hesabın var mı? giriş yap

  • yanlızlığı bir varlık olarak görebilmektir.

    yanlız kalmaktan korkmayıp, yanlızlığa sarılıp bir varlık olarak görebilmeyi başardığında, etrafındaki samimiyetsiz olan herşeye minnet etmeyi de bırakırsın. bu sana öyle bir güç verir ki; senin yörüngende hep istediklerin olur. aldığın her karar senin mantığının ürünüdür. arkadaş olduğun herkes senin seçtiğindir. okuduğun kitap senin merakındır. dinlediğin müzik, bir gruba ait olabilmek için değil, kendi zevkin içindir.

    asıl korkulması gereken kalabalıklar içerisinde yanlız kalanlardır. çünkü; onlar yanlızlıktan korktukları için istemediği herşeyi yanında tutabilmek adına sahte gülümsemelerle yaşarlar hayatlarını. onlar yontulup istenilen kalıba sığdırılmış hayatlardır artık. mutlulukları başkalarının varlığına endekslidir.

    sonuçta yanlızlığı tercih etmek, insan içine karışmamak değil. gerçeği, yani senden başka hiç kimsenin sana senin kadar değer vermeyeceğine ikna olmaktır. böylece, insan olmanın sorumluluklarını yerine getirirken kendini de unutmazsın...

  • haftaiçi off olup caddede gezinirken gördüğüm midpoint'u kırıntı'yı filan tıklım tıklım dolduran havalı güruh! kimsiniz olm siz? mirasyedi misiniz nesiniz? diye haykirmak istemisligim vardır benim de, evet.

  • mehmet bey, sizlerin kullanmayı çok sevdiğiniz ağızdan cevap veriyorum;

    ''onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.''

    el-mütaffifîn, ayet 2-3

    mazlumun bedduasından sakınınız. çünkü onun duasıyla allah arasında perde yoktur."
    (buharî, müslim)

  • sonucu ne olursa olsun maçın adamının ronaldo olduğu maç. ulan adam şahsi olarak ve klüp bazında nirvanaya ulaşmış almadığı başarı kalmamış milli takımda finalde takımımı sırtlayamayacağım diye kariyerini tehlikeye atıp oynamaya çalışıyor, olmayinca kederinden hüngür hüngür ağlıyor. biz de barcelona'da 4 maça çıktım diye kendini türkiye'nin ilahı görenlere ağlayalım.

  • d: defne, a: anneannesi, olay saniyeler önce gerçekleşti:

    a: defnecim elma yemek ister misin?
    d: istemem.
    a: haydi bak soyuyorum ama!
    d: istemiyorum.
    a: tabağa mı koyayım elinde mi yersin?
    d: ye-miy-cem.
    a: ama haydi son kez soruyorum istiyor musun istemiyor musun?
    d: is-te-mi-yo-rum!
    a: sen bilirsin. bak ama ne güzel elm..
    d: istemiyoruuum!
    a: yani yemeyecek misin?
    d: yemiyceeeeeem!
    a: ama bak elma yersen ne sağlıklı...
    d: *ciyaaaaaaak*

    hemen ardından koşarak yanıma geldi, yüz kıpkırmızı, kaşlar alabildiğine çatık:

    - baba! elma yemek istemiyorum!
    - öyleyse yeme.

    böyle deyince bir an için dondu kaldı, ardından küçücük kollarıyla öyle bir sarıldı ki boynum kırılacak sandım.

  • karayollarına ait olmayan bir aracın, kuralları bilmeden yaptığı hareket sonucu oluşan kaza. gündelik hayatında otomobil veya motosiklet kullanan bir insan bu şekilde kontrolsüzce asla yola çıkmaz. buna benzer potansiyel kaza durumunu defalarca yaşadım ve dikkatli olarak, yol vererek kurtardım. ancak genelde 15-16 yaşındaki bu scooter sürücüleri durumun vahametinin asla farkında değiller.

    scooter kullanımı için de bir tür temel eğitim hatta a sınıflarından bir ehliyet zorunluluğu getirilmeli. böylece en azından temel kuralları öğrenmiş ve bazı refleksleri geliştirmiş olarak sokağa çıkarlar.