ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
flyboard air
-
doblo ile takas imkanı var mı?
manitayı nereye bindireceğiz?
cengiz kurtoğlu çalabiliyor mu?
uberciler gibi taksicilerin dayağını yer miyiz?
levye ya da haydarı saklayacak bir yeri var mı?
"in lan aşağı" olayını nasıl yapacağız?
elektrik tellerine takıldığımızda ölür müyüz?
düğünde havaya açılan ateşe karşı koruması var mı?
lpg'li olanı çıkacak mı?
konyalı bilim insanlarının bu icattaki payları nedir?
tanım: bireysel hava ulaşımının geleceğini belirleyecek olan uçan araç. türkiye'de bir geleceği olması için acilen yukarıdaki sorulara net yanıtlar vermeleri lazım.
çin'de bulunan 3300 yıllık pantolon
-
çin malıdır.
kim bilir neyin taklidi.
aynı anda dört kızı idare eden erkek
-
eşli müsabaka yöneten tenis hakemidir.
hüdapar'ın şeyh said açıklaması
-
şeyh sait, vatana ihanet eden ve paşam tarafından asılan bir teröristtir. şeyh sait'i savunan bu ülkeye ihanet eder.
otoban kenarında ebegümeci toplayan yurdumun cefak
-
e-5'te belgesel cekmeye cali$an bir muhabirin son sozu..
muhteşem yüzyıl kösem
-
kösem balkon konuşması yaparken safiye sultanın "daha batıdaki oyların sayımı bitmedi" tadındaki chpli bakışı gözlerden kaçmamıştır.
not:akpli değilim.
içki olduğu anlaşılmasın diye verilen siyah poşet
-
tam hali "içinde içki olduğu anlaşılmasın diye verilen siyah poşet"tir.
içki görünmesin diye siyah poşet verilir, siyah poşet görülünce de içinde içki olduğu anlaşılır. böyle de bi paradokstur.
bu ikilemi on dakika kadar düşününce insanın kafasında, en az o poşet kadar kara bir delik açılabilir.
türk sinema tarihindeki en efsanevi replik
-
şüphesiz;
-hahaha merhaba başkanım.
-ne o lan bayrammı var?
-seni uğurluyoruz ya başkanım bundan iyi bayrammı olur.yalnız sizden bir ricam var babama selam söyle oda gideceğin yerde.
-ben ananın bulunduğu kısma gidiyorum ona söylerim.
(bkz: üç kağıtçı / kemal sunal)
lost'ta türk olması durumunda olabilecekler
-
- sayid kardeş, seni yakın gördüm ondan anlatıyorum, dinle hele.
- domuz bana ters locke birader, kusura bakma
- o gemi batar söyliim.
- sawyer senin aklını alırım, delikanlı mısın lan!
- bu adada gömülü hazine var mıdır acaba?
- japon yenge ilhan mansız'ı bildin mi sen?
- boy veriyorum!!
- mis gibi yahu buralar, dönüp de ne yapacağız.
ygs 2015
-
yıllar sonra biraz merak biraz da hevesten başvurmuştum sınava. hazırlığım yok, sınavın şekli hakkında bile bir fikrim yoktu. dedim, doğaçlama yaparım, falan.
ama işte öyle olmadı sözlük. son on beş günümü lanet olası bir öksürüğün pençesinde geçiriyorum. her şeyi demedim ama geçmiyor, azalmıyor bile delirmek üzereyim. neyse işte ben bu öksürükle idare ederim, artık baya alıştım bir şey olmaz hallederim, dedim. sonra aklıma aylardır sınava hazırlanan çocuklar geldi. benim öksürüğüm yüzünden sınavlarından olsalardı nasıl bir vicdan azabı çekerdim bilmem.
vazgeçtim hayallerimden, güzel sanatlardan hatta gastronomiden. girmedim sınava, çok mutsuzum şimdi. sabah kalktım ama yapamadım ya günah diye.
ne bileyim iyi mi yaptım.
herkes için hayırlı olsunlar dilediğim sınav. içimde ukte kalacak sınav.
yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
-
(bkz: kilikyalılar cemiyeti)
böyle anahtar kilidi açmış gibi bir sesle başlayan tatliş isimli bu vatansever cemiyeti asla unutamam.
yazarların 1 cümle ile futbol mantalitesi
zafer havalimanı'na dört ayda 61 yolcunun uğraması
-
2044 (yanlış değil, iki bin kırk dört) yılına kadar yolcu garantisi verilen ve kütahya'ya yapılan zafer havalimanı'na dört ayda yalnızca 61 (yanlış değil, altmış bir) yolcu gelmiş. 2021 yılının tamamı için verilen yolcu garantisi ise 1 milyon 317 bin 733'müş.
kaynak
drama üçgeni
-
temelleri stephen karpman tarafından ortaya konulmus, günlük hayatta farkında olmadan sıkça oynadığımız bir oyundur.
oyun üç temel karakter üzerine inşa edilir:
kurban: kendini değersiz hisseder. süreçlerin nesnesidir. sürekli haksızlığa uğradığını düşünür. sorumluluk almaz, sorumluluklarını yerıne getirmez. haklarının savunulmasına ihtiyacı vardır. her karşılaştığı durumda durumda, bir "suçlayıcı" ve bir "kurtarıcı" arar.
suçlayıcı: adı üstünde, rolünü birilerini suçlamak üzerine inşa eder. suçlayan, kontrol eden, eleştiren, baskıcı, otoriter, kızgın kişilik özelliklerine sahiptir. "hep senin yüzünden!" diyen kişidir.
kurtarıcı: kendi sorunlarını gözardı edebilmek için başkalarının dertleriyle ilgilenen kişidir. kendini iyi hissedebilmek için yardıma ihtiyacı olan kişiler arar. başkalarına yardım ediyor görünmek onu sorunlu kişi olmaktan çıkarır. kendini iyi görmek / göstermek için sürekli bir kandırmacanın içindedir.
bu oyunun en önemli özelliklerinden biri tüm oyuncuların kaybetmeye mahkum olmasıdır. bazı diğer özellikler kısaca şöyledir:
- acı çekme
- inkar etme
- yalan ve sırların sürekliliği
- utanç taşıma ve utandırmaya çalışma
- kendini değersiz hissetme
- kişisel gücün kaybı/ hissedilememesi
- suçlamanın/suçluluğun sürdürülmesi
- sağlıksız bir sevgi anlayışı
oyunun en önemli özelliği ise rollerin oyun oynandıkça değişiyor olmasıdır.
örnek vermek gerekirse; kurtarıcı oyuna aktif olarak girip kurbanı suçlayandan kurtardığı anda tüm roller değişir.
kurtarıcı, suçlayan rolüne geçer. en başta suçlayıcı olan kişi, onu baskılayan kurtarıcı tarafından kurban rolüne itilir. başta kurban olan kişi ise, suçlayıcı rolüne geçer.
herkesin kaybettiği bu oyun bir kişinin kurban ya da suçlayıcı rolünü oynamaya başlamasıyla açılır. kurtarıcı oyunun hilebazıdır. kendipozisyonunu en iyi saklayan oyuncudur kurtarıcı. onun oyuna girip, "nasıl yardımcı olabilirim?" demesiyle birlikte, herkesin kaybedeceği düzenek işlemeye başlar. hep o rolde kalmak isteyen kurtarıcı, çoğu durumda kendini suçlayıcı olarak bulur.
arabada annesini ön koltuğa oturtan erkek
-
bence anneyi ön yolcu koltuğuna hanımı da sürücü koltuğuna oturtacaksın sen de arkada keyfedeceksin hiç kasmaya gerek yok.
(bkz: evleneceği kadında ehliyet şartı arayan erkek)