hesabın var mı? giriş yap

  • osmaniye'de hortumda uçan şemsiyeyi tutmaya çalışanca, şemsiye ile birlikte bir süre uçan adamdır.
    çok sürrealist bir video çok.

    böyle buyursunlar

    edit: ''baktım giderek yükseliyorum, kendimi aşağı attım'' diyerek süreci daha sürrealist açıklamış.

    sağlık durumunu soranlar, ''zamanında kendini boşluğa bıraktığı için bir sorun yokmuş.''

  • bu sorulara sazan gibi atlamak tehlikelidir. nadiren sizi rahat ettirecek bir görev çıkar. çoğunlukla saçma sapan bir görev sizi beklemektedir.

    -aranızda dalgıç var mı?
    üç beş kişi el kaldırır. aralarında en kıdemli ,bröveli aşmış arkadaşa bölük akvaryumunun temizliği ve balıkların bakımı kitlenir.

  • bu olay kadınlara default olarak geliyor sanırım. nasıl bir erkek olursanız olun bir kadın, karşısındaki erkeği çıldırtmayı çok iyi biliyor. siz çileden çıkıp böyle aşkın ızdırabını demeye başladığınız anda da yapıştırıyor cevabı işte gerçek yüzün. tamamen ince düşünen ve detaycı oluşunuzdan mütevellit bir şey söylersiniz ama onlar bunu evirir çevirir öyle çok başka yerlere getirirki allahta benim belamı versin dersiniz (bkz: ben bir turizm katiliyim allah benim belamı versin). kısacası ne söylerseniz söyleyin yada ne yaparsanız yapın karşınızda resmen çileden çıkarmaya programlanmış biri olduğunu unutmayın.

    kadın : canım çok beklettim mi?
    erkek : önemli değil aşkım, ben de gazetemi okudum.
    kadın : merak etmedin mi?
    erkek : neyi?
    kadın : tam bir saat geç kaldım ve sen beni merak etmedin öyle mi?
    erkek : aslında merak ettim, hem de çok.
    kadın : o yüzden mi oturup gazeteni okudun? ölüm ilanımı falan mı görmeyi umuyordun?
    erkek : ne yapsaydım, seni beklerken tırnaklarımı mı yiyecektim?
    kadın : tabii. bir telefon etmek aklına gelmedi değil mi? öldüm mü, kaldım mi, tinerciler mi saldırdı?
    erkek : tinerciler falan saldırmamış işte.
    kadın : pek bir kinayeli söyledin. keşke saldırsalarmış der gibi.
    erkek : şimdi benim anlamadığım, geç kalan sensin ama suçlu nasıl ben olabildim?
    kadın : şöyle ki; sen beni merak etmedin, arayıp sormadın. aynen böyle oldu.
    erkek : benim bildiğim geç kalacak olan arar, haber verir.
    kadın : ıyi ki de aramamışım. beyefendinin gazete keyfini bölecekmişim baksana.
    erkek : gazete okumasaydım ne saçmalayacaktın merak ettim şimdi.
    kadın : o zaman kesin arardım.
    erkek : yuh! iyice saçma sapan konuşmaya başladın sen.
    kadın : işinne gelmedi galiba.
    erkek : bak garson geliyor, ne içersin?
    kadın : canım bir şey istemiyor.
    erkek : çay?
    kadın : istemiyorum.
    erkek : ıhlamur?
    kadın : istemiyorum dedim ya.
    erkek : kök?
    kadın : ne kökü?
    erkek : zıkkımın kökü.

    edit: taze naftalin geldi uyardı. bu dialog yılmaz erdoğanın "haybeden gerçeküstü konuşmalar" kitabından bir alıntıdır.

  • devlet bu krediyi toki'nin yeni yapacağı ucuz konutlar için uygulamalı.

    hazırda bitmiş evler için değil.

    toki de maliyetine evleri halka satmalı.

    işte o zaman emlak piyasası biraz regüle olur.

  • ufak yeğeni omzuma almıştım salonda turluyorduk. bir ara odamda telefonumun çaldığını duydum odaya doğru koşturmaya başladım, tam salondan çıkıcaz küüüüt! diye bir ses geldi. yeğen kapıya yaklaşınca aslında çığlık attı ama ben koşturmaya başlayınca hani hoşuna gidiyor ondan bağırıyor sandım, hiç aklıma gelmedi kapının üstü.

  • geberdiyse ya da agir sakat kaldiysa sevindigim haber. bu tur olaylarda tek uzuntum, normal bir sekilde yolunda giden insanlara ve araclarina verilen zararlar. yoksa bu davarlarin geberip gitmesi, aramizdan ayiklanmasi tek temennim.

  • bir düğündeyiz, ben de nikah şahidiyim. nikah için adım anons edildi, yerimden kalktım, imzayı atıp , kız arkadaşımın yanına döndüm.

    - ya bizim orada bir baklavacı var, baklavaları çok güzel.
    + ?!?!?!
    - ne oldu? sana da getirmiştim bir ara. hatırladın mı?
    + az önce arkadaşının nikah şahidiydin. aklına bu mu geldi?
    - evet, ne var ki bunda?
    + yani sence bir gariplik yok?
    - yok, niye bir gariplik olsun?
    + off off, allah aşkına, nereden geldi aklına? baklava da yok masada.
    - nikah memuru bizim playstationcı abiye benziyor.
    + eee?
    - o abinin karşısında da, bu baklavacı var.
    + offf. neyse haberi olmasın çocuğun. sonra "nikahımda canı sıkılmış" diye düşünür.

    2 ay sonra

    - oğlum senin nikahta benim aklıma bizim baklavacı geldi len?!
    + oğlum benim de aklıma bisikletçi ibo geldi len?!
    - ahahaha.

  • - biliyor musun defne, bugün annenle benim evlilik yıldönümümüz*
    - yıldönümü nedir baba?
    - (açıklıyorum)
    - öyleyse size bir sürpriz yapacağım! benim dediklerimi yazar mısın baba?

    (buradan itibaren uzun bir mektup yazdırıyor, aşağıdaki paragraf o mektuptan ufak bir bölüm)

    sevgili banu ve barış, iyi ki evlendiniz. siz evlenmeseydiniz ben olamazdım. olduğum için çok mutluyum çünkü evde her gün oyun oynuyorum.