ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
13 ocak 2020 gurbetçiye sahte emeklilik vurgunu
-
kılıçdaroğlu ssk yı batırdı diyen güruhu başlığa bekliyoruz.
ülkenin en üst kademesinden en alt kademesine kadar herkesi kandırıyorlar. durduramıyoruz.
adam başka ülkeden, türkiye cumhuriyeti nin sosyal güvenlik kurumu nu dolandırabiliyor lükse bak amk.
bunlara inanıp para veren şark kurnazı gurbetçilere de ayrı bir parantez açmak lazım.
bu ülkede yaşamayıp oy verme hakkına bile sahip olan bunlar, "bir maaş da oradan alalım ne olmuş yani" diye haksız emeklilik kazanımı elde eden yine bunlar. her yönden zararlar şu ülkeye.
ali koç'un ramazanda su içmesi
-
kesinlikle kınıyorum. konuşmacıları tehdit etmek, sesini kesmek gibi topluma örnek olacak eylemler yerine su içmesi büyük ayıp gerçekten.
edit: imla
sevgili dışında birine ithafen yapılmış şarkılar
-
bush - letting the cables sleep
rivayet odur ki gavin rossdale şarkıyı hiv pozitif olan ve altı ay boyunca utancından bunu kimseye söyleyemeyen yakın bir arkadaşına ithafen sessizliğini bozsun diye yazmıştır.
bira içme hevesini kaçıran şeyler
-
(bkz: boş küme)
"eğer berbat bir şeyler olmuşsa unutmak için içersin; iyi bir şeyler olursa kutlamak için içersin; ve hiçbir şey olmamışsa bir şeyler olması için içersin."
charles bukowski
eyvah necdet
-
eyvah necdet: bunca yıllık çaycısın asım. hiç tavşanları düşündün mü? çaya neden tavşan kanı derler sence?
asım:...
eyvah necdet: hişş! sana bişey sordum.
asım: şey... kırmızı diye heralde.
eyvah necdet: kırmızı ha! gülünsün
[midyat ve seyfonun gülme efektleri]
eyvah necdet: sen hiç kırmızı çay gördün mü asım?
asım: görmedim ama...
eyvah necdet: peki o halde neden çaya tavşan kanı derler? çayın renginden değil asım. kanın çokluğundan. o tavşan deyip geçitğin hayvandan o kadar çok kan akar ki şaşarsın. bu yüzden avcılar tavşan vurduklarında bi gün boyunca kanın içinde bekletirler. tavşanın eti başka türlü yenmez asım.
asım: haliyle biz o kadarını bilemiyoruz tabi.
eyvah necdet: yani burda anlatılmak istenen çayın rengi değil. bereketidir asım. içsene çayını.
nato'nun türkiye'den rusya için yaptırım talebi
-
bizim bir f-35 işi vardı ne oldu o diye dönüş yapılabilecek bir taleptir.
annelerin telaffuz hataları
-
episode ii
a: oğlum canım çok o çikolatalı tatlıdan istedi al akşam gelirken..
m: canın saolsun annem ismi ne ama hangisi?
a: hani o içinde kurabiye gibi şeylerden varya
m: ismi anam ismi??
a: profifiterol amaan söyleyemiyorum ondan işte
m: profiterol o anne söyle bakalım
a: profififerol işte her ne haltsa..
m: profit de anne..
a: profit..
m: hah şimdi erol de anne
a: erol..
m: şimdi anne düşünki erolun lakabı profit..çağır bakalım erolu.
a: profit erol
m: bravo anne bi daha çağır erolu.
a: profit erol
m: hangi tatlıdan istiyorsun anne?
a: profit erol..
m: tmm anam akşama alırım sana..
ispanyol omleti
-
ispanyolların öğrenci yemeği.
ispanyol öğrencilerin yaptığı şekilde hazırlanışı şöyledir:
patatesler küp şeklinde doğranarak derin yağda kızartılır. az miktarda ufak doğranmış soğan da bu derin yağın içine ilave edilir. soğanlar yerken ağzınıza pek gelmeyecek ama tadını ve kokusunu alacaksınız. bu sırada büyükçe bir kasede yumurtalar tuz eklenerek çırpılır. yumurta sayısına patates miktarına göre karar verilir, patatesler yumurta içinde yüzmeyecek. patatesler kızardıktan sonra tavadan yağı süzülerek alınır ve çırpılmış yumurtanın içine konur. bu karışım az yağlı başka bir tavaya serilir ve kısık ateşte karıştırmadan pişirilir. bu ikinci kızartma işlemini ilk tavadaki yağı alarak onda da yapabilirsiniz. altı kızardıktan sonra bir tabak yardımıyla -ya da havaya fırlatarak- ters çevirilir. uzaktan bakıldığında böreğe benzeyen omletiniz hazır olduğunda sıcak olarak servis edebilirsiniz. mayonez ve kekik de pek bir yakışır. afiyet olsun.
küsuratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın
-
dur hemen yok diyip kestirip atma zira var böyle bir şey sevgili sözlük. herhangi bir konu hakkında bir rakam vermemiz gerektiğinde hele de bu rakam doğruluğu hiç bir zaman kanıtlanamayacağı gibi yanlışlığı da kanıtlanamayacak olan muğlak bir değeri ifade edecekse direkt olarak 10,100,1000 gibi yuvarlak sayılar vermek yerine uyanıklık edip 52.6, 88.4, 45.007 gibi mümkün mertebe küsuratlı hatta ancak long integer'la ifade edilebilecek rakamlar vermek tamamen işkembeden salladığmız iddialarımıza hem bilimsel hem de ciddi bir hava katacaktır.bi deneyin siz de memnun kalacaksınız çevrenizde iddiaları itibar gören muteber bir insan olacaksınız, ha olmazsanız da gelin beni bulun ben inanıcam her söylediğinize.valla...
çocukluk dönemi sanrıları
-
bi keresinde,3-4 yaslarindayken,mutfaga girmistim ve omrumde ilk defa kadayıfla karsılasmıstım:annem kadayıf yapmıstı ve ben de kadayıfı babam zannettim cunku babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdügünü sonrada yemek yaptıgını dusunmustum,babamın pistikten sonra kıllarının o hale geldigini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup aglamıstım,annemin cok kızdıgını hatırlıyorum.
ahmet şık
-
çıktığı gibi, hiç geri adım atmadan, hapisteki diğer gazetecileri, tutuklu üniversite öğrencilerini, tüm düşünce tutuklularının hakkını savunarak, omurga nedir kimde bulunur, nasıl sosyalist olunur, haklı adamın duruşu nasıl oluru da göstermiştir.
hem cemaat'e, hem cemaat basınına, kıvırmadan, şirin gözükmeden, dümdüz gitmiştir.
ve bu komployu yapanlar hapse girene kadar adalet yerini bulmayacak demiştir.
bu gece, sıcak yatağındaki, güce tapınan bir çok dönek, sabaha kadar gözünü kırpmayıp, boş boş tavana bakıp, inşallah bu cemaat göründüğü kadar güçlüdür, yoksa boku yedik, buralarda yaşanmaz demiştir. bir grup da, nedim ve ahmet için olumlu bir yazı yazmışmıydım diye arşivlerini karıştıracak. arşivinde vicdan parçacıkları arayacaktır.
bir yıl hapiste, suçsuz yere seni tutsunlar, sen hala tutuklu öğrencilerin derdindesin, geride kalanların derdindesin. bu ülke ancak senin gibilerin omuzlarında insanlık katında yükselir. ama senden o kadar çok az var ki, sana bile tahammül edemiyorlar.