be) zira beyne iletilen verilerden tutun da kasların kasılıp gerekli forma gelmesi işleri için hep elektrik kullanılmaktadır. bu işlemler esnasında da vücudun diğer elektrikli aletlerde olduğu gibi dışarı bazı sinyalleri yolladığı bilinmektedir ve bu da herbirimizi wireless modem/router yapar. bu sinyallerin haybeye havada gezindiği bir ortamda bazı zihinlerin bunları yakalaması olasıdır. kac zitrilyon insan olduğunu düşündüğünüzde bu gerçekten normal. bunun için de standart radyo örneğini ele alabiliriz. birsürü verici ve birsürü alıcı. evet herkes hem radyo hem de radyo istasyonudur aslında. alıcıların da ayarları ile oynarsak farklı radyoları yakalama imkanımız var. yakın arkadaşların, karı kocanın, anne çocuğun, aşıkların alıcı ve vericilerini birbirlerine bilerek veya genelde zaman içinde bilmeden ayarlamış olmaları nedeni ile (akrabaların çok yakın dna dizilimine sahip olmaları da alıcı ve vericinin uyumunu kolaylaştırır) aralarında aynı anda aynı şeyi söyleme, birinin canı sıkkınken diğerinin anlayabilmesi, içinde bulunduğu mekana ve duruma trilyonlarca milimetre uzakta olunsa bile detaylarını tahmin etmekten öte net söyleyebilme gibi "şeyler" olabilmektedir. bütün bu şeylerin bir kısmı elbette geçmiş deneyimlerin ortaklığından oluşan anonim matematik formulündeki iki doğrunun kesiştiği noktaların gerçek hayattaki görselliği de olabilir fakat büyük bir kısmı telepatidir. ayrıca karşısındakinin vericisine direk odaklanabilen insanlar da vardır elbette. bunlar genelde hisli insan veya falcı olurlar. bu yeteneklerini maskaralık yerine insan kaynakları departmanlarında kullananlar da vardır elbet.

    hepimiz bir anteniz, karşımızdaki veya çok uzağımızdaki vericilerin sinyallerini yakalayabilecek alıcılara sahip şekilde. kimimizde (oran olarak da çoğumuzda) kullanılmayan organın işlevini kaybetmesi veya körelmesi gibi bu alıcılar paslanmış. fakat bazılarının alıcıları süper çalışıyor. etrafta uçuşan qatzilyon frekans var anlayan için.

    iste bu nedendendir ki kunteper dememek gerekiyor 3 sefer.