hesabın var mı? giriş yap

  • "mevlana gibi benim de her lafa verilecek cevabım var.
    amma ve lakin; olay anında değilde gece yattığımda aklıma geliyor sinir oluyorum!:)"

  • kabaca cımbızlama dediğimiz cherry picking, günümüzde en çok sosyal medya ve siyasette kullanılan bir yöntemdir.
    peki nedir bu ?
    tam bir çeviri yapacak olursak kiraz toplama adını aldığını görmekteyiz bu yöntemin; bunun nedeni ise insanoğlu kiraz meyvesini toplarken daha olgun kirazların daha lezzetli olacağını düşündüğünden daha çok koyu renk almış kirazlara yönelir. işte bu yöntem de kanıtların ve argümanların büyük bir kısmının kendilerine karşı olması durumunda kullanırlar, ve sizin mantıksal sonucu kabul etmenizi tam kabul etmeyenler için konumlarını destekliyor gibi görünen biçimleri, dönemleri, durumları veya alıntıları sizin önünüze sererler. bundan dolayı kişi asıl argümanı görmezden gelerek inanmaya meyil eder.

    aslından bu durum daha çok insanların tembelliklerinden ve ön yargılarından yararlanmaktadır.çünkü asıl resmi görmek dediğimiz tabir bizim için biraz çaba, araştırma ve okuma gerektirebilir. fakat biz insanlar günümüz modernitesinde daha çok kısa görselleri ve bunun gibi kısa ve bizi yormayan hap bilgileri daha çok kabul etmeyi severiz.

    işte cherry picking bu kadar etkili yapan bir diğer sebepte insan psikolojisinde bulunan doğrulama yanlılığı dediğimiz şeydir. burada tembellikte ziyade insanın inançlarını veya değerlerini doğrulayacak veya destekleyecek bir şekilde arama, yorumlama, tercih etme ve hatırlama eğilimidir devreye girer. insanlar, görüşlerini destekleyen bilgileri seçtiklerinde, aksi bilgileri görmezden geldiklerinde veya belirsiz kanıtları mevcut tutumlarını destekliyormuş gibi yorumladıklarında bu ön yargıyı sergilerler. sonuçları genellikle yanıltıcıdır ve insanları yanlış bir inanca veya yanlış bir sonuca yönlendirebilir. bir konunun tüm yönlerini anlamadan, sadece seçilen kanıtlara dayanarak kararlar vermek, yanlış politikalara, hatalı öngörülere ve çatışmalara yol açabilir. ayrıca düşünsel dürüstlüğe aykırıdır ve mantıklı tartışma ortamlarını zedeler.

    sonuç olarak insan beyninde arzu edilen sonuçlar, duygular ve derinlere yerleşmiş inançlar en güçlü pozisyonda duruyorken doğrulama yanlılığı dediğimiz etkiyi ortadan kaldırmak pek mümkün değildir. ancak eleştirel düşünme becerilerimizi eğitim ve öğretimle yönetilebilir ve en doğru sonuçlara ulaşabiliriz.

    bir örnekle bu durumu taçlandıracak olursak daha iyi anlayacağını düşünüyorum. fazla geri gitmeden 14 mayıs 2023 genel seçim sonuçları geri gidelim, herkes televizyonda seçim sonuçları açıklanmaya başladığında recep tayip erdoğan'ın aldığı oy oranının %60 olduğu kemal kılıçdaroğlu'nun aldığı oy oranının ise %30 ila 40 arasında olduğunu görmüştür. işte tam burada aa(anadolu ajansı) cherry picking yapmaktadır. yani sandıkların hepsi açılmadan ya da açılsa dahi sayın erdoğan'a giden oyları ilk öncelik vererek rakibi olan sayın kılıçdaroğlu'nu ezici bir üstünlük sağlamış havası yaratmaktadır.aynı şeyleri yine siyasi kısa videolarda veya söylemlerde de görmek mümkündür ve sosyal medyanın bir çoğu bunlarla doludur.

    siz siz olun farklı bakış açılarını ve doğruları görmezden gelmeyin.(bkz: propaganda/@zagalar)

    kaynak:1,2,3,4,5

  • oyuncak tavşanının boncuk gözlerini ısırıp kopartmış, yutup yutmadığını anlamaya çalışıyorum:

    - ılgın nerede bu tavşancığın gözleri?
    - ben onları ısırıp koparttım!
    - ama yutmadın, di mi?
    - (eyvah yakalandık bakışı) yere attım.
    - eğer yuttuysan altını değiştirirken kakanda görürüm biliyorsun değil mi?

    bu yeni bilgiyle ufku iki katına çıkan kızım birkaç dakika sonra yanıma geliyor ve:

    - baba ben artık kakamı tuvalette kendi başıma yapmak istiyorum. sen gelme. ben yaparım.

  • erkeklerden giyim kuşam tavsiyeleri almayın. dediklerinin tam tersini yapıp karşılarına çıktığınızda iki gram aklını kaybedecek bir dolu adamın bulunduğunu unutmayın.

  • az önce şöyle geldi.. "garnitürnüz bol, bayramınız et tadında olsun"

    yemek pişirme hocası mıyım, kasap mıyım, yamyam mıyım bilemedim. gittim geldim..

  • akp dönemi savcısına ait cümle. şaşırtmaz... sildirir bu başlığı da nasılsa. savcı değil mi, ona her şey serbest...

    ek olarak, yol vermeyen vatandaşa söylediği laf değil, (videodaki beyana göre) emniyet şeridinden giderken aracına çarptığı, kaza alanını terk etmek isterken karşı çıkan vatandaşa söylediği laftır. vatandaşı ezmeye çalıştığı da videoda gözükmektedir.

    ama olsundur, o savcıdır. ona serbesttir...

  • bu başlıkları benim hayat hikayemi yazmam için açtığınızı düşünmeye başlayacağım neredeyse :)

    1994'ün 4 mart'ında tam da bu başlıktaki gibi evlendim. o günden bugüne 25 yıldır da aynı adamla evliyim (en sonda size daha büyük bir bomba paylaşacağım.

    geçmişe dönecek olursak; eşimle bir yıl önceki haziranında tanışmıştık, bodrum'da aynı otelde çalışırken. ben bilmiyordum ilk başta ama eşim meğerse görür görmez aşık olmuş bana, ben bu kızla evleneceğim diye kararını bile vermiş. bense onu arkadaş olarak değerlendiriyor ve allah'da biliyor ya hiç bir şeyden de şüphelenmiyorum. yaklaşık iki hafta sonra bir gün dedi ki "ya böyle böyle düşündüm ve hissettim seni ilk gördüğümde, ama sonra baktım sende hiç öyle bir his ve niyet yok, vazgeçtim". ben ki cin geçinirim, şok oldum bunu duyunca "hadi ya, vallaha mı" falan diye saçmaladım sanırım. fakat içime de düştü bir şeyler sonrasında. neyse 2-3 gün sonra baktık el ele tutuşmuşuz. aileden uzağız zaten, kendimize bir yaren bulmuşuz, derken sevgili olduk. temmuz 1'de baktım söz yüzüğü almış bana. işyerinden arkadaşlarla bir restaurant'ta yiyip-içip taktık yüzükleri. nişanlandık kendi aramızda böylece. ben 20'yim o anda, eşim 23. bodrum'dan da marmaris'e geçtik o ara, iş değişikliği falan.

    "ağustos ayında evlenelim biz" diye geldi bir kaç gün sonra. dedim "yok artık, daha neler. aileler tanımıyor birbirini, lojman köşelerinde sürünüyoruz çalışıcaz diye.ne bu acele?". bir-iki daha söyledi, baktı ben direnç gösteriyorum, "iyi tamam, gidip ailelerle tanışalım o zaman en azından" diye strateji değiştirdi. neyse biz gittik eylül ayında önce benim ailemle, ki bende aile neredeyse yok gibi bir şey. babam ölmüş, annem yurt dışında, iki ablam var sadece iki de enişte. sonra onun ailesiyle, onun ailesi geniş ama dağınık, tanıştık. acele etmeyin falan sözlerinin ardından döndük geri. bu arada oteller kapandı, sezon bitti falan derken benimki işsiz kaldı. marmaris'teyiz ve kışın in-cin top atıyor o yıllarda orada. ben işe gidiyorum, eşim evle ilgileniyor. ama ne ilgilenmek; çiçek gibi her yer, uyanıyorum sofra hazır, yemekler pişmiş, çay demlenmiş. işe gidicem iş kıyafetlerim yıkanmış, jilet gibi ütülenmiş hazır. roller değişmiş ama olması gereken bu değil mi zaten. ben de maaaşı alıyorum eve bırakıyorum. öyle takılıp gidiyoruz. bu arada marmaris'te eşimin geniş bir çevresi var, beni hepsiyle tanıştırıyor. fakat enteresan bir şekilde herkese beni "eşim" diyerek takdim ediyor (buraya bir mim koyalım lütfen).

    yılbaşında bana küçük bir paketle geliyor. "allah allah, paramız da yok, ne aldı acaba" diye paketi açıyorum, içinden bir alyans çıkıyor. "ne bu diyorum", "yeni yıl hediyesi" diyor. "eee seninki nerde" diyorum, "param bir tanesine yetti" diyor. güler misin, ağlar mısın? ve biz yaza evlenmeye karar veriyoruz.

    eşim yılbaşından sonra bir kursa başlıyor. şirket yabancı ve kursu başarıyla tamamlar da işe alınırsa şartlar çok iyi. mart'ın 2'sinde kurs bitiyor ve eşim işe alınıyor. şirket işe başlarken bazı evraklar istiyor ve film de burada kopuyor.
    eşim eve surat beş karış geliyor. ben zannediyorum ki işe alınmadı: "boş ver, üzme canını, sezon açılacak zaten, başka bir iş bulursun" diyorum. "işe alındım ben, canım ona sıkkın değil ki" diyor. "eee, sorun ne o zaman" diyorum. "ben başvuruda medeni durumumu evli olarak belirttim, belgelerde bekar olduğum görülecek, adamlar 'yalan beyan da bulundun' demezler mi bana" diyor. "eee, n'olcak pekiyi şimdi" diyorum. sıkı durun! "bizim acilen evlenmemiz lazım" diyor. "başvurumuzu yapalım, zaten bir ay sonraya gün veriyorlarmış, ben o arada iş yerini oyalarım. ağustos'ta da düğünü yaparız" diyor.
    o yıllarda evlenmek için bu kadar fasarya gerekmiyor. 1-2 evrağı halledip ertesi gün başvuruya gidiyoruz. adamlar evrakları alıp "yarın sabah 10'da gelin, nikahınızı kıyalım" diyorlar!!!. nasıl yani? falan oluyoruz. bir ay sonraya gün verme, düğün salonunda, yazın olan düğünler içinmiş. tabii allah'ın marmaris'in de mart'ta kim sıraya girecek evlenmek için. şakayla karışık azıcık didiştikten sonra şahitleri ayarlayıp ertesi gün sabah nikaha gidiyoruz. hiç unutmam üzerimde lee cooper kot, levi's bordo bir t-shirt vardı. paramız olmadığı için eşime benimkiyle alakası olmayan dandik bir alyans alıyoruz, şahitlerle de orada buluşuyoruz ve evleniyoruz.

    yukarıda mim koymuştum ya hani.o kısım da şu; eşim herkese evli olmadığımız halde evliyiz dediği ve bana da dedirttiği için nikaha kimseyi çağıramıyoruz. nikahın akşamı saat 9'da mesaiye gidiyorum ben. çünkü iş yerimde de herkes beni, zaten evli biliyor. dolayısıyla evlilik izni bile kullanamıyorum.

    en büyük bomba şimdi geliyor. biz nikahı yaptıktan sonra ağustos'ta işlerimiz yoğun olduğu için, zaten kim uğraşacak düğün işiyle deyip, aileler de 'evlendiniz nasılsa' diye olaya baktığından düğün yapmadık. kız isteme zaten olmamıştı. böylece kuru bir nikahla evlenmiş olduk. bomba ise şu: bu aşamalar atlanınca aileler tanışamadı. şu an 25 yıllık evliyiz, aileler birbirini hala görmüş, tanışmış değil. ben onun ailesini, o da benim ailemi tanıyor, o kadar.

    belki de uzun süren evliliğimizin sırrı budur, kim bilir...

  • ön açıklama: bu entry ekşi sözlüğün bugünkü mahkeme karar tebliğinden sonraki 2. entrysiydi. moderatorler yemeyip içmeyip yine sildiler. şu an silinene kadar 4. entry. bu silme işlemi bu başlıkta bugün 2 kez gerçekleşti.

    tanım: ergen bir hanımefendinin mahkemecilik oyunu

    1. sulh ceza: 5
    2. sulh ceza: 7
    3. sulh ceza: 6
    4. sulh ceza: 6
    5. sulh ceza: 6
    6. sulh ceza: 4
    7. sulh ceza: 5
    8. sulh ceza: 0
    9. sulh ceza: 1

    evet, 2. sulh ceza öne geçti, ama dikkat, 3 ve 4 de peşinde...
    ama 1. ve 5. sulh cezayı da yabana atmamak gerek...

    sulh ceza hakimliklerinin neye göre seçildiği konusunda @buongiorno önemli bir bilgi verdi:
    "aslında aktif olmak değil. mahkemeye tevzi oluyor. yani atanıyor rastgele."
    teşekkürler, bu durumda 2. sulh ceza en şanslısı

    8. sulh ceza yok mu nerde bu devlet!!!

    ----------------------
    ekşi sözlükte kendisi ile bu kadar uğraşılmasının sebebinin küçük (cidden oransal olarak son derece küçük) bir parçası aşağıda yer almaktadır:
    hangi mahkemelerin hangi sayılı kararıyla hangi tarihlerde silindiği derlenmiştir.

    1) 19 haziran 2015: t.c. ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 18.06.2015 tarih ve 2015/2547 d.iş sayılı kararı
    2) 22 haziran 2015: ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 2015/2581 d.iş sayılı ve 20.06.2015 tarihli kararı
    3) 24 haziran 2015: t.c. ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin 23.06.2015 tarih ve 2015/2525 d.iş sayılı karar
    4) 29 haziran 2015: t.c. ankara 6. sulh ceza hakimliği'nin 23.06.2015 tarih ve 2015/2553 d.iş sayılı kararı
    5) 9 temmuz 2015: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin 2015/2682 d.iş sayılı ve 07.07.2015 tarihli kararı
    6) 10 eylül 2015: t.c. ankara 1.sulh ceza hakimliği değişik iş no:2015/3548 ve 04/09/2015 tarihli kararı
    7) 27 nisan 2016: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin 2016/2423 d. iş ve 26.04.2016 tarihli kararı
    8) 15 haziran 2016: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin 2016/3411 d.iş sayılı kararı
    9) 1 temmuz 2016: ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı
    --> 28 eylül 2016 ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı(*)
    --> 14 kasım 2016 ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı (*)
    --> 22 aralık 2016 ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı (*)
    10) 2 şubat 2017: ankara 9. sulh ceza hakimliği'nin 2017/754 d.iş sayılı ve 01.02.2017 tarihli kararı
    11) 3 mart 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin 2017/1333 sayılı d.iş sayılı ve 01.03.2017 tarihli kararı
    12) 16 mart 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin 2017/1631 d. iş sayılı ve 15.03.2017 tarihli kararı
    13) 4 mayıs 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği’nin 2017/3118 d. iş sayılı ve 03.05.2017 tarihli kararı
    14) 23 haziran 2017: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/5150 d.iş sayılı ve 23.06.2017 tarihli kararı
    15) 7 temmuz 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/5524 d.iş sayılı ve 06.07.2017 tarihli kararı
    16) 31 temmuz 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/5790 d.iş sayılı ve 28.07.2017 tarihli kararı
    17) 22 ağustos 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/6774 d.iş sayılı ve 21.08.2017 tarihli kararı
    18) 7 eylül 2017: ankara 6.sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 06.09.2017 tarihli ve 2017/6512 d.iş sayılı kararı
    19) 8 eylül 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 07.09.2017 tarihli ve 2017/6560 d.iş sayılı kararı
    20) 4 ekim 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 02.10.2017 tarih ve 2017/7135 d.iş sayılı kararı
    21) 9 ekim 2017: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 05.10.2017 tarih ve 2017/7635 d.iş sayılı kararı
    22) 11 ekim 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 10.10.2017 tarih ve 2017/7363 d.iş sayılı kararı
    23) 13 ekim 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 12.10.2017 tarih ve 2017/7743 d.iş sayılı kararı
    24) 20 ekim 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 19.10.2017 tarih ve 2017/7585 d.iş sayılı kararı
    25) 27 ekim 2017: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 26.10.2017 tarih ve 2017/8444 d.iş sayılı kararı
    26) 15 kasım 2017: ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 13.11.2017 tarih ve 2017/8217 d.iş sayılı kararı
    27) 29 kasım 2017: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 27.11.2017 tarih ve 2017/6949 d.iş sayılı kararı
    28) 21 aralık 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 20.12.2017 tarih ve 2017/9824 d.iş sayılı kararı
    29) 19 ocak 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 18.01.2018 tarih ve 2018/480 d.iş sayılı kararı
    30) 23 ocak 2018: ankara 6. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 23.01.2018 tarih ve 2018/524 d.iş sayılı kararı
    31) 14 şubat 2018: ankara 2.sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 12.02.2018 tarih ve 2018/1172 d.iş sayılı kararı
    32) 1 mart 2018: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 28.02.2018 tarih ve 2018/1801 d.iş sayılı kararı
    33) 14 mart 2018: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 12.03.2018 tarih ve 2018/2108 d.iş sayılı kararı
    34) 2 nisan 2018: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 30.03.2018 tarih ve 2018/2727 d.iş sayılı kararı
    35) 18 temmuz 2018: ankara 6. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 17.07.2018 tarih ve 2018/4936 d.iş sayılı kararı
    36) 26 temmuz 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 25.07.2018 tarih ve 2018/5227 d.iş sayılı kararı
    37) 8 ağustos 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 07.08.2018 tarih ve 2018/5572 d.iş sayılı kararı
    38) 25 eylül 2018: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 24.09.2018 tarih ve 2018/6488 d.iş sayılı kararı
    39) 26 kasım 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 23.11.2018 tarih ve 2018/8665 d.iş sayılı kararı
    40) 3 ocak 2019: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko’nun talebi üzerine verdiği 02.01.2019 tarih ve 2019/33 d.iş sayılı kararı

    edit: sabire meltem banko'nun sadece 1 temmuz 2016'da sildirdiği başlık sayısı 128. ekşiciler de boş durmamış öte yandan. başlık listesi için: (bkz: #71171989)

  • aralık 2007'deki bir röportajında şöyle buyurmuş:

    “ben karapınar’da 20 hanelik bir köyün çocuğuyum. köyler arası maçlarda çok top oynadım. daha o zamanlar yıldızdım. brezilyalı usulü kıvrak oyun stilim nedeniyle bana beyaz zico derlerdi.”

    http://www.aksam.com.tr/…futbolunda_jole_ekolu.html

    ***

    demek ki bülent hocam o yıllarda bir elf köyünde yaşıyormuş. köylü dostlarımızın, doğal görünümü itibariyle zaten sütaş peyniri gibi bembeyaz olan zico'nun rengini bile yeterince beyaz bulmamalarının başka açıklaması olamaz. valla tansiyonum düştü sabah sabah...

  • göbekli olup dar badi giymeleri bir de bu badiyi pantolon içine verip kalın kemer takmaları üstüne bir de bolero giydiyse lanet olsun.

  • ziraat bilmine dair iç burkan bir detay bu.

    gidiyorsun pazara, diyalog hep şöyle.

    -abi biberler acı mı?
    +karışık.

    ya da alıyorsun tatlı denen biberi, hop içinden mutlaka bir sürü acı çıkıyor.

    aga, niye bunu ayrı üretmiyonuz? lan teknoloji kurbağadan domates üretme seviyesine gelmiş, biberler hala karışık.

  • burayı basacaklar, onlar gelmeden söyleyeyim. 2022 yılında aşı karşıtlığı yapmak “dünya düzdür” demek kadar cahilcedir. insanlığın kurtuluşu aşılardadır. uğur şahin ve özlem türeci milyonlarca insanın hayatını kurtarmıştır. daha fazlasını kurtarmak için de çalışıyorlar.

    eklenti: ilkokul mezunu çaylaklar mesaj kutumu basmış :) arkadaşlar, cahilsiniz ve bu kadar cahil olmak tolere edilemeyecek kadar ayıp. bir aşının çalışma mekanizmasını dahi anlayamayacak düzeyde olmanız ülkemiz ve dünyamız adına endişe verici. aileleriniz eminim ki eğitim almanız için büyük fedakarlıklar yapıyor. gel gör ki çocukları orta çağ düzeyinde komplo teorilerini gerçek sanıyor.

    ben 50 doz aşı olmadım. sanırım 2 ya da 3 doz oldum. sonuncusu 1 yıl önceydi. çok yeni çok çok farklı bir varyant olmadıkça da yeni aşı yaptırmayı düşünmüyorum. çünkü virüse büyük oranda bağışıklık kazandık. çünkü temel düzeyde biyoloji biliyorum. aşının ne zaman gerekli ne zaman gereksiz ya da daha az gerekli olduğunu anlayabilecek kapasitem var. bu saydıklarım en fazla 3-4 saatlik bir okumayla edinilebilir. sizin için, sizden ziyade gelecek için üzüldüğüm nokta bu. kendinizi biraz olsun aydınlatabilmek ve cehaletten bir adım uzaklaşabilmek için hiçbir çabanız yok.

    birisi bana bunları söylese yerin dibine geçerdim. o yüzden şimdi o mesaj kutusunu yerine bırakıp google’a “aşılar nasıl çalışır” yazın.

    eklenti2: cahil değil, kara cahil bir gençlik geliyor. seçimden sonraki en önemli meselemiz milli eğitim. telefondan mesajlara cevaben bu yazıyı editlerken “2 ya da 3 doz aşı oldum” yazdım. üzerinden zaman geçtiği için çok düşünmedim. hemen üstüne gelen mesaj şu “insan aşı sayısını hatırlar, bu şekilde aşıların beyin fonksiyonlarını etkilediğini ispatlamış oluyorsun”. bakın ironi değil, şaka değil. buna inanan gerçek insanlar var. bu insanlar toplumda bizimke birlikte yaşıyor. çok üzücü lan. vallahi çok üzücü.