hesabın var mı? giriş yap

  • süper bir olay lan. o kadar yol gitmişim, farkında bile değilim. düşünsene abi, mecidiyeköy'den mecidiyeköy 40 dakika diyorum. annem duysa terlikle kovalardı yemin ederim, bu kadar hız mı yapılır diye. şimdi çağlayan'dan çağlayan rekorumu kırmayı düşünüyorum, bi dünya yolum var önümde, neyse kazasız belasız ulaşırım umarım.

  • galiba büyük bir serzeniş entry'si olacak bu.

    sözlüğe kayıt olmamdaki en büyük sebep. nickimdeki isimlerin her biri ayrı bir marvel karakterini temsil ediyor. ilk üye olduğumda da sadece marvel'la ilgili entryler giriyordum, tematik takılıyordum. buna rağmen artık yeni marvel çizgi romanlarını okumuyorum, okuyamıyorum, hiç bana hitap etmiyor. çizgi roman okuyorum hala, eski marvel'ları da okuyorum ama son beş senedir falan çıkmış marvel çizgi romanı okumadım. bu entry de neden okumadığım ve şahsımca sorunun ne olduğuna dairdir.

    neredeyse 1,5 senedir bir şey yazmadım sözlüğe, geçenlerde de "entry'lerimi düzenleyeyim bir bakayım" dedim. marvel'la ilgili girdiğim entrylerin bir çoğu geçerliliğini kaybetmiş. sildim ben de bir çoğunu. neden geçerliliğini kaybetmiş peki; çünkü retcon! kısaca geçmişte olmuş bir olaya, yazarın gelecekte müdahale etmesi. öldü sanılan karakterin bir şekilde kurtulmuş olması, canlanması vs. benim yazdığım entryler de doğruluğunu yitirmiş bu şekilde.

    uzun süredir okumayınca bu retcon'lardan da haberim olmadı. fakat şöyle bir gerçek var, bu retcon olayı uzun süredir modern marvel çizgi romanlarının parçası. marvel'ın en bilinen karakterlerinin geçmişleri son 10 sene içerisinde çok değişti. scarlet witch ve quicksilver'ın magneto'nun çocukları olduğu, hatta mutant oldukları gerçeği bile değişti. hatta bununla ilgili bir event bile yaptılar original sin diye. retcon kavramına karşı değilim, hatta seviyorum normalde bununla ilgili çizgi romanlar okumayı, değişmez bir parçası uzun süreli hikaye anlatımının ama bu kadar çok retcon bir şeyi gösteriyor bize. marvel'ın yeni karakter ve hikaye yaratmadaki yetersizliğini.

    dc comics iki üç kere evrenini sıfırlayıp yeniden başlattı, marvel ise bunu hiç yapmadı. yani bütün karakterler 1939'dan beri devam eden bir evrenin üyesi. haliyle olan biten her şey şu anda okuduğumuz bu karakterlerin başından geçti. bütün bunlar dışında marvel'ın çeşitlilik* adına yaptığı eylemler de tepki çekti. sonuç da şu:

    marvel yeni hikayeler yaratmak ve yeni karakterler yaratmak istiyor. yaratılan yeni karakterler ilgi çekici olmuyor, okuyucular bu karakterleri politik manipülasyonlar olarak görüyorlar. hal böyle olunca eski karakter üzerinde değişiklik yapılıyor. bu da karakterin yıllardır süren karakteristik özelliklerini ve anlamını kaybetmesine neden oluyor. şöyle bir durum da var, her ne olursa olsun marvel çizgi romanları statükoya dönüşe de çok bağlı. bir karakter bir seriden sonra olumlu veya olumsuz yönde çok değişiyorsa, hatta ölüyorsa bile bir şekilde bu değişiklikler bir çırpıda silinebiliyor. birbirinin boğazını sıkan iki karakter başka bir seride birlikte tavla oynayacak samimiyette olabiliyor. başka bir seri yazarı karakterdeki bir değişikliği gözardı edip kendi serisinde istediği hale sokabiliyor. bu absürt durumlar da okuyucuyu devamlılıktan koparıyor, karakterler ve hikayeler anlamını yitirebiliyor.

    bu sebeplerden dolayı okumaktan koptuğumu düşünüyorum. çok şişti bu evren, bir reboot lazım gibi geliyor. bu da garanti değil gerçi, belki de amerikan süper kahraman çizgi romanları okumaktan sıkılmışımdır, bu sevdam doğal sınırlarına ulaşmıştır.

  • kardeş sen zaten haksız yere referans olup başkasının hakkını yemişsin.eski sevgilin orayı hakedecek kadar donanımlı olsaydı sen araya girmezdin , hem de işten çıkarmaya gücün yetmezdi böyle donanımlı birini.

    sen hakkını yediğin kişinin günahını çekiyorsun şu an.kızın acısı bir gün bitecek ama o hakkını yediğin insanın vebali daha yeni başlıyor.

  • pardon da ne bekliyordunuz ?? insanların ciddi ciddi 18 gün boyunca kapıya kilit vuracağını mı sandınız??

    eğer şartlar eşit olsaydı insanlar da ona göre hareket ederdi. turiste serbest vatandaşa yasak, zengin otelde yazlıkta teknede fakir 2 odalı evinde insanlar çalışmaya devam ediyor.

    vazgeçin artık şu insanları linç etmekten aşısı olan bir hastalık için niye kapanıyoruz halen hele ki bütün ülkeler yavaş yavaş normalleşiyor. ondan sonra açık havada yürüyüş yapan çocuğunu gezdiren insanları linç edin aynen tek sorumlu onlar.

    edit: bunu da buraya bırakıyorum. sonra lince devam edersiniz.

    (bkz: 2 mayıs 2021 antalya'daki otel partisi)

    https://twitter.com/…tatus/1388907813020348416?s=21

  • herkesin hata olarak gördüğü bir sahne var filmin başında benim de kafama takılmıştı. şaban'nın filmin başındaki kavga sahnesinde görülmesine rağmen "seferoğullarının hiç görmedikleri biri olmalı" denilerek tosun paşa yapılması ile ilgili, arzu film'in instagram sayfasında zamanında şöyle bir cevap verilmiş;

    "film'in başında çıkan kavgada şabanı gördükleri halde tosun paşa kılığına girince seferoğulları şabanı nasıl tanımıyor diye merak ediliyormuş... bunu biz de merak ettik vaktiyle, yapımcı ertem eğilmez'e bu sahnede bir hata mı yaptınız acaba diye sorduk , hayır dedi.. .peki bizi farkedemiyecek kadar enayi mi sandınız dedik, hayır seferoğullarını sandık dedi... başka sorun var mı dedi... yok dedik, kalktık gittik zaten"

    https://instagram.com/p/z41rjom6dp/

  • ölen birini anmak ve onu seven diğer insanlarla birlikte üzüntünü paylaşmak için herhangi bir türden tanrıya inanmak gerektiğini varsayan saçma bir soru.

    meh.

  • bugün karşılaştığım vizyon sahibi görev adamı inşaat işçisidir. 3 saatlik bir işi vardı hemen hemen adam koca termos getirmiş yanında kola su enerji içeceği bile var termosta geldi işini yaptı ve gitti hiç sevmiyormuş insanlardan devamlı su kola isteyip yemek ısmarlatmayı. işimi yaparım paramı alırım ne gerek var insanlara yük olmaya diyor. giyimi oldukça düzgün önlükle çalışıyor ayağına galoş geçiriyor sanıyorum avrupa birliği yasalarına göre yetiştirilmiş numunelik bir işçidir.

  • ben küçük bir çoçukken şehrimizde muz esnafı vardı.

    evet, yanlış duymadınız, muz esnafı.

    bir kişi dükkan kiralar ve orada yalnızca muz satardı. ara sırada bazılarının kivi de sattığı olurdu.

    tıpkı manav gibi, ama yalnızca muz satılırdı.

    o zamanlar muz, kivi falan şimdinin ejder meyvesi, pitahaya denilen nebatatlarından bile daha pahalıydı...

    bu entriyi neden mi yazdım ? öylesine, eski günler aklıma geldi.

    kriz zamanlarıydı o zamanlar. her şey pahalıydı. ama yine de mutluyduk.

    şimdiye bakıyorum; yine her şey pahalı. hem de ateş pahası. dahası, bugün mutlu da değilim.

    ben yeni türkiye'yi hiç sevmedim sözlük. hiç mi hiç sevmedim hem de.