ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kedi sahibinin acı deneyimleri
-
çiftleşme mevsimi geldiği zaman, kendisine acilen bir eş bulmak için elalemin herifiyle uğraşmak zorunda kalmak.
-alo. meraba. ilanınızı gördüm. eş arıyormuşsunuz?
-ben aramıyorum beyfendi. kedim arıyor. ama yardımcı oluyoruz tabi biz kendisine.
-eheheha. çok şakacısınız.
-öyleyim galiba.
-şimdi bende bi ankara kırması var. tüyler böyle uzun uzun.
-çok şirin. fakat ben ilanda siyam aradığımızı belirtmiştim.
-eeeaa! olsun.
-olmaz beyfendi, cins kediler böyle. başka cinsleri kabul etmiyorlar.
-olsun. biz bi görüşelim.
-hoşçakalın beyfendi! (hırrrr)*
para isteyince pantolonumu getir diyen baba
-
evde donla duruyordur.
anadolu lisesi almancası
-
anadolu lisesinin orta kısmında alınan 3 yıllık haftada 4 saatlik almanca dersleri sonrasında derdinizi anlatacak , hatta bazı bazı konusulan konuyu anlayacak kadar olan almanca.
şu tarz muhabbetler duyulabilir bu dersi almış kişilerde ;
" gehen dedi duydum "
"sprachen dedi , konusmak olm bu "
"warum mu lan o ?"
beyaz futbol
-
ahmet çakar: bir kadın basketbol izleyicisi çıksa ben ponpon erkek istiyorum derse napıcaz, turabi'yi mi koyucaz?
uludağ gazoz'un 8 mart kadınlar günü ilanı
-
hürriyet gazetesinin taşra baskısında karşıma çıkan ilginç ilan: ekran görüntüsü
hor görme
saygısızlık etme
saçı uzun aklı kısa deme
taciz etme
çocuk yaşta evlendirme
hakkını çalma
dövme sövme
laf atma eve kapatma
susturma
eğitim hakkını elinden alma
yok sayma
el kaldırma
özgürlüğüne dokunma
gazoz olma
adam ol.
edit: debe editi değil sakin olun. "o saatte taşra baskısını nasıl buldun?", "kaç para aldın?" gibi sorulara muhatap oldum. basit cevabı şudur: hürriyet'in e-gazetesine aboneyim. playstore'dan edinilebilen bir uygulaması var ve bu uygulama yeni baskı çıktığında uyarı gönderiyor. ben de yeni baskıya bakarken (ki taşra baskısı diyordu.) ilanı gördüm ve sizinle paylaştım. bu.
hastası olunan sözler
-
freud der ki:
“çocuk yapmayı doğal ihtiyacın zaruri olarak giderilmesi gibi karmaşıklıktan çıkarıp, üzerinde düşünülmüş sorumlu bir eylem seviyesine çekebilseydik, insanlık için en büyük zaferlerden birini kazanmış, doğanın koyduğu sınırlardan esaslı şekilde özgürleşmiş olacaktık."
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
babamın vefatından 10 gün sonra annemle evlilik yıldönümleri olmasından mütevellit anneme sanki babam almış gibi bir hediye alıp, onun ağzından bir şeyler yazıp, parasını ödemiştim. anneme verdikten birkaç dakika sonra gardırobu açık olan babamın takımlarına göz gezdirirken ilk elimi attığım cepte tam olarak küsuratıyla beraber hediye için verdiğim para çıkmıştı. böyle şeyler bana çok saçma gelse de hiçbir zaman anlam veremediğim bir olay olarak kayda geçmiştir benim için.
sinan engin'in akıl dışı 2020 olimpiyatları yorumu
-
büyük düşünür, yüce filozof sinan engin'in; "tokyo ne kardeşim! ne başarısı var. ne yapmış biri bana anlatsın yani, ne yapmış.." şeklinde inanılmaz temellere dayanan açıklaması..
bir tarafta 2012 olimpiyatlarında 7 altın, 14 gümüş, 17 bronz toplamda 38 madalya alan japonya, bir tarafta 2 altın, 2 gümüş, 1 bronz toplamda 5 madalya alan türkiye.
kısaca; başkaları adına utanmak
edit; efes darth uyardı. bizim 1908 den beri katıldığımız olimpiyatlarda toplam madalyamız 88 adamlar geçen sene 39 tane toplamış toplamda 139 altın 435 madalyaları varmış.
öğrenciyken yaşanmış unutulmaz garibanlık anısı
-
not: debe olmus herkese teşekkür ederim.
o kadar güzel yorumlar geldi ki anlatamam.
uydudan yerini abiyi buldum. telefon da var. sizler de o insanları görmek isterseniz buyurun link
çanakkale'deyiz.
geçici işlerle falan para kazanıyoruz ev arkadaşımla. paramız bitmiş dolap bomboş ve günlerden cumartesi. aileler haftasonu nedeniyle para gönderemez kaldi ki hafta arası olsa da çok gönderebilecek durumda değiller . evde sise de az su kalmış ekmek olsa da yesek modundayiz. tüm çantalar cepler karıştırılıyor 1 ekmek parası olan 45 kurusu bulmak için. 15 kuruş çıktı...
116 nin oradaki malazgirtli abinin simge ekmek fırınına gidip borçla ekmek isteyelim dedim yapacak bisi yok.
utana sıkıla fırıncıya "abi 15 kuruşu simdi versek pazartesi kalani tamamlasak olur mu dedik"
yüzümüze baktı "ne diyorsunuz kızlar siz" dedi.
dediğimize diyecegimize pişman olduk ama laf ağızdan çıkmıştı bi kere.
firinca abimiz güzel yüreğiyle bir poşete 2 ekmek, 2 simit birkaç pohca koydu. yarın pazar kahvaltısı için de erkenden gelin dedi. oyle paranız yokken utanmak sıkılmak yok gelin birlikte soframızda yer içeriz. paranız olunca ödersiniz demişti.
simdi o abiyi düşünerek yazıyorum ve ağlıyorum.
keşke gidebilsem yine içimde kaldı.
ha bir de biz okuldayken komşumuz seyhan abla kaynanasindan gizlice evden cay , peynir falan koyar bir poşete, kapımıza asardi.
her birine minnetimi iletiyorum, unutmadım yaptıklarınızı her daim sizleri anıyorum ve yolumuzdan devam etmeye çalışıyorum.
depremde ölüyorsak niye evleri betondan yapıyoruz
-
ayni soruyu california'lilar da sormus yillar once. o yuzden konutlarin ezici cogunlugunu ahsap yapmaya, sadece depreme dayaniklilik raporu alabilecek dayaniklikta binalari betonerme yapmaya karar vermisler.
bugun california'da evlerin cogu ahsap, yollarin cogu da betondur (asfalt sicaktan eridigi icin).
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"22 aralık sabahı şirince'den dönenler için ölü taklidi yapalım, sevinsinler bari gerizekalılar."
gs'yi yen şampiyon ol
-
"şampiyon olamadın, gs'yi yen bari aq" şeklinde güncellenmesi gereken öneri.
adetullahtandır debe editi : dün maç boyu ve sonunda slaven bilic'e epeyi sövdüm, saydım. maç sonu o açıklamalarını izleyince çok kötü oldum aq. gelip "sırtındaki ceketi verirmisin?" dese verirdim o derece yani. gitmesin lan bu adam! vodafone arena'da bir sene yaşasın hiç olmazsa. duygusallıktan çok kaybettim, çok kaybettik. bir sene daha kaybedelim ne olacak aq? küçülecekmiyiz?
inanç ve umudun sonundaki zafer, sizin sikilmiş şampiyonluklarınızdan 10 kat daha değerlidir benim için.
30 ocak 2021 deprem vergisinin %10'a çıkarılması
-
daha bunlar iyi günler. bu halk daha beterini haketmiştir. anlaşılan o ki, hakettiğini bulmak üzeredir.
insanın hep kendinde olmayanı istemesi
-
benim küçük bir kedim var. onu izliyorum bazen;
mama koyuyorum bayıla bayıla yiyor, sonra kendim için bi yiyecek hazırlıyorum hemen kafayı döndürüyor, koşa koşa yanıma geliyor, o yemeği de tadayım diye gözümün içine bakıyor, deliriyor resmen. maması falan tamamen yalan oluyor. aklı fikri benim yediğimde. daha mı güzel acaba diye merak mi ediyor nedir.
veya yerde peluş ayıcığı ile oynuyor, sonra bi top atıyorum halıya, o ayıcığı anında satıp topla oynamaya gidiyor, bazen karar veremiyor manyak oluyor, iki oyuncakla birden aynı anda oynuyor. bi süre sonra iki oyuncaktan birini tercih edip gerçekten istediğinin yanına gidiyor. daha çok sevdiği oyuncağı önünden aldığımda ise, diğerine; daha az istediğine geri dönüyor, ama o neşeli halinden eser yok.. oynuyor ama sanki mecbur, sanki zorunlu. ne kendini oynadığı oyuncağa verebiliyor ne de aklını benim önünden aldığım oyuncaktan kurtarabiliyor. ama o kedi, mutsuz olmuyor, düşünemiyor çünkü.
düşünüyorum da bazen küçücük bir kediden bizi farklı kılan ne var? hiçbir şey sanki..
mutsuzluk kader mi tercih mi? alternatifler azalmayacak bu belli, o zaman telkin şart.