hesabın var mı? giriş yap

  • starbucks lüks değil. tall boy bir filtre kahve ile sabahtan akşama kadar oturma imkanı sunuyor gençlere. üstelik bedava internet ve her masada priz imkanı ile. bu dediğini no name cafelerde yapamazsın. sıra olmasının tek sebebi bu.

    ayrıca bir kahve içiliyor diye ülkedeki enflasyon gerçeğini yok saymak cebindeki telefonu çıkar diyen dayı kafası.

  • başlık: sevgilim eve iç çamaşırsız döndü

    1. gece dışarı çıkmıştı.. bu ne demek lan şimdi.

    3. altına sıçmıştır belki hemen aklına kötü şeyler getirme panpa.

  • ithal telefonlara ilave vergi talebi yerine, yerli telefon üretiminde vergi indirimi, satışında vergi indirimi, vs gibi bir talep olsa daha az irite edici olurdu. rakip ürünlerin fiyatının arttırılmasını talep eden bir firma, rakip ürünü kullanmak isteyen kullanıcıları çekemez. geri teper..ama daha ucuza satmanın yolunu bulursa, sırf ucuzluğundan alacakları çekebilir..
    veya devlet kurumlarında falan yöneticilere telefon alınıyorsa, yerli mecburiyeti getirmek de bir çözüm. ya da bunun gibi şeyler..
    yerli üretim desteklensin..ama yöntem bu değil.

  • sahil yolundan bostanci istikametinde gitmekte olan solmusa yasli bir bayan biner.bayan tam bir eski istanbul hanimefendisidir.gerek giyimi, gerek oturusu, gerek konusmasindaki kibarlik ile cevresindekilerin saygi ve ilgisini ceker.teyzemiz gitmek istedigi yer icin parayi uzatir:
    -pardon beyfendi.rahatsiz ediyorum ama suradan bir suadiye uzatirsaniz cok memnun olurum.
    -tabi hanfendi, ne rahatsizligi.
    para sofore uzatilir ve yolculuk devam eder.yasli ve kibar teyzemizin kibarligi, sik giyimi ve guler yuzu diger yolcularin icini isitmistir adeta.
    suadiye'ye gelindiginde teyzemiz inmek ister ve bunu sofore yine o kibarligi ile bildirir:
    -pardon sofor bey.mumkunse musait bir yerde indirir misiniz?
    sofor saga yanasir ve kapiyi acar fakat arac hala yavasca hareket halindedir.teyzemiz yasli olmasi nedeniyle inemez ve dolmusun tamamen durmasini bekler.fakat sofor acelesi varmiscasina yavasca ilerlemekte ve bayanin inmesini beklemektedir.dolmusun bir turlu tamamen durmamasina kizan kibar teyzemiz sofore seslenir:
    -ulan pezevenk parasutle mi inicez!

  • 2 yıl oldu. 730 gün boyunca her aklıma geldiğinde gözlerim sulandı, burnumun kemiği sızladı. her sıkıldığımda, güzel olan şeyi paylaşmak istediğimde, anneler gününde, doğumgününde, doğumgünümde başkalarının önemli günlerinde senden telefon bekledim. bazı akşamlar rüyama girdiğinde dünyanın en mutlu insanı oldum.

    önemli toplantılarıma hayır duanı almadan girmeye hala alışamadım. tıpkı kandillerde evin telefonunu çevirdiğimde babamın sesini duymaya alışamadığım gibi. karadeniz’e bilet almaya elim bile varmıyor, seni büyüdüğüm evin kapısında görmek istiyorum çünkü hala. soğuk bir mermerle çevrili bir toprak parçasında değil.

    o çok sevdiğim ıspanaklı börekler senin elinden olmayınca birer kor parçasına dönüşüyor. ipek eşarplar bile canımı acıtan birer nesneye dönüştü . “annem beğenir” diyerek alamayacağımı biliyorum artık hayatım boyunca.
    bendeki sarı kafalı , çırpı bacaklı çocuk seninle beraber toprağa girdi.üstünden iki sene geçti acın küllenmedi , küllenmeyecek.

    seni hala çok seviyorum.

  • yaptığım iş turizm üzerine olunca pandemide durmak zorunda kaldık. düzeldi, düzelecek derken 800 bin tl alacağımı tahsil edemeden 7 ay içinde battım. sağolsun bankalarda borç borç deyince evi arabayı sattım borçları ödedim üzerimde sadece 4 bin tl para kaldı :)) bu parayla ne yapılır derken zaten yok zaten yok hep hevesim olan ahşapla uğraşayim dedim. ufak bir kaç malzeme aldıktan sonra ya şunu da alayım bunu da alayım diye diye eldeki bütün parayıda gerekli malzemeler için harcadım ve bir arkadaşımın boş olan dükkanında öyle kendi halimde takılıp askılık, lambader derken evime ve arkadaşlarıma ufak tefek ahşap ürünler yapmaya başladim. bir ay sonra evine askılık yaptığım bir arkadaşım arayıp "nogi, bir arkadaşım var iç mimar senin yaptığın ürünleri gösterdim çok beğendi birkaç ürün istiyor yapabilir misin? diye sordu. uzatmayayım onun istediği ürünleri yaptıktan sonra bir arkadaşı daha arayıp bizede böyle bir ürün lazım yapabilir misiniz acaba ? diye aradı. bunu da yapayım bunu da yapabilirim derken ufak ufak iş yapmaya başladım.bir kaç aya kalmadı işi baya baya profesyonelliğe döktüm. hayat o kadar garip ki tam bittim dediğin anda karşına yeniden mücadele etmen için bir olay çıkarıyor. sanırım orada pes etmeden tekrar başlayabilmek önemli ve bende öyle yaptım. bir matkap bir ufak testere ile başladığım bu işte 120 m2 bir atölye açtım. içimdeki duygu o kadar acayip ki anlatamam. e bundan bize ne derseniz haklı olarak sadece paylaşmak istedim. olur da yolunuz düşerse bir kahveye beklerim ve sosyal medyadan anlayan arkadaşlar varsa beraber çalışmayı çok isterim :) umarım hayat her insanın karşısına vazgeçtim dediği anda yeni güzel şeylerle çıkar... hepinize teşekkür ederim imla hatalarımdan dolayı özür dilerim bütün fularlı ekşi sözlük yazarlarından... birkaç örnek için

    1
    https://www.hizliresim.com/mw9qh8h
    3
    4
    5
    6
    7
    8
    9

  • bu konuda da reklam beklediğim kişilerin reklamı.

    "sayıştay’a göre tmsf'nin digiturk satışından elde edeceği gelir aslında 292 milyon 199 bin dolar olacak iken, katar'ın beın medya grubunun yaptığı kesintiler nedeniyle tahsil edilen rakamın ancak ve ancak 162 milyon 668 bin dolar olduğunu anlıyoruz. bunun yanında geçen hafta devlet, katarlı beın sports'un kulüplere ödeyeceği 300 milyon tl'yi cumhurbaşkanı talimatıyla üstlendi. bunu da hesaba katarsak sırf beın sports nedeniyle kamu zararımız, yani halkın tepesine binen yük 1 milyar 570 milyon tl."

    https://www.birgun.net/…milyar-570-milyon-tl-324666

  • ç: çocuk, 3 yaşında, dişi
    b: bob, yani ben
    a: çocuğun annesi, benim ablam
    mekan: seyir halindeki arabanın arka koltuğu

    b: (çocuğun elindeki tüylü ve biçimsiz oyuncağı göstererek) ay oyuncağın çok tatlıymış adı var mı?
    ç: (önde oturan annesine yönelerek) anne biz dışarıda mıyız yoksa içeride mi?
    a: dışarıdayız ama biz bize olduğumuz için de içeride sayılırız.
    b: bunun oyuncağın adıyla bir alakası var mı?
    ç: bunun adı aslında tüylü bok. ama biz dışarıda ona tüycük diyoruz.
    b: anladım.

  • eski çalıştığım yerin genel merkezine eğitime gitmiştik. yanımdaki arkadaş tanıdık birini gördü, "dur x'e selam vereyim" dedi. onlar konuşurken ben uzakta kaldım. x'e baktım, boylu poslu, son derece hoş bir adam. ama bunlardan çok bakışları etkiledi beni. hayır bana hiç bakmadı orada, sadece başka biriyle havadan sudan iş konuşurken bile gözlerinden ne kadar iyi kalpli ve merhametli biri olduğu hissediliyordu sanki. "böyle biri bana asla bakmaz" diye düşündüm. o dönem özgüvenim sıfırın da altındaydı. eğitim bitti, geldiğimiz yere döndük, sonraki iki yılda hiç görmedim onu. aynı şirkette birbirimizi hiç tanımadan çalıştık. ben arada bok gibi bir ilişki yaşayıp ayrıldım ama o ilişkinin özgüvenime az da olsa faydası oldu. 2 yıl sonra bizim departman onun olduğu yere taşındı ve biz de nihayet tanışma şansı bulduk. şimdi ise evliyiz, hehe. ilk izlenimim doğruymuş, gerçekten dünyanın en iyi kalpli insanıyla evliyim ve çok mutluyum.

    edit: efenim o çok sevdiğim bakışları klonladım, aynından minik bir tane daha yaptım*.

    büdüt: son derece iyi kalpli iki keçim var efendim. beyim çok iyi ama keçilerle yarışır bir inadı var. neyse ki ben inatçı değilim ama çocuğu klonlarken inadını da klonlamışım. şimdi bir köprüde karşılaşmış inatçı iki keçi şarkısının canlı bir izleyicisi olarak hayatımı sürdürmekteyim. biriyle 13 öbürüyle 6 senedir birlikteyiz, halen çok sevmekteyim.