hesabın var mı? giriş yap

  • az önce önünden geçtim. yüzlerce iş makinesi şu anda o alanda. şiddet dışında hayatımda gördüğüm en çirkin manzaralardan biriydi. girişlere de tomaları dizmişler, protestocuları ezecekler heralde. güzelim ormanı katlediyorlar. birkaç yıl içinde yavaş yavaş yaptıkları yolun yanlarına da avmleri dikmeye başlarlar. araya bir tane cami sıkıştırırlarsa zaten kimse ses çıkarmaz.

    melih gökçek 30 yıldır bu şehrin başındasın. hiç mi sahiplenmedin, hiç mi için yanmıyor şu güzellikleri katlederken. bu kadar mı üvey evlat ankara senin için? yazıklar olsun. vicdansız adamlar. hırsınız batsın.

    paranız çok zaten. bir helikopter tutun da şu şehrin üzerinden bir gezin. ne kadar çirkin olduğunu görün. bütün güzellikleri teker teker yok ettiğinizi fark edin. sorsak yol yapmak sevaptır dersiniz. yol yapmak sevap da, allah'ın şu güzelliklerini ucubeleştirmek günah değil mi? bir kuşu öldürmek günah da, orada yüzlerce hayvanı öldürüp binlercesini yuvasından etmek günah değil mi? ne uğruna? inat, hırs, para.

  • yavuzcuk, bunu tekrar tekrar oku, hatta çerçeveletip görebileceğin her yere as. o her zerresini para bürümüş gözlerine insanlık nedir hatırlatır.

    "ne hırsızlık ne arsızlık yaptın da bizi bastırmaya çalışıyorsun? o meydanda olsan sen de yuhalayacak mıydın? ne ben, ne de ailem bizi yuhalatanın da yuhalayanın da ailesini tanımayız, ismini de bilmeyiz, ağzımızdan asla kötü söz söylemez, aklımızdan ve kalbimizden asla kötü düşünce geçirmeyiz.

    ancak biz seni dünyaya getiren o güzel kadını tanırız, ellerinden öper, önünde saygıyla eğilir ve olur da bir haddiniz bilmez ona dil uzatırsa bedenizmizi siper ederiz. sen yine de o onurlu ve güzel kadına laf etme şerefsizliğini gösteren bir alçak olursa, çık ve ilk konserinde beni berkin elvan'ın annesi gülsüm'ü yuhalat. gocunmam, yaralanmam, üzülmem. derim ki şahsenem bacı anamdır ona gelen bana gelsin."

    gülsüm elvan 03/12/2014 ankara

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…de_beni_yuhalat_.html

  • "sahnede eğer bir silah varsa mutlaka patlar." bunu hepimiz biliyoruz.

    gülse birsel de bunu o kadar göstere göstere, gözümüze soka soka yapıyor ki, bir sonraki sahnede ne olacağını anlamak hiç de zor olmuyor.. hatta ne olacağını çözdüğümüz için devamını izlemesi ziyadesiyle sıkıcı geliyor.

    misal;
    orçun, eylem'e içirmeyi düşündüğü kızları coşturduğu söylenen içkiyi cebinden çıkarıyor, eylem'e sesleniyor. birden annesi gelince, o elinde dursa bile görünmeyecek küçücük şişeyi panikle baharatların arasına atıveriyor. (ki cebine geri koyması daha kolay bir hamle olabilirken)

    hee bu demek oluyor ki, onu oradan alamayacak ve annesi onu yemeklere koyacak.

    peki yanıldık mı? hayır? aynen düşündüğümüz gibi de oldu.

    bu kadar mı? tabi ki değil..

    emir hasta yatıyor. rıza'nın deniz'e hediye ettiği orkideden oldukça rahatsız. çiçeğin ortamki oksijeni aldığını ve bu yüzden rahat nefes alamadığını söylüyor. çaktırmadan, deniz görmeden çiçeği terasa koymak için hızlıca çiçeği kapıp terasa çıkıyor. çiçeği masanın üzerine koyuyor. sonra da ne alakaysa çiçeği sulamaya kalkıyor. (çiçeği koy içeri gir, çiçek sulamak da neyin nesi) derken deniz'in sesi duyuluyor. panik yapan emir elindeki suyu nereye koyacağını bilemezken su yere dökülüyor ve koşarak içeri giriyor.

    hee, yere su döküldüğüne göre biri bu suya basıp düşecek.

    bi'şeyler bi'şeyler oluyor, diş ağrısı çeken bora terasa çıkıyor. "heh! suya basıp, kayıp düşecek kişi de geldi" diyoruz hepimiz.

    neden bora? çünkü tüm uğraşlara rağmen dişi çekilemedi, ayağı kayıp düşsün ki, diş kendiliğinden çıksın.

    eee yanıldık mı, hayır!

    çünkü gülse birsel, bir sonraki sahnede ne olacağını şıp diye çözmemizi sağlayacak basit oyunlar kurguluyor. ve bu da bildiğimiz, sevdiğimiz gülse birsel'e hiç yakışmıyor. kendisinden daha yaratıcı kurgular bekleyen bizleri hayal kırıklığına uğratıyor.

    şahsen ben uğruyorum.

  • bu konuda da mı bizimle yarışa girmişler? vay amk! bu adamlardaki hırs da kimsede yok...

  • diaspora ne diye sorsak uganda'lı bir futbolcu diyecek adamlar gelmiş ekonomi ve siyaset konuşuyor. ciddiye almayın.

  • ilay (4), ege (6)

    ilay: nasıl görünüyorum?
    romica: çok güzelsin.
    ilay: iyi de tarif et...
    romica: saçların rengini güneşten almış, gözlerim kamaşıyor bakamıyorum...gözlerin menekşeleri kıskandırıyor...
    ilay:hihihihi...
    ege: beni de tarif et...
    romica: saçların altın bir madalyon gibi parlıyor, gözlerin ise aynı adını aldığın ege denizi kadar derin mavi bakıyor...
    ege: yakışıklıyım yani...
    romica: evet, dünyanın en yakışıklısı sensin...
    ilay: kendini de tarif et...
    romica: saçlarım alev renginde bir deniz gibi dalgalanıyor, gözlerim bal gi...
    ege: bir kere senin saçını kuaför boyuyor, ayda bir de dibi geliyor, hiç kendini övme!
    romica: eşşoğlusu!%!!

  • sonucu yazalım
    -akp ve mhp oyları ile kabul edildi.

    eğer cinayetlere, tacizlere, tecavüzlere dair bir şey sunulursa sonuç:
    -akp ve mhp oyları ile reddedildi

    arkadaşlar bunları artık ezbere biliyoruz.