hesabın var mı? giriş yap

  • vizesi olmayan, onun yerine grup halinde sunum yapılarak geçilen bir derste (henüz bilmiyorken) gruplar oluşturulurken derste olmadığım (zaten genel olarak olmadığım) ve vize öncesi hafta okula ne dönüp bittiğini öğrenmeye gittiğimde olaydan haber olduğum ve bütün grupların dolmasıyla grupsuz kalmam sonucu hoca tarafından iki tane çek cumhuriyeti kökenli erasmuslu kızdan oluşan bir gruba eklendiğim bir durumda (önce gidip kızlara sordum ve kabul edildikten sonra eklettim kendimi listeye tabi), sunumla alakalı iletişim kurabilmek maksadıyla kızlara ulaşmak için hocanın maille yolladığı listeden kızların isimlerini bulup facebook'tan eklemem sonucu kabul edilmeyecek kadar yakışıklıyım.

    daha sonra uzunca bir mesajla durumu izah ettim, "tamam biz halledicez sana senin kısmını yollarız" diye cevap attılar, ben de usulca arkadaşlık isteğimi geri çektim :(

  • ya bu hep şeyden oluyor. soruyu duyunca gerçek dünyaya en yakın cevabı verme isteğinden. ingilizce kursunda müzik hakkında konuşuyorduk. teksaslı bi hoca vardı. bana dönüp "ne tür müzikler dinlersin?" dedi bi gün. dünyanın en bayık muhabbeti. 90'lar pop dinlerim ben. 90's pop, dedim. hoca ne bilsin bizim 90'lar muhabbetini? izel'i, çelik'i, ercan'ı? woow dedi, benden çok sevindi. "what is your favourite band?" dedi. sanıyor ki şimdi ben 90'lardan dünyaca ünlü bi grup söylücem, hatta belki birlikte bi şarkısını mırıldanıcaz. çocuk gibi bakıyor gözlerimin içine. sıçtık. içimden şöyle düşünüyorum: ablacım sen yannış annadın. band felan yok. şarkıcı söylesem, tanımazsın da şimdi. of ya. nerden bulcam ben şimdi sana grup? ayna'yı bilir mi lan acaba? bari sen unutma beni? queen mi desem ki? o zaman da muhabbet uzar felan derken eeh diyip "mfö." dedim ben. evet ö ile. sınıf koptu. hoca uzun uzun baktı bana. anlamaya çalıştı: em ef öööögh? hee dedim: mazhar fuat özkan. gene anlamadı tabii.

    ne biçim şeyim lan ben hep yaşım oniki?

  • '' bilinçli bir zihin, bilerek ve özenle bir bütünün parçası olmalıdır. tıpkı bir kayanın bilinçsiz olarak bütünün bir parçası olması gibi.'' cümlesi ile, şahsına duyduğum saygıyı, ölçülendirmekte zorlandığım yazar.

  • içi fincan dolu büfe
    sürekli açık dini radyolar
    yün döşek ve yorganlar
    halı, olabildiğince çok halı
    sürekli koşturan, telaşlı, pamuk yanaklı, mis kokulu anane.

  • ingilizce'de sona gelen hiç bir w okunmaz. (istisnası olsa bile çok çok azdır)

    law
    show
    flow
    cow
    sorrow
    borrow

    bir kelime fiilse vurgu ikinci hecede, isimse ilk hecede bulunur.

    present (fiil) = prızent
    present (isim) = prezınt
    record (fiil) = rikord
    record (isim) = rekırd

    r sesinin dili yuvarlayarak çıkarılması elzemdir.
    v sesi üst diş, alt dudağa değdirilip titremesi sağlanarak çıkarılır.
    w sesini direk v şeklinde okumayınız, "ua" sesi çıkarılır.
    th sesi iki şekilde çıkarılır. birincisi dili, üst ve alt dişlerin arasına sokup "s" sesi çıkarmaya çalışarak, ikincisi dili, üst ve alt dişlerin arasına sokup "z" sesi çıkararak.