hesabın var mı? giriş yap

  • merhaba, ben vedat milor.

    gurme değilim ama yazdığım ve çizdiğim hemen her şey yemek ve yemeğin şarapla olan uyumuyla ilgili. ama takip edenlerin de bildiği üzere, bunlarla da sınırlı değil; elimden geldiğince ve bilgim el verdiğince, konulara sosyolojik ve iktisadi açılardan bakıp, daha genel bir tablo çizmeye ve neden sonuç ilişkilerini de ortaya koymaya çalışıyorum.

    tv’deki programım sona erince sosyal medyaya daha çok zaman ayırma şansım oldu. birçok takipçim ile artık düzenli etkileşime girebiliyoruz. ekşi sözlük’ten de böyle bir etkinlik için davet gelince açıkçası heyecan duydum. ister şekeri bol, isterse de acılı veya asiditesi yüksek olsun, sorularınızı cevaplamayı dört gözle bekliyorum.

    kanıt

    edit: sorular için çok teşekkür ederim. her soruyu cevaplayamadığım için kusuruma bakmayın. ekşi sözlük gerçekten değerli bir topluluk. inanın bana birçok gazetecinin röportajda sorduğundan daha derin ve ilginç sorular sordunuz. yakında tekrar bir arada olmak dileğiyle...

    sorularınıza verilmiş yanıtları görmek için şu bağlantıyı kullanabilirsiniz: (bkz: merhaba ben vedat milor sorularınızı cevaplıyorum/@vedat milor)

    not: soru cevap etkinliğini mobil ve web tarayıcınızdan takip edebilirsiniz.

  • tarihin hiçbir devrinde bir diğer mezhebe, dine ya da inanışa düşman olmamıştır bu mezhebin üyeleri. düşmanları hep aynıydı, halâ da aynı; cehalet ve art niyetli insanlar.

  • saat 9'da başlaması gereken anma yürüyüşünün, protokolün gecikmesi gerekçesiyle 11'e ertelenmesi durumudur.

    binlerce kişi dedelerinin yolunda yürümek için sabahın köründe orada toplanmışken, mevki sahibi kişilerce bekletilmektedir. iste tam da o şehitlerimizi ölüme gönderen zihniyetle ayni zihniyetteki kişilerce yapılınca insan şaşıramıyor da.

    ondan sonra osmanlıcaymış falan filan. sen önce atana sahip çık.

    edit:
    bazı arkadaşlar zihniyetin o zihniyet olmadığını söylüyorlar. ben de bildiklerimi buraya yazayım eğer gerçekler farklıysa tekrar düzeltiriz.

    harekat bizzat enver paşa tarafından önerilmiş ve tasarlanmıştır. padişah abdülmecitin torunuyla evli olan osmanlı paşa'sı tarafından. ve bu harekatın riske değer olduğunu devletine anlatmış(yani ölürlerse ölsünler denilmiş) ve kabul ettirmiştir. savaş bağımsız bir birlik tarafından değil bizzat osmanlı devleti ile rus devleti arasında yapılmıştır. harekat başarısız olunca paşa istanbula dönmüş ve osmanlı devleti tıpkı şu anki şanlı hökümetimiz gibi harekat hakkında yayın yasağı getirmiştir.

    şimdi bu hangi zihniyet oluyor acaba?...
    .
    .

    debe edit:

    sarıkamışta kendini feda edan çocuklarımız için gelsin:

    --- spoiler ---
    çocuklar ölebilir yarın,
    hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından
    düşerek de değil kuyulara filân;
    çocuklar ölebilir yarın,
    çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında,
    ne bir santim kemik, ne bir damla kan,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
    arkalarında bir avuç kül bile değil
    arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
    --- spoiler ---

    o zamanlar çocuklarımıza sahip çıkan olmamış en azından şimdi çıkalım:
    (bkz: otizmli çocuklara öğretmen kampanyası)

  • son derece dengeli bir kadroya sahip komikli podcast serisi. hayırlı uğurlu olsun. mesut süre anladığım kadarıyla yine rabarba'daki gibi bir nevi moderatör görevini üstlenerek programın akışına yön veriyor. fazlı ve anlatan da kişilik olarak adeta zıt kutuplarda yer alan iki insan olarak muhabbetin dengede durmasını sağlayacak. fazlı dillendirmeyi bırakın yer yer gülerken bile utandıran, awkward şakalar ve siksoklu muhabbetleriyle programın liseli yönü olurken, anlatan adam "bunları hep eşim izliyor/dinliyor" otokontrolüyle midir, yaşının getirdiği ağırlıktan mıdır* bilinmez, programın daha politik doğrucu kutbunu oluşturacak. en azından ilk bölümün bana verdiği izlenim budur.

    fazlı ve anlatan'ın konuk olduğu efsane bir rabarba talk bölümü vardı. bu dengeyi ilk orada fark etmiştim. bu üçlüyü artık her hafta düzenli olarak dinleyecek olmak kesinlikle keyif verecektir. uzun soluklu olmasını temenni ediyorum.

  • 1150 oda yaptırdım altından
    içini döşedim iran halısından
    o da benim değil milletin malından
    bana ne lan çıkmam saraydan

  • yer: dolmuş. kahramanlar şoför ve yanında oturan paspal bir amca.
    + yarın da 23 nisan şeyler tatil galiba
    - neyler abi?
    + hani çocuklar gidiyo ya sabahları
    - okul mu abi?
    + hah evet okul. şeyler de tatil di mi?
    - ne abi?
    + hani tayyip mayyip
    - resmi daireler mi abi?
    + hah evet resmi..

  • kız arkadaşımın kankasının çökerttiği önerme.

    not: napiym abi, ben `güzel kıza yanaşmak için çirkin kankasıyla arkadaş olma` stratejisini uygulamaya çalışıyordum, bi baktım çirkin kızla sevgili olmuşuz. ben de kaderime razı oldum.

  • "cem yılmaz'ın kar-zarar hesabı yaparak film çektiğini zannetmiyorum"

    doğru cem yılmaz filmleri kar için çekmez. sevenleri kavuşturmak için film yapar. o yüzden 400 tane ayrı programa konuk oldu. cinemaximumla falan izleyiciler için kavga etti, kar için film çekseydi bunu yapar mıydı hiç? cem yılmaz bir sinema şövalyesidir. akıllı olun.

    kafanizda çok ideallestirmeyin hiçbir kişi ya da olguyu. herkes cebine bakar, kalan şeyler talidir.

    not: filmler bence başarılı.

  • ayasofya müzesi'nin bende hayranlık uyandıran eserlerinden biri. bayılıyorum ayasofya'yı dolaşmaya, kraliçe theodora'nın durduğu farz edilen yerde durup aşağıya bakmaya.

    görseli: https://goo.gl/images/cjc9dr

    ne demek deisis? deisis şefaat anlamına gelen bir kelime ve deisis sahnelerinde kıyamet günü hz. isa'dan insanlık ve ümmet için merhamet dilenmesi anlatılıyor. 13. yüzyıldan kalma ayasofya'daki bu mozaikte de meryem ile vaftizci yahya'nın hz. isa'dan af ve merhamet dilemesi gösterilmiş. isa'nın eli baş parmağı ile yüzük parmağı birleşecek şekilde duruyor. baba, oğul ve kutsal ruhu temsil eden takdis, yani kutsama işareti bu. yüzük parmağından kalbe uzanan bir damar olduğuna inanılıyormuş eskiden. baş parmağı ile yüzük parmağının birleşmesiyle ise kalbe uzanan o damar yolu kapanıyor ve böylelikle "kalbimden geleni değil, tanrı'nın sözlerini söylüyorum." anlamına ulaşılıyormuş.

  • sadece bana olan durum sanırım, ekşi hariç hiçbir siteye erişim yok.

    edit : internetin saçmalaması diye açtıgım basligi niye sicmasi başligina taşidiniz olm, manyakmisiniz siz ?

  • en azı oyu ceyhan almıştı oyumu ona verdim. ezilenlerin, dışlananların, sesi olmayanların sesi olmaya devam edeceğiz.

    #2bceyhanyalnızdeğildir

    40 bin oy editi: arkadaşlar verilen oy sayısı 40 bine'e dayandı. bu süre içerisinde ceyhan'ın gerçekten yalnız olmadığına inanmak istedim. belki benim entryim ceyhan için bir ses olur dedim, bir ışık olur, bir kıpırdama olur dedim ama bana rağmen durum pek değişmedi. çocuk gerçekten yalnızmış. benim aldığım fav sayısı çocuğun aldığı oydan fazla. artı oyları saymıyorum bile. utancımdan entryi silecek noktaya geldim.

  • vol 2
    1971 yili kasim ayina gelindiginde ekonomik kriz artik evlerde hissedilmeye baslanmisti. sagci ve solcu gruplarin kavgasi tansiyonu yukseltiyor ve ulke yavas yavas iflasa dogru ilerliyordu. temel gida urunleri piyasada bulunmuyordu, enflasyon artisi kontrol edilemiyordu. ilk 6 ayda gerceklesmis olan ekonomik iyilesme artik kotu bir tablo yansitmaktaydi. hergun tekrarlaran grevler ve is durdurma eylemleri allende´yi caresiz birakiyordu.

    433. gun : bu kadar sikintilarin oldugu bir donemde sili halkini ikiye bolen bir olay gerceklesti, fidel castro´nun sili ziyareti. 10 kasim 1971 de fidel 10 gunluk bir gezi icin sili´ye geldi. ama gezi beklenildiginden uzun surdu, yaklasik bir ay. fidel gezi suresi boyunca bakir madenlerini, fabrikalari ve universiteleri ziyaret etti, bazi sehirlerde halka konusma yapti. fidel´e bu gezide o siralarda ismi bilinmeyen ama daha sonra sili´nin yonetimini ele alacak santiago garnizon komutani olan general augusto pinochet eslik ediyordu. fidel´in gezisinin uzun surmesi, katildigi etkinliklerde cosup eglenmesi sili basinini kizdirmaya baslamisti, artik basin fidel dans ederken biz yiyecek bir seyler ariyoruz baslikli manset atiyorlardi. allende´nin yardimcilarindan biri olan ricardo muñoz, daha bir hafta gecmeden allende bu ziyaretten rahatsiz olmaya baslamisti, ikinci hafta dolayli yollardan artik fidel´e gitmesi gerektigi bildirildi diye demec vermisti. 3 aralik 1971 de estadio nacional´de veda toreni yapilarak fidel yolcu edildi.

    463.gun : 1971 yilinin sonlarina dogru gida uretimi yapan firmalar uretimlerini durdurdular. baskent santiago´da et bulunamiyordu, gelen deniz urunleri ise halkin ihtiyacinin cok altindaydi. allende´nin ekonomi bakani jose cademartori´ye gore ise bu firmalar hukumeti zor duruma sokmak icin kara borsacilik yapiyordu.

    ulkedi kriz ortamina ragmen, allende hukumeti metro insaatina hiz veriyor, zengin semtlerinde alis veris merkezleri aciyordu. allende´nin cok onem verdigi proje olan gabriela mistral kultur merkezinin insaati buyuk bir hizla ilerlemekteydi, ne yazik ki bu kultur merkezi askeri darbe olduktan sonra pinochet´in gizli karargahi olacakti.

    673. gun : 1971 temmuzunda sili halkinda ki kutuplasma yasama etki etmeye baslamisti. sagci gruplar allende´´yi makaminda ziyaret ederek hosnutsuzluklarini dile getiren bir manifesto verdiler. o toplantida bulunan julio bazan ziyareti anlatiyor : allende problemlerimizi ve tehditlerimizi duymazdan geldi, bizleri efemine bir grup olarak gordugunu ve tehditlerimizden korkmadigi belirtti.

    12 kasim 1972 de 56 bin kamyoncunun katildigi grev basladi. kamyoncular hukumetin kurmus oldugu icin tasimacilik sirketinin kapatilmasini, kredilerde esneklik yapilmasini ve yedek parca ithalatinin arttilmasini talep ediyorlardi. allende´ye gore bu grev kendisine karsi amerika tarafindan finanse ediliyordu. kamyoncularin grevi benzin istasyonlarina yansidi, benzin bulamayan istasyonlarda satisi durdurma karari aldi.

    allende kamyonculara seslenerek : faşistlerin ve onları destekleyen gericilerin hileli manevralarına aşılmaz bir engel oluşturacağız. bu engel , şili'ye karşı çıkan emperyalist piclerin çıkarları icin onlarla işbirliği yapanlara karşı, iç savaş arayanlara karşı olacak.

    allende´nin bu konusmasi tansiyonu dusurmeye yetmedi, kamyonculardan sonra otobus soforleri de greve basladi ve kucuk esnaf kepenk kapatmaya basladi. hukumet bu eylemlere sert bir dille cevap vermedi, dukkanlar polis zoruyla acilmaya zorlandi, bu emre direnenler goz altina alinmaya basladi.

    791. gun : bitmek bilmeyen grevler ve enflasyon %173 lere kadar yukselmesi uzerine generallere kabine yer vermek zorunda kaldi. general carlos prat ic isleri bakanliga, amiral ısmael huerta bayindirlik ve iskan bakanligina, general claudio sepúlveda maden bakanligina getirildi. askerlerin gorevi gelmesi bazi asiri sag goruslu kisilerde hukumeti askerlin yardimiyla bitirme dusuncesini ortaya cikardi. bu kisiler patria ve libertad orgutu altinda sag goruslu universite ogrencilerine silahli egitim vermeye basladilar. bunun uzerine solcu gruplar da koylerde ve fabrikalarda orgutlenmeye basladi.

    818. gun : allende birlesmis milletler toplatisi icin amerika, meksika ve kuba gezisine basladi, geziye baslarken sili tarihinde bir ilk olarak yerine vekil olarak general carlos prats´i birakti.

    enflasyonun yukselisi onlemiyordu ve temel tuketim malzemeleri hala karaborsadaydi ve sili halki yeni bir olusumla tanisiyordu, bitmek bilmeyen kuyruklar. seker, un, pirinc, margarin gibi gida maddelerine ulasmak icin 4-5 saat kurukta beklenmesi gerekiyordu. artik sili halki tamamen kutuplasmisti, bir tarafta isciler, koyluler oteki tarafta sanayiciler, zengin kisim ve sag goruslu politikacilar. enflasyoun yukselmesi artik kontrol edilemiyordu,

    22 aralik 1972 de uc is adami, hotel carrera´da toplanarak ulke capinda grev baslatma karari aldilar. allende´ye gore bu eylemin arkasinda da cia bulunuyordu. televizyon programlarinda sag goruslu politakacilar ulkeyi daha iyi organize olmus bir ekibin yonetmesi gerektigi soyluyordu, kast edilen bu ekip silahli kuvvetler idi.

    1972 yili enflasyonun durdurulamayan yukselisi ve devam eden kuyruklarla bitiyordu. allende hukumeti bir acil durum plani hazirladi, bu plana gore grevde bulunan kamyonlara devlet el koydu ve baskent santiago´ya temel gida urunlerinin tasimasi saglandi. daha sonra demir yollari grevi de polis baskisiyla bitirilip ulkenin ic kesimlerine yardim gonderilmeye baslandi.

    1973 subatinda, artik bazi temel gida urunlerinin dagitimi karneye baglandi. haftada bir sepet dolusu temel gida urunu veriliyordu, kimilerine gore iktidar kendine yakin olanlara karne dagitimini daha once yapmis ve iktidara yakin olan kisiler daha cok yardim alabilmekteydi. karne dagitimida cozum olmadi, kara borsacilik onlenemez hale gelmisti, piyasada seker, kahve, pirinc, yag bulmak artik mucize gibi birseydi.

    913. gun : 4 mart 1973 te parlamento secimleri yapildi. secimlerden once sag partilerin amaci mescliste cogunlugu ele gecirip, allende hukumetini bitirmekti. secim sonuclari sag partilerin istedigi gibi sonuclanmadi, mecliste yeterli cogunlugu saglayamadilar. secimlerden sonra 27 mart 1973 te, allende hukumette bir degisiklige gitti, bakanlik gorevinde bulunan generaller gorevlerini birakilar.

    918. gun : secimlerden 5 gun sonra allende hukumeti daha cok polemik yaratan bir reformu acikladi, herkese esit egitim. bu programa gore fakir ailelerin cocuklari, zengin ailelerin cocuklarinin okudugu kolejlerde parasiz egitim alma hakkina sahip olacaklardi. kimi politikacilara gore bu elma ve armutu birlestirmek gibi absurd sayiliyordu. sili katolik klisesi de programi elestirince sokaklarda ogrenci olaylari basladi. bu tepkilerden sonra hukumet bu programi iptal etmek zorunda kaldi.

  • türk akademi camiasında yaygın bir gelenektir. kimi zaman "vaaay ne yazmışlar yahu" denilen bir makalenin dört, beş, hatta altı, yedi yazarlı olduğunu görünce, "aymnızıskim" diye bir tepkide bulunabilirsiniz. beş kişi 15 sayfa için ne yapar yahu? her bölüm için demiyorum ama beş, rakamla 5?

    yeni yök yasa tasarısında, "kurul tarafından belirlenecek alanlar dışında, kurbanda danaya girer gibi beş, altı yazarın yazdığı makaleler, dikkate alınmayacaktır." şeklinde bi ifade nasıl yok anlam veremedim. hımmm acaba tasarıyı hazarlayanların kendilerinden kaynaklı olabilir mi?

    - makale yazıp, comparative politics'e gönderiyoruz abi, sen de yardım eder misin?
    + kaç kişiyiz?
    - sen de katılırsan 4 olucaz.
    + ergun hoca?
    - siz hele bi yazın da beni de eklersiniz dedi.
    + toplam da beş kişiyiz yani?
    - yok abi, bu çalışma özcan hocanın danışmanlığını yaptığı doktora tezinden olduğu için... tezi yazan öğrenci de var..
    + 6 kişiyiz yani?
    - dur bakalım bizim çaycı selami "abi ben bi düşüneyim bu sene kesemeyebilirim" dedi.. o da olursa 7..

    herhalde böyle oluyor literatür taraması??