ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
charles bukowski
-
"bira içmek için buradayız ve hayatlarımızı öyle yaşamalıyız ki, ölüm bizi almaya geldiğinde titresin..."
-charles bukowski-
ekşimiş ruhların buluşma yeri
-
fatih altaylı'nın bu yazısı hakkında yayınlanmasını talep ettiğimiz cevap metni yasal prosedür sonucunda bugün itibariyle yayına alınmıştır.
hayır çıkınca nasıl kutlayacağız sorunsalı
-
kutlamayın arkadaşlar, hayır çıktığında provokasyon olma ihtimali çok yüksek.
oturun oturduğunuz yerde. ümit özdağ aylardır bas bas bağırıyor kontrollü kaos planı var diye.
taşkınlık yapmayın, taşkınlık yapana mahal vermeyin. itidalli olun.
zamanın çok hızlı geçtiğinin fark edildiği anlar
sözlükçülerin en iyi 5 bilgisayar oyunu listesi
-
(bkz: fifa 2000)
(bkz: fifa 2001)
(bkz: fifa 2002)
(bkz: fifa 2003)
(bkz: gta vice city)
2004 yılından sonraki hiçbir oyunu bilgisayarım kaldırmadı :(
interneti kapatıp yapılabilecek daha faydalı işler
-
çevrimdışıyken bilgisayarı kurcalamak.
lan internet bu kadar yaygin degilken bilgisayarin bilmemne dll'sinden system dosyalarina kadar her haltini bilirdik.
simdi isletim sistemi bile skimizde deil. browser var mi, var. yallah.
belediye başkan adaylarını anketle belirleyeceğiz
-
once bi genel baskan belirlensin
uçakta gürültücü çocuk yüzünden çıkan tartışma
-
bir adet piçin ve onu dünyanın en önemli varlığı sanan anasının haksız olduğu tartışmadır. bakamayacaksanız çocuk yapmayın. sizin piçinizin nazını da diğer insanların çekmesini beklemeyin.
heves kırmak için yaratılmış insan
-
aslında heves kırmak mı desem, yoksa kötü hissetirmeye çalışmak mı desem bilemedim ama buraya da uygun galiba.
bu tip insanları ayırt etmek çok basittir. diyelim yeni bir şey aldınız. örneğin bir televizyon olsun aldığınız şey.
bu eleman bu televizyonu gördüğünde ilk soracağı şey fiyatıdır. "kaça aldın?"
siz de "x liraya aldım" dersiniz elbette. sonrasında gelişen diyalog şaşmaz:
(d: dalyarak, s: siz)
d: abi pahalı almışsın. bilmem ne spotçusunda yarı fiyatına. hem bunlar eski model, daha yenilerini senin aldığın fiyattan daha ucuza satıyorlar.
s: olsun aldık bi kere. hem spotçuda garanti olmaz, o açıdan kafam rahat.
d: ya keşke haber verseydin. 4k alırdık o paraya yemin ederim. bir de ses sistemi alırdık. üstüne de para kalırdı bak.
s: neyse çok şey yapma ya. ben memnunum.
d: bikbikbiksiksiksik ama şöyle ama böyle. en çok beni dinleyeceksiniz :(
yahu be dalyarak, alan almış, satan satmış. neyin peşindesin anlamıyorum ki. adam yeni bir şey mi almış? bak söylemen gereken tek şey var: "hayırlı olsun". bitti. bu kadar amk.
illallah ettim. yeter.
evlenmelik eş arayan yazarlar veritabanı
-
pardon filmindeki replik geldi aklıma.
“beni adamdan sayıp alacak örgüte zaten ben girmem!” diyordu ibrahim.
ben de bizim versiyonu yapayım:
“beni adamdan sayıp evlenecek kadınla zaten ben evlenmem!”
9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçı
-
şu maçta bile acaba tur gelir mi dedirtebiliyorsa galatasaray, bize tebrik etmek düşer. helal olsun.
dipnot: bronşlarıma kadar fenerbahçeliyim.
hayata dair gülümseten detaylar
-
hayatim boyunca gosteri sanatlarina ilgi duydum.
kendimi hep bir tiyatro sahnesinde ya da nefis bir filmde sahane bir performansla hayal ettim.
kucuk bir ilkokul ogrencisiyken, okul koridorlarinda kollarindan cekilerek siniflara sokulup bir seyler anlatmam icin israr ederdi insanlar.
bir keresinde bir sinifin onunde sadece durdugumu hatirliyorum ve onlarin katila katila guldugunu.
ilk defa 4. sinifa giderken bir tiyatro oyunu icin ogretmenimin hic dusunmeden secmesi, sinif arkadasimin annesini canlandirmak filan, bunlar hep gulumseten detaylar olarak aklimda kaldi.
iyi bir taklitciydim. hala, arkadaslarim herhangi bir sey izledikten sonra, telefonla arayip.
"bak bunu iyi izle, senden de izlemek istiyoruz" derler.
liseye giderken en buyuk hayalim konservatura gidip egitim almakti. ama ailem ve hatta sulalem yuzunden bu hayali gerceklestirmem mumkun degildi.
oyle icimde patladi yani sahne hayali.
seneler sonra kizimin okulunda hazirlanan, egitim amacli dans ve drama gosterisinde izledim ilk once arkadaslarimi.
oldukca amator bir girisimdi ama ayni olcude buyuleyiciydi.
sozlukten de ve yillarca ayni apartmanda komsuluk yaptigim bilge hatunu cok kiskandim mesela o gosteride izleyince.
bir sonraki sene yine gerceklesecegini duyunca da biraz tereddutle ben de katildim.
sifirdan basladik. aylarca on calisma koregrafi calistik gec saatlere kadar.
gercekten butun yoruculuguna ragmen muthis bir duyguydu.
ve sahne gunu geldi catti.
yuzlerce insan karsisina cikacak olma heyecani, becerebilecek miyim korkusu ile..
ve sahne !
benim gosterimde; hayatin hizi, mekaniklesmesi insanin ama sonunda elimdeki kagittan okudugum insan oldugumuzu hatirlama ani...
sadece kopan buyuk alkisi hatirliyorum.
tabi ki, ozne degildim. zaten dans dramada ozne yok. bir butunun parcasisiniz. bir sorunun, bir cozumun.
hayatimin en buyuk hayalini gerceklestirmistim. titreyerek ciktigim sahnede baktigimda isiklardan baska bir sey gormuyordum.
ta ki kizimla birlikte selamlamaya ciktigimda salonda kopan alkis tufanina kadar.
sanirim, gercek anlamda mutluluk buydu...
sonra, oyun cikisi bir ogretmenimizin;
-kizim sizinle tanismak istedi. bir turlu veli oldugunuza ikna edemedim.
demesiydi o gece ve belki butun hayata yayilacak kuvvetteki gulumseten detay.
hayatta her sey mumkun...