hesabın var mı? giriş yap

  • sivil toplum kuruluşları özgürce katılıp, özgürce ayrılacağınız kurumlardır. görseldeki sözde stk'ların tamamı cemaat olup, sizin üzerinizde, iradenizde tahakküm kurma girişimleridir. bu nedenle it ürümesidir

  • türkiye

    osmanli zamanlari ve kurtulus savasinda soylenen, sehitlerimizin kanlarinin uzerine gokyuzundeki ay ve yildiz vurunca boyle oldu anlatimlarinin yaninda soyle de bir kac konu var;
    orta asya'daki ve islam'dan onceki turklerin dini olan samanizmdeki en buyuk tanri gök tanri idi ve bunun yansimalari olarak da ay yıldız ve gunes kabul ediliyordu. bu uc oge ile ilgili olarak turk tarihi,mitolojileri ve resmi olmayan tarihlerinde bazi olaylara da rastlanmaktadir... oguz hanin ilk dogan uc cocuga bu isimleri verdigi, osman bey'in ruyasinda hilal seklinde ay gordugu, bunu onemli ve bir isaret kabul edip osman ogullarinin bu hilal'i kullanmasina karar kildigi vs vs..
    ayrica 10.yuzyil civarlarinda turklerin islamiyet'e gecisi sonrasinda da , hilal'in islam dinince cok kabul gormus bir simge olmasi da etkili olmustur..
    gunes sembolunun ise bazi osmanli donemlerinde sancak ve bayrak icerisinde kullanilmis oldugunu da hatirlamakta fayda var..
    kirmizi'nin ise, tarihi boyunca savasan turklerin sehitlerinin kanindan alindigini dusunmekteyim..
    su andaki bir cok turk devletinin, kirmiziyi belki olmasa da ay ve yildizi kullandigi malumdur..
    son iki cumleyi tamamlayan bir iddia belki de, turkler ana yonleri belirlemek icin renkleri kullanirlarmis;
    kuzey=siyah, guney=beyaz, dogu=gok mavisi, bati=kirmizi seklinde..
    belki de en batidaki turk uygarligi biz oldugumuz icin zemin kirmizi olmustur.. kim bilir..

    turk bayragi ile ilgili bir de kanunumuz var :
    http://www.yargitay.gov.tr/…e/pc12893.hm5.text.html

    almanya

    renklerindeki siyah sari ve kirmizi'yi napolyon zamanindaki savaslarda alman askerlerinin kullandigi uniforma renklerinden alindigi soylenir..
    dizayn olarak 1831 yilinda ilk olarak dusunulmus ve ardindan 1919 yilinda imparatorluktan cumhuriyete geciste resmi olarak kabul edilmistir..
    1949 yilinda dogu ve bati almanya olarak ayrilinca bayraklarda degisiklikler olmus olmasina ragmen 1990 yilinda tekrar ilk orijinal haline (icinde logosuz duz sari kirmizi ve siyah renklerine) donmustur

    fransa

    renklerindeki mavi'nin ozgurlugu, beyaz'in esitligi, kirmizinin ise birligi/kardesligi temsil ettigi soylenmekle birlikte orijinal olarak mavi-kirmizi'nin paris'in renkleri oldugu ve beyaz'in da bourbon sarayini temsil ettigi belirtilmektedir.

    ingiltere / england / united kingdom

    sadece england'i temsil eden beyaz zemin uzerine kirmizi hac isareti st.george's cross olarak adlandirilmaktadir. somurgecilik ve denizciligin ilk gelisme yillarinda ispanyollarin buyuk ataklarina karsilik ingilizler de cesitli atilimlar yapmislar ve bati'ya dogru ilk seyahatlerinde simdiki amerika kitasinin dogu kiyilarina ulasmislar.. bunu kral adina yapan ilk kisi de cabot isminde guzel bir abimizmis.. ve gemisinde ulke tanitimi olarak da, gemisinde bulunan george (sonradan aziz olarak anilacaktir) isimli kraliyet gorevlisinin (belki de rahip falandi bu) onun hazirladigi beyaz uzerine duz hac kullanmis ve o gunden beri de england'in tanitimi olarak da o bayrak kullanila gelmistir.. tarih 1490'li yillar diyelim.. bu arada kraliyet bu bayragi kullanirken zaman zaman hac'in tam ortasinda david yildizi, kraliyet tac simgesi ve ulster'in sol eli sembollerini de kullanmistir..

    united kimgdom'i (birlesik krallik, 1707 senesinde ingiltere, iskocya ve galler ile kurulmus, 1801'de irlanda da buna katilmis ama 1921'de ayrilmistir) ifade eden lacivert/kirmizi/beyaz bayrak ise union jack olarak bilinmektedir
    ortasindaki st.george's cross (england) dahil olmak uzere, uzerindeki her renk bolgesi o zamanlardaki 13 eyaleti temsil etmekte oldugu soylenmektedir..

    bununla birlikte united kingdom'un kurulusundaki uc onemli milletin bayraklari ust uste bindirildiginde su andakine benzer birsey cikmaktadir;
    england; beyaz uzerine kirmizi hac, st. george's cross
    iskocya : mavi uzerine beyaz carpi isareti, st. andrew's cross
    irlanda : beyaz uzerine kirmizi carpi isareti, st. patrick's cross..

    digerlerinin carpi olmasina dikiz yanliz :)
    heralde galler'in ejderha'li, yesilli beyazli yanar donerli, ortaya karisik bayragini kaale almamislar :)

    heralde ucu ustuste konuldugunda anca boyle birsey cikardi..

    italya

    su anda kullanilan dikey yesil beyaz ve kirmizi renkleri ilk olarak napolyon tasarlamis (1796), heralde o zamanlar italya napolyon'un ypnetimi altindaymis.. yesil renk, napolyonun favori rengi imis.. hatta meksika bayragindan ayrilsin diye ortaya bi beyaz atilmis..
    hatta derler ki, o yillardaki lombarda lejyonu'nun renkleriymis bunlar..
    bu bayrak, italyanlar tarafindan tricolore diye adlandiriliyor.. ya da cisalpine republic de diyorlar buna..
    1796'da bu renkler yatay seklinde imis, 1798'de dikey hale gecirilmisler, 1814 yilinda napolyon'un cokusu ile bu bayrak kullanilmamaya baslamnis olsa da 1861 senesinde yeni krallik ile birlikte tekrar kullanilmaya baslanmis..
    hala da kullaniyorlar.. renklerin anlami nedir ne degildir bilmiyorum ama napolyon yesili cok severmis..

    yunanistan

    1821 yilinda sekillenmeye baslamis bir bayrak..

    mavi rengi deniz ve gok renginden aliyor.. ruzgarli bir havada bayraklarina baktiklari zaman ege denizinin dalgalanmasini hissediyorlarmis.. yatay 9 cizgi ise, osmanli imparatorlugu zamaninda, osmanlilardan istedikleri 9 istege bagliyorlar.. 400 yillik esaretleri soz konusu imis bu zamanlarda.. bu 9 istek olmazsa "ya ozgurluk ya da ölüm" demisler.. (bir degisik iddia ise, ozgurluk kelimesi yunancada 9 harften olusuyormus)
    sol ust kosedeki hac isareti ise ortodoks kilisesini ve bu ortodoks kilisesinin yunan milleti uzerindeki etkinligini ifade ediyormus.. osmanli zamanindaki karanlik yillarinda (!) ortodoks kilisesi, yunanmilletininen onemli degerleri olan yunan dili, bizans zamaninda ortodoks dinlerini, yunanlarin etnik ayrimlarini yasar halde tutmus..

    mavi ile ilgili bir eklenti de, guzellik tanricalari afrodit, mavi dalgalar arasindan gelmis..
    ozgurluk savaslarinda ise denizcileri tamamen mavi giyinirler, mavi bayraklar tasirlarmis..

    nepal

    ilkokuldan beri ilgimi cekmis, dikdortgen olmayan tek bayrak heralde..

    yan durmus iki ucgen'in ustuste binmis hali..

    zemindeki kirmizi, ulusal cicekleri/bitkileri olan rhododendron'in rengi imis..
    bayragin sinirlarini cizen mavi ise baris'i temsil ediyormus..

    ust ucgen icindeki yukari bakan hilal tek hukumdar ve sarayi temsil ederken alt ucgen icindeki 12 koseli gunes ise rana hanedanini temsil ediyor..
    nepal, 1960-1991 arasi monarsi ile sonrasinda da cok partili demokrasi ile idare ediliyormus ayrica..

    belcika

    dikine atilmis siyah, sari ve kirmizi bolumler, orijin olarak alinmis olan altin sarisi rengindeki brabant dedikleri aslanin siyah kalkani ve kirmizi dilinden gelmis..
    bu bayrak ilk olarak 1792 yilinda avusturya'dan kazandiklari ozgurluk zamanlarinda kullanilmaya baslanmis
    bu bayrakta da renklerin dizilimi ilk baslarda yataymis fakat 1831'de fransiz bayragindan alinan ilham ile dikey hale getirilmis..

    hollanda

    yatay sekildeki kirmizi beyaz ve mavi renkler ilk onceleri kirmizi yerine portakal rengi olarak kullanilmis.. 16 yuzyilin ikinci yarisi.. ispanyollara karsi direniste cikmis o renkler ilk olarak, tam bilgi vermek gerekirse 1572'de den briel kasabasi isgalden ilk kurtuldugunda gorunmus bu renkler... bayragin o ilk haline prinsenvlag (prensin bayragi ???) diyorlar.. o zamanlardaki liderleri olan prince william of orange'dan (orange hanedani) kaynaklansa gerek.. 17.yuzyilin ortalarinda portakal rengin yerine kirmizi kullanilmaya baslanmis..
    portakal renginden kirmiziya gecisin tam hikayesi bilinmemekle birlikte iki teori var :
    1 - o zamanlarda portakal rengi boyanin uretim zorlugu ve zaten uretilen boyanin golgesiyle birlikte bayrak uzerinde kirmizi gibi gorunuyor olmasi
    2- house of orange (portakal hanedani) 'nin etkisi ve popularitesinin iyice azalmis olmasi..

    ben de kendi dusuncemi ekleyivereyim hemen, o zamanlardaki fransiz popularitesi ve dogal olarak o renklere bir kayma gerceklesmis olabilir bla bla

    ispanya

    bayrakta yatay olarak kullanilmis olan sari ve kirmizi renkler zamanin castilya ve aragon guclerinin renkleri imis.. ayrica somurgecilik ve denizcilik alaninda buyuk gelismelerin yasandigi 18 yuzyil civarlarinda gemilerinde bu renklerden devam etmisler, cunku hic bir ulkenin gemilerinde bu renk kombinasyonu yokmus.. 1785 senesi ise tam zamani bu bilgi icin..
    1927'de ise bayrak son halini almis.. ortadaki arma ise kraliyet armasi olarak kayitlara gecmis..

    portekiz

    yesil, 13 ve 14. yuzyillarda denizcilikte ve kesiflerde onder olan portekiz ve o zamanki kral olan henry'nin favori rebgi imis.. kirmizi ise devrim anlaminda kullanilmis.. kirmizi icin birlik, entegrasyon millet olmak terimleri de geciyor bazi kaynaklarda..
    iki rengin tam ortasindaki arma ise, altta o zamanin ilkel navigasyon aleti olan armillery ve onun uzerinde de geleneksel portekiz kalkani var imis..

    dikey sekilde ki kirmizi ve yesil renklerinin olculeri bana hep acaba 1.618 civari olan altin oran mi kullanilmistir diye dusundurtmustur ama bugun ogrendim ki oyle degil 2/5 oraninda imis..

    arjantin

    arjantin ozgurlugunu 1812 yilinda ispanya'dan kazanmis.. su andaki acik mavi/beyaz kombinasyonlarini ilk olarak ozgurluk hareketinin lideri manuel belgrano kullanmis.. rosario savasinda bu renkler ilk defa gorunmus, denen odur ki, savas esnasinda mavi gokyuzu uzerinde beyaz bulutlar ve piril biril bir mayis gunesi varmis.. bayrak icindeki gunes'e de mayis gunesi diyorlar..

    guney kore

    zemindeki beyaz guney kore halkinin geleneksel rengi oluyormus (ne demekse artik)
    ortadaki yin yang'in anlami malum.. kenar koselerdeki siyah cizgiler ise cennet ates su ve toprak'i sembolize ediyor..

    hindistan

    yatay renk seritlerinden, ustten alta dogru
    turuncu : cesaret ve fedakarlik
    beyaz: baris
    yesil : kader ve kahramanlik anlamina gelmekle birlikte ortadaki toparlak garip sey ise budist rahiplerin donen tekerlegi chakra imis
    bugunku haline 1947'de uyarlanmis..

    avusturya

    dunyanin en eski bayraklarindan.. 1191 senesinde kullanilmis oldugu kayitlara gecmis..
    resmi olarak ilk kullanimi ise hapsburg hanedaninin cokusunden sonra olmus.. birinci dunya savasindan sonra kullanimi yasaklanmis olsa da 1945 yilindan sonra tekrar kullanilmaya baslanmis..
    hikayesine gelince, zamanin birinde bir savasta avusturya dükü kahramanca savasmis, uzeirnde beyaz bir unifrma benzeri birsey* varmis, aldigi yaralar sonunda bu beyaz elbise kirmizi kanla bulanmis, bu kirmiziligin altinda beyaz elbise gorunurken biraz daha altta da yine kirmizi renkli kilic kemeri varmis ve o goruntu, halki tarafindan bir bayrak olarak gondere cekilmekte gecikmemis

    cin

    cin'in ilk bayragi 1872 yilinda resmen kullanilmaya baslanmis.. o zamanlarda tek hukumran olan manchu hanedanini simgelemek amaciyla sari zemin uzerine mavi ejderha var imis.. komunist devrim ile birlikte bayrak su andaki halini almis..
    kirmizi zemin komunist devrimi, soldaki buyuk sari yildiz komunizmi, buyuk etrafin etrafindaki kucuk sari yildizlar, koyluyu, isciyi, sehir halki burjuvaziyi ve yurtsever kapitalistleri ifade ediyormus..

    kanada

    anlasildigina gore, bizim istiklal marsimiz icin acilan yarismaya benzer bir yarisma kanada'da bayrak icin acilmis.. 2600 talipli basvurmus.. sene 1965'ler civari..
    bundan once, ingiliz milletler toplulugunun agirlikli hissedildigi, sol ust kosede union jack olan kirmizi zeminli bir bayrak kullanilmis..

    1534-1763 yillarinda ise fransiz etkisinin altina girmesiyle birlikte gok mavisi uzerine beyaz hac kullanilmis.. bu bayrak su anda quebec bolgesinin bayragi olarak kullanilmaya devam ediliyor.. hatirlatmak gerekirse quebec hala fransizca konusmakta hatta kanada'dan bagimsizlik icin ugrasmaktadir..

    1965'de ise, kanada'da cok goruldugunden olsa gerek, akcaagac yapragi kullanilmis, su anda gordugumuz yaprak.. kirmizi beyaz'in gelme nedeni olarak da, ingiliz milletler toplulugunun etkisi altinda kaldigi yillarda, krailyet askeri akademisinin sancagi bu renkte imis.. ne alaka bilemiyorum ama kaynaklar oyle diyor.. ardindan askeri motiflerde kirmizi beyaz oldukca kullanilmis, uzerine de bir yaprak kondurunca al sana kanada bayragi..

    bu konuda bir cok site ve ulke tarihi bilgisi okuyunca goruyoruz ki hemen hemen her ulkenin bir national flag day adinda bayraklari icin kutladiklari bayrak gunleri var.. bizde boyle bir olay hic olmamis.. ilginc.. hatta hayirlisi..

    botswana

    acik mavi uzerinde yatay bir siyah serit
    acik mavi renk suyu ve hayati temsil ederken ortadaki siyah serit ve kenarlarindaki ince beyaz seritler ise halki uyumunu (!) ifade ediyormus.. 1966'da ingilizlerin yonetiminden kurtulunca kullanmaya baslamislar bu bayragi..
    diger afrika ulkelerinin cokca kullandiklari siyah/kirmizi/yesil kombinasyonlarinin yerine bunlarin renkleri afrika'ya gore biraz alisilmadik geliyor..
    ayrica bu ulkenin ismi, isim sehir hayvan oynarken, ulke olarak b harfinde iyi bir secenek olacaktir :)

    (cogu bilgi http://www.flagworks.com/ adresinden alintidir)

  • yorgun parmaklarıyla çay bardağını kavradı; küçük bir yudumdan sonra gözlerime bakıp, hiç değişmemişsin dedi.

    sen de dedim.

    sesimdeki tereddüdü farketti, "hadi canım 22 sene geçti, 3 çocuk doğurdum, kilo aldım, kibar olma" dedi.

    - 3 çocuk mu, 1 tane demiştin telefonda?
    - üniversiteye hazırlanandan bahsetmiştim, bir de ikizler var. ya sende?
    - 1 tane, kız.
    - ne güzel, benimkiler de 2 kız 1 oğlan. ama oğlan çok üzüyor beni.
    - niye?
    - işte, boşandıktan sonra başedemiyorum, çok huysuz.
    - o çocukla mı evlendiydiniz?

    suratını ekşiterek hııı dedikten sonra, garsona baktı, bi çay daha verir misin.
    gözlerini masadaki boş bardağa dikti. ne aptalmışım dedi.

    - bilemezdin ki.
    - annem söylemişti. ondan koca olmaz dediydi. ama seni çok severdi. çok efendi çocuk, kibar çocuk derdi.

    sıkıldım bir an; konuyu değiştirmek istedim. annen nasıl? öldü, geçen sene . ne diyeceğimi bilemedim; başın sağolsun.

    gözleri buğulandı ama gülümsemeye çalıştı; sağol seninkiler? - aynı, emekliler işte.

    yumuşacık kahverengi gözlerine baktım..gülümsediği zaman düzgün dişleri yine ışıl ışıldı.

    - niye boşandınız?
    - çok kabaydı, sürekli hakaret, sürekli kavga, aşağılama..niye çekeyim dedim.
    - o kadar seneden sonra, 3 çocuk?
    - çekilmezdi, cehennem gibiydi hayat onunla. dayanamadım.
    - seviyordun.
    - aptalmışım dedim ya.

    22 yıl önce en son görüştüğümüz günü hatırladım; kusura bakma demişti, ben onu seviyorum, ne yaparsa yapsın. evet!
    peki demiştim. nasıl istersen.. şaşırmıştım, gururum kırılmıştı, ölecek gibiydim, çok seviyordum. hoşçakal o zaman deyip yürüyüp gitmiştim. o gencecik halimde kendime gelmem 2 yıl sürmüştü. içine kapanık, kırılgan birisiydim zaten. o yaz tanışmıştık. 2 yıldır beraber olduğu o çocuktan kavga edip ayrıldığı bir dönem olduğunu bilmiyordum tabi. ortak o kadar çok zevkimiz vardı ki..kitaplar, müzik, sinema.. o da benden etkilenmişti ama ben deli gibi aşık olmuştum.

    1 yıl sonra geldiği gibi o çocuğa dönmüştü. bir anda, kusura bakma ben onu seviyorum diyerek. kusura bakma? ne kadar kolay bir özür. klasik cümleleri de sıralamayı ihmal etmemişti: sen çok iyisin, daha iyilerine layıksın vs. eve gidip hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum. sevgilimi kaybettiğim için mi? yoksa bir başkası için terk edildiğim için mi? ikisi için de..20 yaşında bir erkek için ağırdı be.

    - acıktım, bir şeyler yiyelim mi?
    tabi dedim garsona işaret ettim. tatlı isterim dedi. sütlaç.
    eskiden de çok severdi, tunalı'da el ele gezerken flamingo pastanesinde hep sütlaç yerdik. burnumun direği sızladı.

    - bana kızgınsın di mi?
    - yooo, nereden çıkarıyorsun. çocuktuk. nereden bilebilirdik ki? çok üzdün beni diyemedim, gülümsedim.
    - çok yorgunum, çok yalnızım; nafaka da vermiyor.

    gözleri yine doldu; ağlamaya başladı. neredeyse boş pastanedeki bir kaç kişi bize baktı. garsonlar bizim masaya kaçamak bakışlar atıp birşeyler fısıldaştılar.

    seni çok üzdüm di mi dedi. biliyorum hata ettim şimdi olsa..sustu. neyse dedim en azından çocukların var.

    - doğru. gözünün önüne düşen kumral telleri parmağıyla kenara attı. bu hareketini çok severdim, kumral saçlarını da.

    işe dönmem lazım dedim. telaşlandı, tabi dedi. evine bırakayım deyince gözleri parladı. gerçekten mi? elbette dedim; bu yağmurda yürü git mi diycem sandın? halâ çok kibarsın dedi.

    arabaya bindik. uzaktı evi; tarif etti. evin önünde durdum. el sıkıştık. arıycam dedi. ara dedim.

    -------

    edit : soran arkadaşlar için-bir daha görüşmedim..

  • mahalle yanarken deizm'le uğraşan bir akp'linin eylemidir.

    zaten ibrahim hiçbir zaman ülkedeki yolsuzluk, rüşvet, şantaj gibi olaylarla ilgilenmemiştir. lafı eğer büker, entel görünmeye çalışır.

  • üstteki deli ne anlatıyorsun anasını satayım. ezan kaldırılsın dedik sanki. yüzyıllardır bayram oluyor bu memlekette ben bir kere bile duymadım bayram öncesi sabah 4te sela okunup üstüne 2 tur tekbir getirildiğini. update mi geldi dine? işiniz gücünüz mağduriyet amk.

  • aslında x8 hızda konuşmasa mantıklı şeyler de söylüyor ama hızdan dolayı mevzu sadece komik kısımlarıyla kalıyor. örnek:

    "şimdi istanbul'dan beni çağırıyorlar. filmden falan çağırıyorlar. o zaman da gidince ne oluyor, sanatçı mı olacağım ben şimdi? ilkokul 3'ten terk sanatçı mı olacak? sanatçı neye denir? bir beste, bir türkü, bir müzik, bir resim, bir heykel yapana sanatçı denir. sinema filminde oynayana sanatçı denmez bana göre. çünkü kameralar çekiyor, alttan biri konuşuyor, o konuşuyor, biri söylüyor, o yapıyor, kötü yerleri kesiyorlar. g*tü yiyen tiyatroda oynasın."

    :]

    son cümle hariç edebiyat dergisine koy sırıtmaz. gerçi son cümleyle de sırıtmaz.

  • bir gün aniden ortadan kaybolsa bile sonrasında torunlarımıza anlatabileceğimiz acayip bir masalın ta kendisi ekşi sözlük 21 yaşında!

    kendinden bir şeyler katan ve kendinden bir şeyler bulan tüm yazar ve okurlarımıza teşekkür ederiz. iyi ki varsınız.

  • staj yaptığım bankadaki çaycının beni müfettiş sanıp bir hafta boyunca masamda türk kahvesini eksik etmediği ama bir haftanın sonunda "ben duydum sen stajermişsin sana bundan sonra kahve yok" dediği andır.

  • sabah 10'dan önce, akşam 10'dan sonra gereksiz mevzular için telefonumu meşgul edenlere hödük gözüyle bakıyorum. öğrenin bir zahmet şunu.

    bir de bir hanımla sokakta yürüyorsanız er kişi olarak, kaldırımın yola yakın tarafından yürümeniz önemlidir.

  • üzücü, dehşet verici, ibret alınması gereken görüntüler...
    hindistan... nüfusu yaklaşık 1,4 milyar... günlük vaka sayısı 200 bin civarında, binlerce kişi yetersiz sağlık hizmeti yüzünden ölüyor. hastanelerdeki görüntüler çok şeyi anlatıyor, görebilenlere...
    inandıkları binlerce din tanrısının bir faydasının olmadığı kesin... bu tanrılara dua etmenin hiç bir faydası yok, ama öylesine din ile köleleştirilmişler ki anlamaları imkansız... sonunda durumları ağırlaşınca soluğu bilimde, hastanelerde arıyorlar ama çoğu için artık çok geç...
    ölümden sonraki yaşam için hayat tarzını benimsemiş cahil, din ile uyutulmuş toplumların kaçınılmaz kaderi... yaşarken bir değerleri yoktu, ölürken de bedenleri dini ritüelleri eşliğinde odun ateşinde kül olup gidiyor. hiç yaşamamış gibi...
    cehaletten, dinden daha büyük düşman yoktur... insanın aklını alır, köleleştirir... köle olarak yakılır ya da gömülür...