hesabın var mı? giriş yap

  • chicago'da siradan bir sabah ;
    mary, bank of america'da orta duzey bi yonetici , yurttaslari yaklasik 100 yildir sabah filtre kahve iciyorlar.mary evinin altindaki ismi cok onemli olmayan coffee shop'tan donut ile kahvesini alip ofisine gidiyor.

    ızmir'de siradan bir sabah;
    sevda çorumlu , orta duzey bir isletmede sekreter , instagramda moda paylasimlari yapiyor, erkeklerden sikayetci cunku evlenecek adam yok , yurttaslari 200 yildir lokumla turk kahvesi iciyor fal bakiyor...sevda sabah nescafe yapip starbucks termosuna koyuyor kosedeki firindan simitini alip maasinin yarisi ile aldigi cantasina koyuyor.

    sevda cool... ben sirt cantam ve elde simit posetimle servise binerken tipsize bak der gibi suratima igrenerek bakis atiyor.

    sahi sevda niye boyle yapiyor?

  • burda 120 liraya masa donatacağını sanan bir genç ile karşı karşıyayız. o paraya bir porsiyon pattes tava yersin delikanlı

  • beyinlerinin iki lobu ayrilmis hastlarda* gorulen ve iki ayri kisilik olarak ele alinan iki lobun digerine baskin cikmaya calismasi sonucu olusan durum. hastalarin bir kolunun bagimsiz hareket etmesi* ve insani bogmaya calismasi ya da tanimadigi kisilerin isimlerini yazmasi kayitlara gecmis olaylardir.

  • en yakın rakibinden sadece bir kaç cm² daha büyüktür.

    edit: sözlüğün 28 milyonuncu entry'sinin bu olması gerçekten çok vahim oldu :/ bilsem şiir falan yazardım.

    edit 2: yozgat'taki dayıma selam gönderiyorum.

  • beklentimin altında kalmış filmdir.

    --- spoiler ---

    film yavaş başlıyor fakat 500 küsür sayfalık, worldbuilding'i devasa, politik, kültürel bir çok detayın olduğu bir kitap için anlaşılabilir olduğunu düşünüyorsunuz. fakat entrikalar, politik manevralar ve dini ve kültürel öğeler hiçbir zaman derinleşemiyor. karakterlerin de bu kısımları detaylandıracak kadar üzerine düşülmemiş. duncan'ın gözü kara, eğlenceli ama sadık olması ya da, gurney'nin asabi ve sonuç odaklı mizacı gibi bir bir kaç kelimeyle özetlenebilecek karakter özellikleri filmdeki karakterlerle bağ kurulmasını engelliyor. diyaloglar ise çok klişe ya da fazlasıyla boş geldi. karakterlerin boş boş uzaklara bakması bir de bunu yaparken slow motion efektine abanılması falan denis villeneuve'den beklemediğim şekilde yavan yapmış filmi. filmdeki geniş açılar tasvir edilen dünyaların büyüklüğünü sezdirse de detay eksikliği filmdeki bu mekanları canlı, yaşanan yerler olmaktan çıkarıyor. karanlık odalar, gölgeler içindeki salonlar geniş ama o dünya'ya ait kültür öğelerinden arınmış steril mekanlar ve bu da filmin içine girmeyi engelliyor.

    hans zimmer yapmış olsa da filmin müzikleri de çeşitlilik açısından kısır kalmış. baslara abanarak sizi etkilemeye çalışan generic doğu müziği olmaktan ileri gidememiş.

    filmi 3d izlememek için imax'e gitmedim. filmin vadettiği canlı sarı renkleri 2d olarak izlemek benim için boktan bir kaç sineğin yanımdan geçmesinden daha önemli fakat gittiğim arcadium sinemalarında özellikle filmin sonlarına doğru şafak vakti geçen olaylar çok bulanık ve karanlıktı. muhtemelen arcadium sinemalarında bir problem vardı çünkü fragmanlarda bu sahneler bu kadar karanlık gelmemişti.

    --- spoiler ---

    filme genel notum 6.5/10

  • hakkında bazı bilinmesi gerekenler:

    - çekim için bile olsa gittiği her mekanda hesap öder.
    - gurme olarak tanımlanmayı sevmez, kendisini gurman * olarak görür.
    - her fırsatta büyük fast food şirketleri ve gıda üreticilerinin ürünlerini eleştirir.
    - modernleşme adı altında mutfak kültürümüzün yavan hale getirilmesine karşıdır. gelenekten ve doğallıktan kopmadan gelişmeyi savunur.

    evet barbarvari bir şekilde yemek yediği oluyor arada ama ben alıştım.

  • yardım kampanyasını ciddiye alacak saflıkta birinin insanların beyniyle ilgili endişelendiğini de öğrendiğimiz beyan. vergi kaçakçılığının da es geçilmesi için laf salatası yapılmış. arsızlık ve aptallık örneği bir açıklama.