hesabın var mı? giriş yap

  • 1. olayın geçtiği yer dört yol olarak tabir edilen kavşak. bu gibi yerlerde sağdaki araçlara yol verilir. yani yol beyaz toyota'nın. (edit: adam "o kural avrupa gibi yerlerde geçerli" diye savunma yapmış. yazılı ve evrensel bir trafik kuralından bahsediyoruz. her yerde geçerli ve uymak zorundasın)

    2. o ana gelene kadar motosikletli arkadaş sağdan soldan arabaları geçiyor. adam gibi şeridinden gitsene?

    3. koskoca adama lanlı lunlu konuşuyor.

    dayı az bile yapmış.

  • toki başkanının dengi kiptaş* genel müdürüdür. bir genel müdürlük bir büyükşehir belediye başkanına resmî yazı yazarken arz eder*. hele ki istanbul büyükşehir belediye başkanı bu adam. toki başkanı maçası yerse bir akpartili büyükşehir belediye başkanına laf yetiştirmeye kalksın bakalım ne yapıyorlar. herkes astını üstünü bilecek, haddini bilecek. derdi varsa toki başkanının, çevre şehircilik bakanına arz etsin, sayın bakan bağlansın imamoğlu’nun yayınına. imamoğlu haklıdır. daha devletin hangi kademesi hangi kademesine denk, kim kime cevap verebilir, kim kimle yazışabilir, haberi olmayan zırcahiller de moderatörlük peşinde koşmasın, haddini bilsin.

    not: başlığı da imamoğlu’nun haddini bilmez sözcü tv ve bir genel müdüre had bildirmesi, olarak değiştirin.

    politik doğruculuk, sjw’lik, lakaytlık, küstahlık, haddini bilmezlik yüzünden ne ast kaldı ne üst kaldı ne disiplin kaldı ne düzen kaldı, ayaklar baş oldu bu memlekette. yeter artık!

  • - asalet doğuştandır, sonradan kazanılmaz... zorlamayın çok yapmacık duruyor:)

    evet burada ibretlik bi cümle görüyoruz. burada kezban kendini asil, eşi benzeri bulunmaz bi prenses sanıyor. habitatında kimsenin ondan üstün olamayacağını üstü kapalı bi şekilde belirtmiş. kezbanlar, yapmayın... bi başınızı kaldırıp etrafa bakın.

  • spor salonundayken etrafa sert bakışlar atmaz ve her an emaneti çekip "tak tak tak!" diye herkese saplayacakmış gibi sindirici bir imaj çizmezseniz bench press'e yatmanızdan yaklaşık 3 saniye sonra gevşeğin biri dibinizde bitip "kaç setin kaldı?" diye soracak cesareti bulacaktır. işte o cinnet anını yaşamamak ve kazasız belasız bir antrenman geçirmek için en iyi yol, görünebildiğiniz kadar mağara adamı gibi görünmek. içinizde aslında minnoş bir kedi yatıyor olabilir. kulaklığınızda o esnada ajda pekkan'dan "o benim dünyam" çalıyor da olabilir. bunların hiçbir önemi yok. bu balta girmemiş jungle'da hayatta kalabilmek ve hakimiyet kurabilmek için belirli aralıklara göğsünüzü yumruklayıp döşemeleri eşeleyerek etrafınızdaki beta hemcinslerinize ortamdaki alfanın siz olduğunuzu sık sık hatırlatmalısınız.

  • "sevgilim hapşurunca çok sev dedim.
    elhamdülillah dedi.
    yerhamükallah dedim.
    yehdina ve yehdikum dedi.
    sonra oturup hatim indirdik.
    nerden nereye... "

  • daha önce yüzeysel olarak bu araçların sürüşündeki zorluklardan bahsetmiştim (bkz: #140863119) biraz da sürüş tekniğinden bahsetmek istiyorum.

    (bkz: trail braking)
    bu fren tekniği f1 için veya herhangi bir pist yarışı için olmazsa olmazdır. ancak f1'de oynadığı rol çok daha fazladır. zira trail braking, tutunma seviyesi yükseldikçe etkisini artrırır. f1 araçları dünyadaki en hızlı araçlar değildir ama en iyi tutunan araçlardır. hemen her virajda, viraja girmeden önce frene kaymayacağınız en yüksek miktarda basarsınız ancak araç yavaşladıkça düşen downforce nedeniyle tekerler kitlenmeye daha yatkın olur. bu nedenle fren şiddetini azaltırsınız giderek, en sonunda ise viraja girerken frenajı çok hafif de olsa bırakmaksızın apex'e kadar devam edersiniz. işte bu apex'e dek sürdürülen hafif frenaj trail braking oluyor. bunun sebebi, aracın öne yığılması esmasında artan ön downforce tutunma miktarını arttırır, ayağınızı frenden çektiğinizde ise o tutunmadan mahrum kalırsınız. bir etki bu iken bir diğer yardımcı etki de arka frenlerin aracın arkasını daha etkili döndürmesidir. ancak bunun bir sınırı vardır ve bu da ön tekerlerin kitlenmesi ve aracın understeering yapması veya tam tersi aracın arkasının fazla dönmeye çalışıp spin atmasıdır. pilotlar her virajda bu tekniği kusursuz biçimde kullanıp apex noktasına maksimum momentum ve ideal konumlanma ile girmeye çalışırlar. zaten bu yüzden sık sık brake balance ayarını değiştirirler. zira brake balance oranı ne kadar trailbrake yapabileceğinizle doğrudan alakalıdır. çok düşük bb=çok dengesiz arka, çok az bb ise çok etkisiz trailbrake anlamına gelir. ayrıca çok yüksek bb fren performansını düşürür. bazı virajlarda özellikle yokuş yukarı frenaj noktalarında fazla düşük bb frenajda spin atmanıza neden olabilir. trailbrake yaparken ayrıca yavaşladığınız için frenaja başlama noktanız da bir hayli önde olacaktır. bu arada f1'de her zaman sol ayakla fren yapılıyor onu da belirteyim.

    (bkz: short shifting)
    f1'de 2008'den bu yana traction control yasak. yani aracın patinaja düşmesinin önüne geçecek hiçbir elektronik sisteme izin verilmiyor. bunu pilotun kendisi halletmek zorunda. peki nasıl? bu araçlar 900 beygirin üzerinde ve sadece 850 kg civarında ağırlığa sahip. bu da muazzam bir hızlanma kabiliyeti demek. tabii arkadan çekişli bu araçlarda gazı birazcıktan biraz fazla verdiğinizde araç çılgınlar gibi patinaja düşüp spin atacaktır. işte bununla başetmenin tek yolu gaz pedalını çok hassas kullanmak değildir. bazen viraj çıkışında normalden daha erken vites yükseltir ve gazı köklersiniz. bu erken vites yükseltme işlemi aracın birden torkunun düşmesine neden olur ve aracı understeer duruma getirir. bu noktadan sonra gazı normalden daha erken basmaya başlayabilirsiniz. işte bu yüzden çoğu yavaş virajdan 2 veya 3. vites yerine 4 hatta 5'te çıkarlar.

    (bkz: aerodinamik tutunma)
    yarış araçlarında tutunmayı etkileyen 2 etmen vardır. biri aerodinamik tutunma, diğeri ise mekanik tutunma. mekanik tutunmanın unsurları lastikler, süspansiyonlar, arb, şasi vs iken aerodinamik tutunmada sözkonusu şey malumunuz kanatlardır. aerodinamik tutunmanın bir garipliği vardır o da hızlandıkça artmasıdır. mekanik tutunma hızlandıkça azalır malumunuz. işte bazı virajlar vardır ve bu virajları eğer belli bir hız üzerinde alamazsanız o hızın altında hiç alamazsınız. spa'daki pouhon virajı veya monza'daki ascari chicane son kısmı bunlardan birkaçı. olay ne peki? pilotlar bu tip virajları dönmek için arabayı adeta fırlatırlar viraja. çünkü downforce çok fazladır ve tutunma becerisi yüksektir araçta ama direksiyon açısı ucu ucuna yeterli gelir hatta bazen yetmez. işte bu durumlarda aşırı agresif bir direksiyon hamlesi yapılır ve araç bir kenardan diğerine fırlatılır şu videoda 37. saniyeye bakınız. nurburgring'deki bu viraj oldukça tekniktir ve verstappen aerodinamik tutunma ile mekanik tutunma dengesini müthiş yakalıyor burada. biraz fazla fren yapsa bu kadar rahat dönemezdi mesela ve çok zaman kaybederdi. tabii aracın aerodinamik kabiliyeti takımdan takıma değişiyor, yapılan setup da çok önemli.

    bir sonraki entry'de setuplardan bahsedeceğim. görüşmek üzere.

  • şimdi şöyle bi durum da var mı acaba arkadaşımın arkadaşı...

    adam gidişi değil de dönüşü kaçırsa...
    gidiş-dönüş aldığı için indirimli ödediği gidiş biletinin, indirim oranını geri mi isteyecekti firma?

    buyrun...
    süreniz 45 saniye.

  • (bkz: gelin arabası süslemek) kadar saçma.
    sırf gelenek diye, körükörüne yapılıyor bu saçmalıklar.

    bu geleneğin ve gelin arabası önü kesmeye çalışanların bitmesini diliyorum.
    bazen çığrından çıkıyor.
    benim arabamın kapısını açıp, torpidoya ve gelinin elindekilere saldırdılar.
    kovaladım.
    hareket ederken kaputa yatıp sileceklere asıldılar.
    ''koparırım bak. para ver!'' diye bağırıyordu it.
    bu fakirlik değil.
    bu gasp arkadaşlar.
    rızanızla olan bir şey değil.
    davul çalıp gürültü yapanlar da aynıdır benim gözümde.