hesabın var mı? giriş yap

  • apartmanın görüntüsü bozulacakmış. ulan o mordorun ortasından fırlamış gibi duran ucubenin neresi bozulacak be onun bunun çocukları. o rampaya mahkum olasınız inşallah diye beddua edeceksin bunlara.

  • şöyle birşeydir,
    10bin tl vardir bakarsin olm alinacak arabalar en az 12bin.. 15binin olur bu sefer begendigin arabalara bakarsin hep 17,5 18 falan.. 25bin civari bakarsin e biraz daha ver sifir bi araba al abi dersin. sıfır bi arac bakarsin 40-50 arasi bi kac yasinda bmw yada audiler gozune carpar.
    o parayi gozden cikartirsin bu sefede bi suv sevdasi başlar oraya kadar cikmissin ya artik bunun sifirini alip yillarca kullanmak istersin derken

    neyse metrobüs geldi hadi grsrz

    yıllar sonra gelen edit (2016): bu fiyatlar euro 2 lirayken yapılan hesaplardı tabi. şimdi bu fiyatlarda hayal!

    2020 editi: araba almayı ev alma seviyesine çıkartan yönetime ne kadar teşekkür etsek az!

  • nisan ve guney (3,5) özgüven patlamasından yıkılıyorlar.
    her şeyi bildiklerini iddia edip, insanı münazara ortamından tiksindirtiyorlar.

    daha bu sabah nisan bana broş' un yakada değil de kalça üzerinde çok daha hoş duracağına ilişkin bir brifing verdi.(broş nisan'ın bu arada)

    güney ise beline ip olan pantalonun iğrenç ve bebeksi bir şey olduğu konusunda aşırı ısrarcıydı. kemer takmak zorunda olmadığımız, ipsiz ve lastiksiz pantalonlar neden hep hep hep hep satılmıyordu?
    bunun birşey yemediği için cılız kalması ile ilgili olduğu konusunu ben açamadım bile...

    sabah, baba rrr yarım saatlik ayakkabı seçimi sırasında sinire kesti.
    ve dedi ki;

    "sen daha 3,5 yaşında bir çocuksun nisan, bizim anne-baba olduğumuzu unutma. biz sana faydalı olacak şeyleri biliyoruz, moda ne demek, hangi mevsim ne giyilir biliyoruz. çünkü biz gazete okuyoruz, dergi okuyoruz, internette gezip öğreniyoruz."

    nisan" hayıy, ben biliyoyum. siz hic de güsel giydirmiyosunuz" şeklinde söylene söylene evden çıktı, ikna olmuşa benziyordu. arabada güney ile konuşuyor;

    n-güney, sen öneme yurdu' nu biliyor musun?
    g-hayıy nisan bilmiyorum. sen biliyo musun?
    n-evet çüknü gazetede!!! okudum, ben hep okuyoyum gazete, dergiii
    (aldık biz mesajı)
    g-peki öneme yurdu mu ödeme yurdu mu nisan? öneme yurdu olduğuna emin misin? ödeme yurdu olmasın? (yani ödeme yurdu da çok anlamlı değil ama kredi yurtlar ödemesi olabilir belki?)
    rrr- hah şöyle babacım, sorgula sorgula, atıyor çünkü bazen
    n-hayıy atmıyoyum. haber-turk' te izledim bi kere!
    (ohannes, evde hiç haberturk açılmadı, nisan ve güney yatmadan jojo-jetix-nickledon dışı birşey de açılmadı hatta)
    g-nerde izledin sen habey turk'u?
    (genel yayın yönetmeni ya, rating merak ediyor)
    n-feribotta izledik ya? (allaaam neler oluyor?)

    öneme yurdu' nu merak edenler için aradan geçen 10 dakika sonra nisan' dan bestesini duyunca anladım;
    önemeeee yurduuuu
    (sönmedeeen yurduuuumun...)

  • volvo öncelikle hem sağlamlığı hem de güvenlik teknolojileriyle ünlüdür.

    otomobilleri gerçekten kaporta olarak sağlamdır (bkz: isveç çeliği) ki zaten önceki entrylerde kaporta sağlamlığı değerlendirilmiş.

    ayrıca başta emniyet kemeri olmak üzere, günümüzde güvenlik üzerine euro ncap in onayladığı çoğu teknolojinin mucidi olan firmadır. son olarak 2009'dan beri üzerinde çalıştıkları city safety teknolojisini dünyaya sunan firma olmaları bile güvenlik üzerine ayırdıkları zaman ve bütçenin göstergesidir.

    öte yandan 2020 mottosunun "hiçbir volvo ölümlü kazaya sebep olmayacak" -cümle tam doğru olmayabilir- olduğu doğrudur.

    bu değerlendirmeyi yaparken öncelikle içinde bulunduğunuz aracın sizi güvende hissettirmesi gerektiğine inanıyorum. ayrıca volvo alan adam zaten hız yapmaz, kurallara dikkat eder vb. önermeleri çürütmüş bir babaya da sahibim ki; kendisi zamanında 2001 model bir volvo s40 ile bariyerlere girmiş, 6 hava yastığı bulunan aracın ön iki 2 hava yastığı açılmış ve çok şükür ki babam içinden burnu dahi kanamadan çıkmıştır. onun dışında aracın kaporta hasarı çok net olmasına rağmen şasesinde göçük yok denecek kadar azdı.

    demem o ki; kendi çarpışma test merkezlerini kurup, ulaşabildikleri ciddi volvo kazalarını inceleyen bir markanın güvenliğine "geyik" demek mantıksızdır.

    not: volvo şirketiyle hiçbir bağlantım yok. bizimkisi sadece tutku..

  • iyi yapmışlar. hatta az bile yapmışlar. adamlar soykırıma uğrarken geç de olsa bir tek amerika devreye girmişti. müslüman dünyası kılını bile kıpırdatmamıştı. kadın, çoluk çocuk tecavüze uğrayıp, katledilirken nerdeydi bu araplar? bosnalılar şimdi vefa borçlarını ödemişler. onu bile çekinerek yapmışlar. o yüzden eleştirmeye kimsenin hakkı yok. o travmaları yaşamayan bilemez. tabi sonuçta trump'ın da rezil olması ayrı bir güzellik.

  • yani bu istisnasız her gece mutlaka oluyor. hep aynı kişiler tarafından gerçekleşen bir geyik bu. hani biz böyle bir geyik yapınca küfreden kişiler de dahil buna. coşkun büktel abi "insanları adlarını ve adımı vermeden suçlayacak kadar alçak değilim" der. isim vermek gerekirse bunlar genellikle ibn i batuta, diadra, guru, belki bir kaç kişi daha. sevdiğim bir iki kişi de var bu nicklerin arasında ama her gece birisinin başlığı altında ya da bir başlık altında bu zatlardan birisinin başlatıp, diğerlerinin kombine bir şekilde katıldığı anlam veremediğimiz ya da benim veremediğim bazen "io monaka komoto monako" filan gibi entryler de giriliyor. geyiktir tamam da, bir şey varsa biz de gülelim ya da bundan sonra herkes kendi bildiği dilden konuşsun. ben entrylerimin hepsini tırnak içinde almanca yazayım, zübeyir hepsini tırnak içinde arapça yazsın, kafamıza göre takılalım 12'den sonra bal kabağına dönüşür gibi. bir de gariban bazı yancılar oluyor "abi ben de oynim mi" der gibi aradan katılmaya çalışan ama kimseyi oyuna almıyorlar. bak yineliyorum, karşı değilim ama nedir yani biz de bilelim? açıklığa kavuşturalım bunu.

    edit: efendim uzuntu bu geyiğe dahil değilmiş. operasyonda bir hata oldu. bize bilgi veren kaynağı bulmaya çalışıyoruz. şu anda izini kaybettirdi ama 24 saat içinde bulacağız. jack bauer'i görevlendirdik. eğitim zayiati, kendisinden özür diliyoruz.

  • tamamiyle gramer kurallarına uygun olan soru cümlesidir. ingiliz ingilizcesinde read, study yerine kullanılabilir.

    zoge: oxford advanced learner's dictionary'den örnek iki cümle:

    she's reading for a law degree.

    i read english at oxford.

    akıllı olun.

  • adanalılar'ı sinirlendiren sözcük*. konunun tarihsel boyutu da şu şekildedir aslında:

    osmanlı zamanında ii. mahmud dönemindeki mısır valisi kavalalı mehmet ali paşa'nın osmanlı üzerine yürüyerek kütahya'ya kadar osmanlı'yı bozguna uğratması sonucu, ii. mahmut konstantiniye'nin* de işgale uğrayacağından korkmuştur. bu nedenle çarlık rusyası'yla hünkar iskelesi anlaşması yapmıştır kendisini kendi valisinden koruması için*. boğazların çarlık rusyası'nın kontrolüne geçeceğinden korkan ingiltere ve fransa kavalalı mehmet ali paşa'yı* osmanlılar'la barışa zorlamışlardır ve 1833 yılında osmanlılar kendi valisiyle* kütahya antlaşması adı verilen bir antlaşma yapmaya mecbur bırakılmıştır. bu antlaşmaya göre mısır, suriye ve girit valilikleri kavalalı mehmet ali paşa'ya, cidde ve adana valilikleri oğlu ibrahim paşa'ya bırakıldı.

    her ne kadar ii. mahmud'un bunu içine sindiremeyip nizip'te* tekrar kavalalı mehmet ali paşa'nın ordusuyla savaşması ve osmanlılar'ın yenilmesine rağmen 1841 yılındaki londra konferansın'da hegemon güçlerin* bastırması sonucu kavalalı mehmet ali paşa adana ve girit valiliklerini osmanlı'ya bırakmak zorunda kaldıysa da 1833-1841 arasındaki 8 yıllık zarfta ibrahim paşa* mısr'dan getiridiği işçi köylüleri adana'ya yerleştirerek şeker kamışı, pamuk, buğday yetiştirmelerini sağlamıştır. mısır'ın yerel dilinde köylü anlamına gelen fellah denen bu insanların nüfusu kentte bir hayli artmıştır. fakat adana'nın 1841'den sonra osmanlı'nın tekrar eline geçmesiyle ii. mahmut şehrin demografisini türklerden yana değiştirmek için batı ege'deki yörük-türkmen boylarını buralara yerleştirmiştir.

    benim üzüldüğüm nokta, sırf bu olaylar nedeniyle boğazlar ilk defa 1841'deki londra konferansı'yla devletler arası bir kimlik kazanmıştır. bir başka deyişle boğazlar konusundaki kararlar türkler'in tekelinden ilk defa bu konferansta çıkmıştır.

  • az önce markete giderken bu manzarayla karşılaştım. market sahibi, birkaç belediye çalışanının sessiz sedasız, kimseye reklam yapmadan gelip defteri hesaplattığını, sonra da ödeyip gittiklerini söyledi. twitter'dan mansur yavaş tagine baktığımda da tek marketin bizimki olmadığını fark ettim. ne diyeceğimi bilmiyorum, bir oy en fazla bu kadar hak edilir, bir şehir en fazla bu kadar iyi yönetilirdi sanırım.

    t: sosyal devlet vizyonunu tek başına üstlenmiş başkanın yeni icraatı.

    edit: uyarı üzerine eksiup linki değiştirildi

    bir alttaki susere ithafen edit2: zaten şehrimizde ihtiyacı olup başvuru yapan ailelere gıda yardımı yapılıyor. ben öğrenciyim, benim de borcum vardı, gelip kapatmışlar. oturduğum yerde de öğrenciler ve emekli insanlar var genelde. sizin kalplerinize kötülük hakim olduğu için iyilik kavramından haberiniz yok. mansur yavaş'ın bu kadar iyi çalışması kimyanızı bozdu biliyoruz. korkunuzda da haklısınız çünkü bu adamı cumhurbaşkanı yapacağız

  • vay be neler dedi neler.

    yalnız harbiden neler dedi lan anlamıyom olum ben ingilççe falan birisi açıklasın sevabına.

  • su an dunyada kuzey kore lideri kim jong-un mustafa kemal ataturk'ten daha cok taninmaktadir. ama bu durum bu adamla ataturk'un kiyaslanabilecek çapta oldugunu gostermez.