ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
az kişinin bildiği muhteşem web siteleri
-
debe editi: yazar olduğum bu ilk günde beni debeye sokan herkese çok teşekkür ediyorum. :)
1- youtube play listlerini ister mp3 ister video halinde toplu bir şekilde ücretsiz olarak indirebileceğiniz bir site: https://www.dvdvideosoft.com/en1
2- mail harici girişe izin vermeyen siteler için yapay zeka yardımı ile sınırsız mail adresi oluşturabileceğiniz bir site:
https://temp-mail.org/
3- ses kaydını metne dönüştüren bir site:
https://voicedocs.com/tr
4- spotify listelerinizi toplu halde text olarak listeleyebileceğiniz bir site: https://watsonbox.github.io/exportify/
5- bir fotoğrafta photoshop var mı yok mu, bunu öğrenebileceğiniz bir site: http://fotoforensics.com/
6- çözünürlüğü düşük olan fotoğraflarınızı bu siteye yüklüyorsunuz, çözünürlüğü arttırıp size geri veriyor fotoğrafı:
https://letsenhance.io/
7- twitter'da karşınıza çıkan ve indirmek istediğiniz videoları indirmek için kurulan bir site: https://twittervideodownloader.com/
8- bir videonun çok küçük bir kısmı size lazım, tüm videoyu indirip orayı kırpmak yerine, direkt almak istediğiniz dakika aralıklarını yazıyorsunuz, site indirip sunuyor size o kısmı: http://www.clipconverter.cc/
9- istediğiniz bir tarihin veya doğduğunuz günün gazetelerine bakabileceğiniz bir site: http://www.gecmisgazete.com/
10- bbc'nin 16 bin çeşitlik ses arşivi, akıl almaz derecede geniş bir arşiv. içinde yok yok: https://sound-effects.bbcrewind.co.uk/
11- ingilizce'de ne kadar çok kelime bildiğinizi merak mı ediyorsunuz? buyrun size sitesi: https://my.vocabularysize.com/
12- çok güzel bir dosya dönüştürme sitesi:
https://convertio.co/tr/
13- karşınızda dünya haritası var ve tarihin herhangi bir yılını giriyorsunuz, o tarihteki dünya ülkelerinin sınırlarını görüyorsunuz. ilgi çekici, eğlenceli bir site:
http://geacron.com/home-en/
14- fotoğraflarınızdaki arkaplanları kaldırabileceğiniz bir site:
https://m.bonanza.com/
15- yaşadığınız yere ya da seçtiğiniz bir yere atom bombası atılırsa ne kadarlık bir alanı etkiler veya zararı ne derecede olur, bunu gösteren bir site. ukrayna-rusya savaşı yaşanıyorken, insan merak etmiyor değil.
https://outrider.org/ukraine
16- küçüklüğünden beri mors alfabesini öğrenmek isteyenler ama fırsat bulamayanlar için 10-15 dakikada öğrenme fırsatı:
https://morse.withgoogle.com/learn/
17- spotify çalma listenizi youtube çalma listesine dönüştürebileceğiniz bir site:
https://playlistbuddy.com/
18- tüm nba maçlarını, f1'i, ufc'yi, ve daha birçok spor dalını hd kalitede, ücretsiz izleyebilirsiniz bu site sayesinde:
https://www.streameast.xyz/
19- playstation 1 oyunlarını oynayarak nostalji yaşamak istiyorsanız buyrun:
http://www.ps1fun.com/
20- 750.000 adet yüksek lisans ve doktora tezine pdf halinde ulaşabileceğiniz site:
https://www.proquest.com/
21- sitedeki dünya haritasında istediğiniz bölgeye tıklayıp oradaki insanların nasıl konuştuğunu ses kayıtları aracılığıyla duyabilirsiniz. sadece ülkeler yok, daha küçük bölgeler de seçilebiliyor.
https://localingual.com/
22- kulağınız sesi hangi frekans aralığına kadar duyabiliyor, bunu öğrenmek için güzel bir işitme testi:
https://onlinetonegenerator.com/hearingtest.html
23- tubitak'ın 5000 kitaplık dev arşivi. müthiş bir hazine:
https://drive.google.com/…r4ytswbfl1a7iu7v8hga/view
24- bu da tubitak'ın dergi arşivi:
https://bilimteknik.tubitak.gov.tr/
25- evin konumunu giriyorsunuz, site size evin ne derece güneş aldığını söylüyor. özellikle yeni ev alırken veya kiralarken kullanılabilecek küçük ama çok kullanışlı bir site, üstelik yılın herhangi bir tarihini girip o tarihteki eve gelen güneş açısını vs de görebiliyorsunuz.
https://www.sunearthtools.com/…/pos_sun.php?lang=en
26- filmlerde geçen sahnelerin hangi şehirde, hangi caddede geçtiğini gösteren bir site. hatta bir tık daha ileri gidip google sokak görüntüsü ile kendiniz de gezebilirsiniz bu konumları.
http://www.movie-locations.com/
27- cv hazırlamak için mükemmel bir site.
https://enhancv.com/
28- atari severler için dev bir hazine. üstelik sınırsız hakkınız var. nostalji için müthiş bir site. :)
http://game-oldies.com/
29- gördüğüm en iyi sitelerden biri. görüp görebileceğiniz her türde müziğin örneği var sitede. lüksemburg indie müziğinden tutun, japon chill rap müziğine kadar. on binlerce ses tek bir ekranda, sayfayı büyütüp seçebilirsiniz istediğinizi
https://everynoise.com/engenremap.html
30- daha önce hiç, dünyada henüz var olmamış bir insanın yüzünü hayal etmeye çalıştınız mı? bu site her defasında yapay zeka sayesinde inanılmaz derecede gerçekçi yüzler üretiyor. fotoğraftakilerin gerçekten var olmadığına inanmak çok zor.
https://this-person-does-not-exist.com/tr
31- sevdiğiniz bir şarkıyı enstrümansız veya arkadaki müzikler olmadan mı dinlemek istiyorsunuz? şarkıyı bu siteye yüklemeniz yeterli. size şarkının sadece sözlü halini veriyor, arkadaki tüm müziği siliyor.
https://www.acapella-extractor.com/
32- bu da şarkının sadece enstrümanlı kısmını alıp, sözlerini atmak için:
https://www.remove-vocals.com/
33- türkiye e-ticaret pazarında anlık olarak nelerin satıldığını canlı bir şekilde takip edebileceğiniz mükemmel bir site:
https://canli.ideasoft.com.tr/
34- her tıklamada size dünyadaki tüm youtube kanallarından rastgele bir video sunan mükemmel bir site. çok az izlenen videoları önermiyor, bu da videoların kalitesiz olmadığı anlamına geliyor. kesinlikle deneyin, internette kaybolmak, eğlenmek için harika bir site:
https://perchance.org/youtube-video
kanzuk (sözlük yazarı)
-
burada ortaya koyduğu iş kadar, sözlük görünümünün değişmesi hakkında söyledikleri de ne kadar vizyonsuz olduğunu ortaya koyuyor. şükür ki sözlüğü eskisi gibi düzenli kullanmıyorum ve bu şahsın yönettiği sitede mesai harcar gibi zaman geçiren insanlara samimiyetle üzülüyorum.
misal sözlük ile ilgili gelen eleştiriye twitter, facebook gibi yüz milyonlarca kişinin kullandığı siteleri örnek göstermesi açıkça komik. birinin bu sitelerin ekşi'nin dengi olmadığını kendisine anlatabilmesi gerekiyor. etin ne, budun ne diye sorarlar adama? kendini, reelde dengin olmayani alanında dünya devleri ile eşitlemek tam da bizim topluma ait kolpa. bu siteleri senegalli de kullanıyor, kansaslı da, johanesburg'lu da, paris'li de... haliyle ortalama kullanıcı profili dediğin şey ortalama dünya insanına dönüşüyor. halbuki senin kullanıcı sayın yönetilemez değil, beklentileri öğrenilebilir ve yazarlar için, yazarların tercihleri ile, onların kullanımını kolaylaştıracak bir dizayn yapılabilir. ama nerdeeee.. tabi bir türkiye toplumu yöneticisi gibi o, dizayn'ın nasıl olması gerektiğine karar merci olarak, kafasına göre değiştirme yetkisini kendisinde ve kendi gibi burayı yöneten dar klik'te görecek. sözde gelen tepkileri geri bildirim kabul edip, kafasına estiğinde yapacağı bir sonraki değişimde de canı isterse kullanacak. istemezse, kusura bakmayın. size üzerini biraz kazıyınca altından "deal with it" manası çıkacak bi entry döşenecek. bunları yaparken de, değişime direnç normal ya, feedback, sürekli değişim, not alıyoruz gibi iyi yönetici taklidi yapan insanların sıkça kullandığı kelimeleri kullanacak tabii ki.
halbuki konu çok basit. okuyucuya sunduğun tasarım'a istersen kedi resmini koy, ister reklam al, istersen dürüm koy ama yazarına kendini iyi hissettirecek şekilde istediği görünümde yazabilme imkanını tabii ki her zaman sun. bir de "gece görüşü var" deyişi var ki, maho ağanın "bu mahsülün üçte ikisi benimse, üçte biri sizin kıçınızdan çıkiii.." deyişi gibi, alternatif de sunmuş vizyoner yöneticimiz. biz beğenmemişiz ama.
değişime tepki gösteren insanlara "değişime direnç göstermek insanın doğasında var." captan obvious'luğuna hiç girmeyeyim o kadar uzatmayayım. eğer sözlük yazarlarının muhafazakarlık sebepleri siz iseniz efendi gibi şuraya yazarlara özgü, eskiden sık kullanılan görünümlerden 20-30 tane koyarsınız. biz de niyetinizin sarihliğini anlarız. eskiden var olan bir özelliği (istediğim skin ile kullanma işte) ortadan kaldırıp, sonra da abuk bi dizayn dayatıp, "değişime direniyorlar" demek de komik işte, değişim değil ki kardeşim bu, bir şeyi dayatıyorsun. marka'n ile o marka'yı var eden, yaşatan kitlenin alanını daraltmanın manası nedir? senin kullanıcının o marka ile gönül bağı kurmasını kolaylaştırman gerekirken, neredeyse kavga ediyorsun. e şimdi bu komik değil mi?
tamamından kendisi sorumludur diyemem ama bundan yıllar önce sözlükler söz konusu olduğunda ekşi ve diğerleri vardı. burası marka değerine o kadar güvendi, ve bahsettiği gibi yeniliğe, değişime o kadar kapalıydı. asıl sorun çokça başka yerdeydi aslında. kendi hedefleri ile kendini var eden kullanıcılarının taleplerini özdeşleştirmekte o kadar beceriksizdi ki, bugün ekşi sözlük'ün herhangi bir sözlük'ten geçmişten gelen gönüllerdeki karizması hariç hiçbir farkı yok. ve felaket kötü yönetiliyor. kendisine tüm emekleri için teşekkür ederim.
3 gün tatil 4 gün iş dönemi başladı
-
türkiye'de uygulanması zor bir uygulama çünkü başımızdakiler genelde yararlı ve verimi yükseltecek adımları atmaktansa, nerde performans düşürücü, insanın ruhunu emen, psikolojik olarak çökerten uygulama varsa onu hayata geçirir.
bütün dünya 3 gün tatil yapıp 4 gün çalışsa türkiye'de durum tam tersine çalışma günü 7 gün olur tatili kaldırırlar öyle garip bir coğrafya burası artık ne sikim şanssa.
mesela (bkz: kış saati uygulamasının kaldırılması)
melon'a ağızlık tak
-
(bkz: emre dersin)
erdoğan ailesine dokunmama garantisi istedi
izlanda milli futbol takımı
-
teknik direktörü lars lagerback yıllık 430 bin euro alıyor. ersin düzen'in trt'den aldığı senelik paranın %30'u. yemin ediyorum bize her şey müstehak.
evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak
-
çok daha iyisinden kasıt maddiyat veya fiziki güzellik ise bunun sonu yok , böyle düşünen insan bir ömür boyu hem yalnız kalır , hem de mutsuz olur.
eğer evlendiğin insan ile çok iyi anlaşıyorsan , mutluysan ve birbirinizi seviyorsanız samanlık seyran olmuş demektir ; gerisini çok da karıştırmayın.
tarihin en mutsuz nesli
-
filmleri, bir film sahnesine ait bir fotografin altina yazilmis bir replik kadar taniyan,
sair, dusunur yahut yazarlar hakkindaki fikirleri, sadece onlara ait bir cumle, dize ya da kisa bir paragraf kadar olan,
arkadaslarla bir sey yapmayi, kahvenin adinin bile kahve olmadigi ucube mekanlarda karsilikli oturup telefonlara gomulmek sanrisi ile karistiran,
baskalarinin dayattiklarini, hic suzgecten gecirme geregi duymadan dogru kabul edip icsellestiren ve bu sayede adim adim kendine yabancilasan,
bu yabancilasma ve surekli poh pohlanma yuzunden, yedigi yemek, o an nerede oldugu, o gun ne giydigi, o hafta sonu kiminle oldugu baskalarinca gercekten onemseniyormus zannedecek kadar benzersiz bir ego sahibi olan,
nihayetinde, tum bu sanrilarin kacinilmaz sonucu olarak oncelikli ihtiyaci 'ilgi' olan, tum hareket, davranis yahut soylemleri sadece ilgi cekmek adina olan, istedigi ilgiyi bulamadigi anda kendini dunyanin en mutsuz insani ilan eden, bambaskalasan bir nesildir muhtemelen.
mutlulugu, 'oglen yemegimizzz kips kips' etiketi ile paylasilan bir fotografin toplayacagi 'like'ta arayanlar, mutsuzluga mahkumdur.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
6 yaşındaki gürbüz crysis 2 oynarken yanıma geldi . bir süre izledi izledi izledi sonra omzuma yattı.
+oyyy, napıyorsun sen ?
-salağa yatıyorum (!)
+ne , nasıl , ne diyo lan bu ! (anlamam 15 dakika süre aldı )
edit : yazınca şimdi durumun ciddiyetine vardım
beyler :(
oğlunun peşinden camdan atlayan anne
-
valla kendisinin de evladının da hayati tehlikeyi atlatıp iyi olduğu haberine denk geldiğinde resmen gülümsedim ve inanılmaz mutlu oldum. 2 yaşındaki çocuğun 4. kattan beton zemine düşüp sağ kalması mucize evet ama özellikle annenin o yükseklikten düşüp bırakın sağ kalmayı tek kemiğinin bile kırılmaması kesinlikle akılalmaz.
yaratıcı kesinlikle koruyor anne'leri. ve hep korusun onları ve evlatlarını.
uçak yolculuğu sırasında sinir eden olaylar
-
ucak yolculugu sirasinda degil de sonrasinda sinir eden olaylarin basinda, ucak yolculuklari ustunden fakir edebiyati yapilmasi geliyor.
40 liraya yurtici, 20 euroya yurtdisi seyahat yapiyorsun, artik bu bir statu sembolu degil ki bunun muhabbetini yapanlar seni ezmeye calisiyor olsunlar.
tis arkadaslarim ayda ortalama 15-20 kere ucuyorlar. yoneticilerim icin bu rakam muhtemelen 30'dur. george clooney'nin up in the air filmindeki gibi bir hayati yasayan milyonlarca insan var: her gittigim havaalaninda, otelde goruyorum; yanyana ama yalniz basimiza kahvalti eder, konusmak yerine laptoplarimiza bakariz. klon ordusu degil de drone ordusu.
tabii bu kesim de yine gorece azinlik. ama kriteri, ne bileyim, senede en az bir kez ucmaya cektigin zaman bir anda yuz milyonlara ulasiyorsun.
her gun avrupa havasahasindan 30 bin ucak geciyor. bunun mukemmel gorselini kacirmayin bu arada.
bir yandan istanbul dunyanin en cok direkt baglantili hubi, bir yandan da hala bunu bir statu sembolu olarak gorecek kadar dunyadan kopuk vaziyetteyiz. gelir dagiliminin boktanligi ve agir calisma sartlari elbette bunda buyuk rol oynuyor. ama acliktan agzi kokacak kadar fakir olmayan herkes senede bir kere ucabilir.
***
ucak yolculugu sirasinda sinir edenler:
-ter kokusu. artik iyice bosverdim, ter kokanlara koktuklarini soyluyorum. milletin ortasinda rezil edercesine degil, sadece onlarin duyabilecekleri sekilde. boyle birseyi samimice birinden duymak insanlarin daha once tecrube ettikleri birsey olmuyor, sasiriyorlar. sadece o sasirmaya deger.
-bebek aglamasi. yapacak birsey yok. kulaklari tikaniyor basinctan, acamiyorlar ve bu onlara aci veriyor. sakin aglamayi duymamak icin kulak tikaci filan kullanmayin buna karsi, sonra basinc degisikliginde kulaginiz tikali kalir, zar yirtilmasina kadar yolu var.
-namaz sov yapanlar. bunlari iki uc kez uyarip, sona kargo bolumune kapamak lazim. ucak turbulansa girecek, pilot ikaz vermis, salak hala koridorda dua ediyor. hava bosluguna dussek, 80 kiloluk vucudu bir kalas gibi birinin boynunu kirabilir.
-ucak iner inmez ayaga kalkanlarin nesli giderek tukeniyor. en son ne zaman gordugumu hatirlamiyorum bile. ama ucak taksi yapar yapmaz piston assagi indi moduna girenler hala onemli bir demografi. bunlara hitap eden bir parti kursak akpyi deviririz. kapinin acilmasina en az 5, yurumeye baslamana 10 dakika var. ecis bucus duracaksin oyle, agzinda onundekinin cantasi, kicinda arkandakinin gitari. ilk defa ucanlari tenzih ederim ama onlarin orani yuzde 5-10'tir tas catlasa, geri kalanlarin da birkaci baglantiya yetisecekler ve o kazanacaklari 10 saniyeye ihtiyaclari var desek, her ucusta duzinelerce insan dusunmeden davranan suru hayvanlari olduklarini kanitliyorlar.
-elektronik aletlerin tum ucus boyunca, ucus modu dahil, kullanimini yasaklayan havayollari. ucakta calismak imkansiz oluyor.
-arkasina bakmadan zart diye koltugu yatiranlar. bacagima vuruyor, elimde icecek olabilir, vs. bunlara bir iki saniye sure veriyorum, hani bazen koltuk kontrolsuzce yatiyor, belki donup geri alirlar diye. tinmiyorlarsa, direkt tekmeliyorum koltugu. sonra donup bana cemkiriyorlar. diyorum "ya ben otobuste senin kucagina otursam, sen de beni itince "ama efendi gibi derdinizi anlatsaniz, niye itiyorsunuz" desem?". o vakitten sonra insan gibi konusmaya basliyoruz. insan gibi diyalog olmazsa, bilin bakalim kim kazaniyor? toplu tasimanin altin kurali sudur: arkandakiyle arani bozarsan gotu kaybetmeye mahkumsun.
-gecikmelerin nedenini aciklamayan pilotlar. psikoloji ogrenmiyorlar mi? tabii ki gecikmemizin suresini degistirmeyecek aciklamalari, ama havayolu acisindan asil sorun gercekte beklenilen sure degil, yolcunun algiladigi gecikme suresidir. ve sen birine gecikmesinin nedenini aciklamazsan, o algilanan gecikme suresi gercek sureden fazla olur. bunun hakkinda dunya kadar deney var. havayollari da dunya kadar parayi pazarlamaya harciyorlar. bir yerde bir kopukluk var.