ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insan ırkı yok olursa dünyayı ele geçirecek canlı
-
insan ırkı yok olduğunda sadece insana has ilkel bir düşünce olan "dünyayı ele geçirmek" fikri de yok olacağından, olmayacak olan canlı. herkes mutlu mesut yaşar işte.
iz bırakan kitap cümleleri
-
kitabın akışında önemli etkileri olan, genellikle aforizma olarak kabul edilebilecek cümlelerdir. ya okurken altı çizilir ya da bir kenara not alınırlar. kimi zaman bir cümledir, kimi zaman ise komple bir paragraf.
"tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver."
marlo morgan - bir çift yürek
rte kalp krizi geçirince müdahale etmeyecek doktor
-
insanlık hali, olur ya, rte dışarda kalp krizi geçirir, yanında kendi doktoru da yoktur, izindedir falan.
işte bu durumda yoldan geçmekte olan doktordur.
şüphesiz ki, hastaya izinsiz müdahale etmeyip ölmesine seyirci kalacak, kanunlara uyacak, 2 milyon tl ceza riskine girmeyecek, hayırlara vesile olacak olan doktordur. zira izini de o an bilinci yerinde olmayan hasta kişiden alması gerekmektedir.
not: müdahale edene suç duyurusunda bulunmak görevimizdir.
13 ekim 1975 özel çamlıca lisesi rezaleti
-
sinirden ellerimi ayaklarımı titretmiş rezalet.
kayseri'den okuması için istanbul'a gönderdiğim, selvi boylu biricik oğlumun başına gelen rezalet.
her ay binlerce lira taksidini ödediğim okulun böyle bir rezalete imza atması beni çok üzdü.
yaşanan rezaletin baş aktörü mahmut alnıgeniş adlı bir tarih öğretmeni.
öğretmen demeye bin şahit ister. keşke kpss'de barajı geçemeseymiş. (duyduğuma göre konya lisesi'nden gelmiş çamlıca'ya, şu anda bakan ve işadamı olan öğrencileri varmış. arkası sağlam belli ki)
gencecik çocukları yağmur altında tek ayak üstünde bekleten bu vicdansız psikopat hocanın gereken cezayı alması için tüm yetkili mercilere başvuracağım.
apar topar kayseri'den geldim ve oğlumun fanilası hala ıslaktı, çocukcağız zaten çelimsiz. umarım zatürre olmaz.
bu nasıl bir eğitim nasıl bir disiplin anlayışıdır. sen kimsin mahmut alnıgeniş?
umarım daha kötü uygulamaları olmamıştır bu mahmut adlı kişinin.
edit: sağolsun özel çamlıca lisesi'nin müdürü ve sahibi muharrem gür bana ulaştı. bu mahmut isimli hocadan kendisinin de haz etmediğini söyledi. bu yaşanan olay sebebiyle gelecek ay taksidi bizden dedi.
ama mahmut denilen öğretmenin kötü uygulamalarının peşini bırakmayacağım.
2012'de ölen ünlüler
-
(bkz: kanzuk) hahaha! nereye yazsam uyuyo lan. hiç de tanımıyorum kendisini, ne de yediği naneler umrumda. baktım herkes her yere kanzuk yazıyo, boş yer buldum mu basıyorum kanzuğu!
madem dünya yuvarlak neden binaların tabanı düz
-
hiç tsubasa izlememiş suser beyanı.
tsubasa topu sahanın bir ucundan alıp diğer ucuna doğru koşarken dünyanın yuvarlak olduğu açıkca görülüyordu oysa ki.
esra özcan
-
düğün fotoğrafçısı değil de mevsimlik işçilerle ilgili dosya hazırlayan gazeteci sanki. bütün fotoğrafları tarlada.
bu arada genelde insanların kafalarını kadraja almıyor.
9 mart 2022 fethullah gülen'in öldüğü iddiası
-
bu terörist belki gebermiştir, ama kendisine ne istediyse veren zihniyet hala bu topraklarda yaşıyor.
türkan saylan'ın, kuddusi okkır'ın, ali tatar'ın ve daha nicelerinin ahı var.
aborijin
-
aborijinler yeryüzündeki her şeyin bir ruhu olduğunu ve bunların dünyaya yarar sağlamak için var olduklarına inanırlar.
aborijinler doğaya o kadar saygılıdırlar ki, sadece ayakta kalmalarına yetecek kadarıyla yetinirler. bitkilerin tümünü koparmaz, bir kısmı toprakta bırakarak yeniden yetişmesini sağlarlar. hayvanları yettiği kadar avlarlar, onlara zarar verecek bir şey yapmazlar. hatta bazıları gömülmek istemezler, böylece hayvanlar tarafından yenerek ve toprağa karışarak doğadan aldıklarını ona bu şekilde vereceğini düşünürler.
sinekler hakkında bile şöyle düşünüyorlar: onlar, kulaklarımızın içine dolarlar çünkü her gece uyurken kulaklarımıza dolan kumu ve kiri temizlerler. bizlerin harika bir işitme yeteneğine sahip olduğumuzu görebiliyor musun? evet, onlar burnumuza da girerler ve orayı da temizlerler. … önümüzdeki günlerde hava daha da sıcak olacak ve burnun temizlenmezse, daha çok rahatsız olacaksın. sıcaklar dayanılmaz olunca hava alabilmek için ağzını açmak zorunda kalacaksın. … bak bizim tenimiz ne kadar yumuşak … sadece yürüdüğü için teninin rengi değişen bir insan görmemiştik. … biz, kimsenin derisini bir yılan gibi kuma bıraktığını görmedik. senin teninin sinekler tarafından temizlenmeye gereksinmesi var ve günün birinde sineklerin yumurtladığı yere geldiğimizde, yemeğimizi de onlar sağlayacaklar.*
"insanlar hoşlarına gitmeyen her şeyi anlamaya çalışmaktansa yok etme yoluna gitselerdi varolmazlardı." diyor aborijinler. bir şeyleri değiştirme çabasında değiller, hiçbir şeyi de eleştirmiyorlar. yalnızca kabul ediyorlar. oysa biz her şeye karşı geliyor, hiçbir şeyden memnun olmuyor ve çevremizdeki her şeyi -hatta insanları bile- değiştirmeye çalışıyoruz. çünkü o kadar benciliz ki kendi çıkarlarımız için yaşıyoruz. mutlu olduğumuz zaman başkalarının ne halde olduklarını düşünmüyoruz. bununla kalmıyor, hiçbir şey için –herhangi birine- şükretmiyoruz. aborijinler ise karşılarına çıkan her şeyde doğaya teşekkür ediyorlar.
kimseyle yarışmayı da sevmiyorlar; "birisi kazanınca diğerleri kaybeder. bunun nesi eğlenceli ki? oyunlar eğlenmek içindir. neden insanları böyle bir deneyime tabi tutup, sonra da tek bir kişiyi gerçekten kazananın o olduğuna inandırmaya çalışıyorsunuz?" diyorlar . en küçük bir örnekle insan tuttuğu takım uğruna her şeyi göze alabiliyor. daha iyi yerlere gelebilmek için başkalarının hayatlarıyla oynayabiliyorlar; hile, rüşvet gibi yollara başvurabiliyorlar. hatta hiç düşünmeden başkalarının canını alabiliyorlar. rekabet çağındayız ve bu çağdan asla kurtulamayacağız. her şey böyle otomatik bir şekilde, duygusuz insanlar eşliğinde devam edecek ve bitecek. biz farkında olmadan yaşamımız elerimizden akıp gidecek.
"insanların yaşamında pasta kreması diye bir şey var. bu, onların varoluşlarının tüm dakikalarını yüzeysel, yapay, geçici, hoş lezzetli, hoş görünüşlü tasarılar yapmakla geçirdikleri ve yaşamlarının pek az zamanının sonsuz varlıklarını geliştirecek eylemlere ayırdığının bir kanıtı bizce." diyorlar aborijinler.
onların inancına göre maddesel nesneler korkuya yol açar. insanlar ne kadar çok mala sahipse o kadar çok korkarlar. ve olasılıkla sadece bu nesneler için yaşarlar.
herkesin bir görevi var aborijinlere göre. bazıları insanlara şifa vermek için, bazıları alet yapmak için, bazıları ise sır tutmak için dünyaya gelir ve yaşamı boyunca bu görevi yerine getirmeye çalışır. biz ise başkalarının önüne geçmek için yaşıyoruz. çünkü bunu mutluluğun tek yolu olarak görüyoruz.
bilim adamlarına göre avustralya’da elli bin yıldır insanlar yaşamakta. elli bin yıl sonra ormanları yok etmemiş, suları kirletmemiş, canlı türlerinin soyunu kurutmamış, hiçbir türlü zehirlenmeye yol açmamış olmaları ve bununla birlikte her zaman bolca yiyecek ve korunak bulmuş olmaları gerçekten şaşırtıcıdır.
*
neden para basıp borç ödemiyoruz
-
12 sayfa entry'i okumama rağmen şu sonuca varmış bulunuyorum.
yaklaşık %70'lik bir kısım kafese konan maymunlar(bkz: organizasyonel şartlanma) deneyinde olduğu üzere, bilmeden soru soranlara saldırıyor.
%20'lik bir kısım biliyor ancak biraz uzun ya da fazla terimsel yazdığından anlatamıyor.
%5'lik kısım halen iyi niyetle anlamadığını belirtiyor
%5'lik kısım iyi sade bir şekilde anlatmayı başarıyor.
ben de son %5'lik kısımda olmayı umut ederek mümkün oldukça kısa bir şekilde size anlatmaya çalışacağım.
türk lirası convertible yani uluslarası piyasada değişime konu olabilecek bir para birimi değildir. yani biz paramızı sadece ülkemizde kullanırız. ve ancak ülkemizdeki usd ve euro gibi paraları tl ile satın alabiliriz.
ülkemizdeki yabancı para stoğu da sınırlı olduğundan, biz para basıp döviz talebi yarattıkça paramız döviz karşısında değersizleşecektir. böylece borçlarımızı ödemek için para basmak yeterli olmayacaktır.
bu yüzden, turizm ve ihracat gibi, yurda döviz girişi sağlayan işlemler teşvik edilmektedir.
z kuşağının ezip geçtiği çomar dayı
-
siz çocuksunuz, siz bilmezsiniz, geçmişi biliyonuz mu... ulan hiç mi değişmez cümleleriniz be, hiç mi başka bir bok bilmezsiniz amk zombileri.
ortadirek bir ailenin çocuğu olmak
-
bankta oturup simit yemeği de bilir, çırağan sarayı'nda ki bir davette nasıl davranacağını da...