ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hafta sonları avm'ye gezmeye giden çocuklu aile
-
istanbul gibi bir şehirde asla eleştiremeyeceğim ailedir. sahile uzak bir yerde oturuyorlarsa bahsettiğiniz o açık hava, deniz kenarı, park gibi alanlara ulaşmak saatlerini alır. arabayla gezseler ayrı dert, toplu taşımayı kullansalar ayrı dert. her hafta her hafta balkonda oturmak da biraz sıkar. dolayısıyla geriye tek bir alternatif kalıyor, o da avm'ler.
azıcık kafayı çalıştırırsanız, bu aileleri değil bu ailelerin mahkum edildiği alternatifsizliği garip bulursunuz. herkes aptal bir siz akıllı değilsiniz.
teog'da 17000 birinci çıkması
-
- tabi ya! ben paşayım, sen de paşasın, hadi siz de olun, hepimiz paşayız.
11 aralık 2023 halil umut meler'in yumruk yemesi
-
ankaragucu taraftari bjk macindan sonra sahaya girip futbolculara saldirdiginda adami adliyeden alip zafer pozu veren avukatlar, o herife sahip cikan kulup , bjk'li oyuncuya ceza veren tff...
iste bunlar bugunku olayin sorumlulari.
nevzat kanlı
-
yargılayın, ceza evine koyun diye yalvaracaksın nevzat. vicdanlı olanlarımız seni ceza evine sokmaya çalışacak. peki ya vicdansızlarımız? öyle güzel bir gelecek işte seni bekleyen. sabırsızlıkla bekliyoruz :)
büdüt: imla
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
anlaştık ;)
umarım bu anlasma karlofça gibi ilk topraklarimi kaybettirmez bana.
dizilerde ve filmlerde hiç gözükmeyen karakterler
-
(bkz: ruşen amca'nın oğlu sedat)
olan biten
-
ekşi sözlük bu sene de tıp öğrencilerinin oylarıyla turkmsic "yılın en beğenilen sitesi" ödülünü aldı. törende "ama gök yeleli bozkurt hariç" diye de not düştüler.
sinem kobal
-
yanılmıyorsam bir ara sabri sarıoğlu * ile adı anılmıştır. bir maç sonrası sabri'ye mikrofonu uzatan muhabir, mikrofonu uzatmadan önce " sinem kobal ile birlikteliğiniz varmış ne diyorsunuz?" tarzında bir soru sormuş ve de karşılığında sabri'den şu cevabı almıştır;
- ben o bacıyı tanımıyorum.
tanıma zaten allah'ın sabri'si...
kamu personeli it gibi çalışırken evde yatan güruh
et yemenin insan doğasında olmaması
-
köpek dişleri olan tek otoburlar biziz bu durumda. gözlerimizin de yine otoburlardaki gibi yanda değil, diğer etoburlardaki gibi yüzün önünde olması falan komple yanlış olmuş o zaman. ilginç.
ekleme: bu arada fırsat buldukça bahsettiğim bir şey var; biliyorsunuz bizim sindirim sistemimiz otobur canlılar ile beslenmeye daha müsait, bu bağlamda full vegan arkadaşları da yiyebileceğimizi düşünüyorum. bu hem dünyadaki açlık sorununu hem de gereksiz nüfus fazlalığını çözecek bir öneridir.
okuduğunu anlayamayan ama başlık açabilen editi: köpek dişinle çiğ et ye yazmıyor, madem et yemek doğanda yok, neden köpek dişin var yazıyor.
sincan saldırısında polisin izlemesi
-
hakkını savunmaya çalışan üniversite öğrencisi, maden işçisi veya çevreci mi ki polis müdahale etsin? ne kadar da düşüncesizsiniz!?
21 ocak 2021 çocuğu okuldan atılan yazar
-
kusura bakmayın çocuğunuzun hasta olması herkesin ona iltimas geçeceği ve herşeyi yapabileceği bir hak vermiyor. normal düzeni bozması bir eğitim kurumunda kabul edilemez. sonuçta sizin çocuğunuz dışında diğer çocuklarda orada eğitim alıyor ve bu eğitimin biri tarafından bozulması doğru değil. tam tersine bir durumun sizinde başınıza gelmesini istemezsiniz. kuruma para ödüyorsunuz ama çocuğunuzun aldığı eğitim başka bir çocuk tarafından bozuluyor, sekteye uğruyor.
belki çocuğunuz için özel eğitim verilen anaokulları yada benzeri kurumlar olabilir onları araştırın. geçmiş olsun. umarım iyi bir eğitim kurumu bulabilirsiniz.
üçüncü göz
-
epifiz bezinin (bkz: pineal gland) beynin alt katmanlarında bulunması, oluşumunun beynin en eski dönemlerine tarihlendirilebileceğini gösteriyor. vücudun en temel rutin işlerinin bilgilerinin ulaştığı ve yönlendirildiği bir merkez olarak hayati bir öneme sahip olan bu merkez (veya muadili) yalnızca insanlarda değil, bütün omurgalılarda mevcut bildiğim kadarıyla. gözden gelen sinyallerle doğrudan ilişkili bu merkez, evrimsel sıralamada insana göre daha alt basamaklarda bulunan canlılarda, ışığı doğrudan alan, fotoreseptörlere sahip bir nokta halinde görülüyor. halen bazı sürüngenlerde ve balıklarda, hayvanın kafatasından tepeye doğru bakan minicik bir boşluktan kendisini görebilir(miş)siniz.
evrimbilimciler, ilk canlılardan itibaren ışığın algılanması ve organizmanın kendisini buna göre yönlendirmesinin çok önemli bir gereklilik olduğunu söylüyorlar. nitekim ışık demek, enerji demek. hepimiz güneş enerjisiyle çalışıyoruz, su yakmıyor bu motor değil mi efendiler? (tamam, tamam, sülfür bileşiklerinden enerji üreten, yerin dibinde volkan ağzında yaşayan canlılar da var, hemen kızmayın. ) canlılığın çok büyük bir kısmı güneşe bağımlı iken, ışığa duyarlı algı sistemlerinin gelişmemesi beklenemezdi herhalde. işte epifiz bezinin kökeni de buradan geliyor.
"dış dünya"dan gelen ışık bilgilerini algılayıp kendisini ona göre ayarlayan ilkel organizmalardan günümüzdeki insan gibi gelişmiş canlılara doğru gelindiğinde, dış dünyadan kopup yalnızca organizma içinden gelen bilgilerin değerlendirildiği bir merkeze dönüştüğünü görüyoruz epifizin. özellikle vücut sıcaklığını kendi bünyesinde ayarlama şansı olmayan, güneşe doğrudan bağımlı sürüngen gibi canlılarda, azalan ışık ile düşen çevre sıcaklığı arasındaki korelasyondan yararlanılarak ışığın şiddetine göre "çık ortaya çılgın at"tan "derhal bir kovuğa gir az sonra adım atmaya dermanın kalmayacak"a uzanan kararlar için çok önemli bir merkez olduğu muhakkak. bu bakımdan periyodik düzenlemelerle ilgili önemi daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. sıcakkanlı canlılar için ise; diğer canlılarda tıpkı dış dünyadan gelen sinyallerin yorumlandığı bir merkez olması gibi, bir iç dünya'dan (bkz: bünye) sağlanan bilgilerin yorumlanarak önemli dengelerin korunduğu bir merkeze dönüşmüş. o halde duyu organlarından gelen sinyaller, bir epifiz bezine göre dış bir dünyaya aittir, denilebilir mi? denilmişi var: (bkz: otonom sinir sistemi ve tersyüz evren)
"kardeşim başlık üçüncü göz, sen anlatıyorsun epifiz!"; toparlıyorum. bir çok canlıda kafatasının tepesinde olan bu merkez, özellikle sıcakkanlı canlılarda kompleksleşen sinir sisteminin içinde kalmış; ve antik ama hala çok önemli görevler sürdüren bir düzenleyici haline dönüşmüş. hatta insanlarda yenidoğan bebeklerde kafatasının bir kısmının tam sertleşmemiş olmasının (bkz: bıngıldak) bu geçmişle bağlantılı olduğu ileri sürülüyor. önceleri (çok önceleri) açık olup, sonradan kapanan bir oyuğa sebep olan bu merkez, üçüncü göz şeklinde bir çok inanışa sebep olmuş. işin ilginci, görülüyor ki gerçekten de burası bir nevi gözmüş bir zamanlar. ama bu durumda, yaşına başına saygı duyarak kendisini "birinci göz" diye nitelememiz daha yerinde olacaktır. (bkz: tevellüt kaç)