hesabın var mı? giriş yap

  • canlı yayınlarda çokça rastlanan bir hadisedir, şu şekilde gerçekleşir.

    - eee, ahmet orda atmosfer nasıl?
    - (ahmet bir süre kafa sallar, eli kulağındadır) eaaa, melih burda atmosfer...
    - toplantı nasıl geçti ahmet?
    - ...atmosfer yedi katm... (susar, eli kulağına gider, kafa sallamaya başlar yeniden, duyum almıştır) melih toplantıda almanya...
    - toplantıda ırak meselesinin de konuşulduğu söyleniyor doğru mu ahmet??
    -... dış işleri bakanııı... (yine duyum almıştır, el kulağa gider, kafa sallanır) evet melih, ırak meselesi dee...
    - peki almanya dış işleri bakanının toplantıdaki...
    - melih oraya gelirsem ananı skerim senin, iki dakika sus da dinle be!

  • 15 temmuz darbe surecinde önemli bir katkısı olan evlilik programlarının, hükümetin ohal kapsamındaki yetkilerinden biri olan khk ile yasaklanmasıdır. çıkan bu khk, fetönün ohal' de aldığı en büyük darbedir.

  • o yıllara geri gönderin lan beni. allah'ını seven o yıllara geri göndersin beni. o yılların new york'unda dedektif olarak işe başlamak, ofisimde filtre kahve içmek, suçlu kovalarken mola verip yol kenarında pudralı donut yemek, derin bi lanet olsun çekmek ve akşamları da smith'in barında iki duble bourbon viski içmek istiyorum amk.

  • bizim evin salonundan aktarıyorum. bir saat yirmi dakika önce izlemek üzere bir film açtık. sevgili kişisi yeni edindiği strateji oyununa gömmüş burnunu. ayıp olmasın diye filme razı oldu, belli. filmi başlatmadan önce tuvalete gittim niyetini anlamak için. oyunu geri başlatmış aynı benim sabahları beş dakika daha uyumak için her fırsatı ganimet bilmem gibi. hır çıkarmadım tabii. du bakali modundayım başıma geleceği bildiğim halde. sonra düşündüm. strateji oyunları oynamaya bayıldığım dönemlerde anama ettiklerim geldi aklıma. filmine tüküreyim dedim, ona bi şey olmasın. yan yana oturuyoruz, huzursuz olduğumu anlamasın diye bücürük tableti kaptığım gibi kozmetik, entari artık ne kadar karı-kız işi incik mıncık satan site, tanıtan blog varsa açtım önüme. halbuki çok sıkılıyorum sözlük, bildiğin gibi değil. bi de özledim mi ne. ağzını burnunu mıncırasım var ama kıyamıyorum. ellemeyeyim istediği şeyi yapsın dedim. o bilgisayarda galaksiler arası dalgadan bi savaşta dünyayı kurtarırken ben bebeği gözünün önünde dünyadan bi haber oyuncaklarıyla uslu uslu oynayan bir anne gibi oldum. öyle, garip bir his. sevginin aşkla usulca, güvenle yer değiştirdiği anlardan birinin tadını çıkarıyorum.

    birden ayaklandı az önce, geldi ayağımı öptü ve sonra ellerimi. dondum kaldım öyle sözlük. teşekkür etti, başımı göğsüne bastırdı. günlük hayatın içinde eriyip gidebilecek ufak bir jesti görmezden gelmeyip mutluluğa dönüştürebildiği andır. şimdi ben bunu sevmeyip ne yapayım!

  • everyday astronaut takma isimli youtuber'ın elon musk ile spacex tesislerinde yaptığı röportaj sırasında konu ana rokete destek veren itici roketlerde kullanılan yönlendirici gazlara geliyor:

    elon musk, "itici roketlerde yönlendirici olarak artık soğuk gaz kullanmıyoruz, zaten elde olan sıcak gazı kullanıyoruz" şeklinde açıklama yapıyor.
    sonrasında youtuber: "peki bunu sadece itici roketlerde mi kullanıyorsunuz?" şeklinde bir soru sorunca elon musk dumura uğruyor çünkü bu sistemi ana rokette kullanmak hiç akıllarına gelmemişti...
    musk biraz "eee...mmm" şeklinde kekeledikten sonra: "sen söyleyince düşündüm de, bu sistemi ana rokette de kullanmak akıllıca olabilir. evet bunu düzelteceğim, teşekkürler." diyor.
    kendisine bu parlak fikri verdiğini anlayan youtuber ise "aman tanrım"diyerek şaşırıp gülüyor.
    bir kaç ay sonraki ikinci buluşmada musk, "bu yaptığım düzeltme, roketteki en önemli geliştirmelerden biriydi. senle konuşurken aklıma gelince 'biz bunu nasıl yapmamışız ya?' dedim ve yaptım" şeklinde açıklama yapıyor.

    yani emrinde belki de yüzlerce mühendis çalıştıran elon musk gibi bir adam, mars'a gidecek roket olan starship'te yaptığı en büyük değişlikliği bir youtuber'dan aldığı fikir ile gerçekleştiriyor.

    bizim gençler de youtuber adı altında danla biliç'leri, enes batur'ları zengin ededursunlar diyelim...

    söz konusu video

  • t: ankara'ya film çekmek için gelmiş turist.
    h: harun.

    t: bu şehre geldiğime geleceğime pişman ettiniz beni ya!
    h: e gelmeseydin keşke. niye geldin ankara'ya? gitseydin istanbul'da çekseydin filmini.
    t: daha da ankaraya asla gelmem ben!
    h: gelme! zaten ankaranın da çok sikindeydi ha. nolur gel. sen ne filmi çekiyon oğlum?
    t: taşrada hayatın monotonluğu.
    h: sen ankara'ya taşra mı diyon la! taşra mı diyon sen ankara'ya? oğlum burası başkent başkent. eskiden burda deniz varmış!*