hesabın var mı? giriş yap

  • sömestır tatilinde, akşam evde otururken birden telefonum çalar, ilkokul arkadaşlarım buluşmuş ve beni çağırıyorlar

    ben: ben gidiyorum, ilkokul arkadaşlarım aradı, buluşmuşlar

    babam: oğlum boşver, napacaksın küçücük çocuklarla?!

  • tur bisikleti ile uğraşıyorum, anadolunun bazı yerlerine pedal çevirdim. hani kıyıda köşede kalmış dağ köyleri falan, tamam çok lakap duydum da. köylerinden birinde resmen muhtar bize şunu dediler, git kahveye şerefsiz mustafayı sor size yer göstersin.

    kahveye gittik. mustafa bey orda mı dedik, hangi mustafa dediler. şerefsiz olanmış dedik. şerefsiz mustaaaf benim diye birisi kalktı. çok distopik bir anadolu insanımız var adam bide benimsemiş ya sdlkfsşdfşlsd.

  • chicago'ya gidip yerinde yemedigim icin, adana kebap'i adana'da yememis gibi degerlendirin yorumlarimi.
    ankara'da 10 yil kadar once adi galiba "al capone" olan bi yerde yemistim ilk. sonra orasi kapandi yillarca hic bir yerde bulamadim.

    sansima abd'nin neredeyse her yerinde var, ancak ilginctir ki, kebapcidan donerciye, hamsiciden baklavaciya (ve bunun diger ulke mutfaklari icin olan varyasyonlari da dahil) her yerden ucer beser tane olan new york'da sadece bir yerde var. manhattan'da emmett's denen bir yer. sahsen begeniyorum, bazi kisiler pek de chicago'da ki tadi vermedigini soylesede, ben bayiliyorum buranin pizzasina. (ny'de olup baska yer bilen varsa yesillendirsin)

    philadelphia ve arizona (tucson) da da vardi, lakin su an isimleri aklimda degil. vancouver bc (kanada) da yok.

    uno pizzacisi, eminim chicago'da cok iyidir. zira cogu kisi ovuyor. ancak brooklyn'de olan uno'ya gitmeyin, zira hem chicago style deep dish pizza yapmiyor, hem de diger pizzalari cok kotu.

    abd supreme court hakimi "justice scalia"ya deep dish pizza hakkinda ne dusunuyorsunuz diye sorduklarinda, cevabi "pizza olarak adlandirmak hukuksuzlukdur" diye cevap vermistir.
    ıtalyan usulu pizza ile sadece adi ayni olup, birini begenip digerini begenmeyen cokca bulunur.

    bulundugunuz yerde varsa mutlaka denemeniz tavsiye olunur.

  • batı'nın giyim tarzını medeniyet olarak görmek değil, tertemiz, jilet gibi giyinip, kendine özen gösteren insanlar barındırdığı için imrenilen fotoğraftır.

    ulan buraya gelip "batının giyim tarzı medeniyet değildir" dersiniz, daracık kot, elde tespih, nargile kafelerde evlad-ı osmanlı takılırsınız.

  • hero's jourey amerikalı akademisyen joseph campbell tarafından ortaya atılmış bir teoridir. drama, hikaye anlatımı, efsane, dini ayin ve psikolojik gelişim konularında kullanılan bir teoridir. "kahraman" olarak bilinen başrol oyuncusunun arketip tipik macerasını anlatmayı, açıklamayı hedef edinmişdir.

    sonraları christopher vogler bunu sinemaya uyarlamıştır. aslen 17 aşamalı olan model, vogler'in düzenlemesi ile 12 maddelik bir hale gelmiştir ve aşağıdaki gibidir:

    aşamaları şu şekildedir.
    1. sıradan dünya
    kahramanımızın sıradan yaşadığı günleri gösterir. monoton sıkıcı bir hayat

    2. maceraya çağrı
    beklenmeyen bir olay gelişir ve kahramana çok acil ihtiyaç duyulur

    3. çağrının reddi
    kahraman ihtiyaç anında gelen çağrıyı bireysel sebepler ile reddeder

    4.mentor desteği
    bir mentor, bilge ya da bilgiç tarafından kahramana bir destek verilir

    5. macera eşiği
    kahramanı maceraya iten bir şey gerçekleşir ve kahraman fikrini değiştirip bilinmeyene doğru yol alır, maceraya dalar

    6. testler, müttefikler ve düşmanlar
    oluşan beklenmeyen durumun çözümü için çözüm yolları aranız, müttefikler toplanır, düşmanlar belirlenir

    7. yaklaşım
    kahraman ve bir araya gelen müttefikler bir plan yapar ve her şeyin normale dönmesi için çalışmalara başlanır

    8. deneme
    maceranın tam ortasında, ya da hikayenin tam ortasında kahramanın her zaman yapmaktan korktuğu bir olay olur ve kahramanımız bu korkusunu yener, kendi kendisine meydan okur ya da bir şeyini feda etmek zorunda kalır

    9. ödül
    ölümle yüzleşen kahramanımız başarılı olarak maceranın ödülünü alır. dünyayı ya da kurtarılması gereken her neyse onu kurtarır

    10. dönüş yolu
    bir çok hikayenin bu kısmında maceradan maceraya atlayan kahramanımız burada ödülünü almış bir şekilde eve yani hikayenin başladığı yere dönüş yapar; bazı hikayelerde de mutsuz son olur ve yine eksik bir şekilde eve dönülür

    11. diriliş
    her şeyin bittiği eve dönüşün gerçekleştiği düşünülen anda kahramanın bir şeyleri daha feda etmesi durumu; annesi, sevgilisi falan gibi değer verdiği bir figürü kaybeder ve bu olay sonunda iç dünyasında bir diriliş olur; bilgeliğe bürünülür ya da hayatın, sevginin, bir arada olmanın önemine vurgu yapılır

    12. iksir ile eve dönüş
    eve dönülür ve beklenmedik bir iksir ile düzeni bozulan sıradan dünya tekrar eski haline getirilir, bir çok hikayede normal haline dönen sıradan dünya daha iyi bir yer haline gelmiştir.

    kahramanın yolculuğu isimli paradigmaların hepsini şu kanalda farklı videolarda anlattım
    burada vogler, campbell, leeming ve cousineau'nun paradigmalarının farklarını da bulabilirsiniz.

    edit: linkler güncellendi / video linki eklendi / vogler, campbell, leeming ve cousineau farkı hakkında kısa bilgi eklendi.

  • telefoncu m.kemal abinin, parçalardan başka telefon yapabileceğini bilmeyen ,yazar hezeyanı.

  • arada böyle boş bomboş entrylere denk geliyorum. hani vardır ya uyku öncesi ne var ne yok.

    iki dakika boş vaktim var; iki sorum var cevaplarsanız sevineceğim;
    1) bu varoş kadın kim?
    2) siz bu varoşları neden takip edip, her söylediklerini ve her yaptıklarını sanki önemli bir insan yapmış gibi sözlüğe taşıyorsunuz?

    (forum mode off).

    bir adet varoş kadın sözü. herkes ister sen alırsın. alırsııınnnnnn evet evet alırsınnnnn.