ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaratayım bakayım bana inanacak mı
-
tanrının mantığı. inanırsa yaşatırım, inanmazsa belasını silerim şeklinde devam eder.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''kızın fotoğrafını 495 kişi beğenmiş. o kadar insanın oyuyla bizim köyde muhtar seçiyolar lan.''
türkiye'ye ithal edilecek 5 bin yunan doktor
-
tus'ta asistan kontenjanı açmayan üniversitelerin, yunan hekimlere sınavsız uzmanlık eğitimi vermesini sağlayacaktır. insanlar senelerini veriyor tus'u kazanıp istediği bölüme asistan olabilmek için, madem asistan eksiği var tus'ta kontenjan açsanıza! isteyen gelsin çalışsın da sanki burada uzmanlık eğitimi almak isteyen hekim bulamıyorlarmış gibi açıklama yapılması çok komik.
hadise'nin bornozla kuaförünün kucağında hoplaması
-
berber dayaması 'nın level atlamış hali olan olaydır. erkek kuaförlerine sıçramaması dileği ile..
(bkz: berber hoplatması)
amerika'nın keşfi bana ait bir iddia değil
-
(bkz: kuzenimin iddiası)
kız yurtlarının 112 acil'i gereksiz meşgul etmesi
-
o kadar çok karşılaştım ki bunlarla. artık görünce ben sinir krizi geçirmek üzere duruma geliyordum.
klasik olay şu şekilde olur. gece 12-1 arasıdır aşağı yukarı. o saate kadar 200-300 arası hasta bakmissindir. içeri 112 ekibi sedye üzerinde genç bir kızla girer. yanında çok telaşlı olmayan 1-2 tiki arkadaşı da eksik olmaz.
yaklaşırsin sedyeye doğru. bir yandan ekipler acil servisin yatağına alırken 'hastayi' bir yandan durumu sorarsın getiren ekibe. hocam konversif sanırım cümlesi o saatte en son duymak istediğiniz cümleler arasındadır ama nafile.
yinede muayeneyi yapar gelen yakınlarından ne olduğuna dair bilgi alırsınız. olayın gereksizce 112 acili meşgul etmek olduğu anlaşılınca o sedyede 'ölü' gibi yatan genç kızımızın yanına yaklaşılır. büyükçe bir pamuğa alkol boca edilir ve ağız burun bununla kapatılır. derin derin nefes alması istenir hastanın.
pa pam! bir mucize olur ve az önce 'ölü' gibi yatan hiçbir şeye cevap vermeyen hastamız dirilir adeta! kendine gelir. olanları anlatır.
bizde müşahedeye alırız hanım kızımızı sakince iyice açılsın diye. yarım saat sonra tıpış tıpış gelir yanimiza ambulansla gelen gençler. noldu? deriz. biz iyiyiz gidebilir miyiz? derler. bakarsın duruma tamam dersin. çıkabilirsiniz.
ve o an gelir. ama bizim yurt buraya geldigimize dair bir kağıt istiyor verebilir misiniz? derler.
hay hay ne demek.(iç ses: şimdi laciverde boyadım sizi)
muayene fişi bastırılır. üzerine büyük büyük tam acilden taburcu oldukları saati yazıp ciddi bir sorunun olmadığı not edilir. kaşe-paraf yapılır. gençlerin yüzü düşer. somurtur küfreder gibi çıkarlar acilden.
peki niye? çünkü saat 1de taburcu olan bu gençlerin asıl amacı gece 3-4e kadar sokakta gezip tozmak. sonra yurda dönüp yeni taburcu olmuş gibi davranmaktır.
canlarım benim memlekette bı akıllı siz misiniz?
bunlar daha benim acilde gördüklerim. daha acil servise getirilmeden ambulansta 'tedavisi' yapılanları ambulans ekiplerimiz görüyor. allah sabır versin.
aşk-ı memnu'nun kitabı çıkmış
-
altunizade capitol d&r'da, kitap rafları arasında, 15-18 yaş arası olduğunu düşündüğüm bir hanım kızımız tarafından dile getirilen hayret ve sevinç cümlesi. muhtemelen son 2 yıldır ilk defa kitap okumasına neden olacak bu kutlu olayı giyim kuşam ve prozodi açısından kendisinden ve birbirlerinden ayırt etmenin mümkün olmadığı arkadaşları ile paylaşırken kulak misafiri olduğum kutlu haber.
aslında bir nevi yardım çığlığı olarak da algılamak mümkün. şu birkaç kelimelik kısacık cümleden bile son 20 yıldır yaşadığımız yadsınamaz mallıklar ile ilgili fikir edinmek mümkün değil mi a dostlar?
halid ziya uşaklıgil'i tanımıyor veya bu sıradan dizinin bir uyarlama olduğunu bilmiyor olması değil bence mesele. kanımca, çok daha ciddi bir mesele var bu cümlede!
kitap kavramı, "çıkan", zamanı gelince yeşeren veya düzenli servis edilen bir obje olarak algılanmaya ne zamandan beri başladı?
turfanda hıyar mı lan bu?
tamam gazetelerdeki boy boy ilanlardan, marketlerdeki cikletlerin kenarına koyularak satılanına; her televizyonu açtığımızda son yazdığı kitabını kameralara tutarak röportaj veren yazarlardan, dergilerin yanında eşantiyon verilenine, "kitap" ön planda sanki endüstriyel bir ürünmüş gibi algılanmaya başlanmış olabilir. ama bu kadar da mı koptuk gerçeklikten artık?
bir kitap, bir beste, bir heykel veya resim ne zamandan beri ısmarlama mobilya, kesilmiş çelik veya banttan üretilen buzdolabı muamelesi görmeye başladı arkadaş!
hani bu ülkenin çocukları manevi değerlere bağlı ve muhafazakar kişiler olacaklardı. hani şanlı tarihimiz ve asil milletimizle gurur duyacaktık. gavur ve gomonist propagandalarından koruyacaktık yavrularımızı. bu yüzden asmadık mı lan sağdan soldan 50 kişiyi. bu yüzen işkence görmedi mi binlerce genç aydın.
ne oldu gladio'nun pezemenkleri? daha bıkmadınız mı yalan söylemekten? "yanılmışız, her şeyi istediğimiz gibi uyguladık ama sonuç bklediğimiz gibi olmadı. özür dileriz" de demediğinize göre, o söylemlerinizin de hiçbiri sikinizde değilmiş demek ki!
manevi değeriniz ana akım` :mainstreammedya, milli değerinizwall street` borsası olunca, yine de şükredin bizim gençliğe hıyar ağaları. delikanlılar birbirini dürtüp "kalem ve klavye icat olmuş olum biz de yazabilecekmişiz" diye geyik de çevirebilirlerdi. size kalsa bu ülkeye bilgisayar ekipmanı olarak sadece mouse sokardınız ya...
aşk-ı memnu'dan akılda kalanlar
-
sen bihter ziyagilsin, aptallik etme.
jeff bezos'un sevgilisinin dicaprio'ya bakışı
-
aynen aynen. dicaprio da fakir olduğu için zengin kız fakir oğlan oynarlar.
sanat filmleri neden uzun oluyor sorunsalı
-
hayatında bir yere bakıp dakikalarca, saatlerce düşünmemiş kişilerin sorunu. ne kadar acele edersen et kardeşim, dünyaya yetişemeyeceksin. ayrıca, sanat filmleriyle ilgili tek sorunun süreyse eğer sen de kış uykusu'nu, fanny och alexander'ı falan izleme. şunları izle bak:
(bkz: üç maymun) - 109 dakika
(bkz: ta'm e guilass) - 95 dakika
(bkz: såsom i en spegel) - 89 dakika
(bkz: jungfrukällan) - 89 dakika
(bkz: vivre sa vie: film en douze tableaux) - 80 dakika
(bkz: rashômon) - 88 dakika
(bkz: walkabout) - 100 dakika
(bkz: zerkalo) - 108 dakika
(bkz: ida) - 82 dakika
(bkz: days of heaven) - 94 dakika
(bkz: iklimler) - 101 dakika
(bkz: yeraltı) - 107 dakika
(bkz: mommo) - 94 dakika
(bkz: skammen) - 103 dakika
(bkz: la double vie de véronique) - 98 dakika
(bkz: la haine) - 98 dakika
(bkz: krótki film o milosci) - 86 dakika
(bkz: un chien andalou) - 16 dakika
(bkz: vengo) - 90 dakika
(bkz: la jetée) - 28 dakika
(bkz: waking life) - 99 dakika
(bkz: noviembre) - 104 dakika
(bkz: rosetta) - 95 dakika
(bkz: sonbahar) - 99 dakika
(bkz: à bout de souffle) - 95 dakika
(bkz: yumurta) - 97 dakika
(bkz: süt) - 102 dakika
(bkz: bal) - 103 dakika
(bkz: gölgesizler) - 94 dakika
(bkz: c blok) - 92 dakika
(bkz: deux jours, une nuit) - 95 dakika
(bkz: eraserhead) - 89 dakika
(bkz: pi) - 84 dakika
(bkz: en passion) - 101 dakika
(bkz: ıvanovo detstvo) - 95 dakika
(bkz: stranger than paradise) - 89 dakika
(bkz: gabbeh) - 75 dakika
(bkz: persona) - 85 dakika
(bkz: trois couleurs: bleu) - 98 dakika
(bkz: trois couleurs: blanc) - 91 dakika
(bkz: trois couleurs: rouge) - 99 dakika
(bkz: smultronstället) - 91 dakika
(bkz: annie hall) - 93 dakika
(bkz: det sjunde inseglet) - 96 dakika
(bkz: a ay) - 100 dakika
(bkz: nun va goldoon) - 78 dakika
(bkz: un condamné à mort s'est échappé ou le vent souffle où il veut) - 99 dakika
(bkz: au hasard balthazar) - 95 dakika
(bkz: mouchette) - 78 dakika
(bkz: pickpocket) - 75 dakika
(bkz: quatre nuits d'un rêveur) - 87 dakika
(bkz: tabutta rövaşata) - 75 dakika
(bkz: kasaba) - 85 dakika
(bkz: höstsonaten) - 99 dakika
(bkz: 71 fragmente einer chronologie des zufalls) - 100 dakika
(bkz: koca dünya) - 101 dakika
(bkz: kynodontas) - 94 dakika
(bkz: nattvardsgästerna) - 81 dakika
(bkz: der siebente kontinent) - 104 dakika
(bkz: le diable probablement) - 95 dakika
(bkz: işe yarar bir şey) - 104 dakika
(bkz: viskningar och rop) - 91 dakika
(bkz: beau travail) - 92 dakika
(bkz: spring summer fall winter and spring) - 103 dakika
(bkz: in the mood for love) - 98 dakika
(bkz: daisies) - 74 dakika
(bkz: fallen angels) - 99 dakika
(bkz: cleo de 5 a 7) - 90 dakika
(bkz: titane) - 108 dakika
(bkz: adam's apple) - 94 dakika