hesabın var mı? giriş yap

  • jack kerouac'ın beat efsanesi imajını kırdığı kitap. herkes onu 25 yaşında otostopla amerika'yı gezen beatlerin kralı zannederken, o kırkına merdiven dayamış, trenle san fransisco'ya giden yorgun bir adam olduğunu anlatır. tüm bu beatnik çılgınlıklarından uzaklaşmak için, ferlinghetti'nin big sur'deki kulübesine sakin birkaç hafta geçirmeye gider. fakat asıl çılgınlık daha sonra başlayacaktır. kerouac'ın kitaptaki benliği olan duluoz'un kitap ilerledikçe ortaya çıkacak olan deliliği sürekli olarak foreshadow edilir, okuyucu tetikte tutulur. kerouac'ın en güzel kitaplarından biridir.

  • evime gelip wi-fi sifresini soran akrabalarim ve arkadaslarim yuzunden gidip bir tane (bkz: traffic shaper) ve bir tane de (bkz: access point) alip, gelenlere ozel misafir agi yaratip, onun sifresini de ucubik bir sey yapip kullanim kotasini 512 kbit/saniye ile sinirlandirdim. her gelen sifre istiyor, misafir sifresini veriyorum, bu cok yavas deyince de, benimki de oyle gulum deyip baglandigina baglanacagina pisman ediyorum. bir sonraki asamada, virus bulastirmak icin bir tane makina koyacagim ki, alsin ebesinin megabaytini...

  • başlık: sabri nin oynamamasının nedeni

    fatih terim 327 maç 16 gol
    sabri sarıoğlu 232 maç 14 gol

    3 gol atarsa fatih terim'i geçecek beyler

  • bitirdiği bölümle alakalı bir işte çalışamayan onlarca insandan biriyken, tam da deneyimsiz insanları işe alıp eğiten bir seyahat acentası bulmuştum ikda. hemen başvurdum tabi. görüşmeye çağrıldığımda elime o sayfalar uzunluğundaki başvuru formlarından biri sıkıştırıldı.
    formu doldurup bekleme odasında diğer insanlarla kanka olacak kadar uzun süre oturup, yaklaşık 8 ayrı görüşmeden geçtikten sonra; genel müdürün karşısına çıkmaya hak kazanan sınırlı sayıdaki insandan biriydim.
    müdür sıfatını taşıyan adam, önce uzun uzun başvuru formumu inceledi. 3-5 genel sorudan sonra sordu:
    "baban ne iş yapıyor"
    kitapçık halindeki başvuru formunda tabii ki aile fertlerinin adları, meslekleri, bitirdikleri okul gibi sorular da mevcuttu ki; o zamanlarda takriben 8 sene önce ölmüş babamın adından başka bişey yazmak saçma olurdu forma.
    "babamı 8 sene önce kaybettik efendim"
    "hmm. başınız sağolsun.ne iş yapardı"
    "heykeltraştı"
    "nerden mezundu peki"
    "tatbiki güzel sanatlar"
    "deden ne iş yapardı "
    (allah allaahh. adam sülalemi araştırmaya başladı...)
    "ressamdı efendim"
    "tabii yaa. doğru"
    (ne ki şimdi bu?)
    "vay bee. vefat etti demek.
    (nası yani??)
    ...biliyo musun biz senin babanla arkadaştık. hatta bi ara beraber bir serigrafi atölyesi bile açmıştık"
    !!! (dumur)
    "ciddi misiniz? ne zaman?"
    "78-79 seneleriydi. daha bitirmemişti baban okulu. sonra çok iş yapamadık kapattık. nası vefat etti peki?"
    " şimdi şööle ki...."
    muhabbet burdan sonra uzar, gider. işle ilgili tek bir cümle bile kurulmaz. ne nerde okuduğumla ilgilenir, ne amaçlarımla ne de ideallerimle - babamın eski arkadaşı. iş görüşmesi yerini eski günlere yapılan bi yolculuğa bırakır. gitme zamanının geldiğinin hissedildiği anda iki tarafın da gözleri yaşlı, sesleri tirektir.
    teşekkür edip ayrılmak için kalktığımda gözünden sevinçle karışık üzüntü okunur müdür insanın. bense çıktıktan sonra muhasebesini yaparım babamın o eski ama hayatını kariyer uğruna sanatından mahrum bırakmış arkadaşıyla; istediği gibi yaşayıp bu dünyadan göç etmiş sevgili babamın hayatının...

    yıllar sonra gelen edit: arada hikayenin sonunu merak edip işe başladın mı diye soranlar oluyor. cevabım hayır çünkü mevzu bahis yerden haber geldiğinde, başka bir yerde çalışmaya başlamıştım bile çoktan..

  • tüylerimizi diken diken eden 3. sayfa haberi. "kocaeli’nin gölcük ilçesi’nde 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi ö.y. ile ilişkiye girdiği iddiasıyla 29 kişi gözaltına alındı." haberde aynen böyle yazıyor. 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi ile ilişkiye girmek. hay senin13 yaşındaki çocuğa tecavüz diyememiyen gazeteciliğine tüküreyim. o 29 ahlaksız kadar ahlaksızsın sende.

  • bu entry'de size bu konserin gerçek olduğunu fotoğraflarıyla birlikte ispatlayacağım.

    freddie mercury afyon'un bir köyünde

    görsellerin devamını yazının devamında paylaşacağım. ayrıca yazının sonunda bohemian rhapsody ile afyon'un bir köyü arasındaki ilişkiyi de öğreneceksiniz.

    merhaba,

    her şey freddie'nin uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak istemesiyle başlıyor. freddie uyuşturucudan kurtulmak için birçok ünlü rehabilitasyon merkezini deniyor ama hiçbir sonuç alamıyor. rehabilitasyondan umudunu kesen freddie partilerde gününü gün etmeye devam ederken bir gün bir partide freddie'ye haşhaşlı ekmek ikram ediliyor. haşhaşlı ekmeğe bayılan freddie bu ekmeğin nerede yapıldığını soruyor. böylece haşhaşın diyarı afyon'u keşfediyor.

    hiçbir rehabilitasyon merkezinden sonuç alamayan freddie uyuşturucudan kurtulmak için haşhaşlı ekmek diyetini denemeye karar veriyor. afyon'daki sessiz ve sakin bir köyde birkaç ay doğal ortamda vakit geçirerek uyuşturucudan kurtulabileceği fikri kafasına yatıyor. bu fikirden sadece menajerinin haberi oluyor. brian may amcamın bile haberi olmuyor. menajer afyon'un en sakin köylerinden birini buluyor. köyde kimsenin televizyonu olmaması köyün seçilmesi için en önemli faktörlerden biri oluyor. freddie yine bir rehabilitasyon merkezine yatıyormuş gibi gösteriliyor ve gizlice menajeri ve tercümanıyla birlikte afyon'a geliyor.

    freddie'nin köyde rahatça dolaşabilmesi için menajeri bir tercüman aracılığıyla köy halkından bir genç ile anlaşıyor. freddie onunla birlikte köyde rahatça gezebiliyor. paparazziden ve şöhretten uzaklaşan freddie, çocukluğuna dönüyor ve tekrar faruk gibi hissetmeye başlıyor. köy halkı onu faruk olarak biliyor. köyde birkaç ay geçirdikten sonra artık uyuşturucudan giderek arınmaya başlıyor. sadece haşhaşlı ekmekle besleniyor ve köy hayatının tadını çıkarıyor.

    yine bir gün köyde gezerken burnuna nefis haşhaş kokuları geliyor. kokuyu takip etmeye başlıyor. kokuların geldiği evi bulup içeri giriyor. kokularla büyülenen freddie eve girdiğinde karşısında haşhaşlı ekmekten bile daha güzel bir kadın buluyor. karşısında köyün en güzel kızı neriman... ilk görüşte aşk… köyde yasak aşk başlıyor.

    ailesinin evde olmadığı anlarda neriman haşhaşlı ekmek yapmaya başlıyor. haşhaş kokusunu alan freddie de hemen evin yolunu tutuyor. bu aralarında bir şifreye dönüşüyor. bu şekilde birkaç ay birlikte oluyorlar. yine bir gün buluştuklarında freddie'nin resim yapmaya olan ilgisini öğrenen neriman “beni de ingiliz kızlar gibi çizsene” diyor. tercümanı evden gönderen neriman üzerini çıkartıyor ve yeğeninin resim çantasını freddie'ye uzatıyor. gördüğü manzara karşısında haşhaşlı ekmek yemişe dönen freddie, neriman'a “yatağa pardon kanepeye uzan” diyor. freddie resmi yaparken odaya birden neriman'ın babası dalıyor. “bismillah!” diye bağırıyor. işte bohemian rhapsody'deki bismillah detayı buradan geliyor ama o konuya yazının sonunda değineceğiz.

    kızın babası freddie'yi tekme tokat dövüyor. menajer sesleri duyunca eve geliyor ve tercümanın yardımıyla olayları anlıyor. kızın babası bu olayın çözülmesinin tek yolunun freddie ve kızının evlenmeleri olduğunu aksi halde freddie'yi sağ bırakmayacaklarını söylüyor. köyden kaçması halinde kızın başına gelecekleri anlayan freddie olayı çözmek için neriman'la evlenmeyi kabul ediyor. freddie'nin menajeri ve kız tarafı düğünle ilgili detayları hallederken düğündeki müzik konusu sorun oluyor. köye dışarıdan bir müzik grubu gelmesi halinde freddie'nin köyde olduğunun ortaya çıkmasından endişe eden menajer konserde freddie'nin şarkı söylemesi fikrini ortaya atıyor. paparazziler tarafından bulunmaktan endişe eden freddie de bu fikri kabul ediyor.

    freddie düğünde şarkı söylerken

    freddie ve neriman

    düğünden birkaç ay sonra freddie üzerinde geri dönmesi için büyük bir baskı oluşmaya başlıyor. queen üyeleri, basin, menajeri… herkes freddie'ye dönmesi için baskı yapıyor. grup üyelerini ekmeklerinden etmek istemeyen freddie haşhaşlı ekmeğini bırakıyor ve neriman'a köye birkaç ay sonra tekrar geleceğini söyleyerek londra'ya dönüyor.

    freddie köyden ayrılırken

    londra'ya döndükten sonra aylar geçmesine ragmen freddie köye dönmek için bir türlü fırsat bulamıyor. neriman'la yaşadığı hayatı sürdüremeyeceğini iyice anlıyor ve bohemian rhapsody'i yazmaya başlıyor. şarkının sözlerini inceleyelim:

    is this the real life? is this just fantasy
    ------
    köydeki hayatı gerçek miydi?
    ------

    caught in a landslide, no escape from reality
    ------
    gerçek hayatından kaçış yok.
    ------

    mama, just killed a man
    put a gun against his head, pulled my trigger, now he's dead
    ------
    köydeki freddie'yi neriman'ın biricik kocasını öldürüyor. burada öldürdüğü kişi aslında kendisi.
    ------

    mama, life had just begun
    but now i've gone and thrown it all away
    ------
    halbuki köydeki hayatı daha yeni başlamıştı. her şeyi çöpe atıp eski hayatına dönmek zorunda kaldı.
    ------

    mama, ooh, didn't mean to make you cry
    if i'm not back again this time tomorrow
    carry on, carry on as if nothing really matters
    ------
    neriman'a hitaben…
    ------

    too late, my time has come
    sends shivers down my spine, body's aching all the time
    goodbye, everybody, i've got to go
    gotta leave you all behind and face the truth
    ------
    neriman'ı ve köydeki dostlarını geride bırakıp gerçek hayatıyla yüzleşiyor
    ------

    mama, ooh (any way the wind blows)
    i don't wanna die
    ------
    köydeki freddie ölmek istemiyor. faruk yaşamak istiyor.
    ------

    i sometimes wish i'd never been born at all
    ------
    keşke köydeki faruk doğmasaydı ve neriman'ı böyle üzmeseydi.
    ------

    easy come, easy go, will you let me go?
    bismillah! no, we will not let you go
    (let him go) bismillah! we will not let you go
    (let him go) bismillah! we will not let you go
    (let me go) will not let you go
    (let me go) will not let you go
    (never, never, never, never let me go) ah
    no, no, no, no, no, no, no
    (oh, mamma mia, mamma mia) mamma mia, let me go
    ------
    bu sözler neriman'ın babasının odaya bismillah diyerek dalması ve neriman'la evlenmeden seni bırakmayız demesine göndermede bulunuyor.
    ------

    sözlere devam etmek için neriman'ın hikayesini bitirmemiz gerekiyor. freddie gittikten 3 hafta sonra hamile olduğunu fark eden neriman umutla freddie'yi bekliyor. aylar geçiyor. freddie'den tek bir haber yok. doğum vakti geliyor. doğum çok sıkıntılı geçiyor. ben ölürsem çocuğumun adını feride koyun diyor neriman ve maalesef doğum sırasında hayatını kaybediyor. çocuk erkek oluyor. yine de neriman'ın isteğini yerine getirip çocuğun adını feride koyuyorlar. çocuk ileride çok küfretmesin diye bir isim daha koymaya karar veriyorlar. böylece çocuğun adı feride faruk oluyor.

    köyde freddie'yi gezdiren çocuk, menajere bu olayları haber veriyor. freddie kahroluyor ve bohemian rhapsody'e şu satırları ekliyor:

    so you think you can love me and leave me to die?
    oh, baby, can't do this to me, baby!
    ------
    bu sözler neriman'ın ağzından. neriman'ı hem sevip hem de nasıl köyde yalnız başına ölüme terk ediyor?
    ------

    just gotta get out, just gotta get right outta here
    ------
    bu kısım okuyucuya egzersiz olarak bırakılmıştır.
    ------

    nothing really matters, anyone can see
    nothing really matters
    nothing really matters to me
    any way the wind blows
    ------
    bu kısım okuyucuya egzersiz olarak bırakılmıştır.
    ------

    işte queen afyon konseri efsanesi böylece doğuyor. menajerin köyde bıraktığı çocuk üniversiteye gidince bu hikayeyi herkese anlatıyor ve hikaye kulaktan kulağa yayılıyor.

    saygılarımla,

    feride faruk yerküre

  • "küçük suyun 3 lira olduğu mekanda boğazıma birşey kaçsa durumu çaktırmam bi köşeye çekilir sessizce ölümümü beklerim"