ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir apartmanda yaşanabilecek en dumur olaylar
-
seri halinde okunursa eglenceli:
- bir arkadasin dogumgununu taksimde kutlamak icin evden cikildiginda apartmanin otomat isiklarinin bozuk oldugunun gorulmesi
- ayni katta karanliktan inanilmaz korktugu sesinden belli bir kadinin sizin evden ciktiginizi gorup/duyup "pardon ben cok korkuyorum benim elimden tutup beraber asagi inebilir miyiz" demesi
- kadinin elinden tutup 3 kat indirilmesi
- giris katina gelip de disarinin isiklari sayesinde elinden tutup 3 kat indirilen korkak teyzenin ajda pekkan oldugu anlasilmasi
dot com bubble
-
aslında dot com balonu 2008 finansal krizinin temelini oluşturur. olay şöyle gerçekleşir, dot com balonu batladıktan sonra o zaman ki fed başkanı alan greenspan krizin önlenmesi için faiz oranlarını düşürmeye başladı. uzun vadeli faiz oranları düşünce konut fiyatları 2001-2006 yılları arasında %100' ün üzerinde bir artışa yol açtı. nedeni ise faiz oranlarının düşmesiyle kişilerin konuta ve dayanıklı tüketim malına olan talebin artması olabilir. lakin greenspan bu balonu farketti, 2004 yılında faiz oranlarını arttırmaya çalışsa da faiz oranları %1 oranında düştü. bu arada yapılan borç sözleşmelerini yatırım bankaları aldı, bunları binlerce parçaya bölerek türev araçları piyasaya sürdü. 2006' dan sonra konut fiyatları düştükten sonra insanlar borçlarını ödememeye başladılar çünkü borçlu oldukları miktar evlerinin değerinden daha büyüktü. sürecin geneli böyle, gerisini zaten biliyorsunuz. teğet geçmedi, deldi geçti.
acemi askere yapılan eziyet
-
sivil hayatında mandanın bokundan bile daha önemsiz görüldüklerinden, burada erkekçilik oynamışlar. 1 sene sonra o işkence ettikleri çocuk gibi birinin önünde süklüm püklüm iş isteyecek veya işinin görülmesi için yalvaracak. eminim ki bundan öte gidemeyecek zavallılar topluluğu.
kılıçdaroğlu isterse 2 gün başbakan olabilir
-
(bkz: peki bunu sahibine sordun mu delikanlı)
debe editi : seçim barajı kalksın, milli irade %100 olarak tbmm'de temsil edilsin.
schrödinger'in bacısı
-
bir kutuda duran bu bacı kuantum konusunu açıklamada önemli bir semboldür.
kutuya bakarsan saldırıya uğramamıştır,
bakmazsan gezide o potansiyel vardır.
bacı aynı anda iki durumda da olabilir.
lazanyayı balık zanneden insan
-
zannediyorum ki, türkiye'nin %80lik kısmından biridir. en azından balık zannetmesiyle kendine özgü bir tarzı olabilir; ama ne olduğunu bilmeyenler oldukça fazladır zannımca. ya da kendimi aklamaya çalışıyorum şu an lanet olsun.
o kadar da araştırmacı, kafasına takılan şeyi sorgulayıp, arayıp, öğrenen bir adam diye geçinirim habuki; ama lazanyayı daha düne kadar balık çeşidi zannediyordum. hep garfield'ın yüzünden. en sevdiği şey lazanya idi. ben de dolaylı çağrışım yaparak kedi en çok balık sever, e bu lazanya denen şey de, balıktır herhalde düşünüyormuşum herhalde. dedim ya, hiç üzerinde araştırma gereği hissetmemiştim bile. n'olur beni yalnız bırakmayın. itiraf edin, rahatlayın. siz de bilmiyordunuz ne olduğunu dimi?
o değil de, şu yaşıma kadar nasıl oldu da araştırmadım onu merak ediyorum.
bir insanın canı hiç mi lazanya çekmez? en azından "bu lazanya nedir lan?" demez? yarın anneme lazanya yapmasını söyleyeceğim. şu an çok karmaşık duygular içerisindeyim.
(bkz: yer yarılsa da içine girsem denilen anlar)
edit: öğrendim ama bir makarna çeşidi olup, börek şeklinde yapılıp servis edildiğini.
kedi hiç makarna yer mi olm ya. geber lan! yaktın beni garfield.
ilker yasin
-
27 mayıs 2009 fc barcelona manchester united maçında yine inciler saçmıştır.
"manchesterlılarla aynı otelde kalıyorum, çok gerginler cidden, yüzlerinden belli oluyor. sordum onlar da bi' şey diyemediler." gibi bir cümle sarf etti.
aga adamlar seni iplemiyor olabilir mi? hiç ters açıdan baktın mı? hıı
pattie boyd
-
hayatının aşkının george harrison olduğunu ve onu terkettiği için pişman olduğunu bir kaç kere dile getirmiş kadın. 60'ların ilk yarısına modellikle hızlı bir giriş yapmış sonra the beatles filmi olan 1964 yapımı a hard day's night da küçük bir rol kapmıştır. filmle birlikte genç george harrison'un da dikkatini çekmeyi başarmıştır. kısa sürede çıkmaya başlayacaklar ve 1966'da evleneceklerdir. o yılları hayatının en mutlu zamanları olarak tanımlayan patti; george'u ve dolaylı olarak grubu da uzak doğu felsefesiyle tanıştıran kişiymiş aslında.
ama kazın ayağı öyle olmamış. george 1970 gibi iyiden iyiye mistik bi adam olmuş. patti'yle de ilgilenmemiş. derken 1970 civarında george'un kankası eric clapton, bunların evini sık sık ziyaret etmeye başlamış ve hatuna vurulmuş tabi. onun için yazdığı layla parçasını dinlettikten sonra işler değişmeye başlamış. patti'nin de gönlü eric'e kaymış ve george'un ringo'nun karısıyla yatması ve onunla artık hiç ilgilenmemesi üzerine 1974' de onu terkederek eric'le birlikte yaşamaya başlamış. 1970-74 arası dönemde eric'in patti'yi tavlamak için yapmadığını bırakmadığı anlatılıyor. ( onunla gelmezse eroin bağımlısı olacağı tehditleri, zibilyon yerde-partide; hatta george'un gözleri önünde ilan-ı aşkları..,hatta bir partide george'un bu ikisini bastığı ve patti'ye o meşhur me or him sorusunu sorduğu, patti'nin ise kocasını tercih ettiği biliniyor. ) sonraları eric'de mutlu edememiş patti'yi; alkol bağımlılığı, patti'ye şiddet uygulaması ve onunla evliyken bi başka kadından çocuk yapması üzerine patti onu da terkediyor ve bi başına kalıyor. şu sıralar fotoğraf çekiyormuş, eski güzel günleri yad ediyormuş ; 2008 yazında da bir kaç the beatles tribute konserine katılacakmış... unutmadan.... hala çok güzel.
cihan devletinin doğuşuna şahit olacağız
-
başbakan ahmet davutoğlu'nun ertuğrul gazi'yi anma ve yörük şenlikleri'nde halka seslenirken kullandığı ifadedir. sanıyorum doğum sezaryenle olacak, kesip çıkaracaklar devleti.
kaynak: haber türk
kraldan çok kralcı'nın ingilizcesi
yaran olaylar
-
arkadaşımın arkadaşı ekolü:
evde birkaç keyif verici maddeyi (hadi buna da sigara diyelim) harmanlayan bir grup arkadaşımız -biri kimyacı- keyifle televizyon karşısında oturmaktadır. bu arada söz konusu karışım gibi karışımlar deneme halindeler o aralar. çoğunu da kameraya çekip sonradan izliyorlar ki, hem o kafayla unuturlarsa falan en güzel kafanın hangi karışımda olduğuna dair bir done olsun ellerinde, hem de sonradan izlemek epey eğlenceli oluyor. nitekim o ara çektikleri -bir başka- videoyu ben de izledim, hakikaten şahaneydi. neyse, haberlerde bir organ mafyası konusu oluyor. bunlar hep birlikte kitlenmiş haberi izlerken çocuklardan biri -tek bacağını altına doğru kıvırarak üstüne oturmuş- "ananı s...... bacağım yok laaan! organ mafyası bacağımı çalmış" diye feveran ediyor ve evin içinde 45 dakikalık bir kayıp bacağı bulma operasyonu başlıyor. anlatılanlardan aklımda kalan en bomba iki replik:
- (kanepeyi kaldırıp altına bakmakta olan bir cengaver, ayakta durmakta olan bacaksıza bakarak) abi eve gelirken yanında mıydı, hatırlıyor musun?
- (bacağı çalınan talihsiz arkadaştan geliyor) tamam beyler buldum!